"Mahalle demek, komşu demek"

Altın Saatler
-
Aa
+
a
a
a

Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin ile, Belediye’nin 2023 Maraş Depremlerine desteğini, olası İstanbul depremi konusunda Şişli'nin önlemlerini, Katılımcı Bütçe Projesinin tarihçesi ve bu yılını konuşuyoruz.

""
Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin ile olası İstanbul depremi konusunda Şişli'nin önlemleri üzerine
 

Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin ile olası İstanbul depremi konusunda Şişli'nin önlemleri üzerine

podcast servisi: iTunes / RSS

(Bu bir transkripsiyondur. Metnin son hâli değildir.) 

Gürhan Ertür: 95.0 Açık Radyo’da Altın Saatler programındayız. Bugünkü programı Mehmet Nuray Aydınoğlu, Argun Yum, Elvan Cantekin, Nazan Cömert ve ben Gürhan Ertür birlikte sunuyoruz. Efendim bugün konuğumuz Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin. Hoşgeldiniz Muammer Bey programımıza.

Muammer Keskin: Hoşbulduk Gürhan Bey. Ben de tüm Açık Radyo izleyicilerine ve katkı sunanlara çok teşekkür ediyorum.

G.E.: Sağolun, çok teşekkürler. Evet bugün Şişli Belediye Başkanı Sayın Muammer Keskin ile birlikte Şişli Belediyesi'nin 2023 Maraş depremlerine desteğini, olası İstanbul depremi konusunda Şişli'de alınan ve alınması düşünülen önlemleri, Şişli Belediyesi Katılımcı Bütçe Projesi’nin tarihçesini ve bu yılki çalışmalarını konuşacağız. Öncelikle Muammer Bey, 2023 Maraş depremlerinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'yle (İBB) birlikte siz de oldukça aktif bir şekilde çalışmalara katıldınız, destek verdiniz. Çok kısaca özetleyebilir miyiz?

M.K.: Tabii ki. Öncelikle yayına davet ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Çok önemli üç başlıktan, belki dördüncü başlık olarak da Lozan'dan biraz bahsetmek isterim. Tabii çok çok önemli bir süreci Türkiye geride bıraktı. Ama bir sürü acıyla. Biz 6 Şubat sabahı depremin olduğunu öğrendiğimizde
İBB Başkanımızın başkanlığında bir koordinasyon toplantısı yaptık ve bu koordinasyon toplantısında görevlendirmeler yapıldı. Biz İstanbul ili olarak Maraş depreminde Hatay'dan sorumluyduk. Hatay ilinden sorumlu olunca biz bütün ekibimizi hemen topladık. Önce AFAD'la ilgili destek ekibimizi gönderdik arama kurtarma için çünkü ilk üç gün çok önemli. Arama kurtarma ekibimiz oraya gitti. Hemen arkasından sağlık ekibimiz. Can dostlarımız için de veteriner hekimimizi gönderdik. Bu ekiplerimiz uzun bir süre orada kaldılar. Çok sayıda destek malzemesi ve insan malzemesi gönderdik. İnsan malzemesinden kastım, aşçı gönderdik. Biraz sonra anlatacağım onu.


Depremin birinci gününden itibaren Şişlili komşularım ve İstanbullu komşularım yaklaşık üç bin, dört bin kişi günlük her türlü desteği verdiler. Hem lojistik desteği verdiler hem de maddi manevi desteği verdiler. Biz de bu oluşan desteği sağlıklı bir şekilde başta en büyüğü Hatay olmak üzere Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya ve diğer illere elimizden geldiği kadar da destek gönderdik. Şimdi bölgede aslında en önemli şeylerden bir tanesi beslenme, bir tanesi de barınma. Beslenme konusunda Şişli Belediyesi yine İstanbul'un çok önemli aşçılarını, yaklaşık 200 civarında aşçıyı o günkü valimiz şimdiki İçişleri Bakanı’mız Ali Yerlikaya’nın desteğiyle hava yoluyla ilgili illere ulaştırdık ve orada mutfaklar oluşturduk. Örneğin Arsuz'da günlük üç bin 500 öğün yemek çıkardık. İskenderun'da beş bin, Antakya merkezdeyse on bin. Yaklaşık günlük yirmi bin öğün. Hem kahvaltı, hem öğle yemeği hem de akşam yemeği olmak üzere üç öğün sıcak yemek çıkardık. Ve bunların her birini destekçilerimizden aldığımız katkılarla yaptık, imece usulüyle ve Türkiye'nin en ünlü aşçıları buralarda sağlıklı, hijyene uygun yemekler yaptılar. Bu yemekleri de oradaki depremzede komşularımıza ulaştırmış olduk.

Yine can dostlarımız çok sıkıntıdaydı. Onun için Hatay'da 186 tane de can dostumuzun kurtarılmasını sağladık. Antakya merkezde bir veteriner hekimliği ofisi oluşturduk yani bir çadır kurduk. Orada hem kurtarma ekiplerimiz buna katılıyordu hem de kurtardığımız can dostlarımıza da destek oluyorduk. Yani dört ilçe, sekiz köy ve dört beldeye mama ulaştırdık. Bin 200 kişiden can dostlarıma götürülmek üzere mama temin ettik. 21 can dostumuzu sahiplendirdik. Yedi doktor, dokuz eczacı, yedi veteriner hekimi, 17 gönüllü hemşireyle bu depremin en acılı günlerinde orada onların yanında yer aldık.

G.E.: Bu verdiğiniz rakamlar hep Şişli Belediyesi’nin kadrosunda. Gönüllüleri söylediniz zaten.

M.K.: Tabii. Ayrıca gönüllü arkadaşlarımız, tek başlarına oraya münferit gelip bir şey yapamayanlar bizim birimlerimizle eşleşerek kendi mesleki formasyonları neyse, örneğin veterinerse, doktorsa ya da bir akut destekçisiyse onlar da bizim ekiplerle beraber çok ciddi hizmetler verdi. Yine sağlık hizmetleriyle özellikle Hatay ve Kahramanmaraş'ta iki bin üzerinde kişiye yardım, pansuman, serum ve ilaç desteği sağladık.

Deprem nedeniyle Şişli'ye göç eden depremzedelerimiz oluştu. Sadece Hatay'dan değil, Malatya'dan, Maraş'tan, Adıyaman'dan ve bölgeden çok sayıda depremzedeyi misafir ettik. Bunlara aşevimizde hazırladığımız sıcak yemekleri ulaştırdık. Bir giysi bankamız var. Çünkü her şeylerini kaybetmişlerdi. Ne ayakkabı, ne giyecek. Çocuktan yaşlıya kadar, herkesin giyimini o giysi bankamız üzerinden sağladık. Çocukları olan kişileri bizim kreş ve gündüz bakım evlerimizden yararlandırdık. Bir oyun evimiz var. Oyun kitaplığımız var ve bilim evlerimiz var. Yine depremzede çocukları bu üç ana merkeze yönlendirdik ve eğitimleri hala devam ediyor. Psikolojik teste çok büyük ihtiyaçları vardı. Yine Şişli Belediyesi'nin Sağlık ve Sosyal Destek Müdürlüğü’ne bağlı olan psikologlarımız, sosyologlarımız ve buna benzer meslek grupları bu insanlara hala desteğe devam ediyor. Bizde de kayıtlılar.

Memleketlerine dönen oldu ama hala ağırlıklı olarak İstanbul'da yaşıyorlar. Gerontoloji bölümünü ki Türkiye'de ilk defa açan belediyeyiz. Yani yaşlılarla ilgili bilim dalı gerontoloji bölümümüze gelen depremzede yaşlı komşularımıza da desteklerimizi devam ettirdik. Ayrıca bir engelli koordinasyon merkezimiz var. Burada da gerek engelli, gerek bu dönem engelli konumuna düşmüş olan vatandaşlarımıza hem psikolojik destek hem de onlara hayatlarını kolaylaştıracak, ne yapmaları gerektiğini anlatan ekiplerimiz ulaştı ve tedavileri için bizzat bu merkezimizden yararlanarak yaşamlarını daha rahat ettirecek, kolaylaştıracak işler nelerdir onları anlattılar.

Bir kadın danışma merkezimiz ve ilk adım merkezimiz var. Kadın danışma merkezimizi çok eskiden yani ben göreve geldiğimde açtık. İlk adım merkezimizde de özellikle şiddet gören kadınları üç gün misafir ediyoruz ve burada bu süreçte özellikle bölgeden gelen kadınları, kimsesiz olan kadınları, çocuklarıyla birlikte bizim o istasyon diye adlandırdığımız yani bir yere yerleştirinceye kadar sokakta kalmamalarını sağlayacak bir modelle ekiplerimiz onların da orada üç gün sağlıklı bir şekilde yerleştiremesek de tabii ki kuralımız üç gün ama dördüncü gün, beşinci gün de herhangi bir sıkıntı yaşamadan desteğimiz devam etti.

Şimdi 20 bin öğün sıcak yemek dağıtmak çok kolay bir iş değil. Hem hijyen hem de ekonomik olarak da baktığınız zaman çok tabii. Bu konuda gerçekten kamu kurumları kendi olanaklarımız ve özellikle de adlarını burada sayamayacağım kadar Türkiye'nin dünyaca ünlü aşçıları bilabedel hiç bir talep etmeden ve gönüllü olarak geldiler. Ben tabii bölgeye dört beş kere gittim. Dördüncü günden itibaren çok sayıda seyahatim oldu.

Şimdi en önemlisi de orada, Arsuz'da bir psikososyal tesis kuruyoruz. Yaklaşık 40-50 arkadaşım gönüllü olarak orada. Yine personelimiz olacak. Onları eğittikten sonra da Arsuz Belediyesi'ne hediye edeceğiz orayı. Hediye edelim demek yanlış olur, yaptığımız bu tesisi onların kullanımına bırakacağız. Çünkü şu anda en büyük sıkıntı eğitim alanında. Çocuklarımız en büyük sıkıntıyı çekiyor. Yine diğer normal zamanlarda da olduğu gibi en çok sıkıntıyı yine kadınlarımız çekiyor. Biz kadınların psikolojik ve sosyal açıdan motivasyonunu, eğitimlerini önemsedik. Bu alanda da çok sayıda ekibimiz orada.

Aşevimiz var. Oraya şöyle bir bakarsam örneğin neler var. Yani bütün bölgeye hizmet verecek ciddi psiko-sosyal tesisimiz ve bu tesis içerisinde sağlık, veterinerlik, aşevi, gelen misafirlerimizi konaklatacağımız konaklama merkezi ve diğer ihtiyaçları karşılayacak bütün birimleri oluşturduk. Yani belediyenin tahsis ettiği üç bin metrekarelik bir alanda bunları yapmaya çalışıyoruz.

G.E.: Evet. Muammer Bey hemen şunu anlıyorum söylediklerinizden; İstanbul'da da depremzedeleri ağırlıyorsunuz. Aileler olarak mı?

M.K.: Aile olarak. Barındırma dersek yanlış olur. Şöyle söyleyeyim; hiç yer bulamayanları kendi istasyonumuzda dört gün civarında ağırladık. Ama onlar genelde akrabalarının ya da burada tanıdıklarının yanına geldiler. Ama o gelen ailelerin de ekonomik ve sosyal durumları çok uygun olmadığı için onlara biz hem aşevimizden yemek takviyesi yapıyoruz, hem giyim kuşamla ilgileniyoruz hem de market gibi ihtiyaçları varsa onları karşılıyoruz. Bizim bir de gıda bankamız var. Gıda bankasından tamamen sosyal destek ihtiyacı olan komşularımızı yararlandırıyoruz. Yani sizin ekonomik durumunuz iyiyse orada olmanız söz konusu değil. Şişli ilçesinde ikamet edecek ve Şişli'de Sosyal Destek Müdürlüğümüz tarafından inceleme yapılıp sizin buna ihtiyacınız olduğunu görürsek, tespit edersek o ailelere hem gıda yardımı hem giyim bankamızdan yardım yapıyoruz. Bakın mesela Arsuz'daki psikososyal destek merkezimizde bir kadın merkezimiz var ve dikim atölyesi kuruyoruz oraya. Çocuk merkezimiz var, psikolojik destek merkezimiz var. Sosyal destek merkezimiz, veterinerlik alanı, kafe alanı ve ortak peyzajıyla 20 kişinin de barınma merkezi olarak orada yaşam koşullarını rahatlıkla hayata geçirecebileceği komşularımızı orada ağırlayacağız.

G.E.: Evet. Elvan Cantekin'in hemen bir sorusu var.

Elvan Cantekin: Merhabalar tekrar. Ben şunu öğrenmek istiyorum. Arsuz'tan bahsettiniz. Onun dışında deprem bölgesinde herhangi başka bir ilçede çalışma yapıyor musunuz? Yoksa Arsuz spesifik olarak sizin Şişli Belediyesi'nin nasıl diyeyim kardeş şehri halinde mi değerlendiriliyor? Size de buna bağlı olarak şunu sormak istiyorum. Arsuz Belediyesi’ne il sınırları içerisinde birtakım hizmetleri götürüyorsunuz, bir takım tesislerin inşaatına yardımcı oluyorsunuz. Ama bu iyileşme sürecinde belediyenin birazcık daha kendi ayakları üzerinde durabileceği, herhangi bir şekilde, başka bir teknik veyahut da finansal desteğiniz oluyor mu?

M.K.: Şimdi öncelikle şunu söyleyeyim. Arsuz'u seçme nedenimiz aslında Antakya, Hatay. Bizim Antakya Merkez, Samandağ ve Defne'de çalışmalarımız devam ediyor. Ama oralar depremde en çok etkilenen bölgeler olduğu için orada böyle bir merkez yapma şansına sahip değildik. O yüzden de Arsuz Belediyesi yani daha doğrusu Arsuz ilçesi, diğer ilçelere göre göreceli olarak bu depremden daha az hasar aldı. Biz şimdi taşımayla da çocuklarımızı, kadınlarımızı Arsuz'daki merkezimize alıyoruz. Şu anda orada zaten bizim ekipler çadırda ya da ona göre konteynerlerde destek veriyor. Ama asıl, kalıcı bir şey yapmak istediğimiz için Arsuz Belediyesi kendi malı olan bir arsayı bize tahsis etti. Biz de projemizi çizdik. Hatta uluslararası desteğe de açık bir şekilde bu projeyi yaptık. Çünkü biz, kendi öz kaynaklarımızla ciddi bir yatırım yapıyoruz. Bu ciddi yatırımı karşılayacak öz kaynaklara da sahip değiliz. Ama sonuçta bu bir deprem ve insanların çok ciddi olarak ihtiyacı olan ve deprem geçtikten sonra, barınma ve beslenmeyi sağladıktan sonra diğer konular çok öncelikli, aciliyeti olan konulardı. Arsuz Belediyesi'yle de bu arada kardeş olduk. Kardeş olmamızın nedeni belediyelerin birbirlerine yardım, destek konusunda bürokratik engellerini aşmak için. Çünkü biz birine bir bağış yaptığımızda Sayıştay tarafından incelenir. Ama kardeş belediyeler kendi arasında benzer şeyleri yapabilirler. Örneğin Zonguldak Devrek'le kardeşiz. Devrek de çok büyük buradan. Devrekli ve Zonguldaklı komşularımıza da vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. Çünkü çok büyük bir sel felaketine tabi oldular. Orada da mesela Şişli Belediyesi olarak bir bölgeyi imar ediyoruz. Yani bahçesini, parkını vesairesini ama bu selle birlikte biraz daha sıkıntılı bir sürece girdik. Aslında sadece Arsuz Belediyesi'nde değil İBB’nin Hatay'daki tesisleri olmak üzere çöp toplama konusunda personelimiz orada araç gereçleriyle. Ben burada onları sayarak zamanınızı almak istemedim. Şu anda çok sayıda kamyonumuz, iş makinemiz, çöp arabamız ve personelimiz bölgede çöp topluyor. Onu nereye gönderiyorlarsa oraya gidiyor. Arsuz'da ihtiyaç varsa Arsuz'a, Antakya'da varsa Antakya'ya.

G.E.: Evet ben burada hemen sizin konuşmanızın başında belirtmiş olduğunuz arama kurtarma ekibinizi sormak istiyorum. Anlaşıldığı kadarıyla Şişli Belediyesi'nde bir arama kurtarma ekibiniz var. Kaç kişidir ve eğitimlerini nerede gördüler? Bu itfaiyeye bağlı bir ekip midir yoksa belediyede ayrı bir daire başkanlığına mı bağlı?

M.K.: Şöyle söyleyeyim. İlçe belediyelerinin bir itfaiye şeyi yok, ana kentin itfaiyesine bağlı. Bizim gönüllü çalışma arkadaşlarımız ve mahallelerdeki afet koordinasyon merkezlerimizin oluşturduğu bir mahalle gönüllüleri var. Onlardan oluşan bir ekip. Bizim de arkadaşlarımız var. Şu anda bu tür acil müdahalelere 20 civarında arkadaşımız katılabiliyor. Çünkü bu deneyim gerektiren bir şey. Yani ben siz gitseniz taşı nasıl kaldıracağız? Makinayı nasıl tutacağız? Şişli'nin aşağı yukarı 25 mahallesi var. 12 tanesinde eğitimimizi tamamlamıştık. Pandemi ara vermişti, pandemiden dolayı ara vermiştik. Şimdi tekrar deprem konusunu anlatırken bir miktar ondan da bilgi vereceğim.

G.E.: Mahalleliler meselesine ayrıca değineceğiz zaten. Nazan Cömert’in bir sorusu var.

Nazan Cömert: Kaldığımız yerden devam edecek olursak, Hatay depreminde gözlemlediğiniz, deneyimlediğiniz bir afet tecrübeniz de var. Benim merak ettiğim soru şu; bu tecrübeyi Şişli Belediyesi'nin olası bir İstanbul depremi hazırlık çalışmalarında kullanabiliyor musunuz? Ya da bir kapasite geliştirme çalışmalarına giriştiniz mi? Hangi alanlarda?

M.K.: Tamam. Şimdi tam da onu konuşacaktık. Aslında İstanbul depremi beklenen bir deprem. Yani ben mali müşavirim. Uzun zamandır Şişli'de oturuyorum. Yerel yönetimlere yönelik birçok düşüncem var. Ama tabii ki bu bir teknik konu. Ama biz göreve geldiğimizden itibaren depreme yönelik çalışmalarımızı, birimlerimizi ve orada enformasyonu sağlayacak, ne yapmamız gerektiğini kendi ekip arkadaşlarımızla konuşarak bunları zaten aşağıdan yukarıya neler yapılması gerekirleri sınıflandırmıştık. Ama bu depremle birlikte zaten şimdi biraz sonra neler yaptığımızı aktaracağım. Ama depremden sonra önceliklerimizi biraz daha farklılaştırdık.

Şimdi burada aslında yasal bazı zorluklarımız vardı. Öncelikle 6306 sayılı yasa kapsamında gerçekleştirilen işler vardı. Bunlar, örneğin Şişli'nin toplam yapı adedi, 20,052 binamız var. Kamu binaları da dahil. 670 tanesi kamu binasıdır. Diğerleri özel mülk, işte farklı kişilere ait ya da belli kesimlere ait. Dolayısıyla bu sayı yani 6306 sayılı yasa kapsamında toplam 2061 binanın başvurusu yapılmış ve bu yasa şunu emrediyor. Diyor ki, ‘Bölgendeki metruk ya da yıkılacak olan binaları yık, temizle’. Bizim de 2061 binamız vardı. Muhtelif depremden önce başladığımız yıkımların 1771’ini tamamladık. Sonrasında da muhtelif her gün, her ay bu yıkımları temizliyoruz. Çünkü bu tür metruk binalar, herhangi bir olası depremde bölge, sokak, cadde vs. tıkayıp bizim ulaşımamıza engel olabilirdi. Hızlandırdık. Yine 3190 sayılı İmar Kanunu'nun 39. maddesinin hükümleri kapsamında, Şişli'de muhtelif yerlerde bulunan 60 binanın yıkımı için ihale işlemlerini de tamamlayarak yıkımlara başladık. Burada bazı binalar var, sahipleri yok. Mecburen ihaleye çıkmak zorundasınız. Metruk olursa ya da şey olursa yıkabiliyorsunuz. Bunları da yine 3194 sayılı yasa kapsamında yıktık.

Şimdi bina hasar tespit çalışmaları ve kolon denetimlerine başladık. Özellikle bu depremden sonra Şişli'de nerelere başladık? Örneğin bankalar, showroomlar, büyük marketler, fırınlar, daha çok vatandaşımızın yoğun olarak gittiği AVM'ler, iş merkezleri... Buralarda kolon kesme var mı? Projesine aykırı tadilatlar olup olmadığı belediyemizin kontrolünde yapılmakta, risk teşkil edip etmediğinin tespitlerini yapıyoruz. Maalesef üzülerek ifade edeyim ki, kolon kesen de var, binasını doğru dürüst işletemeyen de var ve Şişli gibi merkez bir ilçe. Çünkü gündüz nüfusumuz bizim üç milyon civarında, gece nüfusumuz üç yüz bin. Bu ne anlama geliyor? Ben üç 100 bin kişiden vergi alıyorum, üç milyon insana hizmet veriyorum. Dolayısıyla, iş merkezleri burada, AVM'ler burada, çok sayıda hastanemiz burada. Sağlık sektörünün önemli bir kesimi Şişli'de. Yani şöyle söyleyeyim. Özellikle bu son yıllarda güzellik, saç ekme vs’nin %90’ına yakını Şişli'de hizmet veriyor. Bunların getirdiği güzel taraflar var, aynı zamanda da yükler var. Dolayısıyla buraya gelen insanlar, daha önceki yıllarda konut olarak kullanılan yerleri iş yerine çevirmişler. İş yerine çevirirken de kolon kesenler olmuş. Şimdi bunlara müdahale ettik.

G.E.: Bina hasar denetimini yapanlar kimler?

M.K.: Şöyle; kanunen belirlenen serbest çalışanlar da var, devlet kurumları da var. Örneğin İTÜ, örneğin bizim İBB’nin İSTON, örneğin Gürhan Bey'in şirketi böyle bir iş yapıyorsa onlar da yapıyor. Biz şimdi Şişli Belediyesi olarak kendimiz röntgen çekerek, kendi ekiplerimiz giderek, yaklaşık iki bin binanın bölümünü bitirdik. Ya bunlar işte biraz önce saydığım kapsamdaki binalardır.

G.E.: Yani %10 diyebiliriz.

M.K.: Tabii %10. Sizin evinizi gelip biz kontrol edemeyiz. Talep açarsanız bizden, bizim öyle bir hizmetimiz yoktu ama depremden sonra bu hizmeti işleme koyduk. İBB yapıyor ama İBB de biliyorsunuz çok sayıda talep aldı. Yetiştiremedi. Yani bizim vatandaşımızın bu deprem konusunda duyarlılığı üç ay. Üç ay sonra hasarlı bir binada da oturmayı tercih ediyor. Bunun da ekonomik nedenleri var. Yani bunu iki dakikayla anlatmak olmaz. Vatandaş emekli çünkü, emekli bir dairesi var. Düşünün ki Halaskar Gazi Caddesi İstanbul'un ve Şişli'nin en güzel caddesi. Babadan kalmış ya da emekli olmadan önce almış. Şimdi orayı yıktırıp yaptırma şansına sahip değil. Ekonomik koşullar devreye giriyor. Onunla ilgili de bir bilgi vereceğim. Onun için bir şirket kurdurmuştum. Geldiğimde kurdum. Müteahhitle vatandaşlar mağdur olmadan, ikisi arasında bir garantörlük yapacak, onlara abilik yapacak bir şirketimiz var.

G.E.: Evet benim ‘hasar denetimini kimler yapıyor’ derken sorumun nedeni şu; yani uzman kişiler midir? Mühendisler midir, inşaat mühendisleri midir?

M.K.: Evet kesinlikle öyle olmalı. Bizim kendi ekibimiz, teknik kadromuz. Mühendisimiz, mimarımız,
makine mühendisimiz yani ilgili birimlerimizden oluşturduğumuz bir ekip bunu yapıyor. Ama bunu normalde profesyoneller, ister İTÜ, ister başka birimler yaptığı zaman bunu mutlaka ama mutlaka teknik bilgisi insanlara yaptırılması lazım. Çünkü karot alacağız. Karot da resmi olarak alınması gereken bir şey. Karot alındıktan sonra, sizin bu binanız eğer depreme dayanıklı değilse resmiyete soktuğunuz andan itibaren 60 gün içerisinde bizim o binayı mühürlememiz lazım, boşaltmamız lazım. Hadi olağanüstü bir şey oldu, 30 gün daha izin veriyoruz. 90 günde elektriğini, suyunu ve insanları oradan çıkarmak zorundayız. Dolayısıyla bu insanlar da bu resmiyete girmek istemiyor. Eğer bozuk çıkarsa evet. Böyle de bir sorunumuz var.

Bu arada tabii belediyemizin kendi hizmet birimlerini de gözden geçirdik. Burada kreşlerimiz var. Kirada olan binalarımız da dahil olmak üzere evlendirme binası, spor salonumuz, hizmet binalarımızın tümünü depreme dayanıklı olup olmadığını tespit ettik. Bizim yaklaşık 10 kreşimiz var, 700 civarında öğrenci kabul ediyoruz. Bunların da iki tanesinde problem vardı. Onları hemen güçlendirmeyle yani allahtan yıkıp yapma şansı olmadan güçlendirmeyle halledeceğimiz bir noktaya getirdik. Bizim Şişli'nin en önemli sorunlarının başında kentsel dönüşüm, eski yerleşim birimi, konut alanı geliyor. Yani teknik arkadaşlar ya da depremle ilgilenen bilim insanları söyleyeceğimi lütfen yanlış anlamasınlar. Söylenen şudur ki, Şişli'nin zemini sağlam. Her mahalle mi? Hayır. Ama genel olarak zemini sağlam ama yapı stoğumuz çok sıkıntılı ve 99 Depremi öncesiyle 50, 60, 70 hatta 100 yıllık binalar var. Bunların bir kısmı tarihi binalar. Dolayısıyla 25 mahallemizde afet riskini belirleyerek bunlara yönelik neler yapabileceğimizi belirleyebilmek için hepsinin, 25 mahallemizin bütün sokaklarının, caddelerinin, binalarının bizim açımızdan röntgeni çekilmiştir. Genel anlamıyla söylüyorum. Ama özel anlamıyla sizin binanızı sizin kendinizin kontrol ettirmesi gerekir.

Biraz önce kentsel çözüm, kentsel yenilenmeden bahsettim. Onun için 11 mahallemizin bölge planlarına ihtiyacımız vardı. İstanbul'u ve Şişli'yi bilen komşularım bilir. Merkezde olan Kurtuluş diye yani bizim için Feriköy, Kurtuluş, Halaskargazi ve Merkez, tümünün, 11 mahallemizin planını yaptık. Şimdi bu planla hem kente önemli bir yeşil alan ve kamusal alan kazandırdık. 100 bin metrekare civarında. Şu anda Şişli'de bir metrekare yeşil alan yok. Şişli aslında ranta boğulmuş bir kent merkezidir ve çok katlı binalar... Çok katlı binalara karşı değilim ama gelişigüzel yapılmasından dolayı trafik sorunu oluyor, park sorunu oluyor. Şimdi belediye başkanısınız ve sizden istiyorlar. Oysa günde üç milyon gelen nüfusu olan bir ilçede, transit geçenler yani sizler aracınızla geldiğinizde de aynı şey. Bunların hepsine park bulmak imkansızdır. Bugün dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde yani Paris'in merkezine, Londra'nın merkezine, Berlin'e ya da Viyana'ya ya da buna benzer merkezlere siz öyle elinizi kolunuzu sallayarak arabanızla giremezsiniz. Ben o yüzden de Şişli'nin ana arterlerini yayalaştırmak için kaldırımlarını genişletiyorum. Şişli’nin insanları, orada özellikle giderek yaşlanan bir nüfusa sahip Şişli, onların daha özgür, rahat yürüyebilecekleri bir mekana kavuşması, alışverişlerini ona göre yapmasını istedik. Yalnız yaşayan vatandaşlarımız da var, onların yaşamını da kolaylaştıracak. Tabii bu kolay da olmuyor merkez ilçe olduğu için.

G.E.: Ama çok sayıda toplu taşıma aracı var, metro var.

M.K.: Var. Ama yeraltı açısından, metro açısından bütün gelişmiş ülkelerde ulaşımı metroyla çözüyor. Bizim çok şükür metro geçen yerlerimiz çok sayıda. Ana arterlerin hepsinde metromuz var. Şimdi Ekrem Başkan'a buradan bir kez daha teşekkür etmek isterim. Mecidiyeköy'den İstanbul'un Anadolu yakasına ve diğer yakalarına ulaşacak ara istasyonlara da bağlantısını yaptı. Mesela Fulya istasyonumuzdan istediğiniz yere, mesela Boğaziçi Üniversitesi'ne ne hattı oluşturuldu? Beşiktaş'a iniyor, bize geliyor Şişli'ye, oradan Beyoğlu'na, İstiklal Caddesi'ne ve başka yerlere. Dolayısıyla bunun daha da çoğaltılması için çaba sarf ediyoruz.

Buradaki kentsel dönüşüme depremden önce başlatmıştık. Onun için komşularıma kolaylık sağlayabilmek için Kentaş adı altında bir şirket oluşturduk. Bu şirket ada bazlı kentsel dönüşüm programları hazırlıyor. Parsel bazlı bina yenileme programına yardımcı oluyor. Binaların güçlendirilmesi konusunda destek oluyor. Yapım, yıkım faaliyetlerini yürütmektedir ve bu tür şeylerde de komşularımıza bir garantör gibi hem müteahhitle hem komşularımızı buluşturup bir aracı kuruluş gibi oluyor. Bu, kar amaçlı bir kuruluş değil. Finansmanından tutun da bu binanın daha sağlıklı yapılmasına kadar bütün aşamalarında da destek oluyoruz.

G.E.: Yani biz Şişli'de oturan, bir dairesi olan veya olarak bu şirkete gidip binamızla ilgili yapılması gereken işleri söylüyoruz. Onlar da bize...

M.K.: Bir tavsiyede bulunuyoruz. Sizlerle toplantı yapıyor, ilgili talebi açtığınız alanlarda bizimle çalışan firmalara çağrı yapıyor, onlarla buluşturuyor. Sonuç olarak kararı siz veriyorsunuz. Yani biz orada emredici bir konumda değiliz, kolaylaştırıcı bir konumdayız. Şimdi olası bir depremde Şişli'nin yani başka ilçelerin bir kısmında var ama bizim bir afet koordinasyon merkezimiz yoktu. Şimdi onun projesini çıkardık hızlı bir şekilde. Bir afet koordinasyon merkezi. Allah göstermesin, olduğunda kaymakamdır, belediye başkanıdır, ilgili kamu kurumlarıdır, emniyettir, diğer bütün birimlerin bir araya gelip toplanacağı bir yer yok. Onun için bu konuda hızlı aksiyon aldık, hemen projelerini hazırlattık. Kaynak arıyorum. Kaynağı bulur bulmaz da ona başlayacağız.

G.E.: Ortak bir iletişim kanalınız var mı?

M.K.: Var. Şimdi bizim kaymakamlıkta hem emniyet hem de zabıtamız birçok konuda ortak hareket ediyor. Aynı ekibin içerisinde zabıta var, emniyetten birileri de var. Bizim idari işlerden sorumlu arkadaşlarımız da var. Haftalık ya da aylık bir konu oldu mu, ona göre planlamaları yapıyoruz birimler arasında.

G.E.: Evet hemen bir sorum daha var. Herhangi bir deprem olduğunda, bir afet olduğunda İstanbul dışından size destek verecek olan il, ilçe, böyle bir belirleme var mı acaba?

M.K.: Maalesef. Şimdi bu deprem bize şunu gösterdi; Maraş'taki arkadaşlarımız, Antakya Samandağ, Defne ve Arsuz'daki belediye başkanları ve çalışan arkadaşlarımız, inanın ki o arkadaşlarımızın da yardıma ihtiyacı var. Bu arkadaşlarımız kadrolarının yarısından çoğunu kaybettiler. Şimdi bizim çalışmamız şu; gelir gelmez hemen birkaç belediyeyle görüştük. Henüz sonuçlandıramadık. Bir deprem olduğunda atıyorum, Ankara'nın Çankaya'sı İzmir'in Konak’ı bizi birbiriyle eşleştirecek ve biri gelecek belediye başkanı koltuğuna oturacak, ekibini getirecek, operasyonu yürütecek. Bunun çalışmasını yapıyoruz. Çok güzel bir soru sordunuz.

Şimdi ayrıca ilk defa yine bu depremden sonra belediyemizin bünyesinde Mayıs ayında bir karar aldık. Afet İşleri Müdürlüğü'nün kuruluşunu yaptık. Burada arama kurtarma, hasar tespiti, enkaz kaldırma, tahliye yerleştirme, toplanma alanları, ilçe afet ve acil durum koordinasyon merkezi çalışmalarında çok önemli katkılar sunacak. Bunu müdürlüğümüz üzerinden yapacağız. Yine ilçemizde 44 tane olan afet ve acil durum toplanma alanlarına 64 tane daha ilave yaptık. Toplamda 108 toplanma alanı var. Şimdi toplanma alanını aslında buradan tüm komşularıma sadece Şişli'de olanlara değil, toplanma alanı konusunda vatandaşlarımızı biraz bilgilendirmekte fayda var. Çünkü toplanma alanlarını vatandaşımız çok yanlış, eksik değerlendiriyor. Örneğin bir park düşünün. Geldik deprem oldu. Akşam orada geçirdik, ne tuvaleti var, ne suyu var, ne bir gıda alacağımız... Burası bir toplanma alanı değil. Burası istasyon olabilir. Biz şimdi 108 tane yerimizi aynı zamanda konteyneri olan, elektrik, su ihtiyacı olan, onların planlamasını yapıyoruz. Çünkü bu deprem bizi biraz tetikledi. Tabii tuvaleti olan, yani oraya insanlar geldi, ne yapacaklar? Su yok. Şimdi bunları sağlarsanız burası toplanma alanı olur. Yoksa isterseniz 100 dönüm olsun, isterseniz bir metrekare yer olsun. Bu toplanma alanı değil. O yüzden bu konuda komşularımızı bilinçlendirelim.

Yine ilçemizde dört adet transfer ve tahliye alanı belirledik. Örneğin İETT Mecidiyeköy otobüs peronu, Perpa Açık Otoparkı ve bir de belediyemize ait Maçka Şişli Evlendirme Dairesi’nin otoparkını biz İstanbul dışına çıkaracağımız, tahliye edeceğimiz komşularımızın toplanacağı alanlar olarak belirledik. Bunların hepsinde de bu söylediğim altyapı var.

Şu an mevcutta bu dört toplanma alanı var. Yine arama kurtarma ekiplerimizi güçlendirmeli ve hızlandırmalıyız. Bu arada da AFİS diye afet istasyonlarını oluşturup oralara konteynerlerle güçlendireceğiz. 13 tanesi ilçemizde bulunmakta. Yani bunlar İBB'nin ve valiliğimizin. Şimdi valilik tarafında, önceden kaymakamlıklardaydı. 2010’da benzeri yerlere çok sayıda kondu. Ama bunların çoğu işlevsiz konumda. Şimdi biz bunların yeniden yapılanmasını sağlıyoruz ve AFAD'la birlikte de bunu hayata geçireceğiz.

Yine önemli şeylerden biri biraz önce Nazan Hanım da sormuştu ya da diğer konuşmacı, örneğin mahalle afet gönüllülerini oluşturuyoruz. Bu işe geçebiliriz. Şimdi bakın bu iş şöyle bir şey; deprem oldu. Ben belediye başkanıyım ve ne yapacağımı bilmiyorum. Önce kendimi kurtaracağım ki çıkıp dışarıdaki birine katkı sunayım. Peki ben bunları becerecek bir bilgi birikime sahip değilsem, şaşkın bir vaziyette, telaşla yanlış işler de yapabilirim. O yüzden önce mahalleli komşularımız bu afet koordinasyonunu sağlayacak, onları bilinçlendirecek. Şu anda 12 civarında mahallemizde bitirdik ve o arkadaşlarımız beşinci kattan aşağı nasıl inilecek, evde mi kalması gerekiyor, bir yaralı olduğunda nasıl müdahale edileceğine kadar bunlarla ilgili çok ciddi eğitildi.

G.E.: Evet gördüğümüz kadarıyla zaten bütün metinlerinizde de var. Ben bu arada Şişli Belediyesi'nin internet adresinin mutlaka gözden geçirilmesini önereceğim dinleyicilerimize. www.sisli.bel.tr adresinden ulaşmak mümkün. Keza benimbutcem.sisli.bel.tr adresinde de özellikle bu mahallelerle olan ilişkiniz çok detaylı olarak aktarılmış. Mahalle konusunu önemsiyorsunuz.

M.K.: Evet çok. Mahalle demek komşu demek. Anadolu'daki o komşu, sıcak ilişkilerimiz burada çeşitli nedenlerle ortadan kalktı. Ben göreve geldiğimden bu yana bütün projelerimin başında komşu var. Yani ilk komşu masayı kurduk, 360 derece bir işlemdir. Bütün komşularımız kayıt altına alınıyor. Bizi aradığında, herhangi bir personelimizin, herhangi birinin eksik yanlış ya da ilgisizliği varsa ben onları izleyebiliyorum. Siz Gürhan Ertür olarak bizi 10 kere aramışsınız, ne için aramışsınız, kaç dakika konuşmuşsunuz, bizim arkadaşlarımız ne demiş? Sonuçlandırdık, sonuçlandıramadık. Bu çok önemsediğimiz bir komşuluk ilişkisidir. Bu anlamda da biz, Şişli'de katılımcı bütçe ve ‘benim bütçem’ kavramıyla, adıyla İstanbul'da, Türkiye'de yani dünyada uygulanan bir şeydir. Brezilya'da başlamış, dünyaya yayılmış. Şu anda iki binin üzerinde belediye, katılımcı bütçeyi kullanıyor. Herkes aynı yöntemle kullanmıyor. Ama biz bizzat halkla beraber yapıyoruz. Komşularımızla yapıyoruz. Bunu da biz aslında tek başımıza yapmıyoruz. STK'ların tümünü katmışız. Kent Konseyi’yle birlikte yapıyoruz. Meslek odaları, her meslek odası, muhtarlar, sivil toplum örgütleri, vakıflar, dernekler ve bireyler...

G.E.: Ne yapıyorsunuz?

M.K.: Bir bütçe belirleyip onu hemen anlatayım. Şimdi önce biz buna komşularımızı davet ettik. Önce birimlere, söylediğim gibi meslek odalarına, “Biz böyle bir şey yapmak istiyoruz, siz de katılır mısınız, katkı sunar mısınız?” sorusunu soruyoruz. Yüzlerce toplantı yaptık. Bu toplantılar sonucunda temel söz, karar, yetki vatandaşındır. Evet bizi seçti. Bize yetki verdi. Onların bir kısmı diyor ki, “Sizi seçtik, siz yapın.” Ama biz herhangi bir mahallede neyin öncelikli olduğunu benden çok o mahallede oturan komşularıma, muhtar başta olmak üzere komşularıma soruyorum. Dolayısıyla biz bu kapsam içerisinde bütün talepleri topladıktan sonra dünya örneklerini de çıkardık. Örneğin Paris Belediye Başkanımızla birlikte. Dünyada uygulamalarla ilgili bir kitap vardı. Onu Türkçe’ye çevirdik. Hem Paris Belediye Başkanı'nın hem de benim ön sözüm var. Aslında o iki ön söz bunun temel kavramını çok önemli bir şekilde anlatıyor. Biz de her mahalleye gidiyoruz. Yediden yetmişe kadar komşularımız katılıyor. Katılım sağlayan komşularımızdan bir komite seçiyoruz. Orada oylama yapılıyor. Önce biz 14 yaşını koymuştuk. İlk sene sahaya çıktığımızda 14 yaşındaki çocuklar dedi ki, “Abilerimiz, ablalarımız bizim derdimizden ne anlar?” Biz de yediden yetmişe kadar katılımını sağladık. Örneğin, 11 yaşında bir çocuğumuz Halil Rıfat Paşa'da komiteye girdi, sözcü oldu. Çok güzel şeyler.


Ben şu anda, bu sene mahallelerde yine başladım. Bu seneki toplantılarımı tematik yapıyorum. Ne demektir tematik? Çocukların taleplerini ayrı alıyorum. Kadınların taleplerini ayrı arıyorum. Mahallenin taleplerini ayrı arıyorum. Çünkü bazen birbiriyle çelişebiliyor. O yüzden de benim bütçem kapsamında.

Biraz önce sorduğunuz soruyu yanıtlayayım. Şişli Belediyesi'nin bu seneki bütçesi iki bin 100 milyon. Şimdi biz bir sonraki yılın bütçesini hazırlıyoruz. Bizim genel giderlerimiz hariç yani maaşlar, elektrik, su vs. Yani bir ev düşünün, mutfak vs. Sizin bütçenizden bir miktar para kalıyor. Yatırım bütçesi olarak adlandırıyoruz. Örneğin diyelim ki yüz milyon paramız var. Bu yüz milyonu belediye yetkilileri olarak ben istediğim gibi istediğim yere istediğim şekilde harcıyorum. Ama mahalleliye soruyorum, diyorum ki, “Siz ne istersiniz?” O 25 mahalleden oluşmuş komitelerden bir merkez komite oluşuyor. Örneğin yan yana iki mahalle var. İkisi de kreş istiyor diyelim ki birinde var. Diyoruz ki, “Sen bu sene dur!” Bu sene buraya kreş ya da işte bir kedi evi istiyorlar ya da sokağında şunu istiyorlar. Bunlara o komite karar veriyor. Benim de bir oyum var, onların da bir oyu var. Dolayısıyla uygulamada pandemi zaman zaman bizim dengemizi bozdu. Ekonomik sıkıntılarımızı arttırdı. Bizim taleplerimizi, komşularıma verdiğim sözün bir kısmını gerçekleştiremedik. Çünkü bunların toplumsal nedenleri var. Şöyle söyleyeyim, çok somut.


Şimdi ben göreve geldiğimde benim çalışma arkadaşlarım, Türkiye'nin en yüksek ücretini alıyordu o kapsamda. Bugün üç katından fazla ödüyoruz. Yani yaklaşık ortalama 18-22 bin civarında ücret alıyorlar. Bu arkadaşlarımızın ücretleri asgari ücret düzeyine düştü ve bu bize bütçede bir yük, benim vatandaştan topladığım, vergilerle ödediğim bir yük. Dolayısıyla ben vatandaşa geri dönüp, “Ben personelimin maaşlarını ödüyorum,” dediğimiz zaman, “Bana ne!” deme şansları yüksek. Nitekim de diyorlar. O yüzden Türkiye'nin enflasyon ortamından bir an önce kurtulması gerekiyor. Ben mali müşavirim. Enflasyonun nasıl bir canavar olduğunu rahmetli Süleyman Demirel'in liderlerle yaptığı bir toplantıda enflasyonun tarifi var. Onun internette bir sürümü var. Dinlersiniz, ben şimdi onun diliyle anlatmayayım. Ama enflasyon Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde insanları ahlaksız eder, insanları çileden çıkarır ve dolayısıyla biz de şu anda ‘Maaşları nasıl ödeyeceğiz, yatırım nasıl yapacağız?’ı düsünüyoruz. Benim oturduğum binada, Merkez Mahallesi'nde kiralar altı bin liraydı. Bugün 20 bin lira. Bir yılda. Hani dersiniz ki 10 yıl sonra 20 bin lira olmuş, eyvallah. Bir yılda altı bin liralık bina 20 bin lira. Benim çalışanım o binada nasıl oturacak? Bu da dikkatli bir rakam. 55-60 bin var o da evin büyüklüğüne göre. Şimdi biz bu süreçte de özellikle birçok ödül de aldık. Bu katılımcı bütçeden dolayı.

G.E.: Nereden alıyorsunuz?

M.K.: Burada sivil inisiyatifi olanlar Avrupa'da. Örneğin Avrupa Birliği var. Mesela bir şeref bayrağı ödülü aldık burada yaptığımız uygulamalardan dolayı. Ankara'daki İkinci Yüzyıl Derneği bize katılımcı bütçeden dolayı bize ödül verdi. Sayın Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu'nun da katıldığı bir törende benim bütçemle ilgili bize bir ödül verdi. İki yılı geçkin süre içerisinde de 25 mahallede toplam dört bine yakın vatandaş da aktif olarak katılmış. İki yüzden fazla toplantı yapmışız mahallelerde. Vatandaşlardan gelen 681 öneri ve talep Şişli Belediyesi'nin bütçesine girmiş ve o talep önerilerin büyük çoğunluğu, yapamadıklarımız da var biraz önce söyledim, tümünü de karşılamaya çalıştık.

G.E.: Burada bir şey sormak istiyorum. Demin verdiğiniz rakamlara dikkat ettim. 2,1 milyar Şişli Belediyesi'nin bütçesi. Yüz milyon rakamı da gerçek bir rakam mı?

M.K.: Değil. Şöyle söyleyeyim; Geçen sene 800 milyon liraydı. 800 milyon liranın genel giderleri çıktığında yatırım bütçemizin %52’sini biz komşularımızdan gelen taleplere ayırdık. O zamanın parasıyla 200 milyonun üzerinde bir paraydı. Şimdi enflasyonla birlikte onun neye ulaşacağını, gelen taleplerin ne olduğunu, ben sadece bir örnekleme için söyledim. Yani bizim bu yatırım bütçesini belediyenin kendi riyaseti istediği gibi kullanabilir.

G.E.: Aslında katılımcı bütçe olarak belediye bütçesinin %10’unu ayırmış olmak bile dünyadaki önemli örneklerden.

M.K.: Çok önemli. Bakın Paris'te, yani bunlar dolar bazında. Ben dolar bazında ilk çıktığımızda Madrid ve Paris bu konuda çok önemlidir. Biz kesinlikle onları geçtik. Dolayısıyla ben katılımcı bütçede buradan Şişli'de ve başka ilçelerde olan komşularıma sesleniyorum, lütfen katılın, destek verin, düşüncelerinizi söyleyin, eleştirin, eksiklerimizi biz sizden geri dönüşümü gösterdiğinizde besleniyoruz.

Ben bir de son olarak, eğer vaktim varsa, çok önemsediğim bir projeden bahsetmek istiyorum. Tabii bu proje benim projem değil. Cumhuriyetimizin 100. yılını, Lozan'ın 100. yılını kutluyoruz. Mustafa Kemal Atatürk bu ülkeyi çok önemli bir Kurtuluş Savaşı’yla kuruluşuna katkı sunmuş ve Lozan'da da bunun sonuçlarını almışız. Gerek İsmet Paşa ve bütün arkadaşları olmak üzere iki yıldır biz Lozan çalışması yapıyoruz Şişli Belediyesi olarak. Büyükşehir Belediyemiz de katkı sundu. Şimdi Lozan'ı Türkiye ve Lozan'da geniş katılımlarla, panellerle, sergilerle ve bu konuda yazı yazmış ki bir tanesi de ortak dostumuz, Zafer Toprak hocamız. Allah ona da rahmet versin. Lozan'ı önemli şekilde anlatıyor ve biz hocamla Lozan'a gidecektik Eylül ayında. Dolayısıyla Lozan'la ilgili de çok güzel bir kitap çıkardık. İkincisi, üçüncüsünü çıkarıyoruz Lozan'ın ve 22’sinde Bomonti Ada'da sergimiz var. 22 Temmuz'da üç gün sürecek. Aynı zamanda panellerimiz var. Bu konudaki bilim insanları katılacak. Bunu da yine bizim web sayfamızdan bakabilirler. Türkiye'nin önemli bir sürecine imza atmış yazar, çizer ve bu konuda kafa yormuş bilim insanlarının katılımıyla gerçekleşecek. Çok önemli. Desteğiyle aynı zamanda da gerçekten iki tane çok önemli tarihi mekanda biz, bu Lozan'ın kitapçığından oluşturduğumuz, arşivlediğimiz resimlerden Lozan'ı anlatan bir sergi yaptık. Biri likör fabrikasıdır. İkincisi de yine Bomonti Bira Fabrikası’nda yaptık. Şimdi üçüncüsünü yapıyoruz. Eylül ayından itibaren de Lozan'da yapacağız. 24 Temmuz'da da tabii ki İnönü Vakfı'yla birlikte Heybeliada’da bir başka etkinliğimiz var. İnönü Vakfı'nın bulunduğu binada yapacağız. Çok teşekkür ediyorum.

G.E.: Biz çok teşekkür ederiz. Sağolun verdiğiniz bilgiler için. Ayrıca ben hemen belirtmek istiyorum. Bir kitaplık oluşturdunuz, ‘Benim Bütçem Kitaplığı’. Burada yayınlanmış olan kitaplara ücretsiz olarak ulaşmak mümkün. Biraz önce bahsetmiş olduğunuz katılımcı bütçeyle Başka Bir Şehir Mümkün başlıklı kitap. İşte bu Paris Belediye Başkanı'nın ve sizin de ön söz yazarı olduğunuz Benim Bütçem - Şişli'de Doğrudan Demokrasi Deneyimi başlıklı kitap, Katılımcı Bütçe Konferansı kitabı. Bunların hepsini temin etmek mümkün.

M.K.: Bir de ayrıca bir başka kitaplığımız daha var. Son olarak onu söyleyeyim. Şişli tabii tarihi bir dokusu olan ve mahalle isimleri de çok anlamlı. Önemli bir döneme imza atmış. Bir de mahallelerle ilgili kitaplar yapıyoruz. Halide Edip Adıvar bizim mahallemizde. Feriköy, Kurtuluş o adları nereden almış? Bir de mahalle kitaplıklarımız var. Onlar da bu ay bitmek üzere, önümüzdeki ay baskısı yapılıcak.

G.E.: Muammer Bey, çok çok sağolun. Verdiğiniz bilgiler için ve kolaylıklar diliyoruz. Zor bir dönem. 2024 Mart yeni seçim geliyor.

Evet efendim Açık Radyo’da Altın Saatler programında bu hafta konuğumuz Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin idi. Kendisiyle Şişli Belediyesi'nin 2023 Maraş depremlerine desteğini ve olası İstanbul depremi konusunda Şişli'de alınan ve alınması düşünülen önlemleri, Şişli Belediyesi Katılımcı Bütçe Projesi’nin tarihçesini ve bu yılını konuştuk. Tekrar tekrar teşekkürler.

M.K.: Ben teşekkür ediyorum. Hem Açık Radyo izleyicilerine, dinleyicilerine hem de bütün çalışma arkadaşlarınıza saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

G.E.: Sağolunuz efendim. Evet gelecek hafta yeni bir Altın Saatler programında görüşmek dileğiyle hoşçakalın.