Merhaba kâinat!
Bugün İnsanlık ve Türkler açısından 3 önemli haber vardı ve üçünde de biraz hesap karışıklığı göze çarpıyordu:
“Kalıcı Özgürlük”hesapları: Afganistan’da Taliban defansı çökünce, ABD bombaları eşliğinde “Kuzey İttifakı” başkent Kâbil’i de düşürdü, son kale Kandehar’ı de düşürmek üzere ilerliyor. Bu durum, insanlığın iyimser cephesinde büyük sevinç yarattı. Bir yıl önce Türkiye’de 30 küsur mahkûm ve tutuklunun ölümüyle sonuçlanan operasyona atıf yapan bir gazete “Hayata Dönüş” manşeti ile karşıladı haberi: “Kâbil’deki bu sevinç, özgürlük ve insanlık sevinci!... Başkentte yer yerinden oynadı, halkın bayram sevinci içinde... Askerlere çiçekler yağdı... Taliban baskısından kurtulan Afgan erkekleri sarıkları, kadınları ise burkaları attı.” (Hürriyet). Sevince katılan bir başka gazete de olayı “kıl-tüy” açısından ele almaktaydı: “Taliban dağa, halk berbere”. (Milliyet) Afganistan berberleri, operasyonla birlikte memleketin ilk kalkınan sektörü olma hesabını yapıyor olmalılar.Kötümserler cephesinde ise bazı Batı gazetesi yazarları ve Afgan halkının bir kesimi vardı: Kuzey İttifakı’nın bu zaferini, Mezar-ı Şerif’ten sonra başkentte de yargısız infazlar ve büyük yağmalarla bir “intikam gazabına” çevirdiği, feci ayrıntılarla birlikte aktarılıyordu. Yeni katliamlar bekleniyordu. Afganların önemli bir bölümü dehşet içinde geleceği bekliyordu. (Guardian, BBC, Independent).
Arada kalanlar da yok değildi: Kâbil’de hesapların karıştığı söylendiği gibi (Zaman), kafaların da karıştığı söyleniyordu: Kalıcı Özgürlük’ün ana hedefi olan Usame Bin Laden ve onun El Kaide terör şebekesi neden unutulmuş, Afganistan’daki yeni hükûmetin niteliği neden bir numaralı konu olmuştu? (Fisk, Independent). Konumuz terör müydü yoksa sarık-sakal ve burka mı? Operasyonun en büyük destekçisi General Müşerref neden şokta idi? (Harding, Guardian). Özgürlük ve insanlık sevinci yarım mı kalacaktı yoksa?
Avrupa Hesapları: Avrupa Birliği, İlerleme Raporu’nu bilinen tarihte ve aslında beklenen şekilde yayınladı ve ortalıkta kıyamet koptu. AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Verheugen, aday ülkelerin hepsinin siyasi kriterleri yerine getirdiğini söyledi – biri hariç: Türkiye! Ayrıca Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası konusunda Türkiye’nin tavrının “hayal kırıcı” ve üyelik açısından “kabul edilemez” olduğunu belirten komiser, üçüncü olarak Kıbrıs sorunu çözülmezse büyük bir kriz yaşanacağını belirtti. Tam üyelik için en hayati adım kabul edilen “tarama süreci”ni başlatmama kararını ortaya koyan ve AB Yolu’nu “uzatan” İlerleme Raporu, Türkiye’nin tam üyelik “hesaplarını altüst etti”! (Cumhuriyet) Bu arada, Amerikan finans çevrelerinin gazetesi Wall Street Journal, başka bir hesap pusulası çıkartıyor ve zaten Körfez savaşından 40 milyar dolar alacaklı olan Türkiye’nin alacak-verecek hesabının AB üyeliği ile kapatılmamasının bir skandal olduğunu belirtiyordu (Cumhuriyet). TC hükûmetinin iki kanadı arasında da önemli bir hesap farkı göze çarpmıyor değildi. MHP kanadından (ikinci büyük ortak) AB ilerleme raporunun art niyetli ve ön yargılı olduğu tepkisi geliyor (Yeni Şafak) , ANAP kanadı (en küçük ortak) ise eleştirilerin “ne yazık ki haklı” olduğunu söylüyordu. Amerika ve İMF hesapları: Yaklaşık 7 katrilyonluk tasarruf tedbirleri paketi üzerinde ve aslında “her konuda tam anlaşma”ya varılınca (ABD ‘nin neredeyse tek İMF’nin Türkiye’ye ek kaynak olarak 9 milyar dolar borç vereceğinin anlaşıldı ve bir gazete bunun “İlaç Gibi” geldiğini manşetten duyurdu (Milliyet). Aynı gruba ait bir başka gazete ise bu ilaç gelene kadar “hasta”nın ne durumda olduğunun “röntgenini çekiyor”, Türkiye’nin ekonomik ve kültürel açıdan en gelişmiş illerinden Kocaeli’de 20 kg’lık yiyecek paketi dağıtımı sırasında ortalığın savaş yerine döndüğünü, biri polis iki kişinin ezilme tehlikesi atlattığını yazıyordu. (Radikal)MAKAS ARTIĞI: Kâinatta ayrıca şunlar da oldu: Güneydoğu Türkiye’de Fırat üzerinde inşa edilmesi planlanan Ilısu barajının finansmanını yapacak Balfour firması bu işten çekildi (BBC), Küçükarmutlu’ya Türk bayrağı çekildi ve “geçici karakol kuruldu” (NTVMSNBC), Dünya Ticaret Örgütü’nün Doha toplantısında 142 ülke temsilcileri sabahın seherinde son bir anlaşma umuduyla bir araya geldiler, sosis ve kruasan yediler (BBC), ABD füzeleri Kâbil’de bağımsız yayın yapan tek organ El Cezire TV’nin ofisini yanlışlıkla vurdu (BBC), ABD ile Rusya nükleer başlıkları üçte ikiye kadar azaltma konusunda tarihi anlaşmaya vardılar (BBC), küresel ısınmadan dolayı okyanusların kabarması yüzünden batacak olan Tuvalı adası, sakinlerini başka ülkelere “tahliye etmeye” çalışırken, Avustralya da onları illegal sığınmacılarını kabul etmeye zorladı (BBC).