Açık Bilinç’te aşı konusunu işlemeye devam ediyoruz. Geçen haftaki konuğumuz Prof. Selim Badur, bu hafta da aşı karşıtlığına ve bunun sonuçlarına eğilirken Covid-19 aşısındaki son gelişmeleri de aktardı.
Geçen hafta Selim Badur bizlere aşı kullanımının riskleriyle ilgili yanlış düşünceleri anlatmış ve aşı karşıtlığının toplumsal sağlık açısından oluşturacağı gerçek sakıncaların altını çizmişti: Aşılar niçin önemli? Aşı olmakta ve aşı olmamayı seçmekteki gerçek riskler neler?
Bu hafta, bir tür ideolojik itkiyle aşı karşıtı olanlarla, aşılar konusunda bilgisizlik veya yersiz düşüncelerden dolayı tereddütlü olanları ayırarak, özellikle tereddütlülere nasıl ulaşılabileceğini ve aşıların bilimsel altyapısının nasıl doğru aktarılabileceğini konuştuk.
— / —
Serinin ilk iki programında Dr. Işıl Arıcan’ın da vurguladığı gibi, aşıların çok etkili bir teknoloji olarak insanlığın başına bela olmuş pek çok ölümcül hastalığı neredeyse tamamen ortadan kaldırması, bugün aşıların bir anlamda görünmez hale gelmiş olmasında ve "olmasa da olur" gibi düşünülmelerinde, önemli bir etken.
Yani aşıların, ironik şekilde kendi başarılarının kurbanı olduğu söylenebilir.
Bir de şunu unutmamak gerekiyor: Aşıların etkili olmaları için toplumun yüzde kaçında bağışıklık geliştirmeleri, hastalıktan hastalığa değişiyor.
Yeniden yaygınlaşmak için kapımızda bekleyen, salgın sebebi bakteri ve virüslere karşı aşılarla korunmayı asla ihmal etmemek gerek.
— / —
Bu noktada, bir de bugüne bakmak ve halihazırda ve farklı yöntemler izlenerek sürdürülmekte olan Covid-19 aşı çalışmalarını özetlemekte fayda olabilir.
Prof. Badur bizlere genel ve güncel bir değerlendirme sunacak.
— / —
Bu programla birlikte, 3 bölümlük serimizin aşılar üzerine olan birinci bölümünü tamamlamış olacağız.
İkinci bölümdeki programlarda, aşı karşıtlığını da içeren "komplo" teorilerinin yaygınlığı ve bunlara inanma eğiliminin bilişsel ve toplumsal nedenlerini irdelemeye çalışacağız.