Bitkiler dünyasında akıl ve öznelik

-
Aa
+
a
a
a

Açık Bilinç'te Güven Güzeldere, bitki bilimindeki son gelişmelere ve bunları özetleyen "Işık Yiyiciler" kitabına değiniyor.

""
Bitkiler dünyasında akıl ve öznelik
 

Bitkiler dünyasında akıl ve öznelik

podcast servisi: iTunes / RSS

Geçen hafta Meclis'te görüşülmekte olan sokak hayvanlarıyla ilgili düzenleme hakkında konuşmuştuk. Bu konuya da kısaca değineceğiz ama bu haftaki asıl konumuz botanikteki yani bitki bilimindeki son gelişmelerle ve bunları özetleyen Işık Yiyiciler kitabıyla ilgili olacak.

Işık Yiyiciler, yalnızca bir iki ay önce yayımlanmış çok yeni bir kitap. Yazarı, botaniye de ilgi duyan ama aslında iklim krizi üzerine yazan bir araştırmacı gazeteci, Zoe Schlanger.

Zoë Schlanger'ın aktardıklarına göre, bu aralar bitki bilimi dünyasında bitkilerin duyumsama ve birbirleriyle etkileşime girme konusundaki marifetleri en sıcak ve tartışmalı konu. Pek çok bitki bilimci, bu yeni bulgular ışığında bazı bitkilerin de akıllı olduğunu ve öyle kabul edilmeleri gerektiğini iddia ediyor.

Zoë Schlanger'ın kitabında pek çok ilginç bulgu aktarılıyor ama şu açık; bitkilerin neyi nasıl becerdikleri, örneğin istilacı böcek türlerine karşı nasıl savunma hamleleri yaptıkları anlaşılabilir ise bu bilgiler iklim krizi ve yaygın pestisit kullanımı alanında fayda sağlayabilir.

Bu sebeple, önümüzdeki bir iki hafta boyunca bu kitapta aktarılan faydalı bilgilerin en önemlilerini özetlemeye çalışacağım.

Zoë Schlanger'ın bu kitaptaki ana tezi, bitki biliminin ortaya çıkardığı yeni bulgular ışığında bazı bitkileri 'akıllı failler' olarak nitelememiz veya en azından 'akıllı' kategorisini bitkileri de içine alacak şekilde genişletmemiz gerektiği.

Ben kitabı çok etkileyici bulduysam da bu sonuca ulaşmadım. 'Fail' olmaktan kastedilen, genetik programın ötesine geçen davranışlara sahip olabilmek ise bu var. Fakat bence bitkilerin marifetlerini anlamak ve takdir etmek için illa ki 'insanlar gibi değilse de akıllı canlılar' demek gerekmiyor. 

Niye böyle düşündüğümü, bu seri sona ermeden açıklamaya çalışacağım; fakat bitkiler konusundaki düşüncelerimi şimdilik kısaca şöyle özetleyeyim: Bence bitkilerin marifetleri insanvari bir anlayış gerektirmiyor; üstelik onları akıllı olarak nitelemek de insan - bitki becerileri arasındaki önemli bir ayrımı gözden kaçırmak anlamına gelebilir.

Öte yandan, bitki biliminde bitkileri pasif ve beceriksiz canlılar olarak görmek yönünde bir eğilim var ve hatta bitkilerin duyumsama ve sinyalleşme yönündeki becerilerini belgelemeye çalışan botanikçiler, türlü çeşitli önyargılardan kaynaklanan büyük engellerle karşılaşıyorlar ki bence bu da yanlış.

Botanik biliminde bitkilere karşı oluşmuş önyargıların tarihsel nedenleri var ve bunları anlamak önemli diye düşünüyorum. Bu bağlamda, bir parça şikayetçi olduğum iki kitaptan söz edeceğim; Bitkilerin Gizli Yaşamı ve Arzunun Botaniği.

Düşüncem özetle şöyle; bu kitaplar bir yandan bitkilerin etkileyici marifetlerine olumlu yönden dikkat çekerken, diğer yandan içerdikleri bence yanlış veya yanlış anlaşılmaya uygun yorumlar yüzünden botanik dünyasında çalışan bilimcilere pek yardımcı olmadılar.

Bitkilerin Gizli Yaşamı (The Secret Life of Plants) 1973 yılında basılmış ve çok ilgi görerek kült statüsüne erişmiş bir kitap. İçinde bitkilerle ilgili pek çok ilgi çekici iddia var fakat - birisi casus olan - iki gazeteci tarafından yazılmış olan bu kitaptaki pek çok tez doğrulanmadı hatta zamanla yanlışlandı.

Arzunun Botaniği (The Botany of Desire) ise konusunu iyi bilen bir biyolog olan Michael Pollan tarafından yazılmış ve çok ilgi görmüş, nispeten de daha yeni bir kitap - 2001 yılında yayımlanmış. Hakkını teslim edeyim; bu kitap, Bitkilerin Gizli Yaşamı'ndan olduğu türden yanlışlanmış tezler de içermiyor.

Öte yandan Arzunun Botaniği kitabında, çok sevildiğini biliyorum ama, dürüst bulmadığım ve hatta kasti olarak muğlak bırakıldığını düşündüğüm kimi ifadeler var. Bunlardan da gelecek hafta söz etmeyi düşünüyorum. Özetle, bu ilginç kitaptan çıkarttığım sonuç şu: Dünyadaki biyolojik kütlesi tüm canlıların %80'ini oluşturan ve fotosentez yoluyla oksijen üretmeleri sayesinde hayatta olmamızı sağlayan, gezegenimizi yaşanılır kılan bitkilerin kendileri özgü etkileyici dünyalarına saygı duymak ama olabildiğince yanlış çıkarımlarda da bulunmamak gerekiyor.

Bu konuyu önümüzdeki bir iki hafta boyunca yüzeysel bir tartışmadan daha derine inerek aktarmaya çalışacağım.