11 Ağustos 2004 günü İran devlet televizyonu Şahab-3 füzesinin yeni bir denemesinin başarıyla gerçekleştirildiğini dünyaya duyurdu. Yapılan açıklamada füzenin önceden belirlenen hedefine ulaştığı dışında hiç bir bilgi verilmedi. Deneme sonuçları incelendikten sonra gerekli bilgilendirmenin yapılacağı ifade edilmekle yetinildi.
Şahab-3 orta menzilli (1300 km.), sıvı yakıtlı, tek aşamalı, kamyon üzerinde taşınabilir bir balistik füze. 800 kg. ağırlığında savaş başlığı taşıyor. Bu başlık, güçlü patlayıcı madde ya da kimyasal silah olabiliyor. Füze 16250 kg. ağırlığında, çapı 1.32 m ve boyu da 16 metre.
Şahab-3’ün geliştirilmesinin öyküsü şöyle: Batıda Scud olarak adlandırılan Sovyet füzesi, Kuzey Kore tarafından 1986’da başlayan bir program çerçevesinde geliştirildi. Nodong-1 olarak adlandırılan bu füzenin geliştirilmesi çabalarına İran ve Pakistan da katıldı. Kuzey Kore bu füze üzerindeki çalışmalarını 1994’de durdurmasına rağmen ortaya iki yeni füze çıktı. Bunlardan ilki, hemen hemen Nadong-1’in kopyası olan, Pakistan’ın Ghauri-1 füzesi ve İran’ın Rus teknik yardımıyla geliştirdiği Şahab-3.
Ancak Kuzey Kore’nin Nadong-1 füzesini İran’a verip vermediği açıklığa kavuşmadı. İsrail kaynakları, 1996 yılı itibariyle, 12 Nadong-1 füzesinin İran’a ulaştığını söylüyor. Oysa ABD kaynakları mali konulardaki anlaşmazlık nedeniyle anlaşmanın gerçekleşmediğini ileri sürüyor. Öte yandan uydulardan 15 Aralık 1997’de yapılan gözlemlerde Tahran’ın güneyindeki Şehid Hemat Sanayi Grubu tesislerinde roket motoru denemesi yapıldığı saptandı. Iran’ın Şahab-3 füzesinin motorlarının geliştirilmesi programında epeyce güçlükle karşılaştığı biliniyor. Bu nedenle de füzenin yapımında Rus planlarına dayanılarak yapılan, Çin Halk Cumhuriyeti yapımı malzemeyle üretilen Kuzey Kore motorları kullanılmasına devam edilmesi zorunluluğu doğmuş.
Şahab-3 füzesi hakkında bu kadar bilgi olduğuna göre bu denemenin önemi ne? Niçin İran böyle bir denemeyi dünyaya duyurdu?
Öncelikle bu söz konusu füzenin ilk denemesi değil. 1993 yılında yapım çalışmaları başlatılan sıvı yakıtlı Şahab-3’ün motor sınamaları 1997 de yapıldı. Füze ilk kez 22 Temmuz 1998’de İmamşehr’deki füze atış merkezinden atıldı. Ancak bu atış başarılı olmadı. Bunun arkasından füze, aynı merkezde, 15 Temmuz 2000’de, 23 Mayıs 2002’de, 4 Temmuz 2002’de ve 1 Haziran 2003’de başarıyla denendi. 21 Eylül 2000’de ve 2002 Temmuz’unda yapılan denemeler ise başarısızlıkla sonuçlandı. Bu denemelerde yerden 150 km. yüksekliğe ulaştığı belirtilen Şahab-3 füzesinin kaç km. uzaklıktaki hedefe ulaştığına ilişkin bilgiye ise rastlamadım.
Bu arada Şahab-3D olarak tanımlanan, ilk aşaması katı ikinci aşaması sıvı yakıtlı, iki aşamalı uydu yerleştirme işlevli füze de 21 Eylül 2000’de İmamşehr’de denendi. Ancak bu füzenin denemesinin başarılı olup olmadığı belli değil. İran kaynakları denemenin başarılı olduğunu söylerken, ABD haber alma örgütleri ise tersini savunuyor.
Bu denemeler sonunda 7 Temmuz 2003’de yapılan bir açıklamayla Şahab-3’ün İran Devrim Muhafızları’nın silah donanımı içine alındığı açıklandı. 20 Temmuz 2003’de Ayetullah Seyid Ali Hameney’in bulunduğu bir törende İslam Devrimi Muhafız Kuvvetleri, Şahab-3 füzesini resmen savunma bakanlığından devraldı. 22 Eylül 2003’de Devlet Başkanı Muhammet Hatemi, askeri yöneticiler ve basın mensuplarının bulunduğu bir törenle, taşıyıcıya yerleştirilmiş 6 adet kamufle edilmiş Şahab-3 füzesi katıldı.
Türkiye’nin istihbarat kaynaklarına göre ise Şahab-3’ün seri üretiminin yapılması kararı 2002 Mayıs’ında alındı. İran bu füzeden 150 tane yapmayı planlıyordu. Ancak eldeki bilgiler üretimin bu rakama ulaşmamakla birlikte 20 füzeyi aştığı biçiminde.
Gelelim bu son denemeye... İran Savunma Bakanı Amiral Ali Şamkani’nin 7 Ağustos 2004 tarihinde Şahab-3’ün yeni ve geliştirilmiş bir tipinin deneneceğine ilişkin bir açıklaması var. Bu açıklamada geliştirmelerin füzenin sadece menziline ilişkin olmayıp, diğer teknolojik özelliklerini de kapsadığı da vurgulanıyor. Ama bunların ne olduğu belli değil.
O halde bu denemenin bir teknolojik yeniliği yansıtmaktan başka bir amaca yönelik olduğunu düşünmek gerekiyor. Denemenin tarihine tekrar bakalım:11 Ağustos 2004. Bu tarih dolaylarında neler oluyor?
1) Irak’ta Necef’e Amerikan saldırısı başlamak üzere...
2) ABD, İran’a karşı kullandığı dili son günlerde tekrar sertleştirdi.
3)Temmuz ayında İsrail, Arrow II füze-savar füzesini yedinci kez denedi ve ilk defa bir Scud füzesini vurduğunu açıkladı.
4) İsrail’in İran’a karşı kullanmak üzere bazı silahlar geliştirdiği ileri sürülüyor. Bunlar:
i) Yeraltında derinlere gizlenmiş korunganları tahrip edecek bomba
ii) Elektro-manyetik patlamalarla elektronik donanımı bozacak bomba
iii) İran’ın nükleer faaliyetlerini izlemeye yönelik Ofek 5 casus uydusu
iv) Aden Körfezi ile Hint Okyanusu arasındaki bölgede konuşlandırıldığı söylenen nükleer başlıklı Popeye Turbo seyir füzesi atabilecek nitelikte Dolphin tipi İsrail denizaltıları. (İsrail’de Alman yapımı bu denizaltılardan üç tane var. Adları Dolphin, Leviathan ve Tekuma. Bu denizaltılar için uyarlanmış biçimiyle Popeye Turbo seyir füzesinin ise menzilinin 1500 km. olduğu ve 200 kg. ağırlığında savaş başlığı taşıyabileceği ileri sürülüyor. Bir başka iddia da İsrail’in böyle bir başlık içine 6kg. plutonyum bulunan nükleer silah yükleyebileceği biçiminde )
İran, bu tehditlere karşı bir şeyler geliştirdiğini kendi ve bölge kamu oyuna göstermeyi düşünmüş olabilir.
Öyle görünüyor ki İran, bu denemeyi Orta Doğu’da varlığını göstermek, destek verdiği gruplara moral vermek ve kendisine yönelik tehditlere karşı tavır almak için yaptı...
Allah hepimizi korusun demekten başka diyecek bir şey aklıma gelmiyor...