Hukukçu ve yazarlar 301'den umutsuz

-
Aa
+
a
a
a

10 Ocak 2008Hüseyin Narin

NTVMSNBC, kaldırılması beklenirken, değiştirilmesi gündeme gelen, nihayet bu hafta değişikliğin TBMM’ye sevkedilmesi beklenirken ertelenen 301’inci maddenin, basına yansıdığı kadarıyla değişirse, neyin değişeceğini, değişimden umutlu olup olmadıklarını, konunun uzmanı hukukçularla, bu maddeden yargılananların da aralarında bulunduğu gazeteci ve yazarlara sordu.

BAYRAKTAR: ÇATIŞMA ÇIKARGalatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Köksal Bayraktar, 301. maddede adı geçen suçların basın özgürlüğü, bilim hakkı ve siyasi faaliyetlerde bulunma özgürlüğü gibi ana özgürlük çeşitleriyle bağlantılı olduğunu ve mevcut maddenin son fıkrasında yalnızca eleştiri hakkından söz edildiğini hatırlattı. Bayraktar, maddede ne tür değişiklik yapılırsa yapılsın diğer özgürlüklerle mutlaka çatışma yaşanacağını ve yeni kuşkular yaratacağını savundu ve şöyle dedi: “Problemler dava sayısında bir azalma sağlamayacaktır. Soruşturmanın Adalet Bakanı’nın iznine bağlanmasıyla Bakan savcılar üzerinde bir vesayet kurabilir. Yapılan değişikliklerle madde yap-boz tahtasını andırıyor. Bundan sonra ne olacak? Adalet Bakanı izin verecek, savcılar ise asla dava açmamazlık edemeyecek. Yargıçlar da elimiz kolumuz bağlı diyebilecek.” SANCAR: NASIL YAZILIRSA YAZILSIN SORUN ÇÖZÜLMEZDoçentlik tezi 159 ve 301. madde üzerine olan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Türkan Yalçın Sancar’a göre düzenlemedeki tek olumlu taraf “Türk Milleti” ifadesinin teklife girmiş olması. 301. madde nasıl kaleme alınırsa alınsın sorunun çözülemeyeceğini savunan Sancar, soruşturma izninin Adalet Bakanı’na bırakılmasının eskiye dönüşü simgelediğini ifade etti.Sancar, Adalet Bakanı’nın baskılardan çekinerek kamuoyu önündeki tanınmış kişiler için soruşturma izni vermeyebileceğine, ancak sıradan yurttaşlar için izin verebileceğine dikkat çekti. Sancar, yeni düzenlemeyle topun Adalet Bakanı’na atıldığını ve temel olarak madde isimlerinin değişmesiyle uygulamanın değişmeyeceğini kaydetti. PERİHAN MAĞDEN: BELAYA DAVETİYE ÇIKARILIYOR301 ve 159. maddeler nedeniyle hakkında çok sayıda dava açılan Radikal yazarı Perihan Mağden, AK Parti’nin muhalefetle kötü bir uzlaşma içerisinde olduğunu ve bu uzlaşmanın demokrasiye zarar verdiğini savunarak şunları söyledi:“Bu maddenin topyekun kaldırılması gerekiyor, üzerinde pazarlık yapılacak bir madde değil. Pazarlık yapıla yapıla bir sürü çirkin şey oldu, mahkeme baskını oldu. AKP’nin bu maddeyi bu kadar uzatması hakiki demokrasiye geçme arzularının zayıflığının kanıtını oluşturuyor. Hakimler ve savcılar, yazarları kusurlu çocuklar olarak görüyorlar. 301. maddeyi yumuşatmak, Adalet Bakanı’nın iznine bağlamak belaya davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Gerçek iyi niyet gösterisi 301. maddenin tamamen lağvedilmesiyle olabilirdi. Hem çok uzattılar, hem de bir türlü içleri gitmiyor.”ÇALIŞLAR: SİYASİ İRADENİN NİYETİNE BIRAKILAMAZCumhuriyet gazetesi yazarı Oral Çalışlar, 301. maddeyi “çaresizliğin ifadesi” olarak tanımlayarak değişiklik teklifiyle ilgili şunları söyledi:“301. maddenin düşünce özgürlüğünü hedef aldığını, aydınları, düşünen insanları yargı önüne çıkarmayı ve mahkum etmeyi hedeflediği yaşadığımız pratikten anlaşıldı. Hrant Dink’ten Murat Belge’ye, Hasan Cemal’den İsmet Berkan’a çok sayıda insan bu maddeden yargılandı ve ırkçı çevrelerin saldırısına uğradı. Bu maddenin toptan kaldırılması gerekir. Bu madde kaldırılırsa ‘Türklüğe hakaret’ serbest kalacaktır, gibi bir demagoji yapılıyor. Ceza kanununda yalnız Türklüğe değil herhangi bir tüzel veya özel kişiliğe hakareti cezalandıran çok çeşitli maddeler var. 301’in varlığının hiçbir gerekçesi yoktur, yalnızca düşünceyi hedef almaktadır. Soruşturma izninin Adalet Bakanı’na bırakılması hususu var. Siyaset o dönemde bir davanın açılmasını uygun görmüyorsa dava açılmayacak. Ama ne kadar siyasi iradeye güvenebiliriz, neden siyasi iradenin subjektif niyetine bırakılsın sorun?TÜRK’ÜN SÖZLERİ BİLE 301’E SOKULDU“Maalesef Türkiye’de yargı sistemi yıllardır oluşturulan otoriter anlayış nedeniyle özgürlükçü bir tutum almıyor. Tam tersine en olmadık ve en anlamsız konularda davalar açarak işi iyice çıkmaz hale getiriyor. Son olarak Ahmet Türk hakkında açılan soruşturma bunun tipik bir örneğini oluşturuyor. Ahmet Türk, meşru bir partinin TBMM’deki grubunun lideri olarak Genelkurmay Başkanlığı tarafından düzenlenen brifinge çağrılmamalarını bir bölücülük olarak nitelemişti, bu bile 301. madde kapsamına sokuldu yargı tarafından.”CİNMEN: SİYASİ TARTIŞMA BAŞLARSusurluk kazasından sonra “Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık Eylemi”nin mimarı avukat Ergin Cinmen, TBMM’ye gelecek teklifin uygulamada hiçbir değişikliğe neden olmayacağını savundu. Cinmen, 301’den dava açılmasının Adalet Bakanlığı’nın iznine tabi olmasının siyasi bir tartışma başlatacağını ve daha önceki 159. madde uygulamalarında Adalet Bakanı’nın hemen hemen tüm olaylarda soruşturma izni verdiğini vurguladı.Cinmen, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Hrant Dink davasında Türklük’ten “Türk milletini anlıyoruz” tespitinde bulunduğunu dile getirerek “Türklüğü” yerine “Türk Milleti” ifadesinin getirilmesinin yeni bir sonuç doğurmayacağını belirtti.KOCASAKAL: 301 İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ENGELLEMİYORDoç. Dr. Ümit Kocasakal ise, 301. maddenin mevcut haliyle ifade özgürlüğünü engellemediğini, yapılacak değişikliğin pratikte farklılık getirmeyeceğini ifade etti. Kocasakal, mevcut uygulamada tek sıkıntının çok fazla dava açılması olduğunu ancak bu sorunun, siyasi kimliği bulunan Adalet Bakanlığı’nın yargıya müdahale etmesiyle çözülemeyeceğini savundu.ESKİ ADALET BAKANLARI NE DİYOR?Düzenlemeye eski Adalet Bakanları da sıcak bakımyor. Eski bakan Hikmet Sami Türk, kararın bağımsız yargı tarafından verilmesi görüşünü dile getiriyor. Türk, “Adalet Bakanı’nın iznine bağlı olması durumunda Adalet Bakanı siyasi bir karar vermek durumunda kalacaktır. Ve daima bir olayda verdiği karar emsal gösterilecektir. Ya her olayda izin vermeme yolunu benimseyecektir ya da hepsinde işi mahkemeye bırakmakla izin verme yoluna gidecektir. Bazıları Adalet Bakanı’nın yerine bir kurul ya da cumhurbaşkanının izin vermesi gibi öneriler yapıyor. Bunlara katılmak olanağı görmüyorum” dedi.Eski bakanlardan Seyfi Oktay da soruşturmaların bakanlığın insiyatifine bırakılmasının yargı yetkisinin siyasi iradeye devri anlamına geleceği görüşünde. Oktay’ın değerlendirmesi şöyle: “Soruşturmalarda yürütmenin unsuru olan bakanı devreye sokmak demokratik hukuk devletinin esasları açısından büyük sakıncalar doğurur. Bu yetki devri hukuk devletinin geleceği açısından çok tehlikeli”.http://www.ntvmsnbc.com/news/432263.asp