Volkan Balkan: Konuğumuz Senegalli müzisyen Cheikh Lô. Cheikh Lô, Youssou N'Dour'un yakın arkadaşı ve aynı zamanda onun yapımcısı. Youssou N'Dour'la çalışmanızı biraz anlatabilir misiniz?
Cheikh Lô: 3 sene boyunca çalıştık Youssou N'Dour'la, fakat benim için zor bir karar oldu, zaman zaman kontratımı yenilememek düşüncesindeydim. Benim istediğim kendi plak şirketimi kurmaktı. En sonunda bu üç sene boyunca yaşadığım tereddütler sonucunda kontratımı bitirdim ve Youssou N'Dour'la ayrıldım, kendi plak şirketimi başlattım. Aslında ilk başlardaki olumlu çalışma ortamı bir yerden sonra rekabete dönüşüyor ve bu yüzden de böyle bir karar almayı daha uygun buldum.
VB: Biz Açık Radyo'da da dünya müziği çalıyoruz, bugün sizinle dünya müziği hakkında konuşmak istiyorum. Açık Dergi, bir kültür-sanat programı, ben de aynı zamanda "Bi Dünya Müzik'" isimli bir dünya müziği programı yapıyorum Açık Radyo'da. Sizin albümlerinizi sürekli çalardım, arşivimizde vardı, şimdi sizi stüdyomuzda ağırlamak da çok büyük keyif. Dünya müziğinden uzun uzadıya bahsedelim istiyorum. 70'lerde "Star Band" adında Senegal'li bir grup kuruluyor, bu grup Senegal'e özgü mbalax* türünde müzik yapıyor, bize biraz bu stilden bahsedebilir misiniz?
CL: Senegal'de, vurmalı çalgıların çok önemli bir yeri var, mbalax bütün bu ritmleri çıkarabileceğimiz bir stil, djembeyi** elle çalarsınız ama mbalaxı batonlarla çalıp orada çok daha farklı ritmiler yakalayabiliyorsunuz, ritimde zengin bir enstrüman. Biz mbalaxı aslında çıkarabileceğiniz binlerce ritmin bu kadar zenginliğin dışında neler yaparsak, mesela ritim tasarımını nasıl farklılaştırabiliriz, mbalaxla bunun peşindeydik. Dünya dinleyicilerine bütün müzik kitlelerine nasıl erişebiliriz mbalax sayesinde bunun peşinde olduk. Mbalax çalan bir sanatçının becerisidir aslında bu kadar zengin ritimleri adeta yeri geldiğinde sadeleştirip dinleyici kitlesine erişmek.
VB: Albümlerinde vokal ve aslında ritim gitarda dinliyoruz sizi fakat Orchestra Volta Jazz'da perküsyonla başlayıp, ardından gitara geçiyorsunuz galiba. Bu değişimi anlatabilir misiniz?
CL: Ben hiç okula gitmedim, hiç eğitim almadım, Volta Jazz benim için tamamen bir okul oldu, çok şanslıydım, benden daha yaşlı sanatçılarla çalıştım, bir Burkinalı, bir Malili, bir Gineli ve de bir de Kongolu bir müzisyenle çalıştım. Bu benim için çok büyük bir şans oldu, onlardan çok fazla şey öğrendim. Kübalı sanatçılardan da ve onların ritimlerinden de bir çok şey aldım. Bugün benim müziğimi dinlediğinizde fark edersiniz, bütün temeli bu grup sayesinde oluşturdum. Yarattığım varyeteyi, Afrika ritimleri olsun, Küba ritimleri olsun, bütün bu varyeteyi temel olarak bu gruptan aldım ve benim çıkış noktam orası oldu.
99'daki ilk konserimizden sonra, o zaman iki tane albüm çıkarmıştık, şu anda üçüncü albümümüzü de çıkardık.
VB: "Dünya müziği" etiketine nasıl bakıyorsunuz?
CL: İnsanlar niye bunu "dünya müziği" olarak adlandırdılar bilmiyorum, netice itibariyle her müzik, dünyada bir yerde yapılabiliyor olabilir. Az önce de bahsettiğimiz gibi bizim için "dünya müziği" olarak adlandırılmasının çok da anlamı yok, çünkü müzik her an her yerde yapılabilen bir şey.
VB: Bir de "dünya müziği" adı altında, bir takım etnik ezgiler pop müzikle, zaman zaman elektronik tınılarla birleşip sunuluyorlar. Buna nasıl bakıyorsunuz?
CL: Bu bence kişilerin veya grupların kendini yerleştirme çabası, bir şekilde bir bağ kurmak, bir şekilde buna bir ad vermek gayretindeler. Mesela Kuzey Afrika ile Batı arasında bir köprü oluşturmak, bu tarz bir çabanın sonucunda bu çıkan çalışmalar bunların hepsi.
VB: Biraz da Nijeryalı müzisyen Fela Kuti'den bahsetmek istiyorum, Hayatınızda da önemli bir yere sahip olsa gerek, galiba bir de talihsizlik oluyor ve Fela Kuti vefat edince onun sahneye çıkacağı bir konserde yerine siz çıkmak zorunda kalıyorsunuz. Fela Kuti hakkında neler söyleyebilirsiniz, hem müziği hem de aktivist kişiliği ile ilgili.
CL: Öncelikle Fela Kuti'ye çok büyük saygım var, Fela Kuti gibi kişiler bize yolu açtılar, onlar bizim öncümüz oldular, onlara karşı çok büyük bir saygım var, Fela Kuti bizim için çok önemli bir figür. Altını çizerek söylemek isterim ki, çok büyük saygı duyuyorum kendisine.
VB: Müzikal değişiminiz nasıl gerçekleşiyor, daha doğrusu mesela "Ne La Thiass"albümü ile "Lamp Fall"u karşılaştıracak olursanız nasıl bir yöne gittiğinizi düşünüyorsunuz?
CL: Küba müziğinin bizim için çok büyük bir önemi var, Küba müziği hem de türevleri hepimizin Afrika'da etkilendiği müzikler. 60-70'lerde Afrika müziğinin kökeninde Küba müziğini bulursunuz. Ayrıca daha sonra, 70'lerden sonra gelen sanatçılar, Jimi Hendrix'ler, bunların hepsi daha sonra müzik sahnesine gelmişlerdir, ama dönüp dolaşıp hep Küba müziğinin etkileri görülür. Benim kariyerimde de Küba müziğinin etkisi hâlâ çok önemli.
VB: "Lamp Fall" albümünüzdeki "Bamba Ma Woor" isimli bir parçanızın hikâyesinden bahseder misiniz?
CL: Bamba bir ruhani liderin adı. Bamba Ma Woor da "Kendinden Emin Bamba". Fransız askerleri Afrika'ya geldikleri zaman, başkaldırıp boyun eğmeyen bütün herkes Bamba'nın takipçisi olmuşlar, dolayısıyla Bamba'nın bu tarz bir Afrika topluluğu için önemli bir yeri var, özellikle sömürgeciliğin başladığı zamanlarda bütün Gabon'da. Afrika'da Fransızlara başkaldıranları Mayombe adlı bir adaya sürgüne gönderiyorlar. Bu adada bütün sürgüne gönderilenler o kadar zor iklim koşulları altında yaşıyorlar ki, hepsi bir süre sonra hayatlarını kaybediyor. Hangi mucize oldu, nasıl oldu bitti bilmiyorum, ama sadece Bamba oradan sağ olarak kurtuldu, sadece o geri dönebildi. Dolayısıyla, Afrika'da bizim için sömürgeciliğe karşı başkaldırı ve sadece sürgünde sağ kalabilen tek figür olması açısından da çok büyük önemi var. Bamba'nın Fransız sömürgecilere karşı söylediği beş sözü vardı, "sizi rahatsız etmeyeceğim, size dokunmayacağım, Tanrı'ya karşı bir rahatsızlık vermeyeceğim, size 'canım yanıyor' demeyeceğim, 'beni nereye götürüyorsunuz?' demeyeceğim ve 'beni ne zaman serbest bırakacaksınız?' demeyeceğim." Bu verdiği 5 taahhüdün arkasında sonuna kadar durdu. Bu sayede de hiçbir yara almadan kurtulabildi, bütün can veren diğer Afrikalıların haricinde bir tek Bamba kurtulabildi. Fransızlar Bamba'yı aldatmaya çalışıyor, "şu anda ibadet vakti, eğer şu anda ibadet etmezsen az önce verdiğin beş sözden birini ihlal etmiş olacaksın, Tanrı'yı rahatsız etmiş olacaksın, eğer bizim gemimizde ibadet edersen bu sefer de ilk verdiğin sözü ihlal edeceksin, bu sefer bizi rahatsız ediyor olacaksın" diyorlar; Bamba da bunun karşısında, koyun derisinden örtü gibi bir şey var onunla denizin üstünde ibadet ediyor, orada bu mucize gerçekleşiyor. "Dönüşü olmayan yolculuk" adlı bu serüvenden tek o kurtulabildi, 7 tane daha Afrikalı vardı ve sadece o kurtulabildi bu mucize sayesinde. O yüzden hepimizin kurtarıcısı.
VB: Hikâye çok enteresanmış gerçekten. Son olarak da, Art Ensemble of Chicago adlı, trompetçi Lester Bowie'nin de aralarında bulunduğu bir grup vardı, ardından Lester Bowie ölünce Art Ensemble of Africa adıyla burada bir konser vermişlerdi ve konser sonunda da "Afrika birleşsin!" diye slogan atmışlardı. Birleşik Afrika fikrine nasıl bakıyorsunuz?
CL: Bence çok iyi bir fikir Afrika'nın birleşmesi, zaten bütün Afrikalıların da rüyası budur. Bugün baktığınızda Avrupa birleşti, ABD öyle, Afrika'nın da bu noktaya gelmesi lazım, hepimizin rüyası zaten budur.
VB: Çok teşekkür ederiz.
* "Mabalah" olarak okunur, Afrika'ya, özellikle Senegal'e özgü bir müzik türünün ve aynı zamanda bir vurmalı enstrümanın adı.
** "Cembe" olarak okunur, Afrika'ya özgü bir vurmalı enstrümanın adı.
(10 Mart 2006 tarihinde Açık Radyo'da Açık Dergi programında yayınlanmıştır.)
Bu söyleşi sırasında Fransızca'dan Türkçe'ye çeviri konusunda verdiği destek için Halim Tansuğ'a teşekkür ederiz.