İnsanlar tarafından üç kelimeyle, "yorucu", "yitik", "kaotik" olarak tarif edilen 2021 yılının sonunda, Türkiye ve dünya gündeminden siyasi, ekonomik, iklim-çevre ve COVID-19'a dair haberleri derlediğimiz programı dinleyicilerimize sunuyoruz.
Ocak
Ayın sözü:
Katil olmadığını kanıtlamak için adeta aptal olduğunu kanıtlamaya çalışan bir devlet.
Agos gazetesinin kurucusu ve genel yayın yönetmeni Hrant Dink katledilişinin 14. yılında anıldı. Rakel Dink eşi Hrant Dink'in vurulduğu yerde yaptığı konuşmada devletin cinayetteki rolüne ve sorumluluğuna dikkat çekti. (Agos)
Dünya:
- 2021 yılına dünyanın dört bir yanında yılbaşı eğlencelerinin yasaklanmasıyla girilirken tüm bunlara neden olan salgının başladığı Çin’in Wuhan kentinde ilginç bir şekilde sokak partisiyle yeni yıla girilecekti. Çin yönetimi pandemiyi yendiğini göstermek için Vuhan partisini bir gösteri haline getirmiş olsa da pandemi tüm hızıyla 2021’e de damgasını vuracaktı. Ancak Çin ekonomisi 2020 yılında yüzde 2,3'lük büyüme kaydederek geçen yıl büyümeyi başaran tek gelişmiş ekonomi olacaktı.
- Bloomberg'in dünya milyarderlerinin servetiyle ilgili yıl sonu raporu, gezegendeki en zengin 500 kişinin 2020'de toplam servetlerine 1.8 trilyon dolar daha eklediğini ve toplam net servetlerinin 7.6 trilyon dolar olduğunu gösterecekti.
("Habersiz sınav: Yardımsever milyarder ne demektir? - Bill Gates: 250 Milyon Dolar, Carl Ichan: ?, Jeff Bezos: 100 Milyon Dolar, Mark Zuckerberg: 58 Milyon Dolar" / Kaynak: Washingon Post)
- Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam tarafından yapılan araştırmaya göre, dünyanın en zengin 10 kişisinin toplam serveti, koronavirüs salgını sırasında 540 milyar dolar artmıştı. Oxfam'a göre bu parayla hem dünyada virüs yüzünden kimsenin yoksullaşmaması sağlanabilir hem de herkese yetecek sayıda aşı satın alınabilirdi. Öte yandan Birleşmiş Milletler'e bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü de işsizliğin küresel olarak yüzde 1,1 ya da 33 milyon kişi artarak 220 milyon kişiye yani %8,8’e çıktığını açıklayacaktı.
- Yeni yılın ilk Çarşamba’sında ABD’de tarihî olaylar yaşanacaktı. ABD Kongresi’nde 20 Ocak’ta görevi devralacak Joe biden için Kongre’de oylama gerçekleşecekti. Aslında sonuçları önceden belli olan bu oylamada Biden’ın başkanlığı resmiyet kazanacakken oylama öncesinde Proud Boys isimli paramiliter grubun çağrısıyla birkaç bin Trump taraftarı “Amerika’yı Kurtar Yürüyüşü”nde bir araya gelecekti. Trump’ın da katıldığı mitingte Trump’ın hileli seçim sonuçlarını tanımayacağını söylemesinin ardından yüzlerce kişi Kongre binasını basacaktı.
- Kongre’yi basan grubun Konfederasyon bayrakları taşıması, üzerlerinde Nazi sembolleri olması bir faşist isyan olarak yorumlanacaktı. Çıkan olaylarda biri polis 5 kişi hayatını kaybedecek ve Washington DC’de bir haftalık olağanüstü hal ilan edilecekti. Baskında yer alanların beşte birinin daha önce orduda görev yaptığı da ortaya çıkacaktı.
- Kongre baskınına rağmen aşırı sağcılar durmayacaktı. Kongre baskını hakkında bilgi edinmesine rağmen bunu gerekli kurumlara iletmediği ortaya çıkan FBI, Kongre baskınından bir hafta sonra 20 Ocak’ta gerçekleşecek Biden’ın yemin töreni için 50 eyalette silahlı grupların eylem yapmaya hazırlandığını açıklayacak ve başkent Washington’da iki hafta süreyle Olağanüstü hal ilan edilecekti. Buna rağmen yemin törenine iki gün kala birkaç eyalette yüzlerce paramiliter silahlı gösteriler düzenlenecekti.
(2021'deki Amerika Birleşik Devletleri Kongre Binası baskınından bir kare / Kaynak: Win McNamee/Getty Images)
- Tüm yaşananlara ve eleştirilere rağmen, Trump başkanlığı devretmeden önceki veda konuşmasında “hareketimiz daha yeni başlıyor” diyerek siyaseti bırakmayabileceğini ima edecekti.
- Biden ise yemin töreninin hemen ardından, daha ilk gününde, Trump’ın kararnamelerini geri alan 17 kararname imzalayacaktı. Ayrıca Trump’ın Oval Ofis’teki diet kola düğmesini de kaldıracaktı! İlk gün kararnamelerinin en önemlisi ABD’yi yeniden Paris İklim Anlaşması’na dahil eden süreci başlatan kararnameydi.
- İngiltere’de Wikileaks kurucusu Julian Assange hakkında mahkeme kararları açıklanacaktı. Mahkeme, Assange'ın casusluk ve gizli bilgileri sızdırmakla suçlandığı ABD'ye iade talebini reddedecekti. Ancak ilginç bir şekilde red nedeni olarak Assange’ın yaşadığı sağlık sorunlarını ve intihar etme riski taşımasını gösterecek ve fakat bu durum nedeniyle avukatlarının yaptığı tahliye başvurusunu ise reddedecekti.
Julian Assange'ın ABD'ye iade davasının görüldüğü Londra Mahkemesinin önünde, Assange'ın iade edilmemesi için düzenlenen protesto. / Kaynak: Tolga Akmen/Agence France-Presse — Getty Images)
Türkiye:
- Türkiye yeni yıla çok ilginç bir gece yarısı kararnamesi ile girecekti. 1 Ocak gecesi Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak Melih Bulu’nun atandığı ilan edildi. Yüksek Lisans ve Doktora öğrenciliğini Boğaziçi Üniversitesi’nde yapan ve tezlerinde intihal yaptığı ortaya çıkan, daha da önemlisi AKP üyesi olan ve seçimlerde aday adayı dahi olan Bulu’nun bu şekilde atanmasına karşı Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenleri “Kayyum Rektör İstemiyoruz” diyerek eylemlere başlayacaktı.
- Öğrencilerin eylemleri sonrası polis çok sayıda öğrencinin ve eylemcinin evine şafak operasyonu yaparak, evlerinin kapılarını kırarak girecekti. Gözaltına alınanlar hükümet yetkilileri tarafından terörist olmakla suçlanacak, gözaltında hakaret ve kötü muameleye maruz kalacak ama sonunda hepsi serbest bırakılacaktı. Okulun kapısına vurulan kelepçe tarihi bir sembol olarak hafızalara kazınacaktı. Valilik salgın tedbirleri kapsamında nedense sadece eylemlerin yapıldığı Beşiktaş ve Sarıyer’de eylem ve gösteri yasağı getirecekti.
- Boğaziçi Direnişi’nin en önünde kadın ve LGBT+ öğrencilerin yer alması iktidar çevrelerinin de hakaretlerini beraberinde getirecekti. Bu nefret söylemi üzerine Boğaziçi Üniversitesi’nde Onur Yürüyüşü gerçekleştirilecek, öğrenciler kendi yaptıkları Kayyumşah şarkısını birlikte söyleyecek ve ardından Kadıköy’de üniversitedeki mücadele ile dayanışan bütün kişi ve kurumların katılacağı dayanışma eylemine geçeceklerdi. Ancak, dayanışma eylemlerinde de polis şiddeti eksik olamayacaktı.
- Ocak ayının ilk iki haftası, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ve Yeniçağ gazetesi Ankara temsilcisi Orhan Uğuroğlu ile Afşin Hatipoğlu’na MHP’li kişiler tarafından saldırı düzenlenmesine sahne olacaktı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin danışmanı Yıldıray Çiçek, saldırıya uğrayanların itiraz ve şikâyetleri hakkında “üç yumruk yedikleri için ortalığı ayağa kaldırdılar” yorumunu yapacaktı. Bu saldırılarla birlikte yeni yılın ilk 15 gününde Türkiye’de 5 gazeteci fiili saldırıya uğramış olacaktı.
- Bu yıl 19 Ocak Hrant Dink anması ilk kez salgın nedeniyle online olarak gerçekleştirilecekti. Dink ailesi ve küçük bir grubun Agos gazetesinin eski binası önünde yaptığı anma canlı olarak yayınlanacak, Rakel Dink anmada şu sözleri söyleyecekti: “Basitçe söyleyelim: 'Hrant'ı FETÖ öldürdü' demek 'Ben yapmadım, elim yaptı' demek; 'Hrant'ı Ergenekon öldürdü' demek, 'Ben yapmadım, ayağım yaptı' demek. Sen ayağın, sen elin, sen dilin değilsen sen nesin? 14 yıldır görevini layığıyla yaptığını kanıtlamaya çalışan onca inkârcının, sanıkların ve tanıkların arkasında bir garip devlet görüntüsü var. Katil olmadığını kanıtlamak için adeta aptal olduğunu kanıtlamaya çalışan bir devlet…” Rakel Dink’in ardından anmada Başak Demirtaş’ın da konuşması yayınlanacaktı.
(Osman Kavala savunmasını yapıyor / Çizim: Murat Başol)
- İstinaf Mahkemesi oybirliğiyle Gezi davası kararlarını bozacak, beraat eden başta Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu gibi birçok hak savunucusu isim yeniden yargılanacaktı. Birleştirilerek bir torba davaya dönüştürülecek olan Gezi ve Kavala davaları bu yıl da sürüp gidecek ve Osman Kavala bir yılını daha cezaevinde geçirecekti.
- Türkiye’de Ocak ayının son haftasına başta ayçiçeği yağı olmak üzere gıda fiyatlarındaki artış damgasını vuracaktı. Hükümet gıda fiyatlarındaki artışa dair önlemler alacağını söylerken Cumhurbaşkanı Erdoğan yüksek fiyatla satış yaptığı iddiasıyla esnafı ve market zincirlerini suçlayacaktı. Ancak, 2020 yılındaki kuraklık, tohum ve gübre fiyatlarındaki artış gibi önemli sosyo-ekonomik gelişmeler gündeme hiç getirilmeyecekti.
İklim-Çevre:
- 2020 yılı ABD Havacılık ve Uzay Araştırmaları Merkezi NASA tarafından en sıcak yıl olarak ilan edilecekti. Benzer şekilde, okyanus sıcaklıklarında da 2020’nin en sıcak yıl olduğu açıklanacaktı.
- Tek başına başladığı “iklim için okul grevi” ile yeni bir küresel iklim hareketinin oluşmasını sağlayan Greta Thunberg 3 Ocak’ta 18 yaşına girecekti. Artık reşit olan Greta esprili bir dille “Bu gece beni yerel bir barda iklim ve okul grevinin arkasındaki komplonun tüm karanlık sırlarını ve beni artık kontrol edemeyen kötü yöneticilerimi ifşa ederken bulacaksınız! Sonunda özgürüm!!” diyecekti.
- ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'ne (NOAA) göre, ABD’de geçen yıl her biri en az 1 milyar ABD doları değerinde hasara neden olan toplam 22 büyük doğa felaketi yaşanmıştı. Bu felaketlerde en az 262 kişi ölmüş ve toplamda 95 milyar dolar zarar kaydedilmişti.
- Uzmanlar, dünyanın son 50 yılda Güneş etrafındaki dönüş hızının artması nedeniyle, 2021 yılının normalden 0,05 milisaniye daha kısa olacağını bildirecekti. Kısalmanın küresel iklim değişikliğinden kaynaklandığını belirten fizikçi Prof. Delaney, eriyen buzulların dünya üzerindeki kütlenin konumlanma şeklini değiştirdiğini ve suların dünyanın dönüş eksenine yaklaştıkça onun dönme hızını arttırdığını ifade etti. Delaney, Dünya'nın bu durumunu “daha hızlı dönebilmek için kollarını bedenine yaklaştıran bir patenci”ye benzeterek açıklayacaktı.
- Geçen yılın yaz aylarında tarihinin en büyük ve en fazla yangınıyla karşılaşan Kaliforniya’da bu kez kışın ortasında kuraklık nedeniyle yeniden orman yangınları dalgası başlayacaktı. Bu, gelecekteki yaz aylarının da tehlikeli bir habercisiydi.
Greta Thunberg, Davos'ta Dünya Ekonomik Forumu'nda dünya liderlerine çağrıda bulundu / Kaynak: AFP)
- Greta Thunberg, Davos’ta Dünya Ekonomik Forumu için toplanan küresel zenginlere şöyle seslenecekti: “Dünyanın çok karmaşık olduğunu, değişimin bir gece içinde gerçekleşmediğini anlıyoruz. Ama 30 küsur yıldır laga luga yapıyorsunuz. Daha kaç yıla ihtiyacınız var acaba? Çünkü iş, iklim ve ekolojik acil durumuyla yüzleşmeye gelince, dünya hâlâ tam bir inkâr durumunda.”
- Araştırmalar, Grönland ve Antarktika buz tabakalarının erimesinin bir sonucu olarak gezegendeki buzul kaybının rekor bir oranda hızlandığını ortaya koyacaktı. Araştırma yapılan 1994-2017 yılları arasında 28 trilyon ton buzul kaybedilmiş, bu dönemdeki buzulların erime hızı %65 oranında artmıştı. Kaybedilen tüm buzun yaklaşık yarısı karadaki buzullardan geliyordu, bu da doğrudan doğruya küresel deniz seviyesinin yükselmesine neden oluyordu.
- 2032 Yaz Olimpiyatları’na ev sahipliği yapma yarışına ‘dünyanın en soğuk şehri’ olarak bilinen Finlandiya’daki Laponya Bölgesi’nde bulunan Salla şehri de katılacaktı. Yılın en iyi ama ironik bir şekilde en gerçekçi esprisini yapacak olan Salla Belediyesi, yayınlanan tanıtım videosunda “12 yıl içerisinde buzlar yok olacak ve burası mükemmel bir göl olacak” diyecekti.
- Türkiye ise yeni yıla kuraklık alarmı ile girecekti. Yeni yıla birkaç hafta kala Diyanet İşleri’nin genelgesi ile tüm camilerde okunan yağmur duaları ne yazık ki pek işe yaramayacaktı. İstanbul’da barajlardaki su seviyeleri %19’a gerileyecek; Edirne, Çanakkale ve daha birçok ildeki barajlarda kurak kış mevsimi nedeniyle birkaç aylık su kaldığı açıklanacaktı. Hükümet yetkilileri ise kuraklığa karşı 150 kadar yeraltı barajı projesi geliştirdiklerini duyuracak, ama “yeraltı barajı” kavramının tanımını ve işleyiş biçimini açıklamayacaktı.
- Türkiye’de Ocak ayı sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle 72 merkezde sıcaklık rekorları kırılacaktı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’de uzun yıllar Ocak ayı ortalama sıcaklığı 2,7 derece olarak ölçülmüştü. 2021 ocak ayında ise ülke genelinde ortalama sıcaklık 5,4 dereceye yükselmişti. Ocak ayında en yüksek sıcaklık rekoru ise Cide, Sivas, Göksun, Gemerek ve Çorum’da kaydedilecekti.
- Yılın ilk ayında kuraklığın yanında Trabzon, Rize, Artvin ve Ordu’da 23 farklı noktada yangınlar çıkmıştı. Kış mevsiminde gerçekleşen yangınlar şaşkınlık yaratsa da ülke tarihinde Ocak ayında en yüksek sıcaklıkların Kastamonu-Abana’da 31,6 ve Giresun’da 29.1 derece olarak ölçülmüş olması, aslında ortada pek de şaşırtıcı bir durum olmadığını gösterecekti.
Covid-19:
- Pandemi meselesine geldiğimizde yılın ilk ayına korona aşılamalarındaki sorunlar damgasını vuracaktı. AB ülkeleri, Rusya, İsrail ve ABD gibi zengin ülkelerde başlanan aşılamalar umulan hızda yapılamıyordu. İsrail’de Filistinlilerin aşılanmaması, Polonya’da en önce siyasetçi ve ünlülerin aşılanması, İngiltere’de kura ile aşılama yapılması gibi uygulamalar tepki çekecekti. Yani aşı uygulamalarına daha ilk günden adaletsizliklerle birlikte başlanacaktı.
(Türkiye'de aşı uygulamalarının başlayacağı 13 Ocak'ta başladı)
- Aşı uygulamalarına en erken başlayan ülkelerde aşı karşıtlarının eylemleri de başlayacaktı. Hollanda’da aşılara başlanmasına rağmen yürürlüğe giren sokağa çıkma yasağına yönelik protestolar giderek büyüyecek ve aşırı sağcıların başını çektiği protestolar nedeniyle 15 kentte acil durum ilan edilecekti. Benzer şekilde İsrail’de de aşırı sağcılar koronavirüs kısıtlamalarına karşı sokağa çıkacaktı.
- Türkiye’de ise aşı uygulamalarına 13 Ocak’ta başlanacaktı. Her ne kadar Aralık ortasında başlanacağı söylenmiş olsa da aşılama çalışmalarına bir ay gecikmeli başlanmış olacak ve aşılar ilk olarak sağlık çalışanlarına uygulanmaya başlanacaktı. Hükümet yetkilileri 24 saat içerisinde 254 bin kişinin aşılandığını açıklayacaktı.
- Ocak ayı sonunda tüm dünyada uygulanan aşı sayısı 99.91 milyon, Türkiye’de ise 1.99 milyondu.
Şubat
Ayın sözü:
İnsanlık doğayla savaşıyor. Bu çok anlamsız ve bu bir intihar.
BM Genel Sekreteri António Guterres’in, BM’nin yeni raporunda yer alan üç kriz; iklim krizi, türlerin yokoluşu ve kirlilik üzerine açıklaması. (Guardian)
Dünya:
- 1 Şubat’ta Myanmar’da ordu darbe yaparak yönetime el koyacaktı. Ülkeyi 2010 yılına kadar 50 yıl boyunca askeri bir diktatörlükle yöneten ordu, Kasım ayında gerçekleşen seçimlerde %60 oy alarak anayasayı değiştirebilecek çoğunluğa ulaşan Liberal Ulusal Demokrasi Birliği’nin (NLD) seçimlere hile karıştırdığını iddia ederek darbe yaptı. Hayatının 15 yılını ev hapsinde tutuklu olarak geçiren insan hakları aktivisti ve NLD lideri Aung San Suu Çi de gözaltına alınacaktı.
- Onbinlerce kişi “Açlık Oyunu” filminin sembolü olan el işaretini de yaparak sokaklara inecek, gösterilere iş bırakan işçiler de katılmaya başlayacaktı. İlk üç hafta göstericilere ateş açmayan Myanmar’ın cunta yönetimi gösterilerin son bulmaması üzerine ateş açacak ve Şubat ayında katledilenlerin sayısı 50’yi aşacaktı.
- BBC, Çin'de Sincan Özerk Bölgesi'nde Müslüman Uygur Türklerinin ve diğer etnik azınlıkların tutulduğu, Çinli yetkililerin "yeniden eğitim" adı verdiği gözaltı kamplarında, kadınların sistematik tecavüze, cinsel tacize ve işkenceye maruz kaldığını ortaya çıkaracaktı. BBC'ye konuşan bazı eski tutuklular ve bekçiler, kamplarda organize bir şekilde kitlesel tecavüz, cinsel taciz ve işkence olduğunu, bunu kendilerinin yaşadıklarını ve gördüklerini açıklayacaklardı.
(ABD Anayasası'ndaki azil maddesi bulunan büyük pankart, protesto amacıyla Kongre binasına karşı serildi / Kaynak: Justin Lane/EPA/EFE)
- ABD Kongresi'nin 6 Ocak'ta basılmasının ardından “isyanı kışkırtma” suçlamasıyla Senato'da azil oylaması yapılan ABD eski Başkanı Donald Trump, oylama sonucu azledilmekten kurtulacaktı. Daha önce Temsilciler Meclisi’nde azil kararı onaylanan Trump’ın suçlu bulunması için 100 üyeli Senato’nun üçte ikisinin yani 67 senatörün oyu gerekiyordu. Ancak 50 Demokrat senatör yanında sadece 7 Cumhuriyetçi senatörün Trump’ın azledilmesine destek vermesi nedeniyle Trump azledilmekten kurtulacak, hatta mitinglerle siyasette kalmaya devam edecekti.
- Bir basın açıklaması sırasında ABD Kongre baskınına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan her nedense baskını gerçekleştirenlerin PYD ile bağlantılı olduğunu söyleyecekti. Erdoğan, “Nitekim Amerikan Kongresi'ne yönelik menfur eylemde başı çekenlerin, bölücü örgütün Suriye kolu YPG/PYD ile bağlantıları ortaya çıkmıştır. Bu saldırıyla terörün, insanlıkla beraber demokrasinin de düşmanı olduğu bir kez daha anlaşılmıştır” diye konuşacak ve fakat bu iddiaya dair hiçbir kaynak ya da kanıt göstermeyecekti.
- Şubat ayının son günlerinde Ermenistan’da Genel Kurmay Başkanı çok sayıda üst düzey generalin de desteğiyle Başbakan Nikol Paşinyan’a muhtıra verecekti. Dağlık Karabağ’da yaşanan yenilgiden beri ülkede milliyetçi gruplar ve ordu Paşinyan’dan rahatsızdı. Muhtıranın ardından Paşinyan destekçileriyle birlikte darbe girişimine karşı sokağa inecek ve Genel Kurmay Başkanı Onnik Gasparyan'ı görevinden alacaktı. Ancak muhtıraya destek veren Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan bu kararı onaylamayınca Paşinyan da erken seçim çağrısı yapacaktı.
Türkiye:
- Boğaziçi Üniversitesi’nde devam eden eylemlerde okulda açılan bir sergide yer alan Kâbe fotoğrafının üzerinde gökkuşağı bayrağının yer alması sebebiyle Boğaziçi öğrencilerine karşı kampanya başlayacaktı. Sergiyle alakası olmasa da Melih Bulu ilk icraatını gerçekleştirerek üniversitenin LGBTİ kulübünü kapatacaktı. Sergi nedeniyle iki öğrencinin tutuklanması üzerine üniversitede akademisyenler basın açıklaması yaparken öğrencilerin kampüs kapısı önünde basın açıklaması yapmasına ise izin verilmeyecek, hatta kampüs çevresindeki binaların çatılarında keskin nişancılar görevlendirilecekti.
- Öğrenciler polis şiddetine karşı sorularını yanıtlaması için rektörlük binası kapılarında beklemeye başlayınca kayyum-rektör Melih Bulu çevik kuvveti kampüse sokacak ve polisin müdahalesi öğrenciler tarafından canlı yayında an be an kamuoyu ile paylaşılacaktı. Polisin müdahalesiyle 159 öğrenci gözaltına alınacak ve ertesi gün çok sayıda ilde dayanışma gösterileri gerçekleşecekti. İstanbul’da, Kadıköy’e yapılan eylem çağrısı üzerine Beşiktaş ve Sarıyer’den sonra bu kez de Kadıköy için de covid-19 salgını gerekçesiyle gösteri ve yürüyüş yasağı getirilecekti.
- Kadıköy’de yasağa rağmen buluşan öğrencilere polis bir kez daha müdahale edecek ve çok sayıda öğrenci gözaltına alınacaktı. Vatandaşlar İstanbul’un çeşitli mahallelerinde baskılara karşı akşamları tencere tava eylemleri gerçekleştirmeye başlayacaktı.
- Boğaziçi mücadelesinin yaygınlaşması üzerine diğer üniversitelerdeki öğretim üyeleri de destek eylemleri yapmaya başlayacaktı. ODTÜ, İTÜ, Galatasaray Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Cerrahpaşa üniversitelerinde çok sayıda akademisyen, cübbeleriyle birlikte basın açıklamaları gerçekleştirecek ve üniversiteler için özerklik, öğrenciler için de özgürlük talep edilecekti.
- İçişleri Bakanlığı Şubat ayının ilk beş gününde yaşanan Boğaziçi protestolarında 38 ilde 528 kişinin gözaltına alındığını duyuracaktı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Boğaziçi eylemlerinde gözaltına alınanlar hakkında birçok örgüt ismi sayarak ve sayılar vererek terör örgütü bağlantılı kişiler olduklarını söyleyecekti. Ama gözaltına alınanların her biri birkaç gün içerisinde serbest bırakılacaktı.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan ise konuşmasında öğrenciler için “siz öğrenci misiniz, siz talebe misiniz, yoksa siz rektörün odasını basmaya kalkışan, orayı işgale kalkışan terörist misiniz?" diyecekti. Oysa ortada ne rektörlük baskını vardı ne de terör örgütü üyeliğinden tutuklanan tek bir eylemci.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrencilerin Kâbe’ye hakaret ettikleri, terör örgütü üyesi oldukları ve LGBT oldukları gibi söylemlerin ardından bir de “Osman Kavala denen kişinin karısı da bu provokatörlerin içinde” diyecekti. Erdoğan’ın bu sözlerine karşı Boğaziçi Üniversitesi öğretim görevlisi Ayşe Buğra’nın öğrencileri ve meslektaşları kendisi ile dayanışma açıklamaları yapacaklardı.
(Fotoğraf: Sosyal Haklar Derneği)
- Beş kişilik heyetten oluşan Yargıtay 12'nci Ceza Dairesi'ne üç yeni üye atanacak ve yeni üyelerle birlikte heyet ilk olarak Soma'da 301 madencinin ölümüyle ilgili verilen cezaları bozacak, ardından da dava kapsamında tutuklu bulunanları tahliye edecekti. Böylece davada hiç tutuklu kalmamış, ölenler ise öldükleriyle kalmış olacaktı. Yıl sonunda Soma'da Erdoğan'ı protesto edenlere, maden faciasından 6 yıl sonra dava açılacak, avukatları da "İşçinin canını hiçe sayanlar değil, mağdurlara dava açılıyor” diye itiraz edecekti.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milli Uzay Programı"nı açıklayacaktı. Hedef 2023'te Ay'a gitmekti. Bir de astronot yerine Türkçe bir kelime bulunması gerektiğini söyleyecekti. Bu açıklamayla aşka gelen Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal ise bir isim önerisi yapamasa da uzaya ilk giden Türk’ün orada ezan okumasını isteyecekti.
- MİT TIR'ları görüntülerini gazeteci Can Dündar’a ilettiği gerekçesiyle hapis cezası verilen ve milletvekilliği düşürülen CHP milletvekili Enis Berberoğlu hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararı sonucu Meclis Genel Kurulu’nda hakkındaki tezkere okunduktan sonra Enis Berberoğlu yeniden milletvekili vasfını kazanacaktı.
- Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'ın Gara bölgesine düzenlediği hava operasyonunda bir mağarada çoğu güvenlik görevlisi olan 13 Türkiye vatandaşı ölü olarak bulunacaktı. 13 kişinin kimisi 6 yıldır olmak üzere uzun süredir PKK’nin elinde bulunduğu ortaya çıkacaktı. Erdoğan’ın yakında yeni bir “müjde” vereceğini açıklamasının ardından beklenen müjdenin verilmemesi ve yerine 13 ölü ile operasyonda 3 askerin öldüğü haberinin verilmesi bunun başarısız bir kurtarma operasyonu olduğu iddialarına neden olacaktı.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "Bizim Yunus" Yılı Açılış Töreni'nde yaptığı konuşma, dört yıl önce dönemin Başbakanı Binali Yıldırım'ın yaptığı konuşmanın aynı çıkacaktı. Bu tuhaf olay Erdoğan’ın metin yazarlarının kopyala-yapıştır yöntemiyle metin hazırladıkları şeklinde alaya alınacaktı.
İklim-Çevre:
- İklim aktivistleri Luisa Neubauer, Greta Thunberg, Anuna de Wever van der Heyden ve Adélaïde Charlier, kaleme aldıkları ortak bir metinde kamuoyuna şu sözlerle sesleneceklerdi: “İster sosyal ve ırksal adalet, ister iklim veya çevre adaleti, isterse cinsiyet eşitliği, demokrasi, insan-, yerli halklar- LGBTQ- ve hayvan hakları, ifade ve basın özgürlüğü için mücadele olsun, ister dengeli, esenlikli, işleyen bir yaşam destek sistemi mücadelesi olsun. Eşitlik yoksa, hiçbir şeyimiz yok demektir. Hangi krize veya meseleye öncelik vermemiz gerektiğini seçmek ve bu konuda bölünmek zorunda değiliz, çünkü hepsi birbiriyle bağlantılı zaten.” Bu cümlelerin ardından aktivistler devletleri iklim acil durumu ile yüzleşmeye davet edecek ve taleplerini sıralayarak metni imzaya açacaklardı. Metin birkaç gün içerisinde 100 binden fazla kişi tarafından imzalanacaktı.
- Fransa’da görevli mahkeme, iklim krizini çözme konusunda sera gazı emisyonlarını azaltma hedeflerini yerine getirmediği gerekçesiyle Fransız devletini suçlu bulacaktı. Bu tarihi karara giden süreç dört Fransız çevre örgütünün açtığı davayla başlamış, 2,3 milyon kişinin imzaladığı bir dilekçe ile kamuoyunda yayılmıştı.
(Buzul kırılması iki baraj projesini silip süpürdü ve Hindistan'ın Uttarkand kentinde ani, yoğun sele neden oldu. Kurtarma çalışmaları günlerce sürdü / Kaynak: The Guardian)
- Hindistan'ın kuzeyinde Batı Himalaya’lardaki Uttarakhand eyaletinde, dağ buzulunun eriyip büyük buz parçalarının düşmesi sonucu bir barajın duvarları buz kütlelerinin çarpmasıyla yıkılacaktı. 15 atom bombasına eşdeğer enerji çıkaran buzulların düşmesinin büyük bir seli de tetiklemesi sonucu onlarca kişi ölecekti. Biliminsanları, Himalayalardaki buzulların son on yılda radikal düzeyde eridiğini daha önce söylemiş, BM de olaydan sadece iki hafta önce eski barajların küresel ısıtmanın olası felaketlerine hazırlıklı olmadıkları konusunda uyarıda bulunmuştu.
- Yeni bir araştırmaya göre, fosil yakıt kaynaklı hava kirliliği dolayısıyla 2018'de küresel olarak 8,7 milyon kişi hayatını kaybetmişti. Bu, o yıl ölenlerin beşte biri anlamına geliyordu.
- Mauna Loa Gözlemevi 5 Şubat’ta dünyanın küresel ısıtmada yeni bir rekor kırdığını açıklayacaktı. Açıklamaya göre atmosferdeki sera gazları yoğunluğu 419.45 ppm (milyonda parçacık) olarak ölçülmüştü.
- Dünyada sıcaklık rekoru kırılırken ABD aşırı soğukların etkisi altına girecekti Özellikle en güneydeki Teksas eyaletinde bastıran aşırı soğuklar ve fırtına en az 58 kişinin ölümüne, 5 milyondan fazla kişinin de elektriksiz kalmasına neden olacaktı. Eyalette, elektrik altyapısı tamamen çökecek, ısınamayan vatandaşlar için 130’dan fazla ısınma merkezi oluşturulacaktı. Biliminsanları, bu aşırı soğukların kutuplardaki hava akımının küresel ısınma sonucu güneye inmesi ile yaşanmış olabileceği yorumunda bulunacaklardı.
(Buzkıran Christophe de Margerie gemisi, Kuzey Denizi Rotasında'ki seferi sırasında / Kaynak: Sovcomflot)
- Tarihte ilk kez Şubat ayında bir ticari gemi buzullarla kaplı olması gereken Kuzey Denizi Rotasını geçmeyi başaracaktı. Bir buzkıran gemisi öncülüğünde yük gemisi küresel ısıtma sonucu Şubat ayında olması gereken kalınlığa ulaşamamış olan buzları kırarak hedefine varmıştı. Böylece, küresel ısıtma ekosistem için yeni felaketlere sebep olurken ticaret alemi için yepyeni fırsatlar sunmuş olacaktı.
- 16 uluslararası çevre kuruluşunun hazırladığı "Dünyanın Unutulan Balıkları" başlıklı raporda, tatlı su balığı türlerinde "feci" bir azalma olduğu belirtilecek ve bu balıkların üçte birinin yok olma tehdidi altında olduğu uyarısı yapılacaktı. Raporda 80 tatlı su balığı türünün yok olduğu kaydedilirken, sadece geçen yıl 16 türün ortadan kaybolduğu vurgulanacaktı.
- Şubat ayında Nature Geoscience adlı bilim dergisinde yayınlanan bir araştırmanın verilerine göre, Avrupa'ya ılık ve ılıman hava getiren akıntı sistemi Gulf Stream'in temelini oluşturan Atlantik Okyanusu sirkülasyonunun, bin yılın en zayıf akıntı hızında olduğu açıklanacaktı. Bunun olası sebebi olarak iklim değişikliğine işaret edilecekti.
- Sağlık ve Çevre Birliği HEAL (Health and Environment Alliance) tarafından 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nde yayınlanan "Türkiye'de Kronik Kömür Kirliliği: Kömürün Sağlık Yükü ve Kömür Bağımlılığını Sona Erdirmek" başlıklı rapora göre, Türkiye'de aktif olan 28 kömür santrali; 26 bin 500 çocuk bronşit vakasına, 3 bin erken doğuma, 3 bin 230 yetişkin bronşit vakasına, 11 milyon 300 bin hasta geçirilen güne ve hastalıklar nedeniyle 1,4 milyon iş günü kaybına yol açmıştı.
- Akdeniz’de bir gemiden “sızan”, daha doğrusu denize boşalan petrol, bir çevre felaketine neden olacaktı. Dökülen petrol, İsrail’in neredeyse tüm Akdeniz kıyılarında kirliliğe sebep olacak, kazadan kısa süre sonra Türkiye dahil tüm çevre ülkelerin sahillerine de ulaşacaktı.
Covid-19:
- Arjantin Covid-19'la mücadele için gerekli olan tıbbi malzemeleri alabilmek ve zor durumdaki işyerlerine yardım edebilmek için ihtiyaç duyulan parayı milyonerler vergisi ile karşılamaya karar verecekti. Bir kereliğine getirilen bu özel vergi ile 200 milyon peso’dan (2,3 milyon dolar) fazla serveti olanlar ülke içindeki varlıklarının yüzde 3'ünü, ülke dışındaki varlıklarının da yüzde 5'ini devlete verecekti.
(Fransa'nın Lyon kentinde işletmelerinin kapatılmasına karşı yemek sektörü ve mağaza patronlarının protestosu. Gösteriye katılanlar "Ticaret katledildi", "Ya açılma ya ölüm" pankartlarıyla protesto halinde / Kaynak: AP Photo / Laurent Cipriani)
- 2020’nin son aylarında yeniden başlayan kapatmalar, sokağa çıkma yasakları ve bazı sektörlerin kapatılması uygulamalarına karşı Danimarka, Macaristan, Avusturya, Fransa, İspanya gibi ülkelerde başını aşırı sağcıların çektiği ve işletmelerinin açılmasını isteyen esnafın da katıldığı eylemler yaşanacaktı.
- Avusturya merkezli yardım örgütü SOS Çocuk Köyleri, devletlerin koronavirüs aşısı uygulamalarına sığınmacıları katmadığına dikkat çekecekti. Örgüt, Münih'te yaptığı açıklamada aşı planı oluşturmuş 114 ülkeden üçte birinin sığınmacıları bu plana dahil etmediğini kaydedecekti.
- Dünyanın zengin ülkelerinde milyonlarca kişiye aşı uygulanmışken Şubat’ın son haftasında Covax programı Gana, Fildişi Sahili gibi yoksul ülkelere daha ilk doz aşıları anca gönderebilmişti.
- Şubat ayı sonunda tüm dünyada uygulanan aşı sayısı 258 milyon, Türkiye’de ise 8.55 milyon olacaktı.
Mart
Ayın sözü:
Geceler de, sokaklar da, meydanlar da, hayatımız da bizim!
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kadın hareketi birçok ilde Feminist Gece Yürüyüşü’ne çağrı yapıyor. (Çatlak Zemin)
Dünya:
- Darbe karşıtı mücadelenin sürdüğü Myanmar’da Mart ayı son derece kanlı geçecekti. Sivil İtaatsizlik Hareketi’nin çağrısıyla gerçekleşen kitle gösterileri ve grevlere asker ve polis ateş açmaya başlayınca sokaklarda barikatlar kurulacaktı. Ordu birlikleri sağlık çalışanlarının grev sürdürdüğü hastaneleri ve öğrencilerin bir araya geldiği kampüsleri işgal edecekti. Ayın sonuna gelindiğinde öldürülen demokrasi aktivisti sayısı 500’ü bulmuştu. Muhalefet lideri Su Çi ise mahkemeye çıkarılacak ve kendisi hakkında üç ayrı iddianame hazırlanacaktı. Buna göre Su Çi, iktidarı döneminde birkaç telsizi yasadışı yolla ülkeye sokmuş, yasadışı ticaretten zimmetine 600 bin dolar geçirmiş ve seçim çalışmaları döneminde pandemi kısıtlamalarını da içeren ulusal felaketler kanununa uygun hareket etmemişti. Yılın sonunda Su Çi’ye bu “suç”lardan 4 yıl hapis cezası kesilecek, hemen ardından da bu ceza yarıya indirilecek, ama Su Çi’nin mahpusluğu devam edecekti.
(14 Şubat 2021: Bir grup genç Myanmar'ın en büyük şehri Yangon'da geleneksel üç parmak selamını gösteren grafiti önünde darbe karşıtı bir hip-hop performansında. Kaynak: Hkun Lat / Getty Images)
-Eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin "yolsuzluk" ve "nüfuzu kötüye kullanma" suçlarıyla yargılandığı davada karar açıklanacaktı. Paris Adalet Sarayı'ndan yapılan açıklamada Sarkozy'nin iki yılı tecilli olmak üzere üç yıl hapis cezasına çarptırıldığı bildirilecekti. Sarkozy, ülkenin eski cumhurbaşkanlarından Jacques Chirac'ın ardından yolsuzluk nedeniyle yargılanan ve mahkûmiyet alan ikinci cumhurbaşkanı olmuştu.
- ABD merkezli Newlines Institute for Strategy and Policy adlı düşünce kuruluşu tarafından yayımlanan rapora göre Çin, Doğu Türkistan’da Uygurlara yönelik muamelede, 1948’de kabul edilen Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin her bir hükmünü ayrı ayrı ihlal etmişti ve bu durumda soykırım yapmaktan sorumlu tutulmuştu.
- Avrupa Parlamentosu (AP), Polonya'da bazı belediyelerin "LGBTİ+ ideolojisinden arındırılmış bölge" yaratma girişimi ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın homofobik açıklamalarına yanıt olarak, Avrupa Birliği'ni "LGBTİ+ özgürlük bölgesi" ilan edecekti. Parlamento üyelerinin büyük bölümü tarafından desteklenen kararda, AB sınırları içerisinde LGBTİ+ bireylere yönelik her türlü nefret ve ayrımcılığın, AB Temel Haklar Şartı ile temel insan hakları sözleşmelerine aykırı olduğu belirtilecekti.
- Bolivya'da 2019 yılında Evo Morales'in istifaya zorlanmasının ardından geçici devlet başkanlığı görevini üstlenen Jeanine Anyez tutuklanacaktı. Savcılık eski Devlet Başkanı Evo Morales'e yönelik "darbe" soruşturmasında Anyez hakkında "terörizm" ve "isyana teşvik" suçlarından tutuklama kararı çıkaracaktı.
- 2010'daki nükleer savaş başlıklarının sayısının 180'e indirilmesi kararından vazgeçtiğini açıklayan İngiltere hükümeti, yaptığı değerlendirmenin ardından nükleer silah sayısını 260'a çıkarmaya karar verdiğini dünyaya duyuracaktı. Daha tuhafı ise, İşçi Partisi'nin lideri Keir Starmer iktidardaki Muhafazakâr Parti'yi "geri çekilme dönemini yönetmekle" suçlayacak ve son on yılda silahlı kuvvetlerin bütçesinden sürekli kesintiler yapılmış olmasını eleştirecekti. Oysa Starmer öncesinde İşçi Partisi’nin liderliğini savaş karşıtı ve anti-militarist Jeremy Corbyn yapıyordu.
- Fransa’da 1871 yılının 18 Mart’ında ilan edilen Paris Komünü’nün 150. yılı kutlamaları gerçekleşecekti. Komün’ün 72 gün süren iktidarına atfen Paris’te 72 gün boyunca halkın ve sanatçıların da katılımıyla çok sayıda sokak etkinliği düzenlenecekti. Açık Radyo’da da 6 ay boyunca bu konuyu işleyen “Müşterek Hayatımız” programı yapılacaktı.
- Küresel Stratejiler Araştırma Merkezi, 'Küresel Dünyada ve Türkiye'de Cezaevleri' adlı bir rapor hazırlamıştı. Raporda dünya nüfusunun yüzde 21'nin en az bir kez cezaevine girdiği tespiti yer alırken raporda Türkiye’de en fazla işlenen “suç”, “terör suçu” olarak yer alacaktı.
Türkiye:
- Türkiye Mart ayını paket paket reform taslaklarıyla geçirecekti. Önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından "İnsan Hakları Eylem Planı" ilan edilecekti. Planın dokuz amaç, 50 hedef ve 393 faaliyeti içerdiği açıklanacaktı. Hedefin ise yeni bir anayasa olduğu ilan edilecekti. Ancak, bu ilanın hemen ardından insan hakları aktivisti ve HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürülecek, HDP’ye kapatma davası ve 687 HDP örgütçüsüne siyaset yasağı davası açılacak, İstanbul Sözleşmesi ise feshedilecekti.
- İnsan hakları reform paketinin hemen ardından yine bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ekonomik reform paketi ilan edilecekti. Makroekonomik politikalar ve yapısal politikalar olarak iki ana alanda reformlar yapılacağı duyurulacaktı. Ancak, bu paket de işe yaramayacak, ileriki aylarda ekonomik kriz derinleşecekti.
(İstanbul'un Kadıköy ilçesinde gerçekleşen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü eylemlerinde polis eylemcileri bastırmak için şiddet gösterdi)
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Türkiye’nin dört bir yanında binlerce kadın sokaklara inecekti. Adana’da "Fıtratımızda var. Ölüm değil, mücadele/İstanbul Sözleşmesi yaşatır" yazılı pankarta izin verilmedi. İstanbul Kadıköy’de gerçekleşen kadın eylemine gökkuşağı bayrağı ve hatta şemsiyeleri alınmadı. Eyleme katılan trans aktivistler ise eylem sonrası bindikleri taksiden indirilerek gözaltına alınacaktı. Akşam İstiklal Caddesi’ndeki Feminist Gece Yürüyüşü’ne de izin verilmeyecek ancak, yasağa rağmen binlerce kadın ara sokaklarda eylemlerini gerçekleştirecekti.
- Ertesi gün ise polis 18 kadını gözaltına alacaktı. Maskeleri nedeniyle sloganlara eşlik edip etmedikleri anlaşılamayan kadınlar “ritmik şekilde zıplayarak” Cumhurbaşkanı’na karşı slogan atmakla suçlanacaktı.
- Gazeteci Levent Gültekin, Halk TV’nin önünde saldırıya uğrayacaktı. Bir önceki gün MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’yi eleştiren Gültekin 25 kişinin saldırısına uğrayacak, saldırı olayından dolayı sadece 2 kişi gözaltına alınacaktı.
- Boğaziçi Üniversitesinden 70'i aşkın akademisyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Melih Bulu'yu rektör olarak ataması kararının iptali için Danıştay’a başvuracaktı. Ay boyunca hem Boğaziçi Üniversitesi içinde hem de dışında dayanışma eylemleri devam edecekti. Polislerin öğrencilere söylediği “aşağıya bak” sözü tepki toplayacaktı. Tutuklanan Boğaziçi öğrencilerinin duruşma sırasında eylemlerini savunduktan sonra söylediği “bundan sonrası sizde” sözü de slogan haline gelecekti. Eylem yaptığı gerekçesiyle hakkında soruşturma açılan 51 öğrenciyle dayanışmak için yüzlerce Boğaziçi öğrencisi “biz de oradaydık” diyerek rektörlüğe dilekçe vereceklerdi. Boğaziçi öğrencileri 22-29 Mart haftasını “Direniş Festivali” olarak ilan edecekti.
- HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun dile getirdiği gözaltında çıplak arama konusu kamuoyu gündemine oturacaktı. Başlangıçta "Onurlu kadın, ahlaklı kadın bir sene beklemez" diye açıklama yapan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin kısa bir süre sonra “çıplak aramanın hiç olmadığını söylemediğini; ancak, bu uygulamanın var olmasının insan hakları ihlali anlamına gelmeyeceğini” söyleyecekti.
(Vekilliği düşürülen Gergerlioğlu ve HDP milletvekilleri Meclis'te protesto etti / Kaynak: MA)
- Bu olaydan kısa bir süre sonra Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürülecekti. "Örgüt propagandası yapmak" suçundan aldığı ceza onanan Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi fezlekesi TBMM’de okunurken HDP milletvekilleri protesto eylemi gerçekleştirecek ve "Hak hukuk adalet" sloganı atacaklardı. Gergerlioğlu meclis televizyonu ve oturumları izlemeye gelenlere yönelerek bir konuşma yapacak, ardından da odasından çıkmayacağını ve kendisini Meclis’ten çıkarmak istiyorlarsa zor kullanmaları gerektiği ilan edecekti.
- Çok geçmeden Gergerlioğlu’nun beklediği zora başvurulacaktı. Meclis’teki odasında sürdürdüğü nöbeti sırasında, sabah saatlerinde çok sayıda polis tarafından gözaltına alınacaktı. Gergerlioğlu'nun namazını kılmasına ve kıyafetlerini değiştirmesine dahi izin verilmeyecekti.
- İfade işleminin ardından öğleden sonra serbest bırakılacak olan Gergerlioğlu’nun birkaç gün sonra bu kez de evi basılacak ve kendisi tekrar zorla gözaltına alınacaktı. Gözaltında sağlık sorunu yaşayan Gergerlioğlu hastaneye kaldırılacak ve anjiyo olacak, ancak, bu sefer de anjiyo olduktan sadece birkaç saat sonra hastaneden yine zorla alınarak cezaevine götürülecekti.
- Tam da bu gelişmelerin yaşandığı sırada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Halkların Demokratik Partisinin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açacaktı.
- Yine bir Cuma gecesi bu kez de İstanbul Sözleşmesi’nin feshedildiği ilan edilecekti. Hükümet, uzun süredir İstanbul Sözleşmesi’nin LGBTİ propagandası yaptığını ve boşanmaları artırdığını söylemekte olan muhafazakâr kesimlerin talebi üzerine Sözleşme’den çekildiğini açıklayacaktı. Kadın hareketi ise resmi olarak çekilmenin gerçekleşeceği 1 Temmuz’a kadar eylemler, gösteriler, basın açıklamaları, balkon ve pencere eylemleriyle Sözleşme’den vazgeçmeyeceklerini göstermeye devam edecekti.
- Newroz kutlamalarına çok sayıda şehirde onbinlerce yurttaş katılarak baskıları protesto edecekti. En büyük miting Diyarbakır’da gerçekleşecekti. Gergerlioğlu’nun yaka paça meclisten çıkarılması, HDP’ye yönelik kapatma davası ve İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi sonrası Diyarbakır Newroz’u son altı yılın en büyük Newrozu oldu. Fakat bu sefer de HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar hakkında, Diyarbakır Newroz’unda yaptığı konuşma nedeniyle “örgüt propagandası” yapma suçlamasıyla soruşturma başlatılacaktı.
- Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, politika faizini 200 puan artırması sonrası görevden alınacak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düşük faiz politikasının aksi yönünde karar alan Ağbal'ın yerine Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu atanacaktı. Kararın ardından dolar 8 TL’yi aşacaktı. Yıl sonuna doğru Aralık ayı ortasında doların tarihi rekor kırarak 14.40 TL’ye kadar yükseldiğine, ondan 5 gün sonra da doların büyük bir tarihî rekor daha kırarak 18 TL’yi gördüğüne tanık olunacaktı. Ondan bir gün sonra da Cumhurbaşkanı’nın bir konuşma yaptığı “yeni bir modele geçildiği” söylenecek, doların da bu konuşmadan sonra gene dünya çapında bir rekor kırarak bu sefer 13 TL’nin altına düştüğü hayretle izlenecekti.
- Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesi kapsamında yeniden görülen ve kamu görevlilerinin yargılandığı davada karar 131'inci duruşmada çıkacaktı. 4 sanığa müebbet, 2 sanığa ağırlaştırılmış müebbet verilecekti. Suçun sadece FETÖ’ye atıldığını söyleyen Hrant Dink’in ailesi “Bugün verilen karar hakikatten oldukça uzak” açıklamasını yapacaktı.
İklim-Çevre:
- Portekiz ve Hollanda’nın ardından Avustralya’da da sekiz genç iklim aktivisti Avustralya devletine karşı iklim değişikliğindeki belirleyici rolü nedeniyle dava açacaktı. İklim davaları, iklim aktivistlerinin önemli bir aracı haline gelmekteydi artık.
- Avrupa Birliği Adalet Divanı ise, 10 aile ve yerli Sámi gençlik örgütü tarafından başlatılan ve dönüm noktası olarak nitelendirilen Halkın İklimi Davası’ndaki kararını açıklayacaktı. Mahkeme, Avrupa Genel Mahkemesi’nin kararını onaylama ve davayı usul gerekçesiyle reddetme kararı verecekti. Böylece mahkeme ilerki zamanlarda iklim kriziyle ilgili yapılacak başvuruların önünü de kapatmış olacaktı.
- BP, Shell ve diğer çokuluslu fosil yakıt şirketlerinin açıkladıkları "net sıfır" hedefleri Guardian gazetesinin inceleme konusu olacaktı. Araştırma birçok şirketin ağaç dikerek ve büyük ölçüde kanıtlanmamış, pahalı ve etkisiz olan karbon yakalama teknolojilerini kullanarak, "net sıfıra" ulaşabileceklerini ve iklim krizini çözebileceklerini söylediklerini ortaya koyacaktı. Şirketler bu sayede fosil yakıt üretimini artırmaya devam ediyorlardı.
- Pandemi döneminde dünyanın dört bir yanındaki ekonomik kapanmaların, 2020'de karbon salımında eşi görülmemiş şekilde %7'lik bir düşüşe yol açtığı hesaplanacaktı. Ancak dünya sıcaklığını 2 derecenin altında tutabilmek için önümüzdeki 10 yıl boyunca her yıl bir öncekine göre benzer bir düşüşün sağlanması gerekiyordu ve yılın ilerleyen aylarında karbon emisyonları azalmak bir yana, yeniden artışa geçecekti.
- 11 Mart 2011’de Fukuşima nükleer santrali kazasının 10. Yıldönümünde Japonya'nın dört eski başbakanı eşzamanlı bildiriler yayınlayarak nükleer enerjiye karşı olduklarını belirteceklerdi. Japonya eski Başbakanı Naoto Kan ayrıca şu sözleri söyleyecekti: "Başbakanlığım sırasında Fukuşima felaketinin henüz gerçekleşmediği bir dönemde Türkiye'ye gittim ve bu tür büyük satış toplantılarına katıldım. Türk yetkililere, eğer Türkiye nükleer enerjiyi getirmeyi düşünüyorsa bu teknolojiyi Japonya'dan almalarını rica ettim. Şu an bundan utanç duyuyorum. Bugün olsa bunu yapmam." Ancak, Türkiye bu felaketin yıldönümünden bir gün önce Mersin Akkuyu nükleer santralinin üçüncü reaktörünün temel atma törenini yaparak bu sözleri umursamadığını gösterecekti.
- BM Çevre Programı UNEP 2020 yılında 50 zengin ülkenin gerçekleştirdiği 14,6 trilyon dolarlık Covid-19 paketlerinin sadece %2,5’inin yeşil uygulamalara verildiğini ortaya koydu. 11 trilyon dolar ise şirketlere, esnafa destek ve karantina döneminde hane halkına yapılan doğrudan ödemelerden oluşuyordu.
(Amazon yağmur ormanlarında ağaç katliamı / Kaynak: Twitter)
- Norveç Yağmur Ormanı Vakfı'nın raporu, insan faaliyetlerinin dünya çapında balta girmemiş tropikal yağmur ormanlarının %34'ünü yok ettiğini ve %30'una zarar verdiğini ortaya koyacaktı. 2002'den beri bu yıkımın yarısından fazlasının Amazon’da ve komşu Güney Amerika yağmur ormanlarında gerçekleştiği açıklanacaktı.
- Fridays for Future hareketinin çağrısıyla 19 Mart’ta “Boş Vaatlere Karnımız Tok” sloganıyla bir kez daha küresel iklim grevi düzenlenecekti. Büyük oranda online olarak yapılan etkinlikler her şeye rağmen sokaklarda da salgın tedbirlerine dikkat edilerek gerçekleştirilecekti. Greta Thunberg 68 ülkede 1068 noktada grev ve etkinlik düzenlendiğini duyuracaktı.
- Mart ayının son günlerinde Fransa’da 150 şehirde yaklaşık 110.000 kişi STK'ların, sendikaların, partilerin ve iklim için oluşturulan yurttaş meclisi üyelerinin çağrısıyla sokaklara inecekti. Protestocular, iklim değişikliğine karşı parlamentoya sunulan tasarıyı yetersiz buldukları için sokakları dolduracaktı. Yasa tasarısı, 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını yüzde 40 azaltmayı hedeflerken, aktivistlerin yetersiz bulduğu Avrupa Yeşil Anlaşması dahi AB'nin karbon emisyonlarını yüzde 55 azaltmasını hedefliyordu.
- Kanadalı Alamos Gold’un altın madeni aramak ve işletmek üzere Türkiye’de kurduğu Doğu Biga’nın genel müdürü Ahmet Şentürk, “Kazdağları’ndan hiçbir yere gitmiyoruz, 60 yıllık ruhsat hakkımız var, Türkiye Cumhuriyeti’ne söz verdiğimiz gibi yerin altındaki madeni çıkaracağız” diyecekti. Yükselen kamuyou tepkisinin ardından “3-5 ay daha bekleriz” diyen Şentürk’ün görevine bu sözlerden 3 ay sonra son verildiği açıklanacaktı.
- Bu kışın, Türkiye’de 1971’den sonraki en sıcak üçüncü kış mevsimi olarak ölçüldüğü açıklanacaktı. Bu kış en yüksek sıcaklık 27 dereceyle Rize’de, en düşük sıcaklık ise sıfırın altında 34,5 dereceyle Ağrı’da kayıtlara geçecekti.
Covid-19:
- 1 Mart tarihi itibariyle Türkiye genelinde pandemi kısıtlamaları kaldırılmaya başlanacaktı. Yeni yönteme göre tüm iller farkı risk derecelerine ayrıldı ve çok yüksek riskli bölgeler dışındaki yerlerde restoran, lokanta, kafeterya, tatlıcı, pastane, kıraathane, çay bahçesi gibi yerler 07.00-19.00 saatleri arasında yüzde 50 kapasite ile hizmete açılacaktı. Cumartesi günleri için sokağa çıkma yasakları da kaldırılırken hafta içi 21.00’den sonra ve Pazar günleri sokağa çıkma yasakları uygulanmaya bir süre daha devam edilecekti. Ancak bu “tedbirler” salgının artmasını engelleyemezken başta İstanbul olmak üzere birçok yüksek riskli şehir kısa sürede çok yüksek riskli şehirler haline gelecekti. Ay sonuna gelindiğinde günde 40-50 bin vaka görülmeye başlanacak ve Delta varyantının baskın varyant haline geldiği açıklanacaktı.
- Mart ayı boyunca AKP ve MHP binlerce kişinin katıldığı il kongreleri ve genel kongrelerini gerçekleştirecekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyimiyle “lebalep” dolu geçen kongrelere ülkenin her şehrinden binlerce kişi katılacak ve kongreler kapalı spor salonlarında mesafe kurallarına uyulmadan hatta bazı kişilerin maskesiz olduğu koşullarda gerçekleşecekti. Kongrelerin ardından hızla artan vaka sayıları üzerine Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “Bu konuyu gündemde tutmanın kimseye faydası yok” diyecekti.
(Boris Johnson, Oxford/AstraZeneca aşısı ile koronavirüse karşı aşılandı. / Kaynak: Getty Images)
- İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Muhafazakâr Parti milletvekilleriyle yaptığı özel bir toplantıda, aşılama programında kaydettikleri başarının arkasında 'kapitalizmin ve açgözlülüğün' olduğunu söyleyiverecekti. The Sun gazetesinde yer alan habere göre Johnson, "Aşı konusunda başarıya ulaşmamızın nedeni kapitalizm, bunun nedeni açgözlülük, dostlarım" ifadelerini kullanacaktı. Böylece Johnson dünyanın en açık sözlü politikacılarından biri olarak tarihe geçmiş olabilirdi.
Nisan
Ayın sözü:
Türkiye'de en acil ihtiyaç yargı bağımsızlığı.
Uluslararası Af Örgütü'nün tüm dünyada insan hakları durumunu değerlendiren 2020 yılı raporu yayınlandı. Raporda Türkiye bölümü de yer alıyor. (DW Türkçe)
Dünya:
- ABD Başkanı Joe Biden, ülkenin altyapısını yeniden inşa etmek, iklim değişikliğiyle yüzleşmek ve servet eşitsizliğini azaltmak için 2,3 trilyon dolarlık kapsamlı bir öneriyi açıklayacaktı. Biden gelir vergisini %21’den %28 çıkaracaktı. Gerçi önceki Başkan Donald Trump bu oranı %35’ten %21’e düşürmüştü ama o kadar da olsundu! Başta Temsilciler Meclisi üyesi Alexandria Ocasio-Cortez olmak üzere Demokrat Parti solu ise iklim değişikliğiyle mücadele için 10 trilyon dolar ayrılması gerektiğini açıklayacaktı.
- Bailout Watch adlı STK raporunda, pandemi döneminde 8,24 milyar dolarlık vergi kurtarma desteği alan 77 şirketin bu desteğe rağmen 58 bin işçiyi işten attığı açıklanacaktı. Bu şirketlerin en fazla yardım alanları arasında çok sayıda fosil yakıt şirketi bulunması iklim adaleti için mücadele veren aktivist grupları için pek de şaşırtıcı olmayacaktı.
- Myanmar cuntası, darbe karşıtı protestolara saldırmayı sürdürürken bir de arananlar listesi ilan edecekti. Liste, eylemlere destek veren oyunculardan müzisyenlere kadar düzinelerce tanınmış kişinin isimlerini ve fotoğraflarını da içeriyordu.
- Nisan’da dünya Ukrayna krizi ile diken üstünde geçen uzun günler yaşayacaktı. Ülkenin doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçı gruplarla çatışmaların yeniden artmasının ardından Ukrayna’nın NATO’ya üye olmak istediği duyurulacaktı. ABD ise bazı Rus birey ve şirketlere yaptırım kararı alacaktı. Bunun üzerine Rusya-Ukrayna arasında başlayan gerginlik, kısa sürede askerî bir gerilime dönüşecekti. Rusya 10 ABD’li diplomatı sınırdışı edecek, ardından da NATO’nun Ukrayna sınırına birlik yığdığını söyleyerek Ukrayna sınırı ile Kırım'a 150 bin asker konuşlandıracak ve Karadeniz’de de bir askeri tatbikata başlayacaktı.
- Avrupa'da resmî dairelerden alınan veri ve rakamlara göre 2018-2020 yılları arasında devlet koruması altında olan 18 bin 292 sığınmacı çocuğun kaybolduğu açıklanacaktı. Lost in Europe (Avrupa’da Kayboldular) adlı veri analiz grubu tarafından kamuoyuyla paylaşılan bilgiye göre Avrupa ülkelerinde kaybolan çocuk sığınmacıların büyük çoğunluğu Fas, Cezayir ve Eritre uyrukluydu.
- Avrupa’nın 12 büyük futbol takımı Avrupa Süper Ligi kuracaklarını tantana ile dünyaya ilan edeceklerdi. Ancak, Süper Lig’in ömrü, Mayıs sinekleri gibi sadece 24 saat olacaktı. Önce UEFA (Avrupa Futbol Birliği) ardından da hükümetler bu ligde yer alacağını açıklayan futbol kulüplerine yaptırım uygulayacaklarını duyuracaktı. Özellikle İngiltere’de Süper Lig’e katılacağını açıklayan kulüplerin taraftarları sokaklara inerek tepki gösterecekti. Bunun üzerine kurucular arasında yer alan 6 İngiliz kulübü Süper Lig'den çekildiklerini açıklayacak daha sonra da diğer kulüpler çekildiklerini açıklayacaklardı. Taraftarın tabandan gelen baskısı kısa sürede sonuç vermiş olacaktı.
Rus muhalefet lideri Alexei Navalny için düzenlenen gösteriler sırasında 1000'den fazla protestocu tutuklandı / Kaynak: Anton Vaganov / Reuters)
- Rusya'da zehirlendikten sonra Berlin’de tedavi gören ve ardından Rusya’ya dönen muhalif lider Aleksey Navalny'nin sağlığının cezaevinde kötüleşmesi nedeniyle ülke genelinde onlarca noktada düzenlenen protestolara binlerce kişi katılacaktı. Eylemlere yasadışı olduğu gerekçesiyle müdahale eden polis yaklaşık bin kişiyi gözaltına alacaktı.
- Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı hakkında Venedik Komisyonu’na başvurmaya hazırlandığını duyuracaktı. Tarihte ilk kez gerçekleşecek uygulamaya göre Avrupa sözleşmelerinin onay ve fesih süreçlerindeki belirsizliğin giderilmesi amaçlanıyordu.
- Nisan ayında Libya açıklarında bir göçmen teknesi battı. Faciada en az 100 kişinin yaşamını yitirdiği açıklanacaktı. Uluslararası Göç Örgütü'nün verilerine göre, 2021 yılının başından bu yana yani henüz ilk 3 ayda Akdeniz üzerinden Avrupa'ya geçmek isteyen 450'den fazla göçmen hayatını kaybetmişti.
- Doğu Kudüs'te aşırı sağcı İsrailliler, Filistinlilere saldıracaktı. Polisin müdahale ettiği olaylarda en az 100 Filistinli yaralanacaktı. Gerginlik, Filistinlilerin bir Ramazan geleneği olarak oruçlarını eski kentin Şam Kapısı'nın merdivenlerinde açmalarının engellenmesiyle başlamıştı. Aşırı-sağcı Lehava grubuna mensup yüzlerce kişi, "Araplara Ölüm" sloganlarıyla, çok sayıda Filistinlinin toplandığı Şam Kapısı'na yürüyerek Ramazan geleneğini engelleyecekti.
- ABD Başkanı Joe Biden, 24 Nisan’da yaptığı konuşmada 1915’te yaşananlar için Ermeni soykırımı kavramını kullanacaktı. Biden’ın açıklamada ‘Osmanlı dönemindeki soykırımda’ ve ‘Konstantinopolis'teki Ermeni aydınların ve cemaat liderlerinin Osmanlı makamları tarafından tutuklanması’ gibi cümleler kurması olayları Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile ilişkilendirmeme çabası olarak yorumlanacaktı. Türkiye hükümeti bu açıklamadan dolayı ABD’yi sert açıklamalarla kınayacaktı. İstanbul’da ise Dur De Platformu, İHD ve Nor Zartonk Ermeni soykırımı etkinliklerinde bir kez daha soykırım mağdurlarını anacaklardı.
- Fransa’da aşırı sağcı Valeurs Actuelles (Halihazırdaki Değerlerimiz) adlı sitede yayımlanan ve 20 general, 100 kadar subay ile 1000’den fazla askerin imzası bulunan mektupta, hükümete vatanperverliği savunma çağrısı yapılacaktı. Mektupta, İslamcılığın ülkeyi bölünme noktasına getirdiği ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bunu acilen durdurması gerektiği, aksi takdirde iç savaş çıkacağı uyarısında bulunulacaktı.
- Yunanistan’da bir mahkeme, ülkenin geçen yıl Türkiye üzerinden yapılan düzensiz göç karşısında sıkı önlemler aldığı sırada, ailesiyle birlikte "yasadışı" yollarla sınırı geçen Suriyeli mülteciye 52 yıl hapis cezası verecekti. Bu benzeri görülmemiş ceza, mülteci hakları mücadelesi veren herkeste şaşkınlık yaratacaktı.
Türkiye:
- 104 emekli amiral Montrö Boğazlar Sözleşmesi hakkında basında bir açıklama yayınlayacaktı. Açıklamanın ifade özgürlüğünün kullanılması mı yoksa verilen bir muhtıra mı olduğu basında uzun uzun tartışılacak, hükümet açıklamayı muhtıra olarak değerlendirme yoluna gidecek ve imzacılar hakkında soruşturma başlatılacaktı.
(Agos gazetesi 25 yaşında)
- Hrant Dink ve arkadaşları tarafından kurulan Agos gazetesi 25. yaşını kutlayacaktı. Agos, Cumhuriyet döneminin Türkçe ve Ermenice olarak yayımlanan ilk ve tek gazetesi olmaya devam ediyor.
- Avrupa Konseyi 2020 Ceza İstatistikleri'ne göre, 31 Ocak 2020 tarihi itibarı ile 100 bin kişide 357,2 tutuklu ve mahkûm sayısı ile Türkiye, Avrupa birincisi olacaktı. Cezaevinde annesi ile birlikte kalan çocuk sayısı bakımından da Türkiye 803 “mahpus” çocuk ile birinci sırada yer alacaktı.
- Merkez Bankası döviz rezervlerindeki kayba ilişkin CHP’nin "128 milyar dolar nerede?" sorusuna hükümet yetkilileri birbirinden farklı yanıtlar verecekti. Üstelik, yıl boyu bu soru soruldukça farklı yanıtlar verilmeye devam edecekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu para ve çok daha fazlası, ekonominin aktörleri ve vatandaşımız arasında dolaşıma girmiş, yani yer değiştirmiş, ama sonuçta çoğu yine ülkemizin değeri olarak yurt içinde kalmıştır" şeklinde yanıt verecekti. Kamuoyunu tatmin etmeyen bu yanıt üzerine CHP “128 milyar dolar nerede?” kampanyası başlatacaktı.
- Yıllardır Dur De Platformu’nun Taksim Meydanı’nda yaptığı Ermeni soykırımı anması bu yıl da pandemi nedeniyle online olarak gerçekleştirilecekti. Etkinlikte konuşmaların yanı sıra önceki etkinliklerden görüntüler de paylaşılacaktı.
- HDP milletvekili Garo Paylan, 24 Nisan’da Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, "106 yıl sonra, Soykırımın mimarı Talat Paşa isimli caddelerde yürüyoruz. Talat Paşa isimli okullarda çocuklarımızı okutuyoruz. Almanya’da bugün Hitler isimli caddeler olsaydı, Hitler isimli okullarda çocuklar okusaydı nasıl bir Almanya olacaksa, öyle bir Türkiye’de yaşıyoruz" diye yazacaktı. İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ ise “Sen de zamanı gelince bir Talat Paşa deneyimi yaşayacaksın ve yaşamalısın” diyerek Paylan’ı açıkça tehdit edecekti. Bunun üzerine İHD ve Garo Paylan, Özdağ hakkında suç duyurusunda bulunacaktı.
- Nazım Hikmet'in 1925 tarihli "İstanbul'da 1 Mayıs” isimli şiiri şarkıya çevrilecekti. Uzun süre Osmanlıca bir el yazması olarak TÜSTAV'ın (Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı) Komintern arşivinde keşfedilmeyi bekleyen şiir Banu İşlet tarafından Türkçeye çevrilmişti. Şiir, 1 Mayıs öncesinde Ozan Çoban ve Güneş Demir tarafından bestelenecekti.
İklim-Çevre:
- Yokoluş İsyanı hareketi bu bahar İngiltere’de Para İsyanı diye adlandırılan eylemlerine başlayacaktı. İklim değişimine neden olan fosil yakıt şirketlerini destekleyen finans şirketleri ve bankalara karşı gerçekleşecek eylemler serisinin ilki Londra’da Barclays Bankası merkezi önünde gerçekleşecekti. Bir hafta sonra aynı bankanın başka bir şubesi önünde Yokoluş İsyanı hareketi kurucularından Gail Bradbrook sembolik olarak bankanın camını kıracak ve “Kadınlara Oy Hakkı hareketi aktivistlerinin (Süfrajetlerin) dediği gibi, kırılan pencereler, verilen sözlerin tutulmamasından iyidir” diyecekti.
(İngiltere'de bir protesto sırasında Yokoluş İsyanı / Kaynak: Getty Images)
- Yapılan bir araştırmaya göre, dünya topraklarının sadece %3'ü, habitatı hiç bozulmadan el değmemiş durumdaydı. İnsan faaliyetleri tarafından zarar görmeyen bu vahşi doğa alanları, esas olarak Amazon ve Kongo tropikal yağmur ormanları, doğu Sibirya ve kuzey Kanada ormanları ve tundrası ve Sahra'nın bazı bölümlerinde yer alıyordu.
- Alman enerji şirketi Uniper, Hollanda’ya 2030 yılına kadar kömürü aşamalı olarak kullanımdan kaldırma hedefi nedeniyle tazminat olarak 1 milyar avroluk dava açacaktı. Bu dava, AB kanunlarında Enerji Şartı Anlaşması (ECT) adı verilen muğlak bir anlaşmaya dayanıyordu. Aynı anlaşmaya dayanarak Şubat ayında da yine bir başka Alman enerji şirketi RWE, Hollanda’ya 1,4 milyar euroluk dava açmıştı. İklim aktivistleri ECT’nin iklim hedeflerine ulaşmak için büyük bir engel oluşturduğunu duyurarak, bunun kaldırılmasını talep eden kampanyalarını sürdürecekti.
- Avrupa Birliği Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi arasında varılan anlaşma sonucu Avrupa Birliği 2030 yılına kadar 1990 emisyonlarında göre %40 azaltım yapma hedefini %55’e yükseltecekti. Hedef 2050’de net sıfır emisyondu. Ancak, aktivistler somut yöntemden yoksun olduğu gibi Polonya’nın anlaşma dışı kalması gibi devasa boşluklar bırakılması nedeniyle Avrupa Birliği’ni eleştirecekti.
- 22 Nisan Yeryüzü Günü’nde ABD’nin ev sahipliğinde iklim zirvesi düzenlenecekti. Biden zirvede ABD'nin daha önceki taahhüdünü ikiye katlayarak karbon emisyonlarını 2030 yılına kadar 2005 düzeyinin yüzde 50-52 altına çekmeyi vadedecekti. Kanada, Japonya ve Güney Kore de karbon salımı hedeflerini yukarıya çektiklerini ilan edecekler ama somut olarak bu hedeflere nasıl ulaşacaklarını açıklamayacaklardı.
- Nedense sadece 40 ülkenin davetli olduğu zirvede Britanya Başbakanı Boris Johnson, krizle mücadele için "İklim kriziyle mücadelenin bazı pahalı politik doğrucu 'tavşan kucaklayan' yeşil hareketten ibaret olmadığını göstermemiz gerekiyor" ifadelerini kullanacaktı. Johnson'ın açıklamalarının ardından İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg Twitter bio'sunu "Tavşan kucaklayan" olarak değiştirecekti.
- Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, ABD’nin ev sahipliği yaptığı İklim Zirvesi’nde verdiği sözün üzerinden daha 24 saat geçmeden dönecekti. Bolsonaro, zirvede yaptığı konuşmada, “2030’a kadar yasa dışı ormansızlaşmayı bitireceğiz. Bu vaadi burada da yineliyorum” diyerek, emisyonların da bu tarihe kadar yüzde 50 oranında azaltılacağını sözünü vermişti. Ancak, Bolsonaro, hemen ertesi gün Brezilya’nın 2021 yılı bütçe planlaması kapsamında iklim bütçesinde yüzde 24’lük kesintiyi öngören bir kararı imzalamakta tereddüt etmeyecekti.
- Almanya’da Federal Anayasa Mahkemesi, 2019 yılında yürürlüğe giren İklim Koruma Yasası'nın kısmen Anayasa'ya aykırı olduğuna hükmedecekti. İklim aktivistlerinin şikâyeti üzerine söz konusu yasayı inceleyen mahkeme, emisyonların 2031 yılından itibaren nasıl azaltılacağına dair yönergelerin yasada eksik olduğunu bildirecek ve hükümetin daha detaylı bir düzenleme getirmesi gerektiğini açıklayacaktı.
(Rize-İkizdere'de açılmak istenen taş ocağına karşı köylüler direnişe geçti / Kaynak: Serkan Ocak / DW)
- Rize’nin İkizdere ilçesindeki İşkencedere Vadisi’nde Cengiz İnşaat’a ait taş ocağı çalışmasının başlaması üzerine köylüler direnişe geçecekti. Köylüler; Ramazan, pandemi, yasaklar, dağ-taş, jandarma müdahalesi demeden haftalarca şirkete karşı ormanlarını savunarak ülke gündeminin birinci sırasına oturacaklardı.
Covid-19:
- AKP’nin “lebalep” dolu geçen kongrelerinin ardından ülkede Covid-19 vakalarında radikal bir artış yaşanacaktı. Vaka sayıları günde 55 binleri bulacak, ölümler ise 300’e dayanacaktı. Kongrelere katılan çok sayıda yönetici ve milletvekilinin ileriki günlerde Covid’e yakalandığı basında yer alacak, hatta kongrelere katılan AKP’li meclis üyesi Bülent Aydoğdu, Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybedecekti. Artan vakalar nedeniyle Nisan ayı sonlarında 17 Mayıs’a kadar yeniden sokağa çıkma yasağı uygulamasına geçilecekti.
- DİSK-AR (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi) hükümetin ‘tam kapanma’ dediği sokağa çıkma yasağı hakkında yaptığı açıklamada istihdamın yaklaşık yüzde 61’inin (16,4 milyon) kapanmadan muaf sektörlerde, yüzde 22’sinin de (6 milyon) kapanmadan kısmen muaf sektörlerde çalışmakta olduğunu söyleyerek “tam kapanma bu değil” diyecekti.
- Brezilya’da Covid kaynaklı günlük ölümler 4 bini aşacaktı. Brezilya her zaman vaka ve ölüm sayısında en üst sıralarda olsa da ilk kez 4 bin eşiği aşılmıştı. Günlük vaka sayısı ise 90 bine dayanacaktı. Bu sırada nüfusun sadece %3’üne iki doz aşı yapılmıştı.
- Hindistan’da Covid vakaları günde 400 bine çıktığı halde yerel seçimler yapılacaktı. Seçim mitingleri ve gösteriler vaka sayısındaki artışta önemli bir rol oynayacaktı. Hindistan'ın en kalabalık eyaleti Uttar Pradeş'te, yerel seçimlerde görevlendirilen 700'ü öğretmen 2 bin memurun Covid-19 nedeniyle öldüğü açıklanacaktı.
Mayıs
Ayın sözü:
Deniz dile gelir mi? Gelir…
S.S Kocaeli Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifler Birliği Başkanı Ali Sarı, Marmara Denizi’nde son üç aydır görülen salya veya müsilaj adı verilen, toksik etkisi olan tabakanın hem doğal yaşamı hem de küçük balıkçı ekonomisini tehdit ettiğini söyledi. (Gazete Gebze)
Dünya:
- Bir önceki ay Fransa’da askerlerin iç savaş uyarısı yapmasının ardından Almanya’da da 13 bin emekli askerin oluşturduğu bir Telegram mesajlaşma grubunda, askerlerin Berlin’de ayaklanma ve darbe planladıkları ortaya çıkacaktı.
- Dünyanın gelişmiş ülkelerinde yönetimlere yönelik tehditkâr asker açıklamaları furyasına ABD ordusu da dahil olacaktı. ABD’de emekli general ve amirallerden oluşan 124 kişilik bir grup, eski Başkan Donald Trump'ın yenilgiye uğradığı seçimlerde “hile yapıldığı” iddialarına yer verilen bir mektup yayınlayacaktı. Biden yönetimi altında ABD'nin “sosyalizm ve Marksizme doğru radikal bir dönüş yaptığını” savunan ve kendilerine “Flag Officers 4 America” (Amerika’nın Sancaktarları) adını veren emekli askerler, Trump döneminde inşasına başlanan ancak Biden'ın iptal ettiği Meksika sınırındaki duvar projesinin “devamının şart olduğunu” da söyleyeceklerdi.
- Suriye 26 Mayıs’ta bunca yıllık bir aradan sonra sandık başına gidecekti. Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday olan 51 adaydan sadece üçünün başvurusunu kabul edecek, bunlardan biri de tabii ki diktatör Beşar Esad olacaktı. Zaten diğer iki aday da hükümete yakın isimlerdi. Öğrencilerin otobüslerle zorla oy kullanmaya götürüldüğü, açık oy kullanmanın yaygın olduğu, Esad’a oy kullananların bedenlerini kesip kanlarını evet olarak bastığı videoları paylaştıkları ve askerlerin sandık başında konuşma yaptıklarının görüldüğü bu göstermelik seçimlerde zafer Esad’ın olacak, bu da doğrusu pek şaşkınlık yaratmayacaktı.
(Bir grup Zapatista, İspanyolların ayak bastığı ilk topraklardan olan Mujeres Adası'ndan yola çıkmakta / Kaynak: Paola Chiomante / Reuters)
- Hernán Cortés ve adamlarının Meksika'yı fethetmesinden beş yüz yıl sonra, küçük bir tekne dolusu yerli Zapatista, İspanya'yı tersten “işgal etmek” ve kapitalist baskıya karşı çıkmak için Atlantik boyunca yolculuğa çıkacaktı. İki erkek ve beş kadından oluşan Zapatistaların eylemini Subcomandante Galeano, “istila başladı” mesajıyla duyuracak ve görevlerinin gecikmiş bir fetihten ziyade dayanışma ve isyan olduğunu söyleyecekti. Bir başka Zapatista lideri olan Subcomandante Moisés ise “Onların 500 yıl önce geldikleri rotayı takip ediyoruz” ama “500 yıl önceki gibi değil, tam tersine yaşam ekmek üzere bir yol izliyoruz" diyecekti.
- Doğu Kudüs’te bir önceki ayın sonunda başlayan gerilim hızla savaşa yol açacaktı. İsrail’de aşırı sağcıların Filistinli mahallerine saldırısı, Filistinlilerin Al Aksa Camii’nde dua ederken cami bahçesindeki ağacın yanması ve aşırı sağcıların cami yanıyor diye şarkılar eşliğinde dans edip kutlamalar yapması tüm dünyada tepki uyandıracaktı.
- Polisin Filistinli yüzlerce eylemciyi yaralaması gibi gelişmelerin ardından Hamas İsrail şehirlerine yüzlerce füze atacaktı. Füzelerin neredeyse tamamı İsrail’in Demir Kubbe hava savunma sistemi tarafından imha edilecek, fakat buna rağmen 25 sivil hayatını kaybedecekti. İsrail de Gazze’ye hava saldırısı başlatacak, sivillerin ve medya yayın organlarının bulunduğu 14 katlı bir binanın İsrail ordusu tarafından vurularak yıkılması tüm dünyada tepkiyle karşılanacaktı. İsrail’in hava saldırıları sonucu 58’i çocuk 248 sivil hayatını kaybedecekti.
(Protestocular, New York'taki Times Meydanı'nda Filistinlilerle dayanışma yürüyüşü gerçekleştirdiler. / Kaynak: Eduardo Munoz / Reuters)
- İsrail’in saldırganlığına karşı dünyanın dört bir yanında Filistin ile dayanışma gösterileri düzenlenecekti. Eylemlerin en büyüklerinden biri Londra’da yüz bin kişinin katıldığı gösteri olacaktı. İtalya’da sendikada örgütlü liman işçileri, İsrail'e silah sevkiyatı için Livorno Limanı'na gelen "Asiatic Island" adlı gemiyi yüklemeyi reddedecekti.
- Ancak, bundan daha da önemlisi, bu kez İsrail içerisinden savaşa karşı sesler yükselecekti. Savaş karşıtı Yahudiler ve Filistinli İsrail vatandaşları birlikte gösteriler düzenleyeceklerdi. Arap ve Yahudi aktivistlerin ortak platformu Standing Together (Birlikte Ayağa Kalkmak) 100’den fazla noktada ateşkes ilan edilmesi talebiyle sokaklara çıkacaktı.
- Kolombiya’da yeni bir vergi yasasına karşı oluşturulan Ulusal Grev Komitesi Nisan ayı sonundan başlayarak iki hafta kadar süren grevler örgütleyecekti. İktidardaki sağcı Ivan Duque hükümeti gösterilere saldıracak, onlarca kişi öldürülecek, binlerce kişi yaralanacaktı. Grev ve gösteriler sonucu yasa geri çekilecek ve hükümet çeşitli tavizlerde bulunacaktı.
- İskoçya'nın Glasgow kentinde Ramazan Bayramı'nda sınır dışı edilmek istenen iki Müslüman mülteci, mahalle sakinlerinin müthiş direnişi sayesinde serbest bırakılacaktı. Göçmen İdaresi polislerinin, Glasgow'da ağırlıklı olarak Müslümanların yaşadığı Pollokshields mahallesinde bir evi basarak iki kişiyi sınır dışı edilmek üzere minibüse bindirmesi üzerine mahalle sakinleri minibüsün etrafını çevirecekti. Göstericilerden biri minibüsün altına yatacak ve dayanışma eylemi sayesinde mülteciler ülkede kalacaktı.
- Belarus, Ryanair’e ait bir yolcu uçağını hava kuvvetlerine ait uçaklarla zorla Minsk’e indirerek uçaktaki muhalif gazeteci Roman Protaseviç’i gözaltına alacaktı. Avrupa Birliği, Belarus’a karşı yaptırım kararı alacak, Belarus'tan gelen uçaklara Avrupa Birliği hava sahasının kapatılmasına ve AB havalimanlarına iniş yasağı getirilmesine karar verilecekti.
- Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinin 1994 yılında yaşanan Ruanda Soykırımı'ndaki sorumluluğunu kabul edecekti. Kigali'de 250 binden fazla Tutsi'nin mezarının bulunduğu Soykırım Anıtı'nı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Macron, "Sizlerden af diliyoruz" diyecekti. Macron, "Ancak, Fransa soykırımda suç ortağı değildi" diye küçük bir “zeyilname” eklemekten de geri durmayacaktı.
- İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasının 10. Yıldönümünde (11 Mayıs 2011) Uluslararası Af Örgütü’nün çağrısıyla Küresel Eylem Günü ilan edilecekti. Türkiye’nin çekildiği ve Polonya ve Macaristan gibi devletlerin de çekilmeyi düşündüğü sözleşmeyi savunmak için kadınlar sokaklardaydı. Türkiye’nin çekilme kararı protesto edilecek ve sosyal medyada büyük kampanyalar düzenlenecekti. 16 Avrupa ülkesinden 31 bakan Türkiye’ye “kararınızı gözden geçirin” mesajı gönderecekti.
Türkiye:
- 1 Mayıs'ta Polis, Taksim Meydanı'na yürümek isteyen 256 kişiyi gözaltına alacaktı. Eylemcilerin ‘Covid-19 tedbirleri kapsamında’ uygulanan "tam kapanma" ile Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet ettikleri gerekçesiyle gözaltına alındığı bildirilecekti.
(İstanbul'da gerçekleşen 1 Mayıs eylemleri sırasında Taksim'e yürümek isteyen protestoculara polis şiddetli müdahalede bulundu / Kaynak: Medyascope.tv)
- Baharın gelişinin kutlandığı Hıdrellez kutlamaları bu yıl da pandemi kısıtlamaları nedeniyle sokaklarda yapılamayacaktı ama baharın gelişini iklim değişikliğinden başka engelleyecek hiçbir güç yoktu.
- Suç örgütü lideri, ülkücü Sedat Peker başta İçişleri Bakanı Süleyman soylu olmak üzere çeşitli üst düzey AKP üyelerinin uyuşturucu kaçakçılığı, yolsuzluk ve diğer suçlarına dair kanıtlar ileri süren video serilerini bu ay yayınlamaya başlayacaktı. Videolar bir süre dünyanın en çok tıklanan filmlerini listeleyen site olan IMDB’ye dahi girecekti. Peker’in açıklamaları arasında Uğur Mumcu ve Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı suikastleri ile 1990'lı yıllarda Kürt iş adamlarına yapılan suikastlarda Mehmet Ağar ve Korkut Eken'in rol aldığı iddiaları ile Hrant Dink cinayetine dair iddialar da yer almıştı. Ancak bunların hiçbiri araştırılmayacak, Peker sığındığı Birleşik Arap Emirlikleri tarafından daha fazla video ve paylaşım yapmaması konusunda uyarılacaktı.
- Boğaziçi Üniversitesi'nin atanmış rektörü Prof. Dr. Melih Bulu'nun yardımcısı Prof. Dr. Naci İnci, Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümünün "Film Çalışmaları Programı" kapsamında 2013 yılından beri yarı zamanlı olarak film dersleri veren avukat ve akademisyen Feyzi Erçin'in yaz okulundaki dersini onaylamayacaktı. Akademisyenler, her gün sırtlarını rektörlüğe dönerek gerçekleştirdikleri eylemleri sürdürürken öğrenciler Feyzi Erçin yazan dövizle eyleme katılarak Feyzi Hoca’nın boşluğunu doldurmaya devam edecekti.
İklim-Çevre:
- Nature Climate Change adlı hakemli ve itibarlı uluslararası bilim dergisinde yayınlanan bir rapora göre, Brezilya Amazon yağmur ormanları son on yılda atmosfere emdiğinden yaklaşık %20 daha fazla karbondioksit salıyordu. Raporda, Brezilya'nın Amazon havzasının 2010'dan 2019'a kadar 16,6 milyar ton CO2 salarken, sadece 13,9 milyar ton emdiği yer alıyordu.
- Yokoluş İsyanı İngiltere’de “İsyan 1” adını verdikleri yeni eylem dalgasını başlatacaktı. 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda eylemlerine başlayan aktivistler “iklim ve çevre adaleti için birleşelim” diyerek sendikalara ve işçilere sesleneceklerdi.
- Birleşik Krallık, hükümetin iklim krizi konusunda kararlı bir şekilde hareket etmemesi nedeniyle insan hakkı ihlali gerçekleştiğini iddia eden üç genç tarafından mahkemeye verilecekti. 20'li yaşların başındaki öğrenciler hükümetin ulusal karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik eylemlerinin incelenmesini isteyecekti.
- Yeni bir araştırmaya göre, Kuzey Kutbu’ndaki Grönland buz tabakasının önemli bir kısmı bir devrilme noktasının eşiğindeydi. Küresel ısıtma durdurulsa bile erime kaçınılmaz hale gelecekti. Araştırma, erime duracak olsa dahi buzulların eski seviyesine bir daha geri gelmeyeceğini ortaya koyuyordu.
(Fosil yakıt şirketi ExxonMobil dünyada tek kullanımlık plastik atıklardan sorumlu bir numaralı şirket olarak listelendi / Kaynak: Independent Online Desk/AFP)
- Çevre felaketine yol açan dünyadaki tek kullanımlık plastik atıkların yarısından fazlasından dünyada yalnızca 20 şirketin sorumlu olduğu ortaya çıkacaktı. Şirketler arasında hem devlet şirketleri hem de özel şirketler bulunuyordu. Listenin birinci sırasında ise “olağan şüpheli” fosil yakıt şirketi ExxonMobil vardı.
- Hollanda'da Lahey Mahkemesi, Milieudefensie (Çevre Savunma) örgütünün, çevreci kuruluşlar ve 17 bin vatandaş adına, Shell aleyhine açtığı davada kararını açıklayacaktı. Mahkeme, çok uluslu petrol şirketi Shell'in, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında 2019-2030 yılları arasında karbon salımını %45 azaltmakla yükümlü olduğuna hükmederek tarihî bir karar alacaktı.
- Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde susuz tarımı kuraklık vuracaktı. İnsan eliyle yapılmayan sulama ile yetişen ürünlerin ekildiği tarlaların yüzde 80’inin çeşitli oranlarda zarar gördüğü belirtiliyordu. Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Şırnak, Siirt ve Batman illerinde buğday ve arpa rekoltesinde yüzde 80, mercimekte ise yüzde 60 kayıp yaşanacaktı. Güneydoğu’da yaşanan kuraklık nedeniyle Türkiye genelinde buğday rekoltesinde yaklaşık yüzde 20’lik düşüş beklendiği açıklanacaktı.
- Marmara Denizi’nin üzerinde müsilaj tabakaları görülmeye başlanacaktı. Aslında geçen yılın sonunda deniz dibinde görülmeye başlanan müsilaj Mayıs ayından itibaren ülke gündemine oturacaktı. Uzman araştırmacı Prof. Mustafa Sarı, "Müsilajın üç nedeni denizlerin ısınması, deniz durağanlığı ve arıtılmayan atıkların yol açtığı besin zenginliği'” diyecekti. Hükümet özellikle İzmit Körfezi’nde haftalarca deniz süpürgesi ile deniz yüzeyindeki müsilajı toplayacak ve topladığı müsilajı da yakacaktı. Bir bilim kongresi toplanarak Marmara’ya dökülen atıklar için arıtma tesislerini tamamlama çalışmalarına başlandığını açıklayacaktı.
(Müsilaj nedeniyle balıkçı tekneleri hareket edemezken kürekçiler de zor zamanlar yaşadı / Kaynak: AFP)
- İkizdere’de maden şirketine karşı mücadele sürerken Cengiz Holding, direnişçileri kamulaştırma ile tehdit edecekti. Köylüleri pazarlığa çağıran mektupta, "Pazarlık görüşmelerine katılmadığınız ya da görüşmelere katılıp da satış konusunda anlaşamadığımız takdirde… ilgili mevzuat uyarınca taşınmazın... kamulaştırılması için ilgili Bakanlığa talepte bulunulacaktır" ifadelerine yer verilecekti. Aynı gün Rize Valiliği de, yine “koronavirüs salgınına karşı halk sağlığının korunması” gerekçesiyle İkizdere’de 15 günlük eylem yasağı getirecekti.
- Çevre örgütü Greenpeace tarafından yayımlanan yeni bir rapora göre, geçen yıl Britanya’daki plastik atıkların yaklaşık yüzde 40'ı Türkiye'ye ihraç edilmişti ve yasa dışı yollarla toplanıp yakılmıştı. Raporda Britanya’nın 2020 yılında Türkiye'ye ihraç ettiği plastik atıkların 210 bin ton civarında olduğu söylenirken araştırmacılar, atıkların Türkiye'de geri dönüştürülmek yerine, bir kısmının yollara, tarlalara ve su kaynaklarına atıldığını ve buralarda yakıldığını tespit edecekti.
- Ekoloji Derneği, Meteoroloji Genel Müdürlüğü verileri üzerinden 2020 yılında Türkiye'de 984 aşırı hava olayı görüldüğünü açıklayacaktı. 2019 yılında bu sayı 935, 2018 yılında ise 840'tı. 2010 yılında ise bu rakam 556 idi, yani neredeyse 2020'nin yarısı kadar. Son 10 yılda ülke genelinde aşırı hava olayları sayısı neredeyse iki kat artmıştı.
Covid-19:
- Hindistan, Mayıs ayına salgının yeni merkezi olarak girecekti. Bir günde 400 binden fazla yeni vaka görülen ilk ülke olacak ve ülkede günlük ölü sayısı 4 bini bulacaktı. Aynı zamanda dünyada ABD'nin ardından vaka sayısının 20 milyon eşiğini geçtiği ikinci ülke olacaktı.
- İspanya'da koronavirüs salgını nedeniyle altı ay önce yürürlüğe giren olağanüstü hal uygulaması ve gece sokağa çıkma kısıtlamaları kaldırılacaktı. Başkent Madrid'de Puerta del Sol meydanında toplanan kalabalık saatler gece yarısını gösterdiğinde alkış tutacak, meydanda maskesiz dans eden ve şarkı söyleyen kalabalık "Özgürlük" sloganları atacaktı.
- Dünya Sağlık Örgütü 104 ülkenin aşılama programını inceleyerek ülkelerin %70’inin göçmenleri aşılama programına katmadığını ortaya çıkaracaktı. Bu, dünya genelinde en az 30 milyon kişinin aşılanmaması anlamına geliyordu.
- Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Sekreteri Ghebreyesus zengin ülkelerin çocukları ve ergenleri aşılamayı bırakıp ellerindeki aşıları yoksul ülkelerle paylaşması gerektiğini ve yoksul ülkeler bu durumdayken zengin ülkelerde çocukların aşılanmasının "ahlaki bir çöküş" olduğunu söyleyecekti.
(Moderna CEO'su Stéphane Bancel ve BioNTech CEO'su Uğur Şahin pandemiden en kârlı çıkan iki isim oldu)
- İlaç şirketlerinin koronavirüs aşıları üzerindeki son derece kârlı olan tekel kontrolünün Covid-19 pandemisinin başlangıcından bu yana dokuz yeni milyarder ürettiği ortaya çıkacaktı. Bu dokuz yeni milyarderin toplam net değeri 19.3 milyar dolardı. 4,3 milyar dolarla Moderna CEO'su Stéphane Bancel ve 4 milyar dolar ile BioNTech CEO'su Uğur Şahin en üst sıraya çıkacaklardı.
- Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19 pandemisinde yani yaklaşık 18 aylık dönemde tüm dünyada en az 115 bin sağlık çalışanın hayatını kaybettiğini açıklayacaktı. Açıklama yapıldığı gün dünya çapındaki Covid kaynaklı ölümlerin sayısı 3 milyon 600 bin olmuştu.
- Türk Tabipleri Birliği (TTB) Türkiye’nin salgınla mücadelede ne kadar az kaynak ayırdığını göstermek amacıyla salgınla mücadeleye hangi ülkenin ne kadar harcadığını gösteren bir harita yayınlayacaktı. Buna göre en yüksek bütçeyi, milli gelirinin yüzde 19.1'lik dilimine denk gelen Yeni Zelanda ayıracaktı. Güney Afrika'nın salgınla mücadeleye ayırdığı payın milli gelire oranı yüzde 5.5 olurken, Türkiye'de bu oran sadece yüzde 1.1’di. Bu, büyük bir eşitsizlik ve sosyal adaletsizliği ortaya koyan bir rakamdı.
- İçişleri Bakanlığı, 17 Mayıs - 1 Haziran tarihleri arasında uygulanacak olan kademeli normalleşme dönemi tedbirlerini açıklayacaktı. Kademeli normalleşme döneminde hafta içi 21.00-05.00, hafta sonları ise cuma 21.00'den pazartesi 05.00'e kadar sokağa çıkma kısıtlamasına devam edilecek, fakat bu sürede günlük vaka sayısı 5 binin altına hiç düşmeyecekti.
Haziran
Ayın sözü:
Bugün tüm şarkıları İzmir’de HDP il binasında öldürülen Deniz Poyraz için söylüyoruz.
130 kadın ve LGBTİ+ örgütü İstanbul Sözleşmesi için 19 Haziran’da Maltepe meydanında miting düzenledi. Mitingde sahneye çıkan Pınar Aydınlar bu sözleri söyledi. (Gazete Duvar)
Dünya:
- Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulan Libya Uzmanlar Paneli’nin hazırladığı rapora göre Dünyanın ilk otonom drone saldırısını Libya’da Türk yapımı Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA’lar) gerçekleştirecekti. Bu olay raporda, makine öğrenimine dayalı otonom bir silahın bilinen ilk vakası olarak kabul ediliyordu.
- Dünya genelindeki güvencesiz akademisyenler bir manifesto yayınlayacaktı. Güvencesiz çalışmaya mecbur kılınan, proje ve performansın zorunlu kılındığı akademisyenler, bu konuda hazırladıkları metni kamuoyuyla paylaşacaktı. Bilim insanlarının “Güvencesiz Enternasyonal Manifestosu” olarak isimlendirdiği, Karl Marx’la Friedrich Engels’in ünlü Komünist Manifestosu’na atıf yapan metin şu cümleyle başlıyordu: “Avrupa’nın akademik çevrelerinde bir hayalet kol geziyor; bu, Akademik Prekarya’nın hayaletidir”.
- Mezopotamya'da depresyonu tanımlayan, 3 bin yıl öncesine metinler ortaya çıkacaktı. Teşhis Elkitabı (Diagnostic Handbook) isimli 40 kil tabletten oluşan metinler Akad dilinde ve çivi yazısıyla yazılmıştı. Tabletlerde yer alan metinde depresyon ve hayal kırıklığı ilişkilendiriliyordu. Metinde düşük ruh hali şöyle anlatılıyordu: “Sürekli iç çeker, ekmek yer, bira içer ama kendini iyi hissedemez, sonra 'Aman gönlüm!' der ve canı sıkılır. Aşk hastalığına yakalanır; erkek ve kadın için aynıdır.”
(Yangın Midilli Adası'ndaki Mora mülteci kampında binlerce kişiyi evsiz bıraktı / Kaynak: AP)
- Midilli Adası'ndaki Moria mülteci kampında Eylül 2020'de çıkan yangından dolayı yargılanan 4 Afgan sığınmacı 10'ar yıl hapis cezasına çarptırılacaktı. Yangın, aşırı kalabalık olan ve insani koşulları olmayan Moria kampında mültecilerin isyanı olarak görülmüştü. Yangın sonrası çok sayıda mülteci ana karaya alınmış ve kampların koşulları biraz olsun düzeltilmişti.
- ABD'de George Floyd'un bir polis tarafından öldürülmesini kayda alan genç, Pulitzer özel ödülüne layık görülecekti. Pulitzer ödül heyeti, olay günü 17 yaşında olan Darnella Frazier'a özel ödülün, cesaretinden dolayı verildiğini duyuracaktı. Frazier'ın yaptığı kayıt, ABD'de büyük ırkçılık karşıtı gösterileri başlatmış, protestolar dünyaya yayılmıştı.
- İsrail’in 12 yıldır başbakanlığını yürüten Binyamin (Bibi) Netanyahu ülkede art arda yenilenen seçimlerin ardından kurulan geniş bir koalisyon tarafından iktidardan devrilecekti. Koalisyona aşırı sağcı partilerden Filistinli Arapların partisine kadar birçok parti dahil olacaktı.
- Macaristan parlamentosu, okullarda eşcinsellik ve cinsiyet değişikliğini “teşvik ettiği” düşünülen içeriklerin yasaklanması için sunulan yasa tasarısını onaylayacaktı. AB ise bu karardan ötürü Macaristan’ı kınayacaktı.
- Ermenistan'da Dağlık Karabağ savaşında kaybedilen yerler ve politik kriz nedeniyle erken genel seçime gidilecekti. Oyların yüzde 53,9'unu alan Başbakan Nikol Paşinyan'ın liderliğindeki Sivil Sözleşme Partisi seçimleri bir kez daha kazanacaktı. Eski Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan'ın liderliğindeki Ermenistan İttifakı oyların ancak yüzde 21'ini alabilmişti. Ermenistan İttifakı, sonucu tanımadığını açıklayacak, ancak Ermenistan halkı her şeye rağmen eski rejimi istemediğini gösterecekti.
- Rusya Savunma Bakanlığı karasularını ihlal ettiği iddiasıyla Britanya Kraliyet Donanması'na bağlı "HMS Defender" isimli İngiliz savaş gemisine uyarı ateşi açacaktı. Tehlikeli gerginlik Kırım’ın Rusya’ya ilhakını tanımayan Britanya donanmasının Kırım karasularına girmesi sonucu yaşanacaktı. İlginç bir şekilde, bu olaydan birkaç gün sonra HMS Defender ve Britanya ordusuna ait gizli belgeler, Londra'da bir otobüs durağında bulunacaktı.
- Karadeniz’deki askeri gerginlikten bir hafta sonra Rusya'nın sert tepki gösterdiği "Sea Breeze 2021" (Deniz Meltemi 2021) tatbikatı ABD öncülüğünde ve çok sayıda NATO ülkesi ile Ukrayna'nın katılımıyla Karadeniz'de başlayacaktı. Bu tatbikat 1997’den bu yana her yıl düzenleniyor olmasına rağmen bu yıl, tarihinin en geniş katılımlı tatbikatı olacaktı.
- Haziran ayında göçmenlerin yaşam koşullarıyla ilgili kötü haberler arka arkaya gelecekti. ABD'de göçmen çocuk kampında cinsel istismar iddiaları, pişmemiş yemekler ve verilmeyen tedavi hizmetleri basında yer alırken, Yunanistan’ın sınırdaki sığınmacıları yasa dışı bir biçimde sınır dışı etme faaliyetini sürdürdüğü açıklanacaktı. Yemen açıklarında bir mülteci teknesinin alabora olması sonucu en az 300 mülteci hayatını kaybedecek, Manş Denizi’ni aşmaya çalışan mülteci ailenin botu alabora olacak, çocuklarının cesedi sahile vuracaktı. Fransa'da göçmenler, içinde bulundukları kötü yaşam koşullarını duyurmak ve kalıcı barınma imkanına kavuşmak için "acil barınma" talebiyle başkent Paris'te kamp kuracaktı.
(Göçmenler hükümete tepkilerini göstermek için Paris'in Cumhuriyet Meydanı'nda kamp kurdu. / Kaynak: Reuters)
- BM Mülteciler Yüksek Komiserliği de bir rapor açıklayarak dünya üzerinde 82 milyon 400 bin insanın şiddet ve insan hakları ihlalleri nedeniyle yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldığını duyuracaktı.
- 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü tüm bu haberler ışığında sönük bir şekilde anılacaktı. Refugeenewsturkey tarafından bu güne özel olarak Türkçe altyazıyla bir şarkı yayınlanacaktı. 2007 yılından beri İstanbul’da yaşayan mülteci, barış aktivisti Enzo İkah’ın kendi hayat öyküsünü anlattığı “Babam Kim?” şarkısı refugee news Turkey takipçileriyle paylaşılacaktı.
Türkiye:
- Boğaziçi Üniversitesi’nde Melih Bulu’yu protesto eden farklı üniversitelerden 100 öğrencinin Kredi Yurtlar Kurumu kredi ve bursları kesilecekti. Demokratik protestoya kalkışmanın maliyeti parasız-pulsuz-yersiz-yurtsuz bırakılmak olacaktı.
- Suç örgütü lideri Sedat Peker, iddialarının ardından önce Veyis Ateş gibi gazetecilerle ardından da Serdar Ekşioğlu gibi iş insanları ile görüşmelerinin kayıtlarını yayınlayacaktı. Haber Türk sunucusu Veyis Ateş görevinden istifa edecek, mal varlığı hakkında beyanda bulunacağını ve kendisi hakkında soruşturma açılması için başvuracağını söyleyecek ama bunları hiçbir zaman yapmayacaktı.
(Deniz Poyraz'ın öldürülmesi çeşitli kentlerde protesto edildi. / Kaynak: DW Türkçe)
- Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) İzmir il binasına silahlı saldırı düzenlenecekti. Saldırıda Deniz Poyraz isimli parti çalışanı genç kadın öldürülecek, katil emniyette verdiği ifadede, "Buraya PKK'lıların geldiğini düşündüğümden herhangi bir ayrım yapmıyorum. Başka kişiler de olsaydı onlara da ateş edecektim" diyecekti. HDP, saldırının gerçekleştirildiği saatlerde yaklaşık 40 kişilik yönetici grubunun toplantısının olacağını ama ertelendiğini açıklayacaktı. Bu sayede büyük bir katliamın kıyısından dönülmüştü. Katile özel güvenlik şirketi SADAT tarafından Suriye’de silah eğitimi verildiğine dair iddialar ve fotoğraflar ortaya çıkmasına rağmen bu iddialar soruşturulmayacaktı. Cinayet birçok şehirde protesto edilecekti.
- Haziran’ın son günlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla Kanal İstanbul’un temel atma töreni gerçekleştirilecekti. Ancak, atılan temelin aslında projeyle ilgili olmadığı ve Kuzey Marmara Otoyolu’nun bağlantı yollarından biri olan köprünün temeli olduğu anlaşılacaktı. Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu da aynı saatlerde bir eylem ve basın açıklaması ile, ekolojik yıkıma neden olacak projeye izin vermeyeceklerini duyuracaktı.
- İstanbul’da Valilik tarafından yasaklanan Onur Yürüyüşü binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşecekti. Beyoğlu’nun ara sokaklarında birçok noktada biraraya gelen LGBTİ+’lar ve aktivistler yasağa rağmen basın açıklaması yapmayı başaracaktı. Polis müdahalesinde gözaltına alınanlar olacak, Alman sanatçı Liana Georgi'nin polislerin önünde dans ederek yürüdüğü anlar dünya basınında yer alacaktı.
- AFP Muhabiri Bülent Kılıç’ın haber yapmaya çalışırken polisler tarafından boğazına basılarak nefessiz bırakıldığı gözaltı anları da basında yer alacak ve ardından basın örgütleri bu uygulamayı protesto edeceklerdi.
(AFP foto muhabiri Bülent Kılıç Onur Yürüyüşü sırasında boğazına bastırılarak gözaltına alındı. / Kaynak: Hacı Bışkın / Gazete Duvar)
- Kadınlar İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için İstanbul’da mitingte buluşacaktı. Mitingte İzmir’de HDP binasında öldürülen Deniz Poyraz da anılacaktı.
İklim-Çevre:
- Çin’in güneybatısındaki doğal koruma alanlarının daralmasının da etkisiyle 15 fil “uzun yürüyüşe” başlayacaktı. Doğal yaşam alanlarının yüzlerce kilometre uzağına yürüyen filler Çin hükümeti tarafından drone’larla takip edilecekti. Fillerin yürüyüşü basında ekolojik felakete karşı bir “adalet yürüyüşü” olarak da yorumlanacaktı.
- İklim krizinin, dünya genelinde göllerdeki oksijen seviyelerinde ciddi düşüşlere neden olarak vahşi yaşamı ve içme suyu kaynaklarını tehdit ettiği ortaya konacaktı. Yapılan bir araştırma, göllerdeki oksijen seviyesindeki düşüşün son 40 yılda üç ila dokuz kat hızlandığını gösteriyordu.
- Dünyanın 80 ülkesindeki köylü ve çitçi örgütlerinin kampanyası olan La Via Campesina “Çevre Savunması İçin Anti-Emperyalist Manifesto”yu ilan edecekti. Pandeminin çevre krizinin son büyük sonucu olduğunun belirtildiği manifestoda "Kapitalist barbarlığa son vermek zamanımızın temel görevidir" deniyordu.
- Bilim insanları Kuzey Atlantik balinalarının boylarının su sıcaklıklarındaki değişim nedeniyle 40 yıl öncesine kıyasla 1 metre kadar kısaldığını açıklayacaktı. Aynı günlerde Arktik bölgesindeki Sibirya’da 48 derecelik rekor sıcaklık ölçülmüştü.
- İsrail hayvan kürkünün alınıp satılmasını yasaklayan dünyadaki ilk ülke olacaktı. Karar, hayvan hakları örgütleri tarafından zafer olarak nitelendirilecekti.
- Bir iklim davası da Polonya’da gerçekleşecekti. Beş Polonya vatandaşı, kendilerini iklim krizinin etkilerinden koruyamayan hükümetlerini mahkemeye verecekti. Davacı aktivistler devletin, ulusal karbon emisyonlarını azaltma eylemini geciktirdiğini ve kömür endüstrisini desteklemeye devam ettiğini; böylelikle yaşam, sağlık ve aile hayatı haklarını ihlal ettiğini öne sürecekti.
- İklim değişikliği hakkındaki davalarda olumlu karar Belçika’dan gelecekti. Belçika’da bir mahkeme Belçika hükümetinin iklim değişikliği hedeflerine uymayarak yaşam hakkı ve insan hakları ihlallerine neden olduğuna karar verecekti. Benzer kararlar daha önce Almanya ve Hollanda mahkemeleri tarafından da alınmıştı.
- Dünyanın dört bir yanından bir araya gelen hukuk uzmanları, çevreye karşı işlenen büyük suçlara dava açabilmek için Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından benimsenmesi amacıyla tarihi bir çevre kırımı (ecocide) tanımı hazırlayacaktı. Bu tanıma göre çevre kırımı “Çevreye karşı ciddi ve yaygın zarara yol açan veya uzun vadeli zarar verme olasılığının yüksek olduğu bilgisi ile işlenen yasadışı veya kasti eylemler” olarak tanımlanıyordu.
- Brezilya Ulusal Uzay Araştırmaları Enstitüsü (INPE) verilerine göre Amazon ormanlarında haziran ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,6'lık artışla 2 bin 300'den fazla yangın çıktığı açıklanacaktı.
- Avrupa'daki 42 nehirden okyanuslara giden çöplerin incelendiği bir araştırmadan elde edilen verilere göre nehirlerden denize sürüklenen çöpün yüzde 16'sı Türkiye kaynaklıydı. Kaynak ülke sıralamasında birinci sıradaki Türkiye'nin ardından nehirlere en fazla çöp bırakan ikinci ülke İtalya, üçüncü Britanya ve dördüncü İspanya olacaktı.
(24 Haziran 2021'de meydana gelen Surfside apartmanının çökmesinden kaynaklanan molozlar ve binanın ayakta kalan kısmı. / Kaynak: Miami-Dade İtfaiyesi)
- ABD’nin Miami şehrinde 13 katlı bir binanın çökmesi sonucu 100 kadar kişi hayatını kaybedecekti. Uzmanlar, bina temelindeki ve kolonlarındaki hasarların iklim değişimi kaynaklı olabileceğini açıklayacaktı. Binanın inşa edildiği 40 yıl kadar öncesinden bu yana deniz seviyesinin 18 ila 20 cm yükseldiği ve deniz tuzunun zemini çürüttüğü söylenecekti
- Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, akademisyenler, bilim insanları ve STK’larla bir araya geldiği konferans sonrası Marmara Denizi'ndeki müsilaja karşı hazırlanan 21 maddelik eylem planını açıklayacaktı. Planın en önemli noktası Marmara’ya arıtılmamış atık atılmaması için gereken yatırımların hızla yapılmasıydı.
- Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu herkesi şok edecek olan “Kanal İstanbul müsilajı azaltır” açıklamasını yapacaktı. Bunun nasıl olacağını ise şu sözlerle açıklayacaktı bakan: “Karadeniz Marmara'ya göre çok daha temiz. Kanal İstanbul yapıldığında Karadeniz'e akan nehirlerin Marmara'ya karışması söz konusu. Bu da Marmara'daki su kalitesini artırıp deniz salyasını da bitirecek.” Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür, bu açıklama hakkında "Umarım şaka yapmıştır" diyecekti.
(Suriye iç savaşından kaçıp Hatay'a sığınan ve türü tükenmekte olan dağ ceylanı / Kaynak: AA)
- Suriye’deki iç savaştan kaçarak ve tel örgüleri dahi aşarak Hatay’a sığınan, türü tükenmekte olan gazella gazella’ların (dağ ceylanlarının) hayatlarının yeni yaşam alanlarına yapılması planlanan taş ocakları nedeniyle bir kez daha tehdit altında olduğu açıklanacaktı.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuoyuna bir ‘müjde’ açıklayacaktı. Karadeniz'de Sakarya Gaz Sahası'nda Amasra-1 kuyusunda 135 milyar metreküplük yeni bir doğalgaz keşfi yapıldığını duyuracaktı. Yılın sonlarına doğru, Paris Anlaşması’na 6 yıllık bir gecikmeyle taraf olan ve böylelikle fosil yakıt çıkarım ve kullanımına kısa sürede son vermeyi taahhüt eden Türkiye, bu taahhütlerini açıklamasından hemen birkaç gün sonra gene Cumhurbaşkanı’nın ağzından yeni bir fosil yakıt (gaz) sondajına giriştiği müjdesini de verecekti.
Covid-19:
- Türkiye’de 1 Haziran’dan itibaren yeni “normalleşme” planı uygulanmaya başlanacaktı. Buna göre sokağa çıkma sınırlamaları, her akşam 22.00 ile sabah 05.00 saatleri arasında, Pazar günleri ise tüm günü kapsayacak şekilde uygulanacaktı. Restoran, lokanta, kafeterya, pastane gibi mekânlara 07.00-21.00 arası masa servisi yapma izni verilecekti. Öte yandan 31 Mayıs’ta İçişleri Bakanlığı'nın yayımladığı “Haziran Ayı Normalleşme Tedbirleri” genelgesiyle açılan sinema salonları, kararın ertesi günü 1 Haziran’da yayımlanan yeni bir genelgeyle 1 Temmuz'a kadar tekrar kapatılacaktı.
- Türkiye’de 14 Ocak'ta başlayan aşılama kampanyasında sıra 1 Haziran itibariyle 50 yaş üzeri kişilere gelecekti. O güne kadar ileri yaş gruplarında iki doz aşı uygulanan kişi sayısı 12 milyon 577 bindi.
(Afrika'da tam aşılı nüfus oranı %7 civarındayken birçok Afrika ülkesi nüfusunun %1'ini bile halen daha aşılayamamış durumda / Kaynak: Luis Tato/AFP via Getty Images)
- Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yoksul ülkelere aşı yardımında bulunmak için kurulan Covax programının, faaliyetlerine devam edebilmesi için yeterli miktarda Covid-19 aşısına sahip olmadığını duyuracaktı. DSÖ şimdiye kadar Covax programı kapsamında 131 ülkeye sadece 90 milyon doz aşı dağıtılabildiğini açıklayacaktı.
Temmuz
Ayın sözü:
Her dakika 11 kişi açlık ve besin yetersizliğinden ölüyor.
Yardım kuruluşu Oxfam’ın yayınladığı raporda, çatışmalar, pandemi ve iklim değişimi kaynaklı açlıktan ölümlerin covid-19 kaynaklı ölümleri geride bıraktığı belirtildi. (Common Dreams)
Dünya:
- İspanya’da aşırı sağcı Vox partisinin ırkçı afişi mahkeme tarafından ifade özgürlüğü olarak kabul edilecekti. Afişte göçmenlerin bir büyükanneden 10 kat fazla devlet yardımı aldığına dair yalan bir ifade yer alıyordu. Aynı günlerde açıklanan bir raporda ise Ocak-Haziran ayları arasında deniz yoluyla ülkeye ulaşmaya çalışan 341'i kadın ve 96'sı çocuk 2.087 göçmenin öldüğü veya kaybolduğu açıklanacaktı.
- Avrupa Komisyonu, Volkswagen ve BMW şirketlerine, emisyon temizleme teknolojisinin kullanımını engellemek için kendi aralarında gizli anlaşma yaptıkları için toplamda 875 milyon euro para cezası verecekti.
- Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Özel Raportörü Michael Lynk, Batı Şeria'daki İsrail yerleşimlerinin savaş suçu olduğunu söyleyecekti. "İsrail açısından bu yerleşimler iki amaca hizmet ediyor" diyen Lynk "Biri işgal edilmiş toprak parçasının sürekli olarak İsrail kontrolünde kalması. İkinci amaç da gerçek bir Filistin devletinin asla kurulmamasının güvence altına alınması" ifadelerini kullanacaktı. Lynk, yerleşim yerlerini "modern dünyadaki en uzun süreli işgal olan İsrail'in 54 yıllık işgalinin motoru" olarak niteleyerek Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da 300'e yakın yerleşim yeri ve 680 bin İsrailli yerleşimcinin olduğunu sözlerine ekleyecekti.
- Haiti'nin 53 yaşındaki Devlet Başkanı Moise, 7 Temmuz'da silahlı kişilerce evine düzenlenen saldırıda hayatını kaybedecekti. Suikastte 22 Kolombiyalı ve 2 Haitili suikastçinin yer aldığı açıklanacak, bu tuhaf saldırının ardından Haiti polisi, suikastin arkasındaki kişinin Florida’da yaşayan Haitili doktor Christian Emmanuel Sanon olduğunu ve Sanon’un suikastın ardından devlet başkanlığı koltuğuna oturmayı planladığını söyleyecekti.
- Haziran ayında Karadeniz’de İngiliz ve Rus donanmaları arasında yaşanan tehlikeli gerginliğin ardından bu kez Güney Çin Denizi'nde benzer bir gerilim yaşanacaktı. Çin, ABD savaş gemisini karasularını ihlal ettiği gerekçesiyle bölgeden uzaklaştırdığını açıklayacaktı.
- NATO birlikleri önceki yıl Taliban ile yapılan görüşmeler gereği Afganistan’ı terk etmeye hazırlanırken Taliban’ın kontrol altına aldığı şehir sayısı da hızla artacaktı. Afganistan hükümeti, şiddet olayları nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edecekti.
(Libya'nın Trablus kentinde botlardan kurtarılan göçmenlerin kıyıya geri getiriliyor. / Kaynak: AP / Uluslararası Göç Örgütü)
- BM, Libya açıklarında göçmenleri taşıyan bir botun batması sonucu 57 kişinin hayatını kaybetmesiyle, bu yıl içinde – yani yılın ilk yarısında – Akdeniz'de hayatını kaybeden göçmenlerin sayısının 970'e yükseldiğini açıklayacaktı.
Türkiye:
- HDP Milletvekili Hüda Kaya, Onur Yürüyüşü'ndeki polis saldırısına karşı gökkuşağı renklerinden oluşan bir kıyafetle Meclis'e gelerek yılın en renkli eylemlerinden birini gerçekleştirecekti. Kaya şu açıklamayı yapmıştı: "Tek renkten başka her şeye düşman olanlara karşı doğanın en güzel renkleriyle, gökkuşağı ile bugün Meclis'e geldim."
- 1 Temmuz’da Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden resmî olarak ayrılacaktı. Kadın hareketi İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için Taksim Tünel Meydanı’nda bir araya gelecek ve bir kez daha İstanbul Sözleşmesi’ni savunacaktı.
(İstanbul Sözleşmesi eylemi için barikat kurularak yürüyüşe izin verilmedi / Kaynak: Twitter)
- Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) her yıl dünya ülkelerini işçi hakları açısından değerlendirdiği Küresel Haklar Endeksi raporunu yayımlayacaktı. Raporda Türkiye işçiler için dünyadaki en kötü 10 ülke arasında yer alıyordu.
- Halkların Demokratik Partisi (HDP), partiye yönelik açılan kapatma davasının ardından meydanlara inme kararı alacaktı. “HDP’yi Savunma Kampanyası” kapsamında partinin Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, İzmir’den başlayarak 7 kentte miting ve halk buluşmaları gerçekleştirecekti.
- Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) milletvekilliğinin düşürülüp cezaevine gönderilmesiyle ilgili hak ihlali kararı verdiği HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu, Sincan Cezaevi'nden tahliye edildikten sonra Meclis’e de geri dönecekti.
- Suriyeli 9 yaşındaki mülteci kız çocuğu Küçük Amal'ın hayatını anlatan, 3,5 metre yüksekliğindeki dev kukla Gaziantep'ten yola çıkacaktı. Dev kukla Amal, annesine kavuşmak için Manchester'a kadar süren rotasında Avrupa’da onlarca şehre uğrayarak binlerce kilometre yol kat edecek ve Kasım ayında COP26 iklim zirvesinin düzenlendiği günlerde Glasgow’a varacaktı.
(Küçük Amal Adana'da. / Kaynak: AA)
- Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), çarpıcı veri ve rakamlar içeren işkence raporunu açıklayacaktı. Buna göre, 2020'de kendisine işkence yapıldığı şikâyeti ile adalet kurumlarına başvuranların en küçüğü 5 yaşındaydı. İşkenceye maruz kalanlar içinde Kürt illerinde doğanların oranı yüzde 62,6’ydı. İşkence gören 20 çocuğun, işkence gördükleri tarihteki yaş ortalamasının 10 olduğu, işkence gören en küçük çocuğun yaşının ise 3 olduğu tespit edilecekti.
- Suriyelilere yönelik mülteci karşıtı açıklama ve uygulamalarıyla tepki çeken CHP'li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, kentte yaşayan yabancı uyruklu kişilerin su faturası ve katı atık vergisi ücretlerine 10 kat zam yapılacağını açıklayacaktı. Özcan hakkında CHP tarafından hiçbir disiplin soruşturması uygulanmayacaktı.
- CHP Başkanı Kılıçdaroğlu, Bolu Belediye Başkanı’nın ırkçı sözlerine karşı açıklama yaparken kendisi de göçmen karşıtı sözler söyleyecekti. Kılıçdaroğlu “ülkemizin gerçek beka sorunu sığınmacı selidir. Şimdi de Afgan seline tutulduk.” diyerek sorun olarak nitelediği göçü, 2 yıl içerisinde çözeceğini de iddia edecekti.
- Boğaziçi Üniversitesi Nöbeti devam ederken üniversitede önceki dönemlerde Öğrenci İşleri Dekanı olarak görev yapmış akademisyenler, atanmış yönetim döneminde bu görevi üstlenen Fazıl Önder Sönmez’e hitaben yazdıkları mektupta, "Öğrenci İşleri Dekanlığı artık içi boş bir unvandan ibarettir" diyeceklerdi. Eski öğrenci işleri dekanları Sönmez'e öğrencilere uygulanan polis ve güvenlik şiddetini hatırlatarak “Bugüne kadar bu üniversiteye birkaç istisna hariç kolluk kuvveti girmedi.” Diye sesleneceklerdi.
- Boğaziçi Üniversitesi’ndeki görevine son verilen öğretim görevlisi Can Candan için 19 farklı ülkeden üç yüze yakın belgesel sinemacı ve akademisyen uluslararası bir kampanya başlatacaktı.
- Boğaziçi Caz Korosu ise 56. Barcelona Uluslararası Koro Festivalinde Karma Korolar kategorisinde “En İyi Karma Koro” seçilecekti.
İklim-Çevre:
- Carbon Market Watch (Karbon Piyasası İzleme) kuruluşunun raporuna göre, Kolombiya hükümetinin çıkardığı yakıt vergisi başarısız olmuştu. Fosil yakıt şirketleri bu vergiyi ödemek yerine Kolombiya Amazon yağmur ormanlarını korumak amacıyla yapılmış emisyon azaltma projeleri satın alıyor ve bu sayede offset (telafi) denilen karbon denkleştirme yöntemlerini uygulayarak kendilerine vergi muafiyeti sağlamış oluyorlardı.
- Fransa'nın üst düzey idare mahkemesi, hükümetin iklim krizi hedeflerine ulaşmasını sağlamak için önümüzdeki dokuz ay içinde "gerekli tüm adımları" atmasını emredecekti. Benzer bir karar geçen ay Belçika mahkemeleri tarafından da verilmişti.
- Meksika Körfezi’nde okyanusun 78 metre derinliğindeki bir sualtı boru hattında meydana gelen büyük patlama nedeniyle yangın çıkacaktı. Okyanusun alev alev yandığı görüntüler basında yer alırken yanan okyanusa su sıkan yangın söndürme feribotları tarihe geçecekti.
- ABD’nin Kanada’da petrol kumulundan üretilen petrolü taşıyacak olan Keystone XL boru hattını iptal etmesi üzerine Kanadalı şirket TC Energy Corporation, ABD hükümetine 15 milyar dolarlık tazminat davası açacağını duyuracaktı.
(Kanada, Vancouver bölgesinde sıcak hava dalgasından dolayı birçok ani ölüm yaşandı. / Kaynak: Jennifer Gauthier / Reuters)
- Temmuz ayında Kanada’nın Lytton kentinde 49,6 °C, Seattle’da 42 °C ve Portland’da 46,5 °C ile peş peşe tarihi sıcaklık rekorları kırılacaktı. Kuzeybatı ABD ve batı Kanada'da aşırı sıcaklar eyaletleri kasıp kavuracak, yüzlerce kişi aşırı sıcaklardan hayatını kaybedecekti. Bir grup iklim bilimcisi ölümlere ve çok sayıda orman yangınına yol açan rekor sıcaklıkların "dünya modern tarihindeki en sıcak hava dalgası" olduğunu söyleyecekti.
- Kanada’da aşırı sıcaklar 25 Haziran’dan beri en az 719 kişinin ölümüne neden olacaktı. Tek bir gün içerisinde geniş bir alanda yaklaşık 12 bin yıldırım düşecek ve ülkede 136 orman yangını yaşanacaktı.
- Sıcaklık rekorlarının kırıldığı Kanada’nın British Columbia eyaletinde deniz sıcaklıkları da 50 dereceyi aşarak bir rekora imza atacaktı. Bilim insanları sahile vuran onbinlerce midye, istiridye ve denizyıldızı bulacak, 1 milyar kadar canlının denizde pişerek hayatını kaybettiği söylenecekti.
- ABD’de iklim değişimi kaynaklı aşırı hava olayları sonucu yaşananları Sunrise Movement (Gündoğumu Hareketi) aktivisti Ellen Sciales şöyle özetleyecekti: “Binalar denizin yükselmesiyle yıkılıyor. Altyapı eriyor. Yüzlerce insan aşırı sıcaktan ölüyor. Milyonlarca kişi elektriksiz. Okyanus tam anlamıyla yanıyor. İklim krizi şimdi burada.”
- California’nın Sacramento kentinde aşırı sıcaklardan dolayı kuruyan longoz ormanını kurtarmak için 2014 yılında başlayan proje kapsamında kunduzlar yardıma çağrılacak, ormanın kısa sürede dere kanallarına ve çok sayıda bitki türüne ev sahipliği yapan bir yaşam alanına dönüştüğü açıklanacaktı.
- Çin, çevreyi iyileştirmek ve doğal varlıkları korumak için karadaki topraklarının yüzde 25’ini “ekolojik koruma” alanı olarak belirleyerek buradaki insan faaliyetlerini kısıtlama kararı aldığını duyuracaktı.
- 2021 yılının tümünde kullanılması öngörülen doğal kaynaklar daha yedinci ay bitmeden 29 Temmuz günü tükenecekti. Tüketilen su, toprak, ağaç, temiz hava gibi ekolojik kaynakları karşılayabilmek için 1,75 Dünya’ya ihtiyaç duyulduğu uyarısı yapılacaktı. 2021’in 7. ayında bütün senenin kaynaklarını tüketmemiz, geri kalan 5 ayda 2022’nin kaynaklarını tüketmeye başladığımız demek oluyordu. Küresel Limit Aşım Günü, geçen yıl 2019'a oranla üç hafta ileri kaymıştı. Ancak, pandemi kısıtlamalarının etkisiyle kaynak kullanımında görülen bu azalma kısa ömürlü olmuştu. 2021 yılında yıllık karbon ayak izimiz 2020 yılına göre % 6.6 artarken #LimitAşımGünü 2019 yılındaki tarihine geri dönecekti.
Nehirlerin taşmasına ve binaları yıkmasına neden olan şiddetli yağmurlardan dolayı Belçika ve Almanya'da ölü sayısı 100'ü geçti. / Kaynak: Associated Press / Rhein-Erft-Kreis/Köln Bölge Hükümeti)
- Temmuz’da, başta Avrupa olmak üzere, dünyayı sel aldı. Almanya, Belçika, Hollanda, Çek Cumhuriyeti ve Britanya’da aşırı yağış ve sel felaketlerinde bir hafta içinde 200 kadar kişi ölecek, büyük maddi hasar oluşacaktı. Dünyanın öbür yakasında Çin’de gerçekleşen sel felaketinde de en az 33 kişi ölecek; Hindistan’daki sel felaketinde 115 kişi ölürken 90 bin kişi tahliye edilecek, Filipinler’deki sel felaketinde 15 bin kişi tahliye edilecekti.
- Aşırı hava olayları Türkiye’de de etkisini gösterecekti. Artvin’deki sel felaketinde 37 bina ve konut yıkılacak, 1459 bina hasar alacaktı. Rize’deki sel felaketinde 6 kişi ölecekti. Bu sırada Cizre’de 49.1 derece ile Türkiye’nin rekor sıcaklığı ölçülecek, Ege ve Akdeniz’de sayısı 100’ü aşan orman yangınları yaşanacaktı.
- Temmuz ayının son günlerinde Ege ve Akdeniz’de dev orman yangınları başlayacaktı ve kısa sürede bunlar rekor kırarak Türkiye tarihinin en büyük yangınları olarak kayda geçecekti. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli “Türkiye genelinde 28-29 Temmuz tarihlerinde 17 ilimizde toplam 58 orman yangını meydana geldi” diye açıklama yaparken kısa zamanda bu sayı hızla artacaktı. Manavgat’taki yangında 3 kişi hayatını kaybedecek, Bodrum-Güvercinlik’te yangınlar otellerin plajlarına kadar girecek, 3 bin kadar turist ancak deniz yoluyla tahliye edilebilecekti.
(İzmir’in Karabağlar ilçesi’nin Tırazlı Mahallesi yakınlarında başlayan, rüzgarın etkisiyle hızla yayılan orman yangını Menderes’e bağlı Yeniköy ve Bahçecik Mahalleleri’ne de sıçradı. / Kaynak: Emin Mengüarslan / AA)
- Yangınlara müdahalenin yetersiz kalması, 2019’da Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin Türk Hava Kurumu'nun elinde 6 yangın söndürme uçağı bulunduğu ve bunların üçünün faal olmadığı yolundaki sözlerini tekrar gündeme getirecekti. Temmuz başında basında yer alan haberlerde iki yıl önce kayyım atanan Türk Hava Kurumu yönetiminin tüm yangın söndürme uçağı pilotlarını ve teknisyenleri işten çıkardığı ortaya çıkmıştı. THK'nin eski yöneticileri, 'Yangın söndürme uçakları çürütülüyor' demişlerdi. Yangın söndürme uçağı krizi sürerken Türkiye Rusya’dan uçak kiralayacak ve birçok başka ülke uçak yardımında bulunacaktı.
- Türkiye’deki orman yangınlarından yükselen dumanlar ve küller hava kirliliğine neden olacak hatta rüzgârın da etkisiyle dumanlar Kıbrıs’a ulaşacaktı.
- Bununla birlikte, yılın son günlerinde Tarım ve Orman Bakanı gerçeklerin aslında bambaşka olduğunu ortaya koyan bir açıklama yapacak, “birçok gelişmiş ülkenin aylarca söndüremediği yangını söndürdük. Mesele uçak meselesi olsaydı ABD, Rusya gibi ülkeler 4-5 günde bu yangınları söndürürdü. Bu işler adet meselesi değil gönül meselesi” diyecekti.
Covid-19:
- ABD’nin Maryland eyaleti valisi, son bir ayda eyalette görülen covid-19 vakalarının %95’inin, hastaneye yatışların %93’ünün ve ölümlerin %100’ünün aşı yaptırmamış insanlardan oluştuğunu açıklayacaktı. Benzer şekilde İtalya’da da son altı ayda Covid'den ölenlerin yüzde 99'unun aşısız kişilerden oluştuğu açıklanacaktı.
- Daha kolay ve hızlı bulaştığı belirtilen koronavirüsün Delta varyantı, Almanya'da baskın varyant haline gelecekti. Robert Koch Enstitüsü'nden (RKI) yapılan açıklamaya göre, 21-27 Haziran tarihleri arasında tespit edilen tüm koronavirüs vakalarının yüzde 59’u Delta varyantıydı.
- Avrupa’da Delta varyantı nedeniyle covid-19 vakaları hızla tırmanırken Yunanistan, İtalya, Fransa ve Avustralya’da aşırı sağın liderliğinde onbinlerce kişinin katıldığı aşı karşıtı gösteriler gerçekleşecekti. Yüzlerce kişi çatışmalar sonucu gözaltına alınacaktı.
Yunanistan'ın başkenti Atina'da hükümetin belirli sektörler için zorunlu aşıları duyurmasının ardından aşı karşıtı protestocular parlamento binasının dışında gösteri yaptılar. / Kaynak: Alkis Konstantinidis / Reuters)
- Türkiye’de 10 günlük bayram tatiline girilirken 15 Temmuz’da günlük 7.304 olan covid-19 vaka sayısı 25 Temmuz’da 14.230’a yükselerek iki kat artacaktı.
- Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “Hastanede yatan hastalarımızın yüzde 95’i de aşısı tamamlanmamış kişiler” diyecekti.
Ağustos
Ayın sözü:
Bütün insanlığı ve tüm ülkeleri, Afganistan'da yaşanan insanlık trajedisine kayıtsız kalmamaya çağırıyoruz... Unutmamalı ki, sığınmacılık tercih değil, insan hakları sorunudur ve her insan bir gün sığınmacı olabilir.
Aralarında Oya Baydar, Akın Birdal, Pelin Batu, Aydın Engin, Baskın Oran gibi isimlerin de olduğu 200’ün üzerinde sanatçı ve aydın Taliban’dan kaçan Afgan sığınmacılar için iktidara ve muhalefet partilerine çağrı yaparak sığınmacılar için 'Acil Eylem Planı' talep etti. (Bianet)
Dünya
- Talihsiz Karayip ülkesi Haiti’de devlet başkanının suikastle öldürülmesinden sadece birkaç hafta sonra ülkeyi 7.2 büyüklüğünde bir deprem vuracaktı. Felakette az 2 bin kişi hayatını kaybedecek, 30 bin kişi de evsiz kalacaktı. Depremin dört gün ardından ise ülkeyi büyük bir kasırga vuracaktı. Depremin yerle bir ettiği altyapının üzerine gelen aşırı yağışlar sokaklarla caddeleri çamur deryasına çevirecekti.
(Haiti'deki deprem binaları yerle bir etti, yaklaşık 1.300 can aldı. / Kaynak: Jonathan Alpeyrie / Getty Images)
- Afganistan’da ABD'nin asker çekmeye başlamasının ardından hızla kentleri kontrol altına alan Taliban başkent Kabil’e girerek tüm devlet binalarını ele geçirecekti. Taliban, Afganistan İslam Emirliği'ni ilan ederken Devlet Başkanı Eşref Gani ülkeyi terk ederek Tacikistan’a kaçacak, kaçarken de yanında milyonlarca dolarlık nakit para götürdüğü iddia edilecekti.
(Taliban savaşçıları Afganistan, Kabil'deki Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'nın önünde. / Kaynak: Reuters)
- ABD ordusu kargo uçaklarıyla Kabil havaalanından ayrılırken Taliban’dan kaçan binlerce Afgan çaresizce uçaklara tutunmaya çalışacaktı. ABD askerleri havaya ateş açarken üçü havalanan uçakların tekerleklerine tutunan kişiler olmak üzere toplamda beş kişi hayatını kaybedecekti.
- Kabil Havalimanı’nda ABD Hava Kuvvetleri’ne ait bir kargo uçağının kanatlarına tırmanan ve uçak kalkarken peşinden koşan Afganlılar bir başka kargo uçağına binmeyi başaracaktı. Askeri uçağın pilotları, kapılarını Afganlara açacak ve uçak 640 Afgan mülteci ile birlikte havalanacaktı.
- Afgan Kadın Hakları lideri Mahbouba Seraj, Taliban’ın yönetimi ele geçirmesi üzerine şu sözlerle dünyaya seslenecekti: "Tüm dünya liderlerine ve tüm dünyaya 20 yıldır Afganistan'a yaptıklarınız için utanın diyorum!” Kadınlar Taliban yönetimine karşı birkaç sokak gösterisi düzenlerken özellikle kadın üniversite öğrencileri, memurlar ve gazeteciler için belirsizliklerle dolu bir süreç başlayacaktı.
- DW Türkçe’ye demeç veren Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği kurucularından Dr. Zakira Hekmat "Birçok kadın ‘Bizi Taliban götürmesin, bu ölüm daha şereflidir’ diyerek intihar ediyor” diyecekti.
- 20 yıldır savaş, yolsuzluk ve yoksullukla boğuşan Afganistan’ın Taliban yönetimi altına girmesinin sorumlusu olan Batı ülkelerini ise Afgan mülteciler korkusu saracaktı. Arka arkaya devletler sınırlarından Afganların geçişine müsaade etmeyeceklerini açıklarlarken Türkiye de İran sınırına duvar örmeye başlayacaktı.
(Türkiye-İran sınırına Türkiye hükümeti tarafından 243 kilometre boyunca duvar örüleceği açıklandı. / Kaynak: Sabah File Photos)
- Dünya liderlerini ‘Afgan mülteciler korkusu’ sararken birçok ülkede mültecilerle dayanışma eylemleri de örgütlenecekti. İngiltere’de Stop the War Coalition (Savaşı Durduralım Koalisyonu) tarafından İşçi Partisi eski başkanı Jeremy Corbyn’in de katıldığı binlerce kişilik bir eylem gerçekleşecekti. Avusturya’da bütün sol partilerin ve mülteci derneklerinin katıldığı mültecilerle dayanışma mitingi yapılacak, İtalya’da aralarında başkent Roma'nın da yer aldığı bazı belediye başkanları, Afgan sığınmacılara "insani koridor" açılması çağrısı yaparak belediye tesislerinin mültecileri ağırlamak için kullanılmasını teklif edecekti. Türkiye’de de kadın örgütleri Afgan kadınlarla dayanışma eylemleri gerçekleştirecekti.
Kabil'de tahliyelerin yapıldığı ve hâlâ binlerce insanın beklediği havalimanının dışında IŞİD’in üstlendiği 2 intihar saldırısı düzenlenecekti. Afganistan Sağlık Bakanlığı 170'den fazla kişinin öldüğünü açıklayacaktı. Saldırılarda sivillerin yanı sıra 13 ABD askeri de ölecekti.
- Bu katliamdan sadece 2 gün sonra ABD füzeyle 2 IŞİD’linin bulunduğu aracı vurduğunu söyleyecek; ancak, araçta 6’sı çocuk 9 sivil bulunduğu ortaya çıkacaktı. ABD uzun süre bu iddiayı reddetse de daha sonra kabul edecek ve özür dileyerek tazminat ödeyeceğini açıklayacaktı. Ama savaş suçuna neden olan askerler hakkında herhangi bir cezai işlem uygulanmayacağını da açıklayacaktı.
Türkiye
- Konya’nın Meram ilçesinin Hasanköy Mahallesi'nde Kürt bir aile olan Dedeoğulları’na yönelik saldırıda 7 kişilik bir katliam gerçekleştirilecekti. Katledilenlerin cenazesine çok sayıda partiden katılım olacak, birçok ilde katliam protesto edilecekti. Katliam hakkında hükümet yetkilileri arka arkaya bunun ırkçı bir saldırı olmadığı, olayın iki aile arasındaki eski bir husumetten kaynaklandığını söyleyecekler ancak, ortaya çıkan kamera görüntüleri, silah ve şarjör yedeklenmesi, ve olaydan önce bidonla benzin tedariki gibi “detay”lar, katliamın son derece planlı bir saldırı olduğunu ortaya koyacaktı.
- İnsan Hakları Derneği (İHD) katliam sonrasında yaptığı açıklamada, olayları iktidarın ayrımcı dilinin körüklediğini belirterek Konya Emniyet Müdürü’nün, Hrant Dink cinayeti sırasında da kusuru olan kişilerden biri olarak yargılananlar arasında olduğunu hatırlatacaktı.
- Bolu Belediye Meclis toplantısında yabancılara suyun 10 kat zamlı verilmesi konusu oy çokluğuyla kabul edilerek Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilecekti. Göçmen düşmanı Bolu Belediye Başkanı Tanju Özkan mülteciler için “Geldikleri gibi gidecekler!” derken AKP’li meclis üyelerine çay paketleri atacaktı.
(Altındağ'da Suriyeli göçmenlerin ev ve işyerlerine saldırıldı. / Kaynak: Sputnik / Sinan Onuş)
- Ankara’nın Altındağ ilçesinde Suriyeli ve Türkiyeli gençler arasında yaşanan kavgada Türkiyeli bir gencin ölmesinin ardından çoğunluğu Suriyeli göçmenlerden oluşan mahalleye yönelik bir pogrom girişimi yaşanacaktı. Suriyelilerin evleri taşlanacak, dükkânları tahrip edilecek ve yağmalanacaktı. Pogroma katılan ırkçı gruptan çok sayıda kişi gözaltına alınacak ve bunlardan 38’inin suç kaydı olduğu ortaya çıkacaktı.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, yılın ilk gününün gecesinde Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atadığı Melih Bulu’yu gene bir gece yarısı kararnamesi ile görevinden alacak, yerine bu sefer üniversite akademisyenlerinden Naci İnci’yi atayacaktı. Ancak, Boğaziçi Üniversitesi‘nde görevli öğretim üyeleri ve öğrenciler bu atamayı da protesto etmeye devam edeceklerdi. “Kayyımlar gidecek, biz kalacağız” sloganlarıyla Kuzey Kampüs’ten Güney Kampüs’e kadar yürüyüş gerçekleştirilecekti. Akademisyenler kendi aralarında rektör adayları oylaması yapacak ve Naci İnci güvenoyu alamayacaktı.
İklim-Çevre:
- Temmuz ayının son günlerinde başlayan orman yangınları Ağustos’un ilk haftalarında da devam edecekti. Ayın daha ilk iki günündeki orman yangını sayısı 100’ü geçmişti. Alevlerin zaman zaman 20 metreyi bulduğu Manavgat yangınlarında 9 kişi hayatını kaybedecek, Muğla’da 35 bin 365 kişi tahliye edilecekti.
- Yapılan analizlerde Manavgat yangınlarında 57 bin hektarlık alanın yandığı ve bunun ülke tarihinde yaşanmış en büyük yangın felaketi olduğu açıklanacaktı. Son yangınlarla birlikte yanan toplam alan yıllık ortalamanın yaklaşık 9 katına çıkmıştı. Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli “Son 2 yılda toplam 5 büyük yangın yaşayan Türkiye, son 12 günde 16 büyük yangınla karşı karşıya kaldı.” diyecekti.
- Tarım ve Orman Bakanlığı yangınlarda 33 bin kadar çiftlik hayvanı ve kovanın da yanarak yok olduğunu açıklayacaktı. Yangınlardan çıkan dumanlar caretta caretta yavrularının ışığı göremeyerek yolunu kaybetmelerine neden olacaktı.
- Tüm bu olayların ortasında AKP’li Gündoğmuş Belediye Başkanı Mehmet Özeren yanan evlerin yerine yapılacak olan TOKİ evlerini savunayım derken tarihî bir gaf yapacak, “çok eski evi olan vatandaşlar keşke bizim de evimiz yansaydı diyecekler" diyecekti.
- Orman yangınları hakkında hükümete yakın medya grupları ve sosyal medya hesaplarından ormanların bilinçli olarak yakıldığı yönünde komplo teorilerinin yayılmasının tehlikeli sonuçları olacaktı. Eline silah ve sopa alan bazı grupların yabancı plakalı arabalara ve şüphelendikleri kişilere saldırdığı, bazen de polis gibi kimlik kontrolü yaptıkları görülecekti.
- Ülkenin bir yanında orman yangınları yaşanırken diğer yanında sel felaketleri yaşanıyordu. Hakkari'nin Yüksekova ilçesindeki sel felaketinde 500 kadar koyun, Van'ın Başkale ilçesindeki selde ise yüzlerce hayvan ölecek ve birçok ev sel suları tarafından yıkılacaktı. Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde de sel felaketi nedeniyle maddi hasar oluşacak, Kastamonu-Rize-Bartın illerini kapsayan sel felaketlerinde ise toplam 77 kişi hayatını kaybedecekti.
(Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde 11 Ağustos'taki şiddetli yağışın ardından yaşanan sel felaketi. / Kaynak: AA)
- Orman yangınları sadece Türkiye’de değil tüm Akdeniz ülkelerinde yaşanıyordu. Yunanistan’da Ağustos ayının ilk haftalarında 600 civarında yangın çıkacaktı. Özellikle Atina’da ve Evia adasındaki yangınlar nedeniyle binlerce kişi tahliye edilecekti.
- İtalya’da ise aynı haftalarda yüzlerce orman yangını yaşanacaktı. İtalya’nın en büyük çevre örgütlerinden Legambiente, Sardinya'daki yangınlarda en az 30 milyon bal arısının öldüğünü açıklayacaktı. Ayrıca 15 milyon sürüngen, 2 milyon kuş, 2 milyon da memeli hayvanın öldüğü duyurulacaktı.
- Montoro kentinde 47,4C ile tarihi bir sıcaklık rekorunun kırıldığı İspanya’da da onlarca yangın çıkacak, bir diğer Akdeniz ülkesi Lübnan’da çok sayıda orman yangını meydana gelecek, Cezayir’de ise bir gün içerisinde 50’den fazla orman yangını çıkması sonucu 40’tan fazla kişi hayatını kaybedecekti.
- Orman yangınları ABD’yi de kasıp kavuracaktı. Kaliforniya’da haftalarca süren Dixie Yangını eyalet tarihinin en büyük tek kaynaklı yangını ve en büyük üçüncü yangını olarak kayıtlara geçecekti.
- Avrupa’nın güneyi, Afrika’nın orta bölgeleri ve Kuzey Amerika’nın Batısı orman yangınlarıyla mücadele ederken Sibirya'da sürmekte olan şiddetli orman yangınlarından çıkan dumanların 3000 km’den fazla mesafeyi aşarak tarihte ilk kez kuzey kutbuna ulaştığı açıklanacaktı.
(Sibirya'da orman yangınları birçok yerleşim yerini tehlike altına soktu. / Kaynak: AP / Ivan Nikiforov)
- Sibirya’da bu yaz 190 kadar yangının çıktığı ve toplamda Avusturya’nın iki katı büyüklüğünde alanın yandığı duyurulacaktı. Bu alan aynı haftalarda Türkiye, Yunanistan, İtalya, ABD ve Kanada’daki rekor yangınların toplamından daha büyüktü. Sibirya’da yangınlar o kadar geniş bir coğrafyaya yayılmış durumdaydı ki Rusya hükümeti söndürme çalışmalarına yetişemediği için yerleşim yerlerinin bulunmadığı alanlardaki yangınları söndürmeme kararı alacaktı.
- Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)'nin beklenen altıncı raporu yayınlanacak ve tüm dünyada şok etkisi yaratacaktı. 66 ülkeden 234 bilim insanının 5 yıllık çalışmayla hazırladığı rapor ilk kez bu kadar sert bir dille yazılmıştı. Rapor, İklim değişikliğinin "yaygın, hızlı ve yoğun" olduğunu belirtiyordu. IPCC raporu gelecek 20 yılda ortalama küresel sıcaklığın 1,5 santigrat dereceye ulaşmasının ve hatta aşmasının beklediğini kaydederken raporda 1,5°C eşiğinin aşılmadığı hiçbir senaryo yoktu.
- Raporda birden çok senaryo üzerinden olası iklim etkisi tahminleri yer alıyordu. En iyi senaryoda bile, 1,5 derecelik eşiğin aşılmasından sonra ortalama sıcaklığın ancak yüzyılın sonuna doğru yeniden 1,4°C’ye doğru düşüş göstereceği tahmin ediliyordu. Fakat bu en iyimser senaryoda dahi 2050'ye kadar Kuzey Kutbu’ndaki buzulların tamamının erimiş olacağı; iklim değişikliğinin okyanuslar ve buz örtüsü üzerindeki etkisinin geri döndürülemez boyutlara ulaşacağı açıklanıyordu.
- BM Genel Sekreteri António Guterres IPCC raporunu değerlendirdiği konuşmasında tarihe geçecek şu sözleri söyleyecekti: “[Bu rapor] insanlık için kırmızı bir alarmdır. Alarm zilleri sağır edici ve kanıtlar reddedilemez boyutta.” Guterres’in konuşmasında yaptığı ‘kırmızı alarm’ vurgusu iklim hareketi tarafından da hemen kullanılmaya başlanacaktı.
- İklim aktivisti Greta Thunberg ise “Rapor bize ne yapacağımızı söylemiyor. Cesur olmak ve bu raporlarda sunulan bilimsel kanıtlara dayanarak kararlar almak bizim elimizde. En kötü sonuçlardan hâlâ kaçınabiliriz, ancak bu, bugünkü gibi devam ederek ve krize kriz gibi davranmayarak olmaz.” diyecekti.
(Yokoluş İsyanı, Londra'da dev pembe masa ile İmkansız İsyan'ı başlattı. / Kaynak: Extinction Rebellion)
- Dünya iklim değişikliği kaynaklı felaketlerle sarsılırken ve IPCC raporu kırmızı alarm vermişken Yokoluş İsyanı (XR) Londra’da İmkânsız İsyan adını verdiği 10 günlük eylem dalgasını başlatacaktı. Binden fazla aktivist Trafalgar Meydanı’na dört metrelik dev bir pembe masa koyacak ve etrafına oturacaktı. Aktivistler iklim değişikliğinden etkilenen herkesin masaya oturmasını ve taleplerinin dikkate alınmasını talep edecekti. Ayrıca, fosil yakıt şirketlerini destekledikleri için finans şirketlerini de hedef alacaklardı.
- Biliminsanı İsyanı (Scientist Rebellion) platformu IPCC’nin ikinci raporu olarak ileriki aylarda yayımlanacak olan ve etki azaltma stratejilerine odaklanan taslak raporu sızdıracaktı. Rapora göre, gezegenin sınırlarını aşmamak ve iklim ve ekoloji felaketini engellemek için mevcut kapitalist modelden uzaklaşmamız gerekiyordu.
- BM, Madagaskar'ın iklim değişikliği kaynaklı kıtlığın görüldüğü ilk ülke olabileceğini duyuracaktı. Kuraklığın daha şimdiden büyük yıkıma yol açtığı bu ülkede, gıda bulamayan insanların böcek yemeye başladığı kaydedilecekti.
- Penguin Classics yayınevi, çevre ve iklim değişikliğine ait yazılı literatürde en fazla etki yaratmış 20 eseri tek paketlik bir seri halinde yayımlayacaktı.
- Ağustos ayındaki iklim felaketleri bir türlü son bulmayacak ve dünyanın dört bir yanında tarihî yangınlar, seller, kuraklık derken bir de ABD'yi tarihinin en güçlü beşinci kasırgası olan Ida Kasırgası vuracaktı. Kasırga, tüm New Orleans'ın elektriğini kesip, Mississippi Nehri'nin akışını tersine çevirecek, Louisiana'daki binaların çatılarını uçururken bir kişinin de ölümüne neden olacaktı.
Covid-19:
- Covid-19’la mücadelede en başarılı ülkelerden biri olan Yeni Zelanda'da aylar sonra ilk vaka tespit edilecekti. Hükümet derhal Auckland'da 7, ülkenin geri kalan kentlerinde ise 3 gün sürecek "tam kapanma" kararı alacaktı. Ülkede bütün bir pandemi döneminde sadece 26 kişi Covid’den ölmüştü.
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun araştırma bölümü olan DİSK-AR’ın açıkladığı rapora göre Türkiye’nin kendi vatandaşlarına yönelik Covid-19 harcamaları GSYH’sinin yüzde 2,7’sine (19 milyar dolar) denk geliyordu. Bu oran zengin ülkelerde ortalama yüzde 17,3, Yunanistan’da yüzde 21, Yeni Zelanda’da yüzde 19,3 olarak gerçekleşmişti.
(Batman Valisi ve Belediye Başkanvekili Hulusi Şahin, kentte artan covid-19 vakalarına karşı aşı seferberliği başlattı / Kaynak: DHA)
- Sağlık Bakanlığı tarafından İki doz Sinovac ve bir doz BioNTech aşısı yaptıranlara dördüncü doz aşı hakkı tanınacaktı. Batı ülkelerinde henüz hatırlatma dozu denilen 3. doz aşı tartışılırken 4. doz aşı uygulamasına dünyada ilk kez Türkiye’de başlanmış olunuyordu.
Eylül
Ayın sözü:
2025'e kadar Net Sıfır, falan filan. 2050'ye kadar Net Sıfır falan filan filan, net sıfır falan filan. İklim Nötr falan filan… Umut falan filan değildir. Umut doğruyu söylemektir. Umut harekete geçmektir ve umut daima halktan gelir.
İsveçli iklim aktivisti ve okul grevcisi Greta Thunberg, Milano’da gerçekleşen Youth4Climate (İklim için Gençler) zirvesinde konuştu ve iktidarların boş sözlerini eleştirdi. (Guardian)
Dünya:
- Eylül ayına tüm dünya için büyük bir kayıp haberiyle girilecekti. Müzisyen, yazar ve aktivist Mikis Theodorakis 96 yaşında öldü. Theodorakis, devrim mücadelesinden faşizme ve cunta rejimine karşı direnişlere kadar mücadele ve elbette sanat dolu bir yaşamı geride bırakarak dünyadan göçecekti. Son yıllarında aşırı sağın eylemlerine katılması hayal kırıklığı yaratmış olsa da geride unutulmaz eserler bırakacaktı. Girit’te kaldırılan cenazesinde halk Theodorakis’i, şarkılarını hep bir ağızdan söyleyerek uğurlayacaktı.
(Yunanistan'ın Atina Metropolitan Katedrali'nin dışında besteci için düzenlenen veda töreni sırasında, Yunan besteci Mikis Theodorakis'i tasvir eden bir pankartın önünde şarkı söyleyen insanlar / Kaynak: Reuters)
- Pire Metropolitliği ise hayatını kaybeden Mikis Theodorakis hakkında ağır hakaretler içeren bir yazılı açıklama yapacaktı. Açıklama, Yunanistan basınında Theodorakis’in aforoz edildiği şeklinde yorumlanacaktı.
- Ulusal Öncelikler Projesi tarafından yayınlanan bir rapora göre, ABD 11 Eylül saldırılarından bu yana yani 20 yıl içerisinde militarist politikalara yurtiçinde ve yurtdışında 21 trilyon dolardan fazla para harcamıştı.
- Afganistan'da yönetime geçen Taliban, yüksek öğretime dair bir genelge yayınlayarak işe başlayacaktı. Sınıflarda kadın ve erkek öğrencileri birbirinden ayıran perde zorunluluğu getirilirken, kadın öğrencilere peçe zorunluluğu da getirilecekti. Ayrıca kadınların spor etkinliklerine katılması da yasaklanacaktı.
- Uluslararası Af Örgütü’nün raporu Suriye’ye geri dönen sığınmacıların güvenlik güçlerince gözaltına alındığını ve işkenceye uğradığını ortaya koyacaktı. Raporda gözaltında kaybetme, cinsel saldırı ve tecavüz vakaları da kaydedilecekti.
- Birleşmiş Milletler raporuna göre kötü çalışma koşulları her yıl 1,9 milyon kişinin hayatına mal oluyordu. Kalp ve akciğer hastalıkları, beyin kanaması, iş kazaları gibi sebeplerin yanı sıra, ölümlerin en büyük sebeplerinden biri de uzun çalışma saatleri olarak gösterilecekti.
- Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, ABD ile Çin arasında yeni bir soğuk savaş riski olduğunu söyleyecekti. Sovyetler Birliği ile ABD arasındaki Soğuk Savaş döneminde net kurallar varken Guterres "Bugün her şey daha istikrarsız ve geçmişte kriz yönetmek için var olan tecrübe bile artık yok elimizde" diye konuşacaktı.
- Bu açıklama yaklaşık 20 Rus savaş gemisinin Karadeniz'de hakiki mühimmat kullanılan geniş kapsamlı bir atış tatbikatı gerçekleştirdiği günlerde gelmişti. Rus donanmasının gerçek mühimmatlı tatbikatı, Ukrayna’nın batısında ABD ile Ukrayna ordularının düzenlediği ortak tatbikat ile eş zamanlı olarak gerçekleştiriliyordu.
- Bu ay Rusya’da Parlamento seçimleri gerçekleşecekti. Seçimlerde Putin'in partisi Birleşik Rusya yüzde 49,82 ile birinci olurken Komünist Parti yüzde 19,00 ile ikinci olacaktı. Katılımın yüzde 51’de kaldığı seçimlerde Avrupa Birliği (AB) ve ABD ise Kırım'daki seçimleri tanımayacağını bildirdi. Seçimler muhalefetin ciddi şekilde bastırıldığı koşullarda gerçekleşmişti.
(ABD Sınır Devriyesi, Haitili göçmenlerin Rio Grande kıyısında, Del Rio, Teksas'taki Acuna Del Rio Uluslararası Köprüsü yakınlarında bulunan bir kampa girmelerini engellemeye çalışıyor. / Kaynak: AFP)
- ABD'yi Meksika'dan ayıran Rio Grande nehrinde at üstünde görev yapan ABD Gümrük ve Sınır Muhafaza birlikleri, sayıları 12 binin üzerinde olan Haitili göçmenlerin ABD’ye girmesini engellemek için atların dizginlerini kırbaç gibi kullanarak göçmenlere saldıracaktı. Basına yansıyan bu görüntüler epey tepki çekecekti.
- İsviçre'de eşcinsellere evlenme hakkı, evlat edinme hakkı ve eşcinsel birliktelik yaşayan kadınların suni döllenme yoluyla çocuk sahibi olma hakkını içeren referandum %62 oyla kabul edilecekti. Aynı anda halk oylamasına sunulan, ülkedeki zengin kesimden alınan varlık vergisinin artırılması oylaması ise %68 hayır oyu ile reddedilecekti.
- Yahoo! News, CIA'in, Wikileaks kurucusu, gazeteci ve yayıncı Julian Assange'ı kaçırmayı planladığını ve teşkilattaki bazı üst düzey yetkililerin ve Trump yönetiminin Assange’ı suikastle öldürme ihtimalini dahi aralarında konuştuğunu belgeleriyle ortaya çıkaracaktı.
- Almanya'nın başkenti Berlin'de ev kiralarının rekor oranda yükselmesine karşı düzenlenen referandumda, halkın yüzde 56'sı büyük şirketlerin elindeki dairelerin kamulaştırılmasına evet diyecekti. Yaklaşık 226 bin dairenin kamulaştırılmasına halkın yüzde 56'sı evet derken referanduma sunulan öneri somut bir yasa tasarısı olmadığı için bağlayıcılığı bulunmayacaktı. Ancak, buna rağmen yeni Senato ve meclisin oylama sonucunu dikkate alması umuluyordu.
Türkiye:
- Nisan ayında tahliye olan yazar Ahmet Altan toplam 4.5 yıl kaldığı cezaevinden çıktıktan sonra yaptığı ilk söyleşide, çok sayıda dile çevrilen kitaplarının neden Türkçe basılmadığı sorusuna, "Hapiste yazdığım romanların neden Türkiye’de basılmadığını bana sormayın" yanıtını verecekti.
- 2021 Uluslararası Hrant Dink Ödülleri’nin bu yılki sahipleri Mor Çatı Derneği’nin kurucularından Canan Arın ve Filipinli gazeteci Maria Ressa olacaktı. Ödül töreni pandemi nedeniyle online (çevrimiçi) olarak gerçekleştirilecekti.
(2021 Hrant Dink Ödülü'nün sahipleri Mor Çatı Derneği’nin kurucularından Canan Arın ve Filipinli gazeteci Maria Ressa oldu / Kaynak: Yeşil Gazete)
- Yüksek kira ve yurt ücretlerine karşı barınma hakkı talep eden Barınamıyoruz Hareketi’nden öğrenciler, yüksek konut ve yurt fiyatlarını protesto etmeye başlayacaktı. Öğrenciler sokak nöbetlerinin ilk gecesinde Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda, ikinci gecesinde de Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda uyuyacaktı. İkinci gününden itibaren birçok şehre yayılan Barınamıyoruz eylemlerine polis müdahaleleri başlayacak ve çok sayıda öğrenci gözaltına alınacaktı. Eylemlerin ardından muhalefet partilerine ait birçok belediye yeni öğrenci yurtları açma çalışmalarına başladığını açıklayacaktı.
- Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Türkiye’de 1 Mart 2021 - 31 Ağustos 2021 tarihleri arasındaki gösteri özgürlüklerine yönelik devlet müdahalelerini raporlayacaktı. Buna göre, 19 il ve 3 ilçede toplam 729 günlük, bir ilçede ise süresiz olarak eylem ve etkinlik yasağı getirilmişti. 23’ü kadın ve LGBTİ+ hakları, 21’i sendikal haklar ve 11’i çevre hakları konulu olmak üzere 124 eylem ve etkinliğe müdahale edilmişti. 119 kadın ve LGBTİ+ hakları savunucusu, 14 de çevre hakları savunucusu olmak üzere toplam bin 98 hak savunucusu gözaltına alınmıştı.
- AYM, trans bir kadın başvurucunun isim değişikliği talebinin “cinsiyet değişikliği ameliyatı olmadığı, kadın ismi alırsa toplumda yanlış algılar oluşabileceği” gerekçesiyle reddedilmesinin özel hayata saygı hakkını ihlal ettiğine karar vererek tarihî bir karara imza atacaktı.
- Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, akademisyenlerin ve mezun yakınlarının da katıldığı alternatif bir mezuniyet töreni düzenleyecekti. Güney Meydan'da gerçekleşen törene 450 mezun, 700’e yakın mezun yakını ve Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri katılacaktı. Alternatif mezuniyet töreninde, üzerinde atanmış yönetimin imzası olmayan, öğrencilerin "Direniş Diploması" olarak adlandırdıkları diplomalar akademisyenlerce mezunlara dağıtılacaktı.
(Boğaziçi Üniversitesi alternatif mezuniyet töreninde Can Candan konuşma yaptı. / Kaynak: Ahmet Emre)
- Bu sırada kayyum-rektörün de katılımıyla Boğaziçi Üniversitesi‘nde “154. Mezuniyet Töreni” çevrimiçi olarak yapılacaktı. Atanmış rektör Naci İnci’nin konuşmasının da yer aldığı Youtube videosu, yorumlara kapatılacak, ancak Boğaziçililer, videodaki “beğenmeme” (dislike) butonuna basıp İnci’yi protesto edecekti.
İklim-Çevre:
- Dişi ahtapotların istenmeyen çiftleşme girişimleri sırasında erkeklere kum, deniz kabuğu ve yosun fırlattığı ortaya çıkacaktı. Avustralya kıyılarındaki ahtapotların görüntüleri, 8 bacaklı hayvanların "kollarını, dokularını ve sifonlarından fışkıran suyu koordine ederek kullanabildiğini, böylece su sütunları boyunca materyalleri şiddetle fırlatıp bazen diğer ahtapotlara çarpmasına neden olduğunu" gösterecekti.
- Dünya Meteoroloji Örgütü'nün, son 50 yılı kapsayan araştırmasına göre, 1970'ten bu yana hava koşulları kaynaklı afetlerin sayısı 5 kat artmıştı. Rapora göre, aşırı hava koşullarından kaynaklanan afetlerde 2 milyondan fazla insan hayatını kaybetmiş, en çok can kaybı ise kuraklıktan kaynaklanmıştı.
- Ida Fırtınası nedeniyle kuvvetli sağanak yağış ve su baskınlarının yaşandığı New York ve New Jersey'de acil durum ilan edilecekti. New York, New Jersey, Pennsylvania, Connecticut ve Maryland’de en az 25 kişi hayatını kaybedecek, deniz dibi ve kenarındaki farklı noktalardan denize petrol akacaktı.
(Ida Fırtınası, Orta Atlantik boyunca New England'a doğru ilerlemeye devam etti ve bölgede tehlikeli sel koşulları yarattı. / Kaynak: Gamal Diab / EPA)
- ABD’de Kaliforniya orman yangınları Eylül ayında da yaşanmaya devam ederken yangınların, devasa boyutlara ulaşabilen sekoya ağaçlarına ulaşmasını engellemek için itfaiyeciler ilginç bir yöntem kullanmaya başlayacak, ulu ağaçların birkaç metrelik bölümü yanmaz alüminyum malzemeyle sarılacaktı.
- Suriye’de bir elektrik santralinde meydana gelen kaza sonucu Akdeniz’e yoğun miktarda petrol dökülecek, hızla bölgeye yayılan petrol tabakası uzaydan dahi görüntülenecekti. Kaydedilen görüntülerde 800 kilometrekarelik New York şehri büyüklüğündeki kirlilik görülebiliyordu. Dökülen petrolün bir kısmı Hatay'ın Samandağ sahiline de vuracaktı.
- Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) kuruluşu tarafından, yok olmakta olan türleri izlemek için hazırlanan bir liste, 138.374 türden 38.000'den fazlasının yok olma riskiyle karşı karşıya olduğunu ortaya çıkaracaktı.
(BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, 2.7 santigratlık sıcaklık artışının dünyanın "felakete" sürüklenmesi anlamına geleceği uyarısında bulundu. / Kaynak: Getty Images)
- Climate Action Tracker (CAT) adlı çevre koruma kuruluşunun analizine göre ise, G20 ülkeleri dahil 36 ülke ve AB’nin karbon emisyonları Paris İklim Anlaşması hedeflerinin çok uzağında kalmaktaydı. Analiz, Afrika’nın küçücük Gambia’sı dışında dünyada 1,5C hedefine uygun hareket eden tek bir ülke daha olmadığını gösterecek, insanlığı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükleyecekti. BM ise "Karbon salımı 2030'a kadar %16 artacak, dünya yanlış yolda" diyerek siyasi liderleri bir kez daha uyaracaktı.
- Global Witness (Küresel Tanık) kuruluşunun raporuna göre, 2020'de dünya çapında 227 kişi ile rekor sayıda çevre aktivisti öldürülmüştü. 2020 art arda en yüksek cinayetin yaşandığı ikinci yıl olacaktı. Paris İklim Anlaşması'nın 2015'te imzalanmasından bu yana, her hafta ortalama dört aktivist öldürülmüştü.
- Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 15 yıl sonra Hava Kalitesi Kılavuzu’nu güncelleyecekti. Yeni kılavuzda fosil yakıt kaynaklı hava kirliliği en büyük sağlık riski konumuna yükselecekti. DSÖ sadece 2018’de 8,7 milyon kişinin hava kirliliği kaynaklı hastalıklardan hayatını kaybettiğini açıklamıştı. Yani, dünyada insan için en büyük tehlikeyi hava kirliliğinin oluşturduğu apaçıktı. Hava kirliliği bilimcisi Aidan Farrow’a göre, yeni kılavuzda belirtilen tehlikeli maddelerin atmosferdeki sınır oranlarına bakıldığında dünyanın en büyük 100 kentinin hiçbiri bu standartları karşılayamıyordu.
- Greenpeace tarafından analiz edilen son verilere göre Rusya, ülke tarihinin gelmiş geçmiş en büyük orman yangını sezonunu yaşamıştı. Yangınlar, 2021'de 18 milyon hektardan fazla ormanı yok etmiş ve ülkenin orman yangınlarını uydu kullanarak izlemeye başladığı 2001'den bu yana rekor kırmıştı. Sibirya'nın tayga ormanları, yangınlar sebebiyle Haziran ve Ağustos ayları arasında atmosfere 970 megaton karbondioksit salmıştı. Bu, dünyanın geri kalanındaki tüm ormanların toplamından daha fazla miktarda bir karbon salımı anlamına gelecekti.
- Yeni bir araştırmaya göre, bebeklerin dışkılarında yetişkinlere göre 10 ila 20 kat daha fazla mikroplastik bulunuyordu. Daha önce yapılan araştırmalarda anne karnındaki bebek plasentlarında da mikroplastiklere rastlanmıştı zaten.
- Fridays for Future’ın (Gelecek İçin Cumalar) çağrısıyla gerçekleşen küresel iklim grevinde 99 ülkede, 1800’den fazla noktada yüzbinlerce genç iklim aktivisti Sistemi Kökünden Değiştir sloganı arkasında yürüyecekti. Greta Thunberg 100 binin üzerinde kişinin katıldığı Berlin’deki yürüyüşte bir konuşma yapacaktı. Almanya’daki seçimlerden iki gün önce gerçekleşen eylemde Greta, Almanya’nın karbon salımındaki önemli negatif rolünü hatırlatarak “oy vermek yetmez. Sokaklara inmeye devam etmeliyiz” diye seslenecekti.
- Türkiye’de de İstanbul, Ankara, Bodrum, Çanakkale, Bursa gibi şehirlerde yüzlerce iklim aktivisti iklim grevleri, yürüyüş ve etkinlikler düzenleyecekti. Türkiye’deki en büyük iklim grevi İstanbul Kadıköy’de gerçekleşecekti. Kalamış’ta vegan piknikte buluşan ve sonrasında iskele meydanında basın açıklaması yapan 400 kadar aktivist Gazhane’ye yürüyecek, etkinlik konuşmalar ve konserlerle devam edecekti.
(İklim aktivistleri Küresel İklim Grevi için Kadıköy'deki Gazhane'de toplandılar. / Kaynak: Twitter)
- Greta Thunberg, Eylül ayının sonlarında Milano’da gerçekleşen Youth4Climate (İklim için Gençler) zirvesinde konuşacak ve iktidarların boş sözlerini ünlü “bla bla bla” (laga luga) sözleri ile eleştirecekti: “2050'ye kadar Net Sıfır, falan filan. 2050'ye kadar Net Sıfır Falan filan filan, net sıfır falan filan. İklim Nötr falan filan.” Diyen Greta konuşmasında ayrıca “Artık umudun ne olduğuna iktidardakilerin karar vermesine izin veremeyiz. Umut pasif değildir. Umut falan filan değildir. Umut doğruyu söylemektir. Umut harekete geçmektir ve umut her zaman insanlardan gelir” diyecekti.
- Aynı zirvede konuşan Ugandalı aktivist Vanessa Nakate ise sadece ‘uyum önlemlerine’ odaklanmanın iklim adaletsizliği anlamına geldiğini söyleyerek "Açlığa uyum sağlayamazsınız. Yok oluşa uyum sağlayamazsınız" diyecekti.
(Greta Thunberg and Vanessa Nakate Milano'da Youth4Climate zirvesinde / Kaynak: AP)
- Guardian gazetesinin kıdemli çevre editörü Jonathan Watts “Dibe doğru yarış” başlığıyla gezegeni bekleyen yeni büyük felaketi yazacaktı. 3 ay önce küçük bir okyanus ülkesi olan Nauru ile Kanadalı bir maden şirketinin dünyanın ilk okyanus tabanı madenciliği için anlaşmaya vardığını duyuracaktı. Watts, insanlığın okyanus derinliklerine dair bilgisinin uzayın derinliklerine dair bilgisinden çok daha az olduğunu, bu konuda teknolojik ve bilimsel çalışmaların da çok az olduğunu, dolayısıyla bu girişimlerin insanlığı yeni bir ekolojik felakete sürükleyebileceğini yazacaktı.
- Kuraklık nedeniyle Van Gölü'nde sular 2 kilometre çekilecekti. Bazı kuş türleri gölü terk edecek, balık ölümlerinin de yaşandığı gölde suların çekilmesi sonucu tarihi kalıntılar ortaya çıkacaktı. Burdur’da yaban hayatı koruma alanı olan ve 122 kuş türünün yaşadığı Karataş Gölü’nün de tamamen kuruduğu açıklanacaktı.
- Marmara Denizi'nde Bilim-2 Gemisi ile önemli araştırmalar yürüten ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü'nde görevli bilim insanları, müsilaj sonrasında denizin 22 metrenin altında yaşamın bittiğini açıklayacaktı.
(Müsilaj nedeniyle su altı yaşam büyük tehdit altında / Kaynak: AA / Şebnem Coşkun)
- Amasra'da uzun yıllardır termik santral kurmayı başaramayan Hattat Holding, kentin belediye meclisi ve CHP’li belediye başkanına ticari itibarının zedelendiğini ileri sürerek 1 milyon liralık manevi tazminat davası açacaktı. Şirket, Belediye Başkanı Çakır’ı İçişleri Bakanlığı’na da şikâyet edecekti.
Covid-19:
- Koronavirüsün son derece bulaşıcı bir varyantı olan Delta varyantı dünya genelinde yayılırken, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de vaka sayıları artacaktı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'deki Covid-19 vakalarının yüzde 90'ından fazlasının "Delta" veya "Delta Plus" olduğunu, yani Delta varyantının dominant (baskın) hale geldiğini duyuracaktı.
Ekim
Ayın sözü:
Bu düşüncelerle yağmurun sesini dinleyeceğim ve hayatın nasıl bir mucize olduğunu bize işaret eden gökkuşağını görmeyi bekleyeceğim.
1434 gündür tutuklu olan Osman Kavala’nın Karar gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan'a gönderdiği mektuptan. (Karar)
Dünya:
- Fransa'nın eski cumhurbaşkanlarından Nicolas Sarkozy, 2012 seçim kampanyasını yasa dışı yollardan finanse etmekle yargılandığı davada suçlu bulunacaktı. Sarkozy'ye 1 yıl hapis cezası verilecekti. Sarkozy, böylece Fransa tarihinde hapis cezası alan ilk ve tek cumhurbaşkanı olarak tarihe geçecekti.
- İtalya'nın göçmen entegrasyonu açısından örnek gösterilen Riace kasabasının eski belediye başkanı Domenico Lucano, yasadışı göçe yataklık etmekten suçlu bulunarak 13 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılacaktı. Savcılığın 7 yıl 11 ay hapis talep etmesine rağmen mahkemenin bunun neredeyse iki katı bir ceza kararı alması ülkede şaşkınlık yaratacaktı. 2018'de Macerata kentinde ateş açarak 6 Afrikalıyı yaralayan bir ırkçı 12 yıl hapse mahkûm edilmişti. Mülteci dostu başkana ise bu katliamı gerçekleştirenden daha fazla ceza verilmesi tepkilere yol açacaktı.
- Katolik dünyasının ruhanî lideri Papa Françesko yaptığı bir açıklamada sömürgeciliği kastederek Meksika'da kilisenin yaptıklarını “insana ıstırap veren bir hata” olarak kabul edecekti. Fakat bu açıklamaya tepkiler de gecikmedi. Madrid Özerk Bölgesi’nin sağcı Başkanı İsabel Ayuso, Papa’yı eleştirerek İspanya'nın Amerika kıtasına “özgürlük” ve “medeniyet” götürdüğünü savunacaktı.
- Kiliselerde Cinsel İstismar Bağımsız Komisyonu (CIASE) Başkanı Jean-Marc Sauvé, 2,5 yıllık araştırma sonucu Fransa'daki kiliselerde 1950'den bu yana 216 bin çocuğun cinsel istismara maruz kaldığını açıklayacaktı. Senede 3 bini aşkın sayıda çocuk istismar edilmişti. Günde 8’den fazla çocuk. 70 sene boyunca her gün 8 çocuk! Suçlanan rahiplerin ve diğer din adamlarının sayısı da 115 bin gibi muazzam bir sayıya ulaşıyordu.
("Pandora Belgeleri" olarak adlandırılan veri sızıntısında 330 mevcut ve eski politikacının gizli hesapları olduğu açığa çıktı./ Kaynak: The Guardian)
- Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) 117 ülkeden 600'den fazla gazetecinin incelediği yaklaşık 12 milyon belgeyi Pandora Belgeleri adıyla dünyaya duyuracaktı. Belgeler zenginlerin vergiden kaçınmak için servetlerini nasıl “vergi cenneti” adalara ve ülkelere kaçırdıklarını gözler önüne seriyordu.
- The Washington Post, Süddeutsche Zeitung, BBC, Istories, El Pais, Le Monde, The Guardian ve Türkiye’den DW Türkçe’nin dahil olduğu 150 medya organının ortak çalışması dünyada şimdiye kadar yapılmış en büyük ortak çalışmaya dayalı gazetecilik örneği olacaktı.
- Belgelerde kimler yoktu ki; üst düzey siyasetçiler, diplomatlar, bürokratlar, şirket yöneticileri, ünlüler, krallar, prensler... Belgelerde Türkiye’den de çok sayıda kişi ve şirket sahibinin ismi geçiyordu.
- Belgelerde Türkiye'den 220'den fazla isim yer alıyordu. DW Türkçe’den Pelin Ünker ve Serdar Vardar, Pandora Belgeleri’nde offshore (vergi cenneti) hesaplarda para ve menkulleri bulunan Rönesans, Çalık, Cengiz, Demirören Holding, Doğan ve Ciner Medya Grupları gibi şirketlerin üst düzey yöneticilerinin transfer ve satın alma işlemlerini ayrıntılı olarak yayımlayacaktı. Şirketlerin ve adı geçen kişilerin hemen hepsi, işlemleri doğrulayacak ama “yasa dışı bir işlem yapmadıklarını” açıklayacaklardı.
- Pandora Belgeleri ile ortaya saçılan vergi kaçırma olayları üzerine yardım kuruluşu Oxfam "Eksik hastaneler burada. İhtiyacımız olan bütün ek öğretmen, itfaiyeci, kamu görevlisi için gereken ek para burada" ifadelerini kullanacaktı. Çok sayıda STK ise paravan şirketlerin yasaklanmasını ve küresel vergi uygulaması talep etti.
- Pandora Belgeleri ile küresel zenginlerin kaçırdığı vergiler bir kez daha gündem olurken Türkiye'nin de aralarında olduğu 136 ülke, uluslararası şirketlerden yüzde 15 kurumlar vergisi alınmasında anlaşacaktı.
- Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi'nin raporunda, Libya'daki iç savaşta Suriyeli çocuk savaşçıların da kullanıldığına ve Türkiye'nin bu "çocuk savaşçıların Libya'ya götürülüp savaştırılmasında" rol oynadığına dair ifadeler yer alacaktı.
(Roma'da binlerce kişi zorunlu COVID sertifikasına karşı yürüyüş yaptı. / Kaynak: Cecillia Fabiano / AP)
- İtalya'nın başkenti Roma'da 10 bin kişinin katıldığı aşı ve Covid sertifikası karşıtlarının gösterisinde neofaşist gruplar ülkenin en büyük işçi sendikası Cgil'in-çicielle merkez binasına ve polis araçlarına saldıracaktı. Saldırının ardından faşizm karşıtları da şiddet eylemlerini tetiklediği öne sürülen neofaşist Forza Nuova partisinin kapatılması için kampanya yapmaya başlayacaktı.
- 16 Ekim’de faşizme karşı 200 bin kişinin katıldığı büyük bir gösteri düzenleyen anti-faşist harekete destek veren sol partiler mecliste Forza Nuova’nın kapatılması için önerge vereceklerdi.
- Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ersan Saner, hükümetin istifa ettiğini bir TV canlı yayını esnasında duyurarak en erken zamanda seçimlere gidilmesini isteyecekti. Ulusal Birlik Partisi Başkanlığı’na ve Başbakanlığa Türkiye’nin aktif desteği ile gelen Saner’in “müstehcen” bir video kaydının da sosyal medyaya sızdırılması üzerine Saner partisinden istifa ettiğini ve siyaseti bıraktığını açıklayacaktı.
- Sudan'da demokratik geçiş sürecine karşı çıkan binlerce kişi başkent Hartum'da sokaklara çıkıp orduya ülke yönetimini ele geçirmeleri çağrısı yapacaktı. Sudan hükümeti Eylül ayında eski diktatör El Beşir'in destekçilerinin 'askeri darbe girişimini önlediklerini' söylemişti. Ancak darbe yanlısı eylemlerin ardından ordu gerçekten yönetime el koyacak ve Başbakanı ev hapsine alacaktı. Darbeye karşı sokağa çıkan onbinlere ateş açılması sonucu onlarca darbe karşıtı hayatını kaybedecekti.
- Belarus-Polonya sınırında bu sırada bir mülteci krizi patlak verecekti. AB ülkeleri tarafından tanınmayan Belarus yönetimi uçaklarla Türkiye’den getirildiği söylenen çoğunluğu Iraklı yüzlerce mültecinin Polonya’ya geçişine izin verecekti. Polonya ise sınıra binlerce asker yığarak buna yanıt verecekti. Haftalarca eksi derecede soğukta sınırı geçmeyi umut eden mültecilerden ölenler olacaktı. Bir kez daha sınırın güvenliği yaşam güvenliğinin yerini alacaktı.
(Belarus-Polonya sınırındaki Bruzgi-Kuznica sınır kapısı yakınlarındaki Polonya kampına geçmeyi hedefleyen göçmenler. / Kaynak: AFP)
- “Facebook Belgeleri” diye adlandırılacak binlerce sayfalık şirket belgeleri, şirketin uygulamalarına daha fazla sessiz kalmak isteyen bir çalışanı tarafından sızdırılacak ve şirketin büyüme amacını diğer her şeyin önüne koyduğu ortaya çıkacaktı.
Türkiye:
- Ekim ayında Türkiye’de yaşananlara baktığımızda Anayasa Mahkemesi (AYM) ilk kez bir kadın cinayetinde devleti suçlu bulacaktı. AYM eski eşi tarafından öldürülen akademisyen Serpil Erfındık'a yönelik yeterli önleyici ve koruyucu tedbirler alınmadığı gerekçesiyle ihmali olan kamu görevlilerinin yargılanmasına karar verecekti.
- Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve tabip odaları; “Karanlığa Karşı; Önlüğümüzün Beyazına, Özlük Haklarımıza, Halkın Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz – Emek Bizim Söz Bizim” başlığıyla bir mücadele süreci başlatacaktı.
- Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunda, vekiller arasındaki gerilimi ve stresi önlemek amacıyla zemine anti-statik halılar döşenecekti. Elektronik sistemlerden kaynaklanan vücuttaki yoğun elektriği önlemek için de zemine bakır tel topraklama yöntemi uygulandığı açıklanacaktı. Ancak pek fayda etmemiş olacak ki mecliste yumruklu tartışmalara devam edilecekti.
- Danıştay, Hrant Dink'in öldürülmesinde İçişleri Bakanlığı'nın hizmet kusuru olduğu gerekçesiyle mahkemenin 1 milyon 66 bin liralık tazminat kararını onayacak, İçişleri Bakanlığı'nın kararın düzeltilmesi istemini ise reddedecekti.
- Osman Kavala davası hakkında ülke –ve belki de dünya– tarihine “Büyükelçiler Krizi” olarak geçecek gelişmeler yaşanacaktı. ABD'nin Türkiye Büyükelçiliği; Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda büyükelçiliklerini de etiketleyerek 4 yıldır tutuklu yargılanan Osman Kavala'nın derhal bırakılması gerektiğini belirten bir tweet atacaktı. Türkiye ise büyükelçileri Dışişleri Bakanlığı'na çağıracak ve ardından bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bu büyükelçilerin “personae non gratae” yani istenmeyen kişiler olarak ilan edilmeleri talep edilecekti. Bu kriz, büyükelçilerin Viyana Sözleşmesi’nin 41. Maddesine atıf yapan, yani içişlerine müdahil olmadıkları anlamına gelen yeni bir mesaj yayınlamaları ile daha fazla büyümeden dindirilecekti.
(Büyükelçilerin ortak açıklaması sonucu Osman Kavala davası Türkiye ve açıklamayı yapan ülkeler arasında diplomatik bir krize neden oldu. / Kaynak: Kerem Uzel / Narphotos)
- Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Büyükelçilerin açıklamasına tepki gösterirken Kavala için “Soros artığı” diyecek, bunun üzerine Kavala da cezaevinden yaptığı açıklamada "Bu şartlar altında adil bir yargılama yapılmasına imkân kalmadığından, bundan sonra duruşmalara katılmamın anlamsız olacağına inanıyorum" ifadesini kullanacak ve bir daha duruşmalara katılmayacaktı.
- The World Justice Project (Dünya Adalet Projesi) adlı kuruluşun her yıl hazırladığı Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde bu yıl 139 ülke arasında 117’inci sırada yer alan Türkiye’de haftalardır babasını arayan bir kadının “Dün akşam babamın cezaevinde olduğuna dair telefon aldım. Netleşmesi için bekledim biraz, artık duyurabilirim. Babam yaşıyor. :)” diye sevinçle twit atması, tarihi bir anlam kaymasını barındırması açısından da tarihe düşülen bir not olacaktı. Türkiye artık kaybolan insanların öldürülmeyip de hapiste bulunmasına sevinilen bir ülkeydi.
- Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü, Türkiye'yi “kara para aklama” ve “terörizmin finansmanı” ile mücadele konusunda “yeterince çaba göstermeyen” ülkelerin bulunduğu “gri liste”ye aldıklarını duyuracaktı. Her zaman olduğu gibi bu kararın bir yaptırımı olmadığı söylense de IMF’nin mayıs ayında yayınladığı bir rapora göre Mali Eylem Görev Gücü tarafından gri listeye alınan ülkelere sıcak para girişinde milli gelirin yaklaşık yüzde 3'üne denk gelen miktarda azalma meydana gelebildiği biliniyordu.
- Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kayyum-rektör dediği Naci İnci protestosu nedeniyle bir kez daha çok sayıda öğrenci gözaltına alınacaktı. Naci İnci, protestolarla ilgili olarak, "Makam arabasının üzerinde tepinmek insani değil. Bunlar bir projenin parçası. Buranın 30 yıllık hocası olarak üniversitemi belirli bir zümrenin dayatmasına teslim etmeyeceğim" diyecek ve aslında kadınları erkek şiddetinden korumak amacıyla çıkarılan 6284 sayılı kanunu kullanarak 14 öğrenci hakkında tedbir kararı aldıracaktı. 4 Ekim eylemlerinde gözaltına alınan iki öğrenci tutuklanarak yeni yıla cezaevinde girerken, 18 öğrenci hakkında da okuldan uzaklaştırma kararı verilecekti.
(Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyum Rektör Naci İnci’yi protesto etmek isteyen öğrenciler, polis tarafından engellendi. / Kaynak: Ibrahim Mase)
- Yazar ve gazeteci Ahmet Altan, 4,5 yıl süren hapishane döneminde yazdığı kitaplardan biri olan Hayat Hanım romanıyla edebiyat dünyasının en önemli ödüllerinden biri olan Femina’yı kazanacaktı. Tamamı kadınlardan oluşan bir jüri tarafından verilen Femina ödülünü alan ilk Türkiyeli edebiyatçı olan Altan, “ödülü Hayat Hanım’ın yıllarını geçirdiği hapishanelere siyasi nedenlerle haksızca kapatılan Türk ve Kürt kadınlara armağan etmek istiyorum" diyecekti.
- Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon yetkisini iki yıl daha uzatan tezkereye CHP beklenmedik şekilde “hayır” oyu verecekti. Ancak Millet İttifakı’ndaki ortağı İyi Parti “evet” oyu kullanacaktı. Böylece tezkere AKP, MHP ve İyi Parti’nin oyları ile kabul edilecekti.
İklim-Çevre:
- Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yapılan analize göre, fosil yakıt endüstrisinin her 1 dakikada 11 milyon dolarlık desteklerden yararlandığı ortaya çıkacaktı. IMF sadece 2020 yılında fosil yakıt şirketlerine 5,9 trilyon dolar değerinde destek verildiğini açıklayacaktı.
- İklimle ilgili dünya genelinde 2012 ile 2020 yılları arasında yayımlanan 90 bin makaleyi araştıran bilim insanları, bu meta analiz sonucu bilim dünyasının %99,9’unun iklim değişikliğini bir gerçeklik olarak kabul ettiğini ortaya koyacaktı.
- BM iklim raporunun hazırlanması sürecine dair BBC tarafından sızdırılan belgeler, ülkelerin iklim değişikliğiyle nasıl mücadele edileceğine dair raporu değiştirmeye çalıştığını ortaya koyacaktı. Belgeler Suudi Arabistan, Japonya ve Avustralya'nın da aralarında bulunduğu ülkelerin, Birleşmiş Milletler’den fosil yakıt kullanımından hızla uzaklaşmayı içeren vurguları önemsizleştirmesini istediklerini gösteriyordu. Belgeler ayrıca, bazı zengin ülkelerin yeşil teknolojilere geçmeleri için yoksul ülkelere daha fazla fon ayırmakta isteksiz olduklarını da gösterecekti.
- Türkiye 6 yıl gecikmeden sonra sonunda Paris İklim Anlaşması’nı TBMM’de onaylayacaktı. Ancak aynı günlerde çelişkili bir şekilde Yavuz sondaj gemisini, petrol ve gaz arama çalışmalarına katılmak üzere Karadeniz'e yollayarak fosil yakıtları terk etmeyeceğinin sinyalini de vermiş oluyordu.
- Türkiye’nin bunca yıldan sonra Paris Anlaşması’nı imzalamasının arkasında kendisine maddi destek sözü verilmesinin olduğu ortaya çıkacaktı. Plana göre desteğin 2 milyar Euro’luk kısmı Dünya Bankası, yaklaşık 1 milyar Euro’luk kısmı Fransa ve 200 milyon Euro’dan fazlalık kısmı da Almanya tarafından karşılanacaktı.
(Protestocular, Beyaz Saray'ın dışındaki bir mitingde Biden yönetimini iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve fosil yakıtları yasaklamak için daha fazlasını yapmaya çağırıyor. / Kaynak: AP)
- BM iklim zirvesi COP26’ya haftalar kala dünyanın dört bir yanında devletlere baskı yapabilmek için aktivistler sokaklara inecekti:
- Amerikalı iklim aktivistleri Biden yönetimine “iklim acil durumu ilan edin, tüm yeni fosil yakıt projelerini durdurun, iklim adaleti için savaşın ve adil ve yenilenebilir enerji devrimini başlatın." demek için beş gün süren eylemler düzenleyecekti. ‘Halka karşı Fosil yakıtlar’ adı verilen eylemlerde aralarında çok sayıda yerlinin de bulunduğu toplam 655 aktivist gözaltına alınacaktı.
- Belçika’da İklim Koalisyonu 70 bin kişinin katıldığı dev bir gösteri düzenleyerek Yeni Yeşil Anlaşma talep edecekti.
- 22 Ekim’de Fridays for Future’ın çağrısıyla bir kez daha dünyada iklim grevleri ve eylemleri gerçekleşecekti. Yine “sistemi kökünden değiştir” sloganıyla onbinlerce aktivist sokaklardaydı.
- İklim aktivistleri sokaklardayken devletler de boş durmayacaktı! Elektrik üretimlerinde nükleer santrallerin önemli yer tuttuğu 10 Avrupa Birliği (AB) üyesi ülke, karbonsuz enerji üretimi için nükleer enerjinin ‘yeşil yatırım’ olarak sınıflandırılmasını talep edecekti.
- COP26 zirvesine günler kala bazı devletler yenilenmiş ‘net sıfır’ hedeflerini ilan edeceklerdi. IPCC raporuna göre dünyanın 2050 yılına kadar ‘net sıfır’ hedefine ulaşması gerekirken Suudi Arabistan 2060, Türkiye 2053, Çin 2060, Hindistan 2070 yılında ‘net sıfır’a ulaşacağını açıklayacaktı.
- COP26 zirvesi hakkında olumsuz haberler gelmeye ve aktivistler uyarı yapmaya devam ederken bir uyarı da Frankie isimli dinozordan gelecekti. Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansı tarafından hazırlanan animasyonda, yok olan dinozorların temsilcisi Frankie, iklim zirvesi sırasında kürsüye çıkıyor, 65 milyon yıl önce yok olmuş bir türün temsilcisi olarak dünyayı uyarıyor, fosil yakıtlardan uzak durulması ve “yok oluşun seçilmemesi” çağrısı yapıyordu.
(UNDP'nin kısa filminde, dinozor Frankie dünya liderlerini dünyayı yok etmemeye çağırıyor. / Kaynak: UNDP)
Covid-19:
- Aşı karşıtlarının sıkça öne çıkardığı ve Covid-19 aşıları sonrasında kalp kası iltihabı diye de bilinen miyokardit’in görülme riskini analiz eden makale, hesaplama hatası nedeniyle yazarları tarafından geri çekilecekti. Böylece komplo teorilerinin bir dayanağı daha ortadan kalkmış olacaktı.
- Dünya Sağlık Örgütü, yoksul ülkelere aşı sağlama programı olan COVAX’ın işlemediğini çünkü zengin ülkelerin ikili anlaşmalarla aşı şirketlerinden COVAX’tan daha pahalıya aşı alarak stok yaptıklarını açıklayacaktı.
- Delta varyantının bir alt türünün yayıldığı Rusya salgının yeni merkezlerinden biri olacaktı. Günlük ölüm sayısı bini aşarken vaka sayısı da 33 bini aşacaktı. Başkent Moskova’da koronanın yayılmasını önlemek amacıyla 10 günlük ücretsiz izin kararı alınacaktı.
- Vaka sayıları Almanya’da 20 bini bulacak ve hatırlatma dozu denilen üçüncü doz aşıların uygulanması kararı alınarak yakın zamanda kısıtlamalar yeniden uygulanmaya konacaktı.
Kasım
Ayın sözü:
İhanet.
Dünyadan dört genç iklim aktivisti, Greta Thunberg, Vanessa Nakate, Dominika Lasota ve Mitzi Tan'ın, COP26 için dünya liderlerine seslenen imza kampanyası metni, karbon emisyonlarını düşürmekte başarısız olan siyasetçileri “ihanet”le suçluyor ama gerekli cesareti gösterip eyleme geçerlerse milyarları arkalarına alacaklarını belirtiyor.
Dünya:
- Kasım ayına Glasgow’da düzenlenen BM iklim zirvesi COP26 damgasını vuracaktı. Zirve daha sürerken aralarında Kıbrıs, Yunanistan, ABD ve Fransa'nın da bulunduğu sekiz ülke Doğu Akdeniz'de enerji güvenliğini sağlama senaryolarının tatbik edildiği bir askerî tatbikat düzenleyecekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise doğalgaz arama çalışmalarını sürdüreceklerini söyleyecekti.
(Genç iklim aktivistleri, COP26'da dünya liderlerinin 'iklim acil durumuyla yüzleşmesini' talep etti.)
- BM iklim zirvesi COP26 başlar başlamaz dört genç iklim aktivisti, Greta Thunberg, Vanessa Nakate, Dominika Lasota ve Mitzi Tan bir imza kampanyası başlatacak ve daha 24 saat içinde 1 milyon imzayı bulacak metin karbon emisyonlarını düşürmekte başarısız olan siyasetçiler için “ihanet” diyerek başlayacaktı. İhanet sözcüğü zirve sonunda da aktivistler tarafından tekrarlanacaktı.
- COP26 zirvesi Çin Başkanı Şi Cinping, Rusya başkanı Putin, Brezilya Başkanı Bolsonaro ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi isimlerin zirveye katılmama kararlarıyla başlayacaktı. Öte yandan zirveye katılan gruplar arasında en kalabalık temsilci grubunun 503 temsilci ile fosil yakıt şirketleri olduğu ortaya çıkacaktı.
- Zirve boyunca her gün toplantı salonları içerisinde ve dışarıda şehrin farklı noktalarında sürekli olarak protesto eylemleri gerçekleşecekti.
- Greta Thunberg, COP26 protestosunda küfür ettiği için eleştirileri üzerinde toplayacaktı. Protesto sırasında zirveye katılan ‘liderlerle’ alay eden bir şarkı söylerken kötü söz kullandığı için gelen eleştirilerin ardından Greta ‘net sıfır küfür’ hedefini şu sözlerle açıklayacaktı: “Küfür ve kötü dil konusunda net sıfır uygulamaya karar verdiğimi duyurmaktan memnuniyet duyuyorum. Kötü bir şey söylemem gerektiğinde, bunu güzel bir şey söyleyerek telafi edeceğime söz veriyorum.”
- Greta; beyaz, kuzeyli ve zenginlerin buluşması denen COP26 hakkında da “COP26 şimdiye kadarki en dışlayıcı COP olarak adlandırıldı. Bu artık bir iklim konferansı değil. Bu bir Küresel Kuzey yeşil badana festivalidir. İşlerin her zamanki gibi sürdüğü iki haftalık bir bla bla bla.” Diyecekti.
(Genç bir protestocu, Glasgow'daki BM İklim Değişikliği Konferansı (COP26) dışında 5 Kasım'da gençlerin önderlik ettiği Fridays for Future yürüyüşünde kalabalığa sesleniyor. / Kaynak: Reuters)
- 5 Kasım’da Fridays for Future (Gelecek İçin Cumalar) hareketinin çağrısıyla Glasgow’da iklim grevi ve yürüyüşü gerçekleştirilecekti. Bir süredir Glasgow şehrinde grev yapmakta olan temizlik işçileriyle de birleşen aktivistler 30 bin kişilik büyük bir eylem gerçekleştirerek zirve delegasyonlarına baskı yapacaklardı.
- 6 Kasım’da COP26 Koalisyonu’nun çağrısıyla dünyanın dört bir yanında 300’den fazla şehirde bir kez daha milyonlar sokaklara inecekti. Glasgow’da ise aşırı yağmur ve soğuğa rağmen 100 bin kişilik dev bir eylem gerçekleşecekti.
- Aralarında Sezen Aksu, Sertap Erener, Feryal Öney, Ömer Madra, Yetvart Danzikyan gibi isimlerin de olduğu 120’den fazla aktivist COP26 zirvesinde biraraya gelen devletlere seslenen bir imza metni yayınlayarak 6 Kasım küresel eylem gününde herkesi Kadıköy’de aktivistlere katılmaya çağıracaktı. Kadıköy’de biraraya gelen yüzlerce aktivist de “iklimi değil sistemi değiştir” diyerek basın açıklaması gerçekleştirecek ve konserlerle birlikte konuşmaların da yapıldığı bir etkinlik düzenleyecekti.
- COP26 zirvesinde konuşan, Pasifik ada ülkelerinden Palau'nun lideri Surangel Whipps Jr. "Yavaş ve acı verici bir ölümün onurlu bir tarafı yoktur. Sadece yavaş ve acı verici çöküşümüze tanıklık etmemiz için bizi süründürmek yerine, adalarımızı bombalasanız yeridir" diyerek çarpıcı bir konuşma yapacaktı.
- COP26’nın ikinci haftasında zirve ve eylemler için Glasgow’a gelen aktivistlerin alternatif zirvesi olan İklim Adaleti için Halkların Zirvesi de başlayacaktı. Aktivistlerin yanı sıra yerli halkların ve işçi temsilcilerinin de katıldığı alternatif zirvede çok sayıda toplantı ve etkinlik gerçekleştirilecekti.
- Zirvenin son gününde, zirvenin çöktüğünü söyleyen aktivistler Glasgow’da gösteri düzenleyeceklerdi. Zirve toplantılarına katılabilen STK temsilcileri de zirveyi terk ederek dışarıya çıkacak ve eylemlere destek verecekti.
- Zirvenin son gününde devletlerin karar metninde uzlaşamaması nedeniyle zirve bir gün daha uzayacaktı. En son üzerinde uzlaşılan Glasgow Paktı, açıklanan ilk taslağın daha da sulandırılmış bir versiyonu olacaktı. Buna göre, kömürden tamamen çıkılması yerine aşamalı olarak azaltılması taahhüdü verilecek, emisyon azaltma planlarının beş yılda bir yerine yıllık olarak gözden geçirilmesi ve gelişmekte olan ülkelere daha fazla finansal destek verilmesi kararlaştırılacaktı. Bu anlaşma ile ilk kez kömür azaltımı taahhüdü uluslararası bir anlaşmada yer bulmuş olacaktı.
- COP26 zirvesinde küresel çapta sokak eylemlerini örgütleyen COP26 Koalisyonu sözcüsü Asad Rehman, Glasgow Paktı hakkında “Bu anlaşma, halka açık bir ihanettir. Bilimi ve adaleti hiçe sayan zengin ülkelerin iklim acil durumu hakkındaki içi boş sözlerinden ibaret.” diyecekti.
- Guardian yazarı George Monbiot da COP26 karar metni hakkında “Glasgow İklim Paktı, tüm ölçülü ve diplomatik diline rağmen bir intihar paktı gibi görünüyor” diye yazacaktı.
- İklim aktivisti Greta Thunberg de sosyal medya hesabından yaptığımı yorumda “COP26 sona erdi. Özeti ise şu: bla bla bla. Ama asıl iş bu salonların dışında devam ediyor. Ve asla vazgeçmeyeceğiz – asla” diyecekti.
(Greta Thunberg iklim konferansının sonunda COP26'nın başarısız olduğunu açıklayıp aktivistlerin asla vazgeçmeyeceklerini dile getirdi. / Kaynak: Getty)
- Karbon emisyonlarını azaltma konusunda somut bir maddenin yer almadığı Glasgow Paktı’nda bir yıl sonraki COP27 zirvesine devletlerin daha iddialı 2030 hedefleri ile gelmesi istenirken zirveden daha birkaç gün sonra ABD, AB ve Avustralya yeni bir hedef belirlemeyeceklerini duyuracaktı. Türkiye de yeni fosil arayışlarını sürdüreceğini duyurmaktaydı.
- İklim zirvesi sonuçlarında olduğu gibi savaşların önlenmesi konusunda da pek bir yol kat edilemeyecekti. Dağlık Karabağ savaşının üzerinden sadece bir yıl geçmişken bölgede yeniden çatışmalar başlayacaktı. Ermenistan, çatışmalarda 15 Ermenistan askerinin öldüğünü açıklarken Azerbaycan da 7 askerinin öldüğünü duyuracaktı. Çatışmalara Rusya’nın araya girmesiyle son verilecekti.
- Almanya'da yapılanan bir araştırma Soğuk Savaş boyunca, yani 1992 yılına kadar, Nazilerin ülkenin üst düzey yargı makamlarında mevcudiyetlerini sürdürdüğünü ortaya koyacaktı. Raporda "Nazi geçmişiyle bırakın bilinçli bir kopuşu, hiçbir kopuş olmadı" denecekti.
Türkiye:
- Türkiye’de sürekli gündeme gelen ve AKP’li yöneticilerin "Yok" dediği cezaevlerindeki çıplak arama uygulaması Cumhurbaşkanı imzasıyla Resmi Gazete'de yayınlanan yönetmelik değişikliği ile yürürlükten kaldırılacak, yerine “detaylı arama” diye bilinmeyen yeni bir kavram getirilecekti.
- CHPli Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, göçmenlere yönelik ayrımcı uygulamalarına bir yenisini daha ekleyecekti. Özcan, Bolu’da evlenecek taraflardan “birisinin veya ikisinin de yabancı uyruklu olması halinde nikâh ücretinin 100 bin lira olacağını” söyleyecekti. Özcan daha önce de yabancılar için su faturalarını 10 katına çıkarmıştı.
- Boğaziçi Üniversitesi’nde direnişin 300. Günü kapsamında Güney Kampüs’te bir festival gerçekleştirilecekti. Boğaziçi mücadelesi devam ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “provokatör” dediği Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Emeritus Prof. Dr. Ayşe Buğra ise dünyanın en etkili bilim insanları listesine girecekti.
(TL'nin değer kaybetmesi fiyatlara yansıyarak arz yetmezliği nedeniyle şeker ve yağ satışlarında sınırlamaya gidilmesine yol açtı. / Kaynak: Emrah Gürel / AP)
- Yaz aylarından beri TL değer kaybetmeye devam ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faizi savunanlarla beraber olamayacağını söyleyerek Merkez Bankası’na mesaj göndermesi üzerine TL hızla değer kaybedecekti. Aynı günlerde marketlerde arz yetmezliğinden dolayı şeker ve yağ satışlarında sınırlamaya gidilecekti.
- Ekonomide en kötüsü henüz yaşanmamıştı. Kasım ayı sonlarında doğru Merkez Bankası’nın faiz oranlarını 100 puan düşürmesi üzerine bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düşük faizi savunarak “ekonomik kurtuluş savaşından zaferle çıkacağız” demesi tarihe “Kara Salı” diye geçen TL’deki değer kaybına neden olacaktı. Cuma günkü MB kararı öncesi 11 TL civarında olan dolar sadece Erdoğan’ın açıklama yaptığı Salı günü 14 TL’ye kadar yükselecekti.
- Kara Salı sebebiyle piyasadaki birçok ürünün satışı durdurulacaktı. Sokaklara “geçinemiyoruz” diyerek inen gruplara polis müdahale edecek, sosyal medyada “hükümet istifa” etiketi uzun süre en fazla paylaşılan etiket olacaktı.
- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, beklenmeyen bir çıkışla CHP’nin önceki dönemlerde yaptığı hataları kabul ederek tüm toplumsal kesimlerle helalleşeceklerini söyleyecekti. Helalleşmenin somut olarak nasıl olacağı açıklanmasa da bu çıkışa farklı toplumsal kesimlerden destek gelecekti.
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde ülkenin birçok ilinde kadınlar sokaklara inecekti. En büyük eylem ise Taksim Tünel Meydanı’nda olacak, yürümek isteyen kadınlar polis barikatları nedeniyle sınırlı bir yürüyüş yapabilmiş olsa da binlerce kişinin katıldığı eylemle “susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” diyeceklerdi.
(25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde Taksim Tünel Meydanı’nda toplanan kadınlar polis engeliyle karşılaştı. / Kaynak: Twitter)
- Gezi Davası ile birleştirilerek torba davaya çevrilen Osman Kavala davasının duruşmasından bir kez daha Kavala’nın tahliye talebine red kararı çıkacaktı. Kavala’nın protesto ederek katılmadığı duruşmada AYM ve AİHM kararlına ve Avrupa Konseyi’nin yaptırım uyarılarına rağmen mahkeme heyeti oy çokluğu ile tutukluğun devamına karar verecekti.
İklim-Çevre:
- Solunum problemleri yaşayan bir Kanadalıya, muhtemelen dünyada ilk kez "iklim değişikliğinden mustarip hasta” tanısı konacaktı. Doktorlar hastanın sıkıntılarının sıcak hava dalgalarından ve düşük hava kalitesinden kaynaklandığını söyleyecekti.
- İngiltere-Hollanda ortaklığındaki fosil yakıt şirketi Royal Dutch Shell, isim değişikliğine giderek, tamamen İngiliz şirketi olacağını açıklayacaktı. Şirket bu kararı satın almalar konusunda daha hızlı adım atabilmek ve daha esnek çalışma koşulları uygulayabilmek için aldığını açıklasa da şirketin Hollanda’yı terk etme kararını, Hollanda Lahey Mahkemesi’nin Shell’in emisyonlarını Paris İklim Anlaşması uyarınca 2030’a kadar %45 oranında azaltması gerektiği yönündeki kararından birkaç ay sonra alması tesadüf olarak görülmeyecekti.
Covid-19:
- Pandemiyle mücadele sürerken tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de aşılama hızı radikal şekilde azalacaktı. Aşılamalar Ağustos ayına göre neredeyse beşte bir seviyesine düşecek Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yaklaşık 3 milyon kişinin, zamanı gelen üçüncü doz aşısını henüz yaptırmadığını açıklayacaktı.
- Türk Toraks Derneği tarafından desteklenen ve 18 farklı ilden 25 hastanede yatan 1.401 Covid-19 hastasının verilerine dayanarak gerçekleştirilen bir çalışmada ise hastaların yüzde 93’ünün aşısız veya eksik aşılı olduğunu ortaya konacaktı.
(Eylül ayında aşı karşıtları İstanbul'un Maltepe ilçesindeki mitingde bir araya gelmişti. Mitinge katılanların çoğunun maskesiz olduğu tespit edildi. / Kaynak: Sputnik)
- Aralarında Oxfam International ve Sınır Tanımayan Doktorlar gibi yardım ve hak kuruluşlarının da bulunduğu bir ittifak, aralarında ABD ve Almanya'nın da bulunduğu beş ülkeyi, aşı patentlerindeki eşitsiz dağılıma göz yumdukları gerekçesiyle ırk ayrımcılığıyla suçlayarak BM'ye şikâyet edecekti. İttifak, dünya çapında aşı dozlarının %73'ünün sadece 10 ülkeye gittiğini ve en zengin 10 ülkenin 2021 yılı sonuna kadar 870 milyon doz aşıyı rezerve ettiğini işaret ederek yoksul ülkelere vaat edilen 1,8 milyar dozun sadece %14'ünün verildiğini açıklayacaktı.
- İttifak başvuruyu Kasım ayında gerçekleşmesi planlanan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) toplantısı öncesinde açıklayacaktı; ancak, daha önce COP26 zirvesinin ertelenmesinde olduğu gibi DTÖ zirvesi de pandemi bahanesiyle ertelenecekti. Oysa DTÖ toplantısında, 100'ün üzerinde ülke tarafından desteklenen aşı patenti ve bilgisinin paylaşımındaki telif haklarının askıya alınması görüşülecekti.
- Avrupa’da vaka sayılarındaki artış, artırılan önlemlere rağmen engellenmeyecekti. Almanya’da günlük vaka sayısı 65 bini aşarken Birleşik Krallık’ta 40 bini ve Avusturya’da 15 bini bulacak ve bu ülkelerde yeni günlük vaka rekorları kırılacaktı. Avusturya sokağa çıkma yasaklarına geri dönecek, hatta tam kapanmaya gidecek; Almanya, Belçika, Hollanda ve daha birçok ülkede aşısızların kapalı mekânlara girmesine kısıtlamalar getirilecekti. Hatta Avusturya’dan başlamak üzere bazı ülkelerde zorunlu aşı uygulamasına geçilecek, tüm bu tedbirler aşırı sağcıların düzenlediği eylemlerle protesto edilecekti.
- Kasım ayının sonlarına doğru Güney Afrika'da yeni bir Covid-19 varyantı tespit edilecek ve endişeye sebep olan bu yeni varyanta Dünya Sağlık Örgütü “Omicron” adını verecekti. Omicron akıl almaz bir hızla dünyaya yayılacaktı.
Aralık
Ayın sözü:
Adaletsizlik durumlarında tarafsız kalırsan, zalimin yanında durmayı seçmiş olursun. Fil farenin kuyruğuna basmışsa, sen de tarafsızsan, fare senin tarafsızlığını hoş karşılamayacaktır.
90 yaşında hayata veda eden Güney Afrikalı ünlü hak savunucusu Başpiskopos Desmond Tutu, apartheid rejimine karşı bu cümleyi de sarf etmişti. (Common Dreams)
Dünya:
- Eşitsiz aşılamalar sonucu salgın bir türlü kontrol altına alınamazken bu soruna küresel ekonomik sıkıntılar da eşlik edecekti. Enflasyon sadece Türkiye’de değil, dünyanın zengin ülkelerinde de bir sorun haline gelecekti. Euro bölgesinde enflasyon %4,9, ABD’de ise %6,8’i görecekti. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından, dünya gıda fiyatlarının da son on yılın en yüksek seviyesine çıktığı açıklanacaktı.
- ABD ve Rusya arasında Ukrayna ve Belarus üzerinden tehlikeli bir militarist gerilim yaşanacaktı. NATO, Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunu işgale hazırlandığını duyuracak bunun üzerine AB, G7 ve ABD bu sefer Kırım’ın ilhakındaki gibi sessiz kalmayacaklarını duyuracaktı. Belarus ise NATO’nun Doğu Avrupa’ya nükleer silah yerleştirme girişimlerine karşılık olarak Rusya’dan nükleer silah temin edebileceğini açıklayacaktı.
- Benzer bir militarist gerilim Çin ile ABD arasında da yaşanacaktı. Çin’in Tayvan hakkındaki açıklamaları ve Tayvan’ı işgale hazırlandığı yolundaki iddialar üzerine ABD, Tayvan’ı savunacağını açıklayacak ve Japonya ile birlikte savunma planı hazırladıkları basında yer alacaktı.
(İngiltere'de 'protesto hakkını kısıtlayacak' yasa tasarısı protesto edildi. / Kaynak: Toby Melville / Reuters)
- Britanya’nın muhafazakâr hükümeti ülkeyi sarsan Siyahların Hayatı Önemlidir ve Yokoluş İsyanı eylemlerinin ardından ülke genelinde eylem ve gösteri özgürlüklerini kısıtlayarak polis ve mahkemelere daha fazla yetki veren yasaları parlamentoya sunacaktı. Tasarıda önceden yer almayan, ama İçişleri Bakanlığı tarafından sonradan arkadan dolanılarak eklenen ek önlemler vardı: Kendisini bir yere veya arkadaşına bağlayan/yapıştıran aktivistlere 51 haftaya kadar hapis cezası öngörülüyordu. Polisin ise şüpheli araç ve kişileri arama yetkisi genişletilerek gösteri malzemelerine ve pankartlara el koyma yetkisi tanınıyor, böylece Britanya polis devleti olma yolunda gizlice ve hızla mesafe alıyordu.
- Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararı uyarınca Osman Kavala’yı tahliye etmeyen Türkiye için ihlal süreci başlatılmasına karar verecekti. Karara Türkiye’nin yanında bir tek Macaristan ret oyu verecekti. Türkiye ise karar hakkında “bağımsız yargıya müdahale” açıklaması yapacaktı.
- Çinli tenisçi Peng Shuai’nin-peng şuvey ülkesinin eski başbakan yardımcısı Zhang Gaoli-jang gaoli tarafından cinsel tacize uğradığını açıklamasının ardından ortadan kaybolması üzerine Kadınlar Tenis Birliği, Çin’deki turnuvaları askıya aldığını açıklayacak, ABD ve bazı devletler de Çin’deki olimpiyatları boykot edeceklerini duyuracaktı. Daha sonra Singapur medyasına röportaj veren Peng, kimseyi cinsel saldırıyla suçlamadığını ve açıklamasının yanlış anlaşıldığını söyleyecekti. Ancak ilk açıklamasından bir ay sonra ve hâlâ nerede olduğu belli değilken yaptığı bu ani açıklama inandırıcı bulunmayacaktı.
- 7 Aralık’ta ABD’nin en önemli muhalif yayın organlarından biri olan Democracy Now 25. Yılını kutlayacaktı. 25. Yıl etkinliğinde Noam Chomsky, Angela Davis, Danny Devito, Winona LaDuke ve Arundhati Roy gibi çok sayıda önemli düşünür ve aktivist röportajlarıyla kutlamalara destek verecekti.
- Katolik Kilisesi’nin lideri Papa Francesko, evlilik dışı cinsel ilişkinin "en büyük" günah olmadığını söyleyerek bir tabuyu daha yıkacaktı. Papa, "Bedensel günahlar en büyükleri değildir" dedikten sonra kibir ve nefretin günahların "en büyüğü" olduğunu belirtecekti.
- Gazeteci Ian Urbina’nın araştırması AB’nin Libya’da sürdürdüğü göçmen politikasının arkasındaki korkunç gerçekleri açığa çıkaracaktı. Haberde, AB tarafından donatılan ve eğitilen Libya Sahil Güvenlik ve drone’ların tek görevinin göçmenlerin Avrupa kıtasını geçmelerini ölüm pahasına engellemek olduğu ve daha kötüsü Libya’da yakalanan göçmenlerin gulag kampı gibi kamplara götürüldükleri yer alıyordu. Üstelik bu kampların kontrolünü yine AB tarafından fonlanan milis güçleri sağlıyordu.
(Julian Assange'ın destekçileri Londra'daki Kraliyet Adalet Divanı önünde Assange'ın ABD'ye iade kararına karşı eylem düzenledi. Kaynak: Reuters)
- ABD, WikiLeaks'in kurucusu Julian Assange'ın iadesi için İngiltere Yüksek Mahkemesi'nde açtığı davayı kazanacaktı. Yüksek Mahkeme, Assange'ın yargılanmak üzere ABD'ye iade edilebileceğine hükmedecekti. Kararın uygulanmasından önce bir temyiz süreci olsa da ABD’nin İngiltere Yüksek Mahkemesi’ne sağlık durumu kötü olan Assange’a iyi bakacağına, onu en kötü hapishanelerde tutmayacağına dair söz vermesi tarihin en acayip olaylarından biri olarak kayda geçecekti.
- New York Times gazetesi IŞİD'le mücadele adı altında pek çok sivilin ölümüne neden olan gizli görev gücü Örs Pençe’yi (Talon Anvil) dünyaya duyuracaktı. Pek çok asker ve istihbaratçıyla konuşan gazete, "resmen var olmayan" bu birimde çalışan Amerikan askerlerinin 2014-2019 arasında görev yaptığını ve aralarında çiftçiler, sokaktaki çocuklar, çatışmadan kaçan aileler ve binalara sığınanların da bulunduğu çok sayıda sivilin bu korkunç gizli örgüt tarafından katledildiğini açıklayacaktı.
- Taliban yönetimi altına geçen Afganistan’daki insani kriz büyüyerek devam edecekti. Zengin ülkelerden sağlanan dış yardımlara bağımlı olan ülkede hastaneler ekipman yetersizliğinden hizmet verememeye başlayacaktı. BM ailelerin yoksulluktan dolayı çocuklarını satmaya başladıklarını açıklayacak, Afgan halkı “yememize izin verin” pankartlarıyla Amerikan bankalarında el konmuş durumda olan 9 milyar dolar değerindeki varlıkların serbest bırakılmasını talep eden eylemler yapacaktı.
- 50'den fazla Nobel ödüllü yazar ve bilim insanı, tüm ülkeleri önümüzdeki beş yıl boyunca askeri harcamalarını yılda %2 oranında azaltmaya ve tasarruf edilen paranın yarısını pandemi, iklim krizi ve aşırı yoksullukla mücadele için bir BM fonuna koymaya çağıracaktı. İmzacılar, yazdıkları mektupta "Hükümetlerin askeri harcamaları artırma baskısı altında” olduğunu söyleyecek ve bu silahlanma yarışını sürdürmek yerine kaynakların çok daha akıllıca kullanılabileceğini belirteceklerdi.
- Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün dünyadaki basın özgürlüğü bilançosunu yansıttığı yıllık raporuna göre, dünya genelinde 488 gazeteci 2021 yılını hapiste geçirecek ve 46 medya mensubu da meslekleri nedeniyle öldürülecekti. Tutuklu gazetecilerin yaklaşık yarısının Çin, Myanmar ve Belarus'ta olduğuna dikkat çeken örgütün raporunda Türkiye 180 ülke arasında 153'üncü sırada bulunuyordu.
(Sudan güvenlik güçleri, darbe karşıtı protestocular cumhurbaşkanlığı sarayına giderken göz yaşartıcı gaz sıktı. / Kaynak: Reuters)
- Sudan’da darbeye karşı onbinler, devrimin 3. Yıldönümü olan 19 Aralık’ta bir kez daha sokaklara inecekti. Darbe rejimi ise halka biber gazı ve plastik mermilerle saldıracaktı.
- Yılın son ayında da göçmen ölümleri hakkındaki üzücü haberler eksik olmayacaktı. Sadece bir hafta içerisinde Libya açıklarında yaşanan tekne felaketlerinde 160’dan fazla göçmen hayatını kaybedecekti. Böylece Akdeniz’de yıl boyu hayatını kaybedenlerin sayısı 1500’ü aşacaktı.
- Yılın en iyi haberlerinden biri yılın son ayında Şili’den gelecekti. Şili’de yapılan başkanlık seçimlerini 35 yaşındaki sosyalist Gabriel Boric kazanacaktı. Karşısındaki aşırı sağcı ve Diktatör Pinochet hayranı adayı büyük bir farkla yenen Boric, yerli dilinde yaptığı ilk konuşmasında iklim değişikliği, eşitlik ve adalet mücadelelerinden bahsederek yeni yıla yalnız Şili’de değil dünyanın birçok yerinde de umutla girilmesini sağlayacaktı.
Türkiye:
- Cumhurbaşkanı Erdoğan sonunda farklı yorumlara ve spekülasyonlara neden olan faiz politikasının arkasındaki planı açıklayacaktı. Yeni Ekonomi Modeli dediği plana göre Türkiye artık sıcak parayı çekmeyi değil ihracat için üretimi artırmayı hedefliyordu. Bunun için de düşük faiz uygulanacak, üretim artırılacak, ihracat artacak ve enflasyon düşecekti. Üstelik bu modelin 6 ay içinde sonuç vermeye başlayacağı da iddia edilecekti.
- Bu açıklamanın hemen ardından da Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan istifa edecek, pardon “görevden af”fını isteyecekti. Elvan’ın af talebi Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edilecekti. Yerine atanan iş insanı Nureddin Nebati’nin ise Türk Telekom Yönetim Kurulu üyesi de olması sebebiyle çift maaş alan ilk bakan olduğu iddia edilecekti.
- Ekonomi yönetiminde bu gelişmeler yaşanırken İstanbul’da 100 gram simit 3.5 liraya çıkacak, un, şeker, süt, sigara gibi ürünler marketlerde kotayla satılmaya başlanacaktı. Eczanelerde kur fiyatlarındaki değişimden kaynaklı olarak 650 ilaç zor bulunmaya başlanacak ve hastanelere tıbbi cihaz ve malzeme tedarikinde yaşanan kriz sebebiyle, bazı kentlerde sağlık hizmetinde aksamalar hatta ameliyatlarda ertelemeler yaşanacaktı.
(Türk Lirası, tarihinin en hızlı değer kayıplarından birini yaşadı.)
- Yeni Ekonomi Modeli açıklamalarına rağmen TL’nin hızlı değer kaybı devam edecekti. Merkez Bankası beş defa dolar satarak müdahale etse de bu müdahaleler doların 15 TL’yi aşmasını engelleyemeyecekti. Tek bir gün içerisinde dahi birkaç TL oynayan dolar kuru nedeniyle ürünlerin etiketlenmesinde sorunlar yaşanacaktı.
- TL değer kaybetmeye devam ederken Merkez Bankası bir kez daha faizleri düşürdüğünü açıklayacaktı. Ne var ki, TL daha da hızlı değer kaybedecek, dolar 17 TL’yi aşacaktı.
- Ekonomideki bu panik sürerken tarihin en ilginç ve şimdilik en gizemli gelişmelerinden biri yaşanacaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan 20 Aralık akşamı dolar kurundaki artışı dizginlemek amacıyla yeni bir tedbir ilan edecekti: “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduatı”. Tedbir daha açıklandığı anda dolarda çok hızlı bir düşüş başlayacaktı. Henüz bankalar, borsalar, döviz büroları kapalı olmasına rağmen, sabah mesai saati başladığında dolar 18 TL’den 14 TL’ye düşmüş olacak, sonraki günlerde 10 TL civarını dahi görecekti.
- Enflasyondaki artış ve TL’nin hızla değer kaybetmesinin yarattığı sıkıntılar nedeniyle asgari ücret görüşmelerinin başladığı sırada arka arkaya işçi eylemleri gerçekleşecekti. Bir hafta içerisinde DİSK ve KESK onbinlerin katıldığı iki ayrı miting düzenleyecek, Türk Tabipleri Birliği tüm sağlık çalışanları için zam talebiyle bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirecek, Türk Metal ise toplu sözleşmelerde anlaşmazlık yaşanması sonucu işyeri eylemlerine başlayacaktı.
- Merkez Bankası’nın bir kez daha faiz indirme kararı aldığı ve doların 17 TL’yi aşarak rekor kırdığı sırada asgari ücretin de net 4.250 TL’ye yükseltildiği açıklanacaktı. Hükümet asgari ücretten damga ve gelir vergilerini kaldırdığını da duyuracaktı.
- Barınamıyoruz Hareketi’nden öğrenciler, Meclis'te Milli Eğitim bütçesinin görüşüldüğü sırada “Barınamıyoruz” eylemi organize etmek için Ankara’ya gideceklerdi. Ancak polis izin vermeyecek ve müdahale sonucu 150’den fazla öğrenci gözaltına alınacaktı. Bir öğrenci buna şu sözlerle tepki gösterecekti: “Bu mu Ankara Valiliği'nin öğrencilere reva gördüğü barınma koşulu, bizi nezarethanede mi barındıracak?”
(Yurt ve ev kiralarındaki pahalılık nedeniyle ‘Barınamıyoruz’ diyen üniversite öğrencilerinin eylemi, 19 Eylül'de İstanbul’daki Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda başlamıştı. / Kaynak: Twitter)
- Bolu’da CHP’li belediye başkanı Tanju Özkan’ın göçmen karşıtı, ayrımcı uygulamalarının ardından göçmenlere yönelik ayrımcı baskılar da artacaktı. 10 yaşındaki Afgan bir çocuğun sınıf arkadaşlarının kendisine ‘seni öldürüp çöpe atacağız” dedikleri için okula gitmek istemediği basında yer alacak, o ise hayalini şu sözlerle anlatacaktı: “Ülkesizler için ülke kuracağım. Zamanında yapanlar olmuş. Tarihe merakım var, ondan biliyorum."
- Kasım ayında üç Suriyeli işçinin yakılarak öldürüldüğü haberi ancak Aralık ayında öğrenilebilecekti. Irkçı katliamın uzun süre saklanmaya çalışıldığı ortaya çıkacaktı. Birisi 17 yaşında olan Suriyeli işçileri öldüren katilin işçileri öldüreceğini iş arkadaşlarına söylediği de ortaya çıkacaktı. Ancak bu, muhalefetin gündemine girmeyeceği gibi olayın ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şu sözleri söyleyecekti: “En geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi, davulla zurnayla Suriye'ye geri göndereceğim... Kimseyi mağdur etmeden, ırkçılık yapmadan, onların güvenliğini sağlayarak onları göndereceğiz.” Bu sihirli formülün ne olduğu ise açıklanmayacaktı.
- Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, İzmir’de boşandığı kişi tarafından tehdit edilip öldürülen bir kadının davasında emsal niteliğinde bir karara imza atacaktı. Genel Kurul, başvurulara ve mevzuatın kadının korunması için yeterli olanakları sunmasına rağmen gerekli önlemleri almayan kamu görevlilerinin soruşturulmamasının hak ihlali oluşturduğuna hükmedecek, kararda “Şiddeti önlemeyen kamu görevlisi sorumludur” diyecekti.
- Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde işkence gördüğünü ve cinsel saldırıya maruz kaldığını söyleyen Garibe Gezer'in intihar ettiği söylenecekti. Gezer’in hapishane arkadaşları olayın cinayet olduğunu söyleyecekti. Gezer’in Mardin'e götürülen cenazesine ise kayyum belediye başkanı tarafından cenaze aracı tahsis edilmeyecekti.
- Van’ın Çatak ilçesi kırsalında 2020’nin Eylül ayında operasyona çıkan askerler tarafından Servet Turgut ile birlikte gözaltına alındıktan sonra helikopterden atılan, atıldığı yerde bulunan askerler tarafından da dövüldüğü söylenen ve hastanede basına demeç verdikten kısa bir süre sonra yaşamını kaybeden Osman Şiban’ın ölüsü de rahat bırakılmayacaktı. Şiban öldükten sonra hakkında “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla dava açılacaktı.
- 2016 yılından beri tutuklu olan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un sağlık durumunun hızla kötüye gittiği ve kendisinin hafıza kaybı yaşamaya başladığı bildirilecekti. Tuğluk’un sağlık nedenleriyle serbest bırakılması için kampanyalar düzenlenecek ama hükümet buna yanaşmayacaktı.
- Hakkari Şemdinli’de Umut Kitabevi'ne yapılan bombalı saldırıda suçüstü yakalanan ve daha önce ceza alan sanık astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş, beraat edecekti. Yargıtay bir başka davada dönemin Cizre İlçe Jandarma Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz’ün de yargılandığı sekiz sanıklı JİTEM Cizre davasında verilen beraat kararlarına yapılan itirazları reddederek dosyayı kapatacaktı. Arka arkaya gelen bu haberler, ülkenin 90’lara geri dönmekte olduğu şeklinde yorumlara yol açacaktı.
- Boğaziçi Üniversitesi’nde 1 Ocak kararlarıyla üniversiteye rektör atanmasına karşı başlayan direniş 31 Aralık’a kadar kesintisiz sürecekti. Boğaziçi Üniversitesi’nde yıllardır verdikleri dersler kapatılan ve davetli oldukları dersler için kampüse girişleri de engellenen Feyzi Erçin ve Can Candan’ın bu sefer de üniversitede düzenlenen bir panelde sunum yapmalarına rektörlük tarafından izin verilmeyecekti. Akademisyenler ve öğrenciler karara tepki göstereceklerdi.
- Mülkiyeliler Birliği, 2021 Mülkiye Büyük Ödülü’nü Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerinin sürdürdükleri demokratik direniş nedeniyle, “Boğaziçi Demokratik Direniş Bileşenleri” adına akademisyen ve belgesel sinemacı Can Candan'a takdim edecekti.
İklim-Çevre:
- Avustralya'daki Sea Life Sidney Akvaryumu’nda yaşayan eşcinsel penguen çifti üçüncü yıllarını kutlayacaktı. Başka yumurtaları evlat edinip kuluçkaya yatarak bebek sahibi de olan çiftin birbirlerine sürekli olarak güzel çakıl taşlarından hediyeler verdiği görülecekti.
(Gentoo penguenleri Sea Life Sydney Akvaryumu'ndaki serin ortamlarında. / Kaynak: Reuters)
- ABD’yi bir hafta sonu boyunca tarihinin en geniş mesafeye yayılan ve en uzun süren hortumları vuracaktı. Yüzlerce kilometrelik uzaklıktaki 6 eyalete yayılan 36 tornado yüzlerce evi yıkacak, 40 bin kişiyi elektriksiz bırakacak ve 100’e yakın kişinin ölümüne neden olacaktı. Amazon ve bazı diğer fabrikaların çatılarının çökmesi sonucu çok sayıda işçi hayatını kaybedecekti.
- “Kıyamet Buzulu” olarak adlandırılan ve yeryüzünün en geniş buzulu olan Antarktika’nın Thwaites buzulundan, iklim krizinden dolayı kötü haberler gelecekti. Bilim insanları, Buzul’un bugüne kadar görece stabil olan ön bölümünün ısınan okyanus suları nedeniyle erimeye başladığını ve böyle giderse on yıl içinde “Kıyamet Buzulu”nun “arabanın ön camı gibi kırılabileceğini” kaydedecekti. Buzulun tamamının erimesinin okyanusları 65 santimetre kadar yükseltebileceği de açıklanacaktı.
- Rusya, BM Güvenlik Konseyi’nde iklim krizinin uluslararası barış ve güvenliğe tehdit olarak nitelendirilen karar taslağını veto edecekti. Rusya, kararın “bilimsel ve ekonomik bir konuyu siyasi bir soruna” dönüştüreceğinden, konseyin dikkatini çeşitli yerlerdeki “gerçek” çatışma kaynaklarından uzaklaştıracağından ve konseye fiilen müdahale etme bahanesi vereceğinden dolayı veto ettiğini açıklayacaktı.
- Tüm dünyada covid-19’la mücadele kapsamında bugüne kadar 26 trilyon dolar bütçe harcanırken iklim değişimiyle mücadele kapsamında zengin ülkelerin her yıl yoksul ülkelere yapması gereken 100 milyar dolarlık yardım bütçesi önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da toplanamayacaktı.
- Yılın son günlerine girilmişken dahi iklim değişimine bağlı felaket haberleri duyulmaya devam edilecekti. Filipinler'de etkili olan Rai Tayfunu nedeniyle 400 kadar kişi hayatını kaybedecek, 400 bin kişi yaşadıkları yerlerden tahliye edilecekti.
(Fırtına, yaklaşık 1 milyon kişiye ev sahipliği yapan Cebu şehri gibi büyük nüfus merkezlerini de vurdu. / Kaynak: Jay Libra / AP)
- Avrupa Komisyonu, vergilendirme sistemine gaz ve nükleer enerjiyi yeşil yatırım kategorisine almaya hazırlandığı ortaya çıkacaktı. Greta ve 9 iklim aktivisti de “İnsanlık için kırmızı alarm mı–Yoksa daha fazla iklim yıkımına yeşil ışık mı?” başlıklı ortak bir açıklama yayınlayarak bu girişme tepki gösterecekler, “siz kimi kandırdığınızı sanıyorsunuz?” diye soracaklardı.
Covid-19:
- Dünya Ticaret Örgütü’nün Aralık ayında yapılması planlanan Bakanlar Konferansı yeni Omicron salgını bahanesiyle ertelenecekti. Oysa DTÖ toplantısında Hindistan ve Güney Afrika’nın liderliğinde 100 ülkenin desteğiyle aşı patentlerinin askıya alınması önerisi karara bağlanacaktı. Birçok başka zirve yüz yüze veya online olarak yapılırken bu önemli zirvenin ertelenmesi tepki çekecekti.
- Kasım ayında tespit edilen koronavirüsün Omicron varyantı sadece birkaç hafta içerisinde başta Britanya olmak üzere birçok ülkede baskın varyant haline gelecekti. Biontech firması, Omicron varyantı için üçüncü doz aşının mutlaka yapılması gerektiğini açıklayacaktı.
- Avrupa’da Omicron varyantının hızla yayılması sebebiyle Hollanda bir aylık sıkı kapanma tedbirlerine dönecek, Almanya ve birkaç ülke daha omicron’un en hızlı yayıldığı ve günlük vaka sayısının 100 binin çok üzerine çıktığı Britanya’ya uçuş kısıtlamaları ve karantina uygulamaları getirecek, İsviçre zorunlu olmayan sektörlerde evden çalışmayı zorunlu hale getirecek, Ocak ayı ortasında Davos’ta yapılması planlanan Dünya Ekonomik Forumu iptal edilecekti.
- Türkiye’de ilk resmi omicron vakası ise Aralık ayının ikinci haftasında görülecek ve ardından yaygınlaşmaya başladığı açıklanacaktı.
- Türkiye’nin yerli inaktif aşısı Turkovac için acil kullanım onayı verilecekti. Turkovac’ın faz çalışmalarına dair hiçbir bilimsel makale yayınlanmamış olması bilim çevreleri tarafından eleştirilse de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca "Bugün itibarıyla Covid-19 aşısı üreten 9 ülkeden biri olduk" diyecekti.
(TURKOVAC aşısı için acil kullanım onayı verildi. / Kaynak: AA)
- Yılın sonuna doğru güzel bir haber ABD’den gelecekti. ABD Gıda ve İlaç Yönetimi (FDA) Paxlovid isimli ilacın covid-19 hastalarının iyileşmesinde başarılı olduğunu açıklayarak üretim ve kullanım iznini onaylayacaktı. Ancak ilacın aşılarda da olduğu gibi yeni bir adaletsizliğe yol açacağına dair kaygılar da kamuoyunda paylaşılacaktı.
- 2021 sona ererken kaygıları biraz olsun dağıtacak bir de araştırma haberi gelecekti: 21. Yüzyıl başından 2021’e kadar dünyada yapılan gösterilerin ve göstericilerin sayılarında büyük bir artış gözleniyordu. Dünya tarihindeki en büyük gösterileri de içeren bu protestoların pek çok ortak noktası vardı: Temel hakların sağlanması, demokrasinin yaygınlaştırılması, eşitsizliklerin giderilmesi istenmekteydi. 2021 bu notayla kapanacaktı.
2021'de aramızdan ayrılanlar
1 Ocak - Carlos Escudé, siyaset bilimci ve yazar
2 Ocak - Aylin Özmenek, radyo ve TV sunucusu
4 Ocak - Martinus Veltman, Nobel ödüllü fizikçi
9 Ocak- Oşin Çilingir, gazeteci, yazar
12 Ocak- Emin Karaca, gazeteci, yazar
13 Ocak- İsmail Soyberk, müzisyen ve bas gitarist
21 Ocak- Oktay Yavuz, Yeşilçam oyuncusu
21 Ocak- Jean-Pierre Bacri, Fransız oyuncu, senarist ve oyun yazarı
23 Ocak- Larry King, ABD'li ünlü talk show sunucusu
27 Ocak- Freddy, dünyanın en uzun köpeği
8 Şubat- Jean-Claude Carriere, senarist, yönetmen, oyuncu ve yazar
9 Şubat - Chick Corea, piyanist, besteci
11 Şubat - Teresa Burga - multimedia sanatçısı, kadın hakları savunucusu
13 Şubat- Kadir Topbaş, İBB eski başkanı
13 Şubat- Demir Özlü, yazar, edebiyatçı
13 Şubat - Milford Graves, caz davulcusu müzisyen, eğitmen, mucit ve bahçevan
16 Şubat- Doğan Cüceloğlu, psikolog
19 Şubat- Toygun Ateş, tiyatro ve sinema sanatçısı
19 Şubat- Arturo Di Modica, Wall Street’in ünlü boğa heykelini yapan İtalyan heykeltraş
22 Şubat- Lawrence Ferlinghetti, şair, yayımcı, aktivist,
6 Mart- Lou Ottens, kasetin mucidi
8 Mart- Rasim Öztekin, oyuncu
12 Mart- Ertem Göreç, yönetmen
14 Mart- Erol Toy, gazeteci ve yazar
18 Mart- Mehmet Genç, tarihçi
20 Mart- Charles Mills, filozof
21 Mart- Nawal El Saadawi, Mısırlı kadın hakları savunucusu
26 Mart- Paul Polansy, yazar ve hak savunucusu
7 Nisan- Muharrem Erdemir, oyuncu
9 Nisan- Levent Altındağ, müzisyen
9 Nisan- Edinburgh Dükü Prens Philip
10 Nisan- LaDonna Tamakawastewin Allard, Amerikalı yerli aktivist
14 Nisan- Yıldırım Akbulut, eski başbakan, siyasetçi
18 Nisan- Erol Demiröz, oyuncu
22 Nisan- Selahattin Duman, gazeteci
22 Nisan- Selma Gürbüz, ressam
25 Nisan- Ertuğ Koruyan, oyuncu
7 Mayıs- Tai, Operation Dumbo Drop filminde oynayan fil
11 Mayıs- Norman Lloyd, aktör, yönetmen, film yapımcısı
18 Mayıs- Adnan Genç, yazar, gazeteci, doğa ve insan hakları savunucusu
2 Haziran- Hasan Saltık, müzik insanı
7 Haziran, David Duschman, Auschwitz kampına giren son Kızıl Ordu üyesi
8 Haziran- Kaan Ertem, karikatürist
15 Haziran, Yıldız Ayhan, ses sanatçısı
16 Haziran, Strong-Willed Pig, Wenchuan depreminde 36 gün boyunca enkaz altında kaldıktan sonra sağ kurtarılan domuz
23 Haziran- Yıldız Ecevit, edebiyat yazarı
27 Haziran- Uğurtan Sayıner, oyuncu
28 Haziran- Nalan Duman, müzisyen
30 Haziran- Donald Rumsfeld, ABD eski Savunma Bakanı
Haziran 2021 - Big Jake, en uzun at
1 Temmuz- Kartal Tibet, oyuncu
4 Temmuz - Richard Lewontin, genetik bilimci,aktivist
6 Temmuz- Rafaella Carra, şarkıcı
6 Temmuz- Civan Gasparyan, duduk sanatçısı
6 Temmuz- İlyas Tetik, keman virtüözü
15 Temmuz- Joannah Stutchbury, çevre aktivisti
22 Temmuz- Turgay Yıldız, oyuncu
23 Temmuz- Levent Aykul, oyuncu
29 Temmuz- Hilal Küey, avukat-aktivist
21 Ağustos- Don Everyl, müzisyen
22 ağustos- Jack Hirschman, şair
23 Ağustos- Jean-Luc Nancy, filozof
24 Ağustos- Charlie Watts, müzisyen
25 Ağustos- Metin Çekmez, oyuncu
27 Ağustos- Ayzer Danga, müzisyen
29 Ağustos - Lee “Scratch” Perry, müzisyen
31 Ağustos - Ferhan Şensoy, tiyatrocu-yazar
2 Eylül- Mikis Theodorakis, müzisyen
6 Eylül- Jean-Paul Belmondo, oyuncu
7 Eylül - Yolanda López, sanatçı
7 Eylül- Carl Bean, gospel sanatçısı
17 Eylül- İnci San, akademisyen, tiyatrocu
21 Eylül - Richard H Kirk, müzisyen
22 Eylül- Doğan Kuban, mimar
22 Eylül - Melvin Van Peebles, sinemacı
7 Ekim - Jacques Lizène, sanatçı
18 ekim- Sami Kohen, gazeteci
18 Ekim- Colin Powell, siyasetçi
20 Ekim- Durul Gence, müzisyen
31 Ekim- Doğan Akhanlı, yazar
6 Kasım - Lance De Los Reyes (Rambo), graffiti sanatçısı
10 Kasım - Sylvère Lotringer, felsefeci ve yayıncı
12 Kasım - Dave Hickey, eleştirmen-yazar
14 Kasım- Etel Adnan şair, ressam, yazar
14 Kasım - Wilbur Smith, yazar
16 Kasım- Sezai Karakoç, yazar
23 Kasım- Chun Doo-hwan, G. Kore eski Başkanı ve diktatörü
23 Kasım- Hasan Fehmi Güneş, siyasetçi
5 Aralık- John Miles, müzisyen
6 Aralık- Teoman Duralı, felsefeci
7 Aralık- Prof. Dr. Tuncer Bulutay, akademisyen
15 Aralık- Prof. Dr. Yücel Sayman, akademisyen
15 Aralık- bell hooks, feminist aktivist
19 Aralık - Ali Murat Altınmeşe, tiyatrocu
20 Aralık- Sezai Aydın, oyuncu, seslendirme sanatçısı
23 Aralık - Joan Didion, , Amerikalı gazeteci ve yazar.
25 Aralık- Thomas Lovejoy, ekolog
26 Aralık- Desmond Tutu, ırkçılık karşıtı aktivist, din adamı
26 Aralık - Edward O. Wilson, doğa bilimci yazar biyolog aktivist
28 Aralık- Ali Betil, yapımcı