Yalan, şu ya da bu sebeple karşımızdakini yanıltmayı amaçladığımız her türlü ifadeyi içerir. Karşımızdakini, ya da öteki kişiyi yanıltmak için sebeplerimiz muhtelif olabilir. İlk yalanımı ben hatırlamıyorum; ama en fazla dört yaşımda olmalıymışım. “Bilimsel olarak” böyle... O yaşa geldiğimde, kendi düşüncelerimle başkalarının düşünceleri arasındaki farkları ayırdetmeye başladım. Benim aklımdan geçeni, diğerlerinin bilmediğini ve görmediğini keşfettim.
İlk yalanım. “İçeride ne yapıyorsun Yankı, yatağına yattın mı oğlum ?” sorusuna evet dediğimde, henüz yatmamış, oyuncaklarımı karıştırmaktaydım. Ama, “evet, yatağımdayım” dediğimde, yalanımı savurmuştum. Daha küçük olsaydım, bu yalan zordu; çünkü başka birisinin benden farklı bir algısı ya da inancı olabileceğini henüz bilmiyordum. Bilmeyince, onların inançlarını değiştirmeye kalkışmam, onların fikirlerini kendi amaçlarıma uygun hâle getirmem beklenmezdi.
Beynimdeki bazı hücreler yalan söylememi mümkün kıldı. Dört yaşıma ulaştığımda, beynimdeki ayna hücreleri işlerini yapabilir durumda olduğu için, başkalarının bakış açılarının benden başka olduğunu anlamamla birlikte, yalanları başladım sallamaya. Onların fikirlerini değiştirebilmek, inandıkları şeyleri kendi istediğim yönde etkilemek için yaptım bütün hepsini. Önüme koydukları yemek berbattı, ama, “çok nefis” deyip, tarifini aldım. İlk kez çıktığım bir kız pek beklediğim gibi değildi, ama benim ona âşık olmamı bekliyordu, ben de öyleymiş gibi yaptım. Bu iyi niyetli ya da beyaz yalanlar, başkasının beklediklerini tahmin etmek, ben şöyle yaptığımda ötekinin böyle hissedeceğini tahmin edebilmek gibi bazı becerilerin bir şekilde gelişmiş olmasına bağlıydı.
Aklınıza gelen ilişkili kavram, empati olabilir. Bir başkasının belli bir hareketi yapmasını izlerken, beynimizde hareketlenen beyin bölgeleri, o hareketi kendimiz yaptığımızda hareketlenen bölgeleri de içermekte. Bir fark ile: frontal korteksin alt-orta bölümü hareketi seyrederken işler, yaparken ise bu aktivite yoktur (herhalde frenlemeye gerek kalmadığından ötürü). Hareketin benzeri zihnimizde otomatik olarak canlanır; hareketi yapmasak bile hareketin amacını anlayabilmemiz için ayna hücreleri ve çeşitli bölgelerdeki bağlantıları faaliyettedir.
Başkasının niyetini ve düşüncelerini çözebildiğimiz ölçüde, onları kandırabilirliğimiz artacaktır. Yalancılığımız, empati becerilerimizin gelişmişliği ölçüsündedir. Empati becerilerini nasıl kullandığımız ise, yalanlarımız ile pek orantılı olmayabilir.
Yalanın yalanı. Lise.1 temel matematik kitabının ilk konularından birisinde vardı galiba; hani, “bütün Giritliler yalancıdır” diyen Giritli filozof paradoksunu hatırlıyorum. Sorunun kendisi yanlış bilgiye dayanıyor galiba; filozof Megara’dan birisiymiş. Bir de bu bilmeceyi çözmeye çalışırken, ölçüyü kaçırıp, sağlığını hiçe sayan İstanköy’lü birisi daha var (adı Filetas). Yalancı filozof paradoksu hakkındaki yanlış bilgiler, “kasıtlı” olsaydı, bir başkasının belli bir konudaki inancını değiştirmeyi amaçlasaydı, bir amaç gütseydi, o zaman yalan sayılabilirdi. Yalan, yanlış’ı içerir; ancak, her yanlış yalan değildir herhalde. Yalan yanlış konuşmamak için bu yazıyı burada kesmeliyim.