Uluslararası kuruluşlar, bilim adamları ve çevre örgütlerinin yıllardır dile getirdikleri su sorununa çözüm bulmak ve acil eylem planlarını tartışmak amacıyla çeşitli toplantı ve etkinliklerin yapılacağı "Dünya Su Haftası", İsveç'in başkenti Stockholm'de başladı.
Stockholm Konferans Merkezinde düzenlecek toplantılara, yüzün üzerindeki ülkeden politikacılar, araştırmacılar, bilim adamları, sivil örgüt temsilcileri ve uzmanların katılması bekleniyor.
Su politikalarında değişim, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın su kaynaklarına etkisi, su yatırımlarının öncelik kazanması ve bölgesel çapta su sorunlarının tartışıldığı seminerlerle bugün başlayan etkinlikler 18 Ağustosa kadar sürecek.
Etkinliklerin yarınki bölümünde açılış oturumunda su sorununa ilişkin önde gelen uzmanlar konuşmalar yapacak, "Su, İklim ve Savunmasızlık" başlıklı bir tartışma paneli düzenlenecek. 17 Ağustosta düzenlenecek kapanış toplantısında ise iş dünyası, uluslararası organizasyonlar ve hükümet temsilcileri çeşitli sunuşlar yapacak. Haftanın son gününde ise su kaynaklarının kullanımına ilişkin teknik geziler düzenlenecek.
Dünya Su Haftası etkinlikleri kapsamında, 14-16 Ağustos tarihleri arasında AB Su İnisiyatifi toplantıları da Stockholm'de düzenlenecek.
-"SUSUZLUK-YOKSULLUK DÖNGÜSÜ KIRILMALI"-
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının geçen yıl yayımladığı, "Kıtlığın Ötesinde: Güç Dengesizliği, Yoksulluk ve Küresel Su Krizi" başlıklı insani gelişme raporu, 60'lı yıllardan beri uzmanların uyardığı gibi nüfus artışı ve iklim değişikliğiyle birlikte büyük bir su krizinin eşiğinde olduğumuz gerçeğini gözler önüne sermişti.
Raporda, dünyanın en zengin ve en yoksul ülkeleri arasındaki uçurumun giderek büyümesiyle birlikte, varlık ve refahtan mahrum kalan ülkelerin, aynı zamanda doğal kaynaklardan da mahrum bırakıldıkları, yoksulların temiz suya erişmek için refah içinde yaşayan komşularından daha fazla para ödemek zorunda bırakıldıkları belirtilmişti.
Dünya üzerinde 1,1 milyar kişinin su kaynaklarının sağlıksız olduğunun vurgulandığı raporda, yoksulların bir kova içme suyu bulabilmek için en yakın temiz su kaynağına kilometrelerce yürüyerek ulaşabildikleri, ya da kirli suları içmek zorunda kaldıkları kaydedilmişti.
2006 İnsani Gelişme Raporu, hükümetlerin tüm insanlara düşük maliyetle temiz suya ulaşma hakkı kazandıran yasal düzenlemeler yapmasını, su ve temizlik krizini çözmek için güvenilir plan ve stratejiler geliştirmesini ve sorunu çözecek Küresel Eylem Planı'na olan ihtiyacı vurguluyordu.
Dünya Su Haftası etkinlikleri de, bu kapsam içindeki sorunların çözümü ve "karmaşa dolu bir geleceğe" hazır olmak için yapılması gerekenlerin tartışılacağı bir platform olacak. Seminerler ve toplantıların genel amacı ise "sürdürülebilir yapıcı yönetim politikalarına ışık tutmak" olarak belirleniyor.
Üzerinde uzlaşılan çözümlerin pratiğe geçirilmesi ve yasal düzenlemelerin yapılmasının geciktiğini belirten uzmanlar, özellikle "geleceğe dönük" projelerin hayati olduğunu vurguluyor.
Su Haftası kapsamındaki çalışmalar, nüfus ve kişi başına düşen milli gelirdeki artışla birlikte, su, gıda, enerji ve diğer mallara olan talebin yükselişin, doğal kaynakların azalışıyla birleşince özellikle gelişmekte olan ülkelerde yıkıcı etkileri olacağı gerçeğine odaklanıyor.
Uzmanlar, azalan su kaynaklarının olduğu bölgelere yatırım isteği ve imkanının da azalışıyla birlikte yoksulluğun derinleştiği bir döngü içine girildiğini, kaynakların kötü yönetilmesi sorununun mutlaka çözülmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Gelecekte büyük sorunlar doğuracak bu tür negatif eğilimlerin önüne geçilebilmesi ve bu fasit döngülerin kırılabilmesi için, su kaynaklarının kullanımında daha iyi ve alternatif çözümler bulunması gerekiyor.