Sayın okurlar, anımsayacaksınız önceki iki yazıda Türkiye’nin geleceğini planlaması, yani ne kadar çoğalacağız (çoğalmayacağız), bu nüfus nasıl bir eğitimle, hangi işlerde çalışarak, hangi standartlardaki yerlerde, nasıl yerleşerek, ulaşımı hangi araçlarla sağlayacak belirlemesi gerektiğini ve ancak bu belirginlikten sonra yatırımların düşünülebileceğini tartışmıştık. Gerçi bu yazıdan sonra eğer yanlış anımsamıyorsam Sayın bakanın “Köprü projesinin bugünün bir olayı olmadığını ama 50 yıl sonra gerekmeyeceğini kimsenin bilemeyeceğini, bu nedenle proje çalışması yapıldığını” belirten bir demecini okudum. Ben her zamanki kıt anlayışım nedeni ile (bu arada Türkiye’de gelecek planlaması yok derken ne kadar haksızlık etmişim) bu sefer de 50 yıl sonraki köprüyü düşüneceğimize, 50 yıl sonra köprüye ihtiyacı olmayacak bir yaşam biçim planlasak daha iyi değil mi, diyorum ama girişi çok uzatmayalım.
Sayın okurlar, bu uzun vadede kalıcı çözüm getirecek önlemleri aldığımızı varsayalım. Peki şu anda ne yapacağız? Özellikle İstanbul ve yeni bir İstanbul olmaya aday kentlerimiz için ne yapmalıyız, kısaca onları tartışmak istiyorum. Bu önerilerden bazıları daha önce yazdığım şeyler ama toplu olarak bir kez yineleyeceğim.
Şehir içerisinde (bizdekine şehir içi denmez düpedüz ana arterin ortasında) yer alan futbol stadları yıkılmalıdır. (Bkz. "Stadları yıkalım...") Semt pazarları kaldırılmalıdır. (Bkz. "Salı Pazarına mı, Ortak Pazara mı?") Köprü gişeleri mevcut yerlerinden kaldırılmalıdır. (Bkz. "Köprü gişeleri yanlış yerde") Bu üç maddeyi uzatmıyorum daha detaylı zaten tartışmaya çalışmıştım. Metro vb gibi uzun vadeli yatırımlar durdurulup hemen mevcut yollarda toplu ulaşıma geçilmelidir. (Belediye otobüsleri var demeyin. Eğer o ulaşım tam olsaydı abuk sabuk minibüs-dolmuş-halk otobüsü vb olmazdı.) Bunun için belediye toplu taşımadan çekilmelidir. Türkiye’de otobüs üretimi yapan firmalara bir şirket kurdurup bu şirkete toplu taşıma işini devretmelidir. (Denetim için yönetim detaylarında kamu yararı nasıl korunacak konuşulur, işin özü değil. Ör: Otobüsler her güzergahta her duraktan her 10 dk. bir geçmek zorundadırlar, otobüsler klimalı olmalıdır vb.) Bu şirketin kurulmasından sonra mevcut otobüs parkı bir şekilde bu şirkete devredilmelidir. (Bunun anlamı belediyenin eleman ve iş yükünün azalmasıdır.) Şirketin çalışmaya başladığı her hatta minibüs, dolmuş ve diğer halk otobüsleri kaldırılmalıdır. (Bunun anlamı hattaki araç sayısının azalmasıdır.) Şirketin çalışmaya başladığı hatlarda duraklar seyreltilip, seyreltilen duraklarda bir cebe alınacak yerlere kurulmalıdır. (Bunun anlamı otobüslerin az ve trafiği işgal etmeden duracak olmasıdır.) Kuşkusuz halkımız özellikle bu maddeye itiraz edecektir. Halkımızın rahatlık anlayışı, her nerede olursa olsun sokağa çıktımı önünde bir aracın öylece eğri büğrü, trafiği işgal etme pahasına durup onu alması ve her nerede istiyorsa orada aynı biçimde indirmesidir. Halkımız için her aracın bu manevrayı yapması nedeni ile toplamda gideceği yere daha geç gitmek zorunda kaldığı veya aşırı bekleme yüzünden büyük olasılık ayakta daha çok durmakta olduğu gibi matematik gerçekler önemli değildir. Onun için önemli olan az yürüdüğünü sanması ve sanmadan öte buna inanmasıdır. Bu düzenlemeler eskiden beri var olan yerleşimler öncelikli başlatılıp diğer yerlere ulaşım konusunda uzun vadeli önlemlerin sonucu beklenmelidir. Belediyeler (bazı örnekleri var ör: Kadıköy belediyesi) kazanılabilir atık işini üstlenmeli, çöp adamlık yasaklanmalıdır. (Bunun anlamı caddelerde dağıtılmış çöpleri bir yana bırakın, dev el arabaları, at arabaları veya daha modernleri için saatte 10 km maximum hızla giden araçlarla trafiğin yavaşlatılmasının önlenmesidir.) Trafik polisi 6 şeritli yolda sadece şehir içi olduğu için 60 km ile gidene hız cezası keseceğine, karşılıklı tek şerit gidiş geliş olan yolda bile gayet sakin çöp ayıklayanları engellese çok daha yararlı olacaktır. Çok yaygın bir şekilde kendimize göre işyerimizin önüne park edilmemesi için ortaya çıkardığımız yatak odası takımları (espri yapmıyorum), dondurma makineleri vb eşyalar kaldırılmalıdır. Cadde sadece hareket halindeki araçlara tahsis edilmelidir. Park yeri olmayan yere gidecekler kamu araçları ile gitmelidirler. Caddelere park eden araçlar ve her türlü eşyayı kaldırılmak için de kamyon ve çekici üreten firmalara yukarıdaki mantıkla bir şirket kurdurup çekme/kaldırma işi bu firmalara ihale edilmeli, üstelikte bu firmanın ne kadar pahalı ve ne kadar uzağa çektiğine karışılmamalıdır. (Bakın bir tane çekici sıkıntısı yaşayacak mısınız ve bir süre sonra cadde de park sorunu görecek misiniz?) (Ben organize ciddi bir kurumsal çalışmadan bahsediyorum. Zaten var denmesin.)Sayın okurlar, nefesinizi tutarak izlediğiniz bu hümanist önerilerim haftaya da devam edecek.
Yazarımızın önceki iki yazısı:Mutlu sonu getiren öneriler – IIMutlu son geldi! (Köktenci öneriler)