6 Eylül 2005
6-7 Eylül Olayları'nın yani "o acı günlerin" canlı tanığı olan, bugün İstanbul'da Rumlar'a yönelik yayın yapan Apoyevmatini Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasilyadis, "Hiç kimseden özür beklentimiz yok" diyor ve ekliyor: "İstanbul Rumları artık eşitlik değil; pozitif ayrımcılık istemekte, beklemektedir. Bu kültürün bir parçasıysak bu kadarını beklememizin açıkçası hakkımız olduğunu düşünüyorum." Vasilyadis o günleri ve yaşadıklarını şöyle anlatıyor:O gün çok farklıydı...Tarlabaşı Caddesi ile polis karakolunun kesiştiği yerde 230 No'lu apartmanda oturuyorduk. Liseye gidiyordum ancak yaz tatili olduğu için Rıza Paşa Yokuşu'nda 19-21 numaralardaki Alka Mefruşat'ta çalışıyordum. O gün iş yerime gittim, farklı bir gün olduğu belliydi ama... Tahtakale'den Beyazıt'a çıkan yokuş üzerinde yirmişer otuzarlı gruplar gördüm. Birbirinden bağımsız gibi duran bu gruplar, daha sonra azınlıklara saldıracaktı.Türk komşular bizi uyardıAslında 6-7 Olayları bir anda gelişip, patlak veren bir tepki değildi. Günler öncesinden evlerin kapısını boyayıp işaret bıraktılar. Yine o gün dönelim... Saat: 11.00-12.00 gibi Türk esnafı olan komşularımız patronum İstadi Alessandri'nin kulağına eğilip, "Komşu bugün dükkanınızı kapatıp gidin evinize, ortalık tekin değil" diye uyarmışlar. Bunun üzerine İstadi Amca "Hadi evine git, ben de birazdan dükkanı kapatıp gideceğim" diyerek beni gönderdi. Saat: 01.00'de ajanslar geçti önce haberi. Eminönü, Karaköy ve Beyoğlu'nda sözlü sataşmalara tanık olarak, Tarlabaşı'ndaki evime geldim. Kapıda beni apartmanımızın kapıcısı olan Ahmet Efendi heyecanlı bir biçimde "Mihail çabuk eve gir, kapıyı kitle" dedi.Burada gavur yok...Öğleden sonra yayın yapan Ekspres Gazetesi'nin haberinin ardından Saat: 16.00-16.30 gibi olaylar patlak verdi. Sivaslı olarak hatırladığım kapıcımız Ahmet Efendi olayların en sıcak dakikalarında eline aldığı Türk Bayrağı'yla apartmanın kapısında, "Burada gâvur yok, hepsi Müslüman. Gavurlar Pera'da! Burada gavur yok!" diye bağırıyordu. Olayların ardından 5 bin kişi gözaltına alındı ancak o kalabalık o kadar az değildi. Kalabalığın biraz azalmasının ardından Ahmet Efendi, bayrağı içeri koyup; kazmayı küreği kaptığı gibi kalabalığın arkasına takıldı. 6-7 Eylül Olayları provokasyon değil, organize bir eylemdi. Ben o zaman on altı yaşındaydım, bir daha öyle korkmadım.Tarlabaşı'nda dükkanı yağmalanan İordanidis Türk milli atletiydi6-7 Eylül 1955'te 16 yaşında olan Mihail Vasilyadis şöyle anlatıyor, unutamadığı anılarını şöyle anlatıyor: "1951 yılında diş doktoru olan babamı kaybetmiştik. 6 Eylül'ü annem Katerina ile evde geçirdik. Başta dükkanları yağmalayanlara diğerlerinin tepki gösterdiğine evimizin penceresinden tanık oldum ancak bir süre sonra talan da başladı. Cana kastedilmemesi için 'Canlarına dokunmayın!' diye bağıranlar da vardı... 7 Eylül günü dükkanımızın durumunu merak ettiğim için evde duramadım. Anneme 'Hemen döneceğim' diye söz verip, iş yerimize gittim. Bizim sattığımız perdeler, muşambalar kaldırımları süslüyordu. Bizim dükkanın bitişiğinde 200-400 metre koşan Türkiye'nin milli atleti olan İordanidis'in dikiş makinesi satan dükkanı da talan edilmişti. Dikiş makineleri paramparça sokak ortasındaydı. İstiklal Caddesi'nin bazı yerlerinde dizime kadar mallara bata çıka yürüdüm. 1955 ile 1965 yılları arasında 100 binlerde olan Rum nüfus bu olayların ardından 80 binlere düştü."82 yılda 168 bin Rum Türkiye'den ayrıldı1923, yılında Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan mübadelenin ardından İstanbul, Bozcaada ve İmroz'da yaşayan Rum nüfus 170 bine düştü.1934, yılında Türk tabiyeti olmayanlara getirilen çalışma yasağının ardından farklı meslek gruplarından 15 bin Rum, Türkiye'den ayrılmak durumunda kaldı ve İstanbul'daki Rum nüfus 150-155 binlere geriledi.1942-1945 yılları arasında çıkarılan Varlık Vergisi, ekonomik olarak azınlıkların mal ve mülklerinin Anadolu'dan İstanbul'a göçen orta ölçekli esnafın eline geçmesiyle sonuçlandı. Bu tarihler arasında da 30 bin Rum'un Türkiye'den göçü söz konusu oldu ve Rum nüfus 120 binlere düştü.1955 6-7 Eylül Olayları'nın ardından 20-25 bini aşkın Rum'un İstanbul'dan ayrılması söz konusu oldu. Rum nüfus bu olayların ardından da 20-25 bin kayba uğradı.1964 yılında Kıbrıs'ta yaşanan gerilimin ardından Türkiye 12 bin Rum vatandaşın Milli birliği bozduğu hükmüne vararak 48 saat içinde yurdu terk etmesini istedi. On yıl önce yüzbinlerde olan Rum nüfus 12 bin Rum vatandaşın yakınlarıyla birlikte göç etmesiyle 40 binlere kadar düştü.1974 Kıbrıs Barış Harikatı'na gelindiğinde İstanbul'da yaşayan Rum nüfus 30 ile 40 bin arasındaydı.