Komplo kurgularının ortak yönleri neler? Kurgulara inananlarda ortak özellikler var mı? Komplolarda "Fareli Köyün Kavalcısı sendromu". Siyasetle ne ilgisi var?
Deprem özel programı arasından sonra, komplo kurgularına inanma eğilimi serisine geri dönüyoruz.
İlk iki programda, bu soruya evrimsel biyoloji, bilişsel bilimler ve tarih/toplumbilim açılarından yaklaşacağımıza değinmiş, konuyu inananlar ve inandıranlar ekseninde ele almıştım.
1. Komplo teorilerine neden inanıyoruz?
https://acikradyo.com.tr/acik-bilinc/komplo-teorilerine-neden-inaniyoruz
2. İnananlar niye inanıyor, inandıranlar nasıl manipüle ediyor?
— / —
Bu hafta temel sorularımız, literatürdeki çalışmalar ışığında, şunlar:
- Komplo kurgularına inananların ortak psikolojik özellikleri var mı?
- Komplo kurgularında öne çıkan ortak noktalar neler?
— / —
Önce, terminolojiye ve komplo kurguları konusunda farklı yaklaşımlara dair küçük bir notlar başlayayım.
Seriye İngilizceden tercüme "komplo teorileri" başlığıyla girmiş olsak da "teori" sözcüğünü kullanmanın doğru olmadığına karar verdim. Artık başlığımız "komplo kurguları".
"Teori", bilimde ve bilim felsefesinde kullanılan teknik bir terim. Her önümüze gelen iddiayı teori diye nitelemek doğru değil.
İlgilenebilecek olanlar için, bilimsel literatürdeki "varsayım-tez-teori" ayrımını geçmiş bir programda aktarmaya çalışmıştım:
Bilim Felsefesinin Temel Kavramları, Evrim Kuramı Tartışmaları, Kifayetsizlik ve Bihaberlik
— / —
Komplo kurgularının yaygınlığını açıklamada, pek çok farklı yaklaşım var.
Benim üzerinde durmayacağım ama ilgilenenlere kaynak olması babından değineceğim iki yaklaşım:
1. Mim kuramı açıklaması.
2. Evrimsel Psikoloji ve "fail atfetme" modülü açıklaması.
— / —
"Mim kuramı"na göre, kültürün evrimi ve gelişmesi, biyolojik evrimsel sürece benziyor.
"Mim"ler, yani düşünce ve davranış parçacıkları, kültürel gelişmenin yapıtaşlarını oluşturuyor ve tıpkı genler gibi kopyalanarak ve çeşitlemeler içererek yayılıyorlar.
İlk kez biyolog Richard Dawkins'in öne sürdüğü Mim Kuramı'na göre, komploların temelindeki bazı fikirler, insan zihinlerini bir virüs gibi sararak ve kültürel iletimle kişiden kişiye geçerek yayılıyorlar.
Mim Kuramı'nı bütünüyle benimsemediğim için bu yaklaşımı bir kenara koyuyorum.
— / —
Benimsemediğim diğer yaklaşım, "Evrimsel Psikoloji" diye anılan ve insan zihnindeki bazı özellikleri evrim sırasında oluşmuş özel bilişsel modüller yoluyla açıklamaya çalışan alanın tezleri.
Bu yaklaşım, komplolara inanmaktan dini inançlara kadar geniş bir kümeyi ele alıyor.
"Evrimsel Psikoloji"ye göre, zihnimizde "yalancı yakalama" modülü, "fail atfetme" modülü gibi, insan hayatı için temel ve önemli konularda özelleşmiş yapılar var.
Komplo kurgularına inanma eğilimi de, bu "fail atfetme" modülünün yan etkilerinden birisi.
Dünyayı en kestirme yoldan ve en hızlı şekilde anlayabilmek için, sürekli olarak olaylar arasında bağlantılar arıyoruz ve gördüğümüz örüntülere bir fail atfediyoruz.
Yıldırım çaktığında bunu bir Tanrı'nın kızgınlığına atfeden eski politeist inanç, örneğin, bundan kaynaklanıyor.
Dipnot: "Evrimsel Psikoloji" deyince, yalnızca psikolojiyle evrim kuramının bir arada olması düşünülmemeli.
Burada çok daha özelleşmiş bir "modüler zihin" iddiası var.
Yani evrim kuramını benimseyen bir psikoloji öğrencisi olmanız,"Evrimsel Psikoloji"ye inanmanızı gerektirmiyor.
Komplo kurgularına inanma eğilimini, bu sözünü ettiğim "fail atfetme modülü"nün hiperaktif çalışmasına bağlayan bir "Evrimsel Psikoloji" makalesini, tartışmamıza kaynak olması babından ekliyorum.
Benim görüşüme göre, Mim Kuramı'nda da Evrimsel Psikoloji'de de doğru olan ve olmayan yanlar var. Her hâlükârda, komplo kurgularına inanma eğilimini, bu iki kuramdan birine bağlı kalarak doktriner bir biçimde açıklamak şart değil.
Dolayısıyla bu meseleyi şimdilik noktalıyorum.
— / —
Şimdi, komplo kurgularının ve bu kurgulara inananların ortak yönlerine geleyim.
Bu yaklaşım, tarihin hangi dönemlerinde hangi kurguların niye rağbet gördüğünü, komplo kurgucularının kitleleri nasıl manipüle etmeye çalıştığını anlamak açısından yararlı.
Komplo kurgularına inanma eğiliminin biyolojik ve bilişsel olarak nereden kaynaklandığını, önümüzdeki iki programda ele alacağım.
Ama bu alandaki çalışmalar, şunu ortaya koyuyor:
Komplo kurgularına inananlar, genellikle birden çok kurguya inanıyorlar. Birbirleriyle çelişse dahi.
Yani komplolara inanma eğilimi genellikle tek bir konuyla sınırlı kalmıyor.
Bu aslında çok şaşırtıcı değil. Çünkü bu eğilim, bazı insanlarda hayatı kestirme yoldan ve komplolar yoluyla anlama şeklinde bir yaklaşım olarak kendine derin bir yer buluyor. Kapsama alanı geniş oluyor.
Birbiriyle çelişen, yani aynı anda beraberce doğru olamayacak kurgulara inanmak da, komplo taraftarlarının ortak noktalarından birisi.
Hem "Koronavirüs diye bir şey yok, yalan söylüyorlar" demek, hem de "Koronavirüs biyolojik bir silah" önermesini savunmak, böyle bir durum.
Birbiriyle açık şekilde çelişen önermelere inanmak ve bunda ısrarcı olmak, insanın düşüncelerinin iki adım ötesine bakıp bu çelişkiyi görecek akıl yürütmeyi yapamamasından, belki de daha ziyade yapabilecekken yapmamayı seçmesinden kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
— / —
Peki, bu komplo kurgularında, çok bariz çelişkilere rağmen ısrarcı olmanın nedeni ne?
Burada bence asıl rol oynayan unsur, bir akıl yürütememe kapasitesizliği değil. Hepimiz o kadar akıl yürütmeyi becerebiliyoruz.
Asıl neden, duygusal nedenlerle yapılan bir tür "görmeme" tercihi.
Bu akıl açısından bariz olana duygusal nedenlerle sırt çevirme tercihinin nedenlerini daha ayrıntılı olarak bilişsel bilimler yaklaşımı programında ele alacağım. Sosyal Psikoloji literatürü, bu tür çalışmalarla dolu.
Burada yalnızca işin siyasi görüşle ilgili yönüne değineyim.
ABD'de yeni yapılan bir ankete göre, Başkan Trump'ın taraftarı olan Cumhuriyetçi Parti seçmenlerinin yüzde 57'si, ülkelerindeki çok yüksek Covid kaynaklı ölüm sayısını "kabul edilebilir" buluyor.
Bu oran Demokrat seçmenler arasında yalnızca yüzde 10.
ABD yönetiminin Covid'le başarılı bir mücadele yürütemediğini, ülkedeki ölüm sayılarının başarılı bir yönetimle çok daha düşük tutulabileceğini, dünyanın bütün sağlık uzmanları söylüyorlar.
Bu kadar bariz bir durumda bile, Trump seçmenlerinin çoğunluğu, durumu "normal" buluyor.
— / —
Bu duruma verilecek en uygun isim, "Fareli Köyün Kavalcısı" sendromu olabilir.
Malum, ortaçağlardan bir Alman masalı: Sihirli ezgileriyle, vebadan kırılan köyün bütün farelerini peşine takıp götüren kavalcının hikayesi.
ABD'deki Trump seçmenleri, bazen bana bunu çağrıştırıyor.
"Fareli Köyün Kavalcısı" sendromu elbette yalnızca ABD'ye özgü bir durum değil.
Pek çok başka ülkede, uzağınız veya yakınınızdaki insanlarda da benzer örnekler görebilirsiniz.
Burada altını çizmek istediğim şey, bazen aklın saf dışı kalması hali. Komplolar o zaman zirve yapıyor.
Komplo kurgularına inanma eğiliminin altında, özellikle tarihin krizli dönemlerinde ortaya çıkan, anlaşılması zor durumlara kestirme açıklamalar getirmek arzusunun rol oynadığı, genel kabul gören bir tez.
Bu eğilim, toplumsal ayrışmanın arttığı dönemlerde daha da yükseliyor.
— / —
Komplo kurgularının ortak yönlerini araştıran çalışmalara değinerek bu akışı bitireyim.
En sonda, bir de, cevabına yeterince vakıf olmadığım, komplo kurgularının siyasetteki yeriyle ilgili bir soru var.
Komplo kurgularında, bir yandan tarihsel döneme ve ülkelerin kültürel kodlarına göreceli farklılıklar olsa da, hepsine görülen ortak yönler bulmak da mümkün.
Önce farklılıklardan başlayayım.
Bugün gündem olan komplolarla, önceki yüzyılın komploları, birbirinden farklı.
ABD'de çok yaygın olan "aya insan ayağı değmedi" kurgusu, haliyle, 1969'dan önce söz konusu değildi.
Türkiye'nin, İngiltere'nin, ABD'nin, Afrika ülkelerinin komplo kurgularının odakları da farklı.
Örneğin, The Guardian gazetesinde yayımlanan bir çalışmaya göre, İngiltere halkının %60'ı, ülkelerinin yönetimiyle ilgili en az bir komploya inanıyor. (Uzaylılardan aşılara kadar uzanan bir yelpazede pek çok başka komplo kurgusu da var.)
Bu oran, Brexit taraftarları arasında daha yüksek.
Study shows 60% of Britons believe in conspiracy theories
(Bu “muhafazkar sağ seçmen”le ilgili bulguyu not edelim, birazdan değineceğim.)
— / —
ABD'de ise komplo kurgularından geçilmiyor; hemen her konuda bir komplo anlatısına rastlamak mümkün.
Hatta, merak edenler için, alfabetik sırayla dizilmiş komplo kurguları ansiklopedileri bulmak bile mümkün.
— / —
Komplo kurguları konu açısından büyük çeşitlilik gösterse de, ortak noktalara sahipler.
Örneğin:
- Tehdit unsuru ve kötü niyet içeren gizlilik özelliği.
- Büyük çaplı ve keskin siyah-beyaz iddialar olmaları.
- Sıkça kendi dışındaki her şeye "algı operasyonu" atfında bulunmaları.
Bu konuya ileride "Sahte Haber" konusunu ele aldığımızda yeniden ve daha ayrıntılı olarak eğileceğim.
— / —
Şimdi işin siyasetle ilgili olan ve cevabını yeterince açıklıkla veremediğim kısmına geleyim.
Komplo kurguları daha ziyade sağ siyasi görüş içinde kendine yer buluyor.
Neden?
Bu alandaki klasik kaynaklardan birisi, iki Pulitzer ödüllü ABD'li tarihçi Richard Hofstadter'in muhafazakâr Amerikan sağ siyaseti üzerine yazdığı pek çok makale arasında yer alan "The Paranoid Style in American Politics" (Amerikan Siyasetinde Paranoid Tarz) başlıklı makaledir.
Komplo kurguları serisine son vermeden önce, siyaset yapma biçimlerinin ve sağ-sol ayrımının, komplo eğilimlerine ev sahipliği yapma konusundaki farklılığına yeniden gelmek istiyorum.
O zamana kadar, aklımdaki yarı-oluşmuş fikirler de belki biraz daha netleşmiş olur.
— / —
Gelecek hafta, konuya evrimsel biyoloji açısından ve ana dil öğrenme sürecini bir örnek olarak ele alarak, devam edeceğiz.