21 Mart 2007
4 yıl önce bugün işgal başlamadan Irak’taydım. İşgalin lafı yayılmış olsa da açıkçası genel hava itibariyle bir panik söz konusu değildi. Hatta bu sefer ABD-Irak arasındaki bu sürtüşmelerin sonu diye düşünüyorduk. Önceleri günlük hayatta bir değişiklik yoktu. Elektrik kesintileri söz konusu değildi. Benzin istasyonlarında petrol sıkıntısı çekilmiyordu. Hayat normal akıyordu. İşgal yaklaştıkça şehrin görüntüsü de değişmeye başladı. Zaten güvenli olan Bağdat, sokaklara Irak askerlerinin ve tankların girmesiyle daha da güvenli oldu neredeyse. Sonra işgal başladı.
İŞGAL: HER ŞEYİN BİTTİĞİ AN
İlk hafta Bağdat yoğun bombalama altındaydı, ikinci hafta biraz daha hafifledi. İlk bombalama sesleri şehirde duyulduğunda herkes şoke oldu.Bence işgalin ilk aşaması Bağdat Uluslararası Havaalanı’nın ABD askerleri tarafından alınması oldu. Bu gerçekleşir gerçekleşmez havaalanı ABD üssüne çevrildi. İkinci aşama da zaten Saddam Hüseyin’in sarayının ele geçirilmesi oldu. O andan sonra artık her şey bitmişti. Anlattıklarımdan daha fazla şeyler gördüm ve yaşadım Irak’ta. Mesela Saddam Hüseyin’in -şu anda Bağdat’ın alınmasının sembolü haline gelmiş olan- heykelinin devrilişini, bütün medyanın bu görüntüleri ilk yayınladığı zamanı çok net hatırlıyorum. DİLDEN DİLE ÇEVRİLEMEYENLER...Ben ABD’de de yaşadığım için hem kendi kültürümü, hem de Amerikan kültürünü çok iyi biliyorum.ABD askerleri Bağdat’a girdiğinde onlara çevirmenlik yaptım. Elimden geldiği kadarıyla onlara tercümanlık yaparken Irak kültürünü anlatmaya çalıştım. Mesela kadınların üzerlerini aramamaları gerektiğini, bunun hassas bir konu olduğunu...Bana bunun benim için zor bir iş olup olmadığını soruyorlardı. Ben de “hayır” diyordum, çünkü ben sadece işimi yapmaya çalışıyordum.Fakat tabii ki bu kadar kolay olmuyor. Her şeyi tercüme edemiyorsunuz, çünkü iki tarafa da her şeyi anlatabilmek mümkün değil.Kültürlerarası iletişimde ne yaparsanız yapı bazı noktalar hiçbir zaman anlaşılamıyor.IRAKLILAR EKMEKTEN BAŞKA BİR ŞEYİ ÖZLÜYOR
Bugün baktığınızda Irak halkına insani yardımlar yapılıyor. Ekmek, yiyecek, giyecek... Bana sorarsanız şu anda Iraklıların belki de en son istediği şey ekmek... Iraklıların yiyecek ekmeği var, Iraklılar başka bir şeyi özlüyorlar. Iraklılar boş bir günlerinde pikniğe gidebilmeyi özlüyor. Iraklılar geç saate kadar komşularının, arkadaşlarının evinde oturup keyifle vakit geçirebilmeyi, sonra da güvenli bir şekilde evlerine dönebilmeyi özlüyor.Eğer Sünni bir aile ise Şiiler tarafından evlerinin kapısına pusu kurulmamasını, eğer Şii bir aile ise Sünniler tarafından hunharca katledilmemeyi özlüyor. IRAK’IN İYİLEŞMESİ MUCİZE İŞİ Diyebilirim ki Irak halkının yüzde 85’i Saddam Hüseyin’i sevmiyor ve istemiyordu. Fakat şu anda yüzde yüzünün onun zamanını özlediğini söyleyebilirim. Bu tamamıyla siyasetten bağımsız bir yorum. O zamanlardaki düzenden bahsediyorum. Bugünkü kaosun, karmaşanın olmadığı zamanlardan. Bugün Irak’ta günde ortalama 350 sivil ölüyor. Bunların hiçbirisi normal ölüm değil. Bu insanlar trafik kazalarında ya da boğularak ölmüyor. Şu anda Irak halkı olarak umabileceğimiz tek şey en azından eskiden elimizde olanlara kavuşabilmek. Bundan sonra Iraktaki durumun düzelebileceğini düşünmüyorum. Çok derin bir karmaşa var. Belki bir mucize olursa...