11 Ocak 2010Hürriyet Gazetesi
Sele “taşkın” diye diye beş çeşit seli öğrenemedik gitti. Beş çeşit selden biri de “kıyı selleri”dir. İzmir'de denizin kabarması ve buna ilave olarak fırtına şiddetinde esen lodos nedeniyle İzmir kıyılarında “kıyı seli” görüldü; “deniz basması” değil. Sellerin adını bilmeyenler “kalbura bastı, kolbastı ve külbastı” gibi caddeleri, evleri, işyerlerini “deniz bastı” deyimini uydurup medya araçlarında bol bol kullanıyor. Bu duruma müdahale etmek Türk Dil Kurumu'nun görevlerinin arasında mıdır, değil midir, bilmiyorum. Aslında TDK'nın ne yaptığı hakkında hiç, bir fikrim yok; faaliyetleri hakkında da hiçbir şey duyup görmüyorum.KES YAPIŞTIRDenizcilerin kullandığı “Fırtına Takvimi”ne göre ülkemizde fırtınalara verilen isimlerin bazıları şöyledir: Zemheri, Katrancalos, Ayandos, Hüsün, Koz Kavuran, Çaylak, Kuğu, Çiçek, Filizkıran, Kokulya, Ülker, Filiz Koparan, Ülker Doğumu, Kızıl Erik... Bu takvimler sadece 12 Kasım'da lodos yönünden fırtına şiddetinde esen rüzgara “Lodos Fırtınası” deniliyor. Fakat gerçekte sadece 12 Kasım'da değil; her lodosun fırtına şiddetinde esmesi hemen “Lodos Fırtınası Ege'yi vurdu” gibi ifadelerde “lodos fırtınası” olup çıkıyor. Buna benzer ifadeleri maalesef Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan raporlarda, TV'lere verilen demeçlerde ve öğrencilerin hazırladığı projelerde de görüyoruz. Özellikle isteyerek üniversite birinci sınıf öğrencilerine ders veriyorum. En büyük şikâyetim öğrencilerin yorum yapma yeteneklerinin zayıf olmaması. Şimdi Milli Eğitim Bakanlığı “proje tabanlı öğrenme modeli”ne geçerek sadece birtakım bilgileri ezberleyen ve bunları sınav zamanı kullanan bireyler yetiştirmek yerine, öğrencilerin belirli hedeflere yönelik bireysel olarak kendi öğrenme süreçlerini planladıkları, araştırma ve işbirliği içinde çalışma, sorumluluk alma, bilgi toplama, toplanan bilgileri örgütleme becerilerini geliştirmesini hedefliyor. Fakat gerçek farklı. Bu tür ödev ve projeler daha çok veliler tarafından internetten kopyalanıyor ya da birilerine sipariş ediliyor. Bana da velilerden bu tür “yardım” önerileri geliyor. Milli Eğitim Bakanımızı uyarıyorum, bu çeşit proje ve ödev yapmanın öğrencilere hiç bir faydası olmadığı gibi öğrencileri (“öğrenmeyi öğrenme” yerine) kopyacılığa ve hazıra yönlendiriyor!..SOĞUKTA AŞIRI HAREKET KALP KRİZİNİ TETİKLERAslında bu günlerde kış ve kar yağışıyla beraber soğuk algınlığı ve gribe ilave olarak artacak kalp krizi riskini konuşuyor olmalıydık. Çünkü buz gibi havalarda vücut, ısı kaybını önlemeye çalışırken kan damarlarının büzülmesine neden olur. Vücudun bu doğal hareketi sırasında aşırı fiziksel etkinlikte bulunmak insanlarda kalp krizine neden olabilmekte. Damarların daralması tansiyonu yükseltip kalbe oksijen akışını azaltabilir. Böyle bir durumda yüksek karda yürümek, kar küremek gibi fiziksel etkinlikler kalp krizini kolayca tetikleyebilir.Sonuç olarak artık kullandığımız kelimelerin anlamını öğrenme zahmetine girelim lütfen! Hele bir de devlet adına ya da medya kurumu olarak milyonlara hitap ederken ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı. “Mış” gibi yapmaktan da vazgeçmeliyiz. Yani gerçek anlamda proje tabanlı öğrenme modeline geçebilmek için etik kurallara aykırı olarak velilerin ödevleri yapması, ödevlerin interneteki hazır ödev sitelerinden ya da başka sitelerden kopyalanması önlenmelidir. Yoksa 1. sınıf öğrencilerine ders vermekten vazgeçeceğim!