Müjdat Ataman ile zorbalık üzerine

Okul Zili
-
Aa
+
a
a
a

Müjdat Ataman ile okulda zorbalık üzerine konuşuyor, velilerin ve öğretmenlerin sorumluluklarını ele alıyoruz.

""
Müjdat Ataman ile 'Okulda Zorbalık' üzerine
 

Müjdat Ataman ile 'Okulda Zorbalık' üzerine

podcast servisi: iTunes / RSS

Ayşe Alan: Zorbalık, günümüzde sıkça konuşulan ama bazen yanlış anlaşılan bir kavram. Siz hem eğitimci hem de okul hayatının içinden biri olarak, konuyu veli, öğrenci ve öğretmen açısından gözlemleyen birisiniz. Öncelikle zorbalığı nasıl tanımlarsınız?

Müjdat Ataman: Günümüzde birçok veli, çocuğunun yaşadığı her olumsuz durumu hemen “zorbalık” olarak adlandırıyor. Ancak önemli olan, olayın niteliğini sorgulamak. Zorbalığı kötü davranıştan ayıran en temel faktörler şunlardır:

  • Kasıtlı olması
  • Süreklilik göstermesi
  • Ezen-ezilen ilişkisinin bulunması

Zorbalık, güçlü olanın güçsüz üzerinde baskı kurduğu bir süreçtir.

Ayşe Alan: Okullarda sıkça karşılaştığımız zorbalık türleri nelerdir?

Müjdat Ataman: En yaygın görülen türler şunlardır:

  • Fiziksel Zorbalık: İtme, vurma, çekme gibi eylemler.
  • İlişkisel (Sosyal) Zorbalık: Dışlama, alay etme, küçük düşürme.
  • Siber Zorbalık: Teknolojinin yaygınlaşmasıyla çocukların ekran başında daha fazla zaman geçirmesi sonucu giderek artan bir tür.
  • Flört Zorbalığı: Özellikle lise çağında sıkça karşılaşılan bir durum.

Önemli olan, bir davranışın basit bir sataşma mı, yoksa sürekli tekrar eden ve karşı tarafı güçsüz bırakan bir zorbalık mı olduğunu belirlemektir.

Ayşe Alan: Peki, okullarda zorbalığı neden çözemiyoruz?

Müjdat Ataman: En büyük hata, okulu toplumdan bağımsız bir yer olarak görmek. Çocukların yaşadığı zorbalık, yetişkin dünyasında gördükleriyle bağlantılıdır. Günlük hayatta şiddetin artması, suçun cezasız kalması gibi durumlar okullara da yansıyor. Bu nedenle önce yetişkinlerin, özellikle velilerin ve öğretmenlerin bakış açısını değiştirmesi gerekiyor.

Ayşe Alan: Velilerin bu süreçteki rolü nedir?

Müjdat Ataman: Velilerin en sık yaptığı hata, çocuklarının sorunlarını hemen çözmeye çalışmaları. Çocuk her zorlandığında ebeveyn devreye girerse, problem çözme becerisi gelişmez. Çocuklar zorlanacak, bazen dışlanacak, alay edilecek – bu hayatın bir parçası. Velinin görevi, çocuğunu sürekli korumak değil, onun mücadele gücünü desteklemektir.

Ayşe Alan: Okullar bu sorunu nasıl çözebilir?

Müjdat Ataman: Öncelikle, okulun tüm paydaşlarının (yönetim, öğretmenler, öğrenciler ve veliler) zorbalığı aynı şekilde tanımlaması gerekiyor. Bir davranışın şaka mı yoksa zorbalık mı olduğu konusunda ortak bir bakış açısı oluşturulmalı.

İkinci olarak, cezalandırma yöntemi yerine koruyucu rehberlik yaklaşımı benimsenmeli. Okullarda disiplin komisyonları genellikle ceza odaklı çalışıyor, ancak bu yöntemin caydırıcı olmadığı zamanla anlaşılıyor. Okulların, özellikle dezavantajlı bölgelerde, rehber öğretmen desteğini artırması ve zorbalığa uğrayan çocukların güçlenmesini sağlayacak çalışmalar yapması gerekiyor.

Ayşe Alan: Peki öğretmenler bu süreçte nasıl bir rol oynamalı?

Müjdat Ataman: Öğretmenlerin öncelikle farkındalıkları yüksek olmalı. Örneğin, sürekli yalnız dolaşan bir çocuk, yalnızlığı sevdiği için mi yalnız, yoksa dışlandığı için mi? Öğretmenler, sınıfta gözlem yapmalı ve sadece ders anlatan değil, öğrencileri destekleyen bir rehber olmalı. Eğitim, sadece akademik başarı değil, öğrencinin iyi olma halini gözetmek de olmalıdır.

Ayşe Alan: Çok değerli bilgiler paylaştınız. Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Zorbalık yapan da, zorbalığa uğrayan da bir çocuk:

Müjdat Ataman: Eğitimciler olarak, sadece öğretmeye odaklanmamalıyız. Çocukların psikolojik ve sosyal gelişimine de katkıda bulunmalıyız. Zorbalık yapan da, zorbalığa uğrayan da bir çocuktur ve her iki tarafın da desteğe ihtiyacı vardır.