4 Mart 2005Alev Karakartal
1997'den bu yana kolluk güçleri tarafından cinsel işkenceye maruz kalan kadınlara hukuki destek veren "Gözaltında Cinsel Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu" 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla başvuru sonuçlarından oluşan bir rapor yayımladı. 9 yılda 211 kadının adli, siyasi ya da cinsel tercihleri yüzünden devlet güçleri tarafından cinsel işkence gördüğü iddiasıyla başvurduğu büronun raporundan çarpıcı başlıklar şöyle:
* Kolluk güçlerinin tecavüzüne uğradığı gerekçesiyle büroya başvuranlardan 15'i, 10 ila 18 yaşları arasındaki çocuklar.* Suç işleyen failler dağılımında, 163 kişiyle polisler ilk sırada yer alıyor. Onu 44 kişiyle jandarma /asker, 10 kişiyle infaz koruma memurları, 9 kişiyle köy korucuları izliyor. Fail listesinde bir de gazeteci bulunuyor. * Başvuran kadınların 167'si Kürt, 26'sı Türk, 4'ü Roman. Diğer kadınların milliyetiyse, Alman, Bulgar, Romen ve Avusturyalı. Gözaltında Cinsel Tecavüze Karşı Yardım Bürosu'ndan avukat Fatma Karakaş, 1997'de bir grup kadınla başlattıkları çalışma sayesinde pek çok mağdur kadına yardım eli uzatabildiklerini belirtti: "Türkiye'de işkence yaygın ve sistematik bir uygulama. Cinsel işkence ise özellikle kadınlara hem isnat edilen suçları itiraf ettirmek için hem de ailelere karşı bir tehdit unsuru olarak kullanılıyor. Biz de bu saptamadan hareketle, devletin cinsel şiddetine maruz kalan kadınlara destek olmak istedik."Kadınlar artık daha cesur ve mücadeleci Hem Türkiye hem de yurtdışından büyük ilgi gördüklerini belirten Karakaş, her çevreden başvuru olduğunu kaydetti. Karakaş şöyle konuştu: "Türkiye'de işkenceyle mücadele, doğası gereği çok zor. Konu kadına yönelik cinsel işkence olduğunda ise işler bir kat daha güç hale geliyor. Çünkü hem bunu ortaya çıkarmak zor, hem de bazı kadınların çekincelerini gidermek zaman alıyor. Bazen de yolun uzun ve çetin olması nedeniyle kadının gücü tükenebiliyor. Yine de geçmişe bakıldığında bugün kadınların daha cesur ve daha mücadeleci olduğu söylenebilir." Büro olarak, başvurudan sonra savcılıklara suç duyurusunda bulunduklarını, tedaviye ihtiyacı olanları gerekli yerlere yönlendirdiklerini, gerektiği takdirde Avrupa'ya gidildiğini kaydeden Karakaş, 1 Nisan'da yürürlüğe girecek yeni TCK ile birlikte işkencenin sayı olarak azaldığı yolunda bir izlenim olduğunun, ancak bunun bir güvencesi bulunmadığının altını çizdi. 1 Nisan'ı beklemeye hiç gerek yok Yasalarda yapılan değişikliklerin yeterli olmadığını, zira anlayışın değişmediğini ifade eden Karakaş şunları söyledi: "Genel olarak işkence, özel olarak da kadına yönelik cinsel işkence azalmış gibi görünüyor, ama yarın artabilir de. Bunun bir garantisi yok. Halen girdiğimiz davalardan biliyoruz ki, devam eden işkence dosyalarında yargıcın ya da savcının tutumu hep aynı. Örneğin işkenceyle suçlanan polislerin duruşmaya gelmesi bir türlü sağlanamıyor ya da mağdurun ifadesi dikkate alınmıyor vs. Demek ki, yasalarla güvence altına almak yeterli değil. Yeni TCK Resmi Gazete'de yayımlandı ve şu an aslında resmi bir metin. Bu yasayı uygulamak için 1 Nisan'ı beklemeye hiç gerek yok aslında. Ama yargıçların tutumunda en ufak bir değişiklik yok."En yoğun başvuru Doğu'dan "Yabancı bir cisimle tecavüz" başvurularının halen sürdüğünü belirten Fatma Karakaş, en yoğun başvurunun Doğu ve Güneydoğu illerinden geldiğini, bunu İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük illerin izlediğini söyledi. Karakaş, büroya gözaltında cinsel taciz ve tecavüz şikayetiyle başvuranlar arasında hırsızlık, dolandırıcılık gibi suçlardan dolayı gözaltına alınan Romanların sayısında artış bulunduğunu da kaydetti. (AK/TK)
http://www.bianet.org/php/yazdir.php?DosyaX=../2005/03/04/55702.htm