"78 tane kararnameyi iptal etti"

-
Aa
+
a
a
a

Açık Yeşil'de Ümit Şahin ve Ömer Madra, ABD'de ikinci dönemine başlayan Donald Trump'ın ilk gününde imzaladığı kararnameleri masaya yatırıyorlar.

""
Açık Yeşil: 22 Ocak 2025
 

Açık Yeşil: 22 Ocak 2025

podcast servisi: iTunes / RSS

Ümit Şahin: Apaçık Radyo’da Açık Yeşil başlıyor, ben Ümit Şahin.

Ömer Madra: Ben de Ömer Madra.

Ü.Ş.: Destekçimiz Haluk Yurtkuran'a teşekkür ederiz programa başlarken. Bugün ben biraz déjà vu yaşıyorum Ömer Abi. Bundan galiba sekiz sene evvel, 2017'nin Ocak ayındaki bir programda aynen bunları konuşmuştuk diye hatırlıyorum.

Ö.M.: Net olarak konuşmuştuk,



Ü.Ş.: Trump’ın göreve gelmesinin hemen ardından Paris Antlaşması'ndan daha birinci gün çekilmesi ve diğer olan bitenlerle sanki bu sefer yani birincisinde trajedi, ikincisinde komedi dozunun ötesinde ürkütücülük dozu da bayağı artmış gibi görünüyor. Şov dozu çok artmış görünüyor yani birinci günde 78 tane mi kararname imzaladı, ne yaptı?

Ö.M.: 78 galiba, evet.

Ü.Ş.: Doğru. Biden'ın kararnamelerini tek imzada geri çekti yani tam böyle bir acayip şova dönüştürmüş durumda, ne diyorsun?

Ö.M.: Ama kendisi de zaten belki de iyi hatırlanmıyor ama Çırak dizisiyle son derece büyük tanınmış bir şovmendi zaten ve bunu uyguluyor. Yani en popüler televizyon yıldızlarından bir tanesiydi kendisi daha önce.

Ü.Ş.: Ben evvelsi gün ve dün iki saat, iki buçuk saate yakın konuşması başta olmak üzere, görevi devraldığı sırada yaptığı konuşmayla başlayıp, sonra Capital One Arena'da sekiz tane ilk kararnameyi törenle, halkın huzurunda imzaladı ve ardından oval ofiste de 70 küsur kararnameyi imzaladığı töreni baştan sona izledim biraz overdose olma uğruna.

Ö.M.: Sorma, ben de... .

Ü.Ş.: Evet, yani bir televizyon şovuydu bir tarafıyla ama bir tarafıyla da sanki birinci gün ‘diktatör olacağım’ demiş herhalde değil mi? Onu uygulamaya çalışıyor galiba.

Ö.M.: Evet ve aynen uyguluyor.

Ü.Ş.: Yani yaptığı, attığı her kararname imzasında, ‘Bak, bu çok büyük iyi bir değişiklik, bunu benden başka kimse yapamazdı’ diyor yani bayağı şov ama şovun beni bayağı ürküttüğünü itiraf etmeliyim çünkü bu sefer sanki geçen dönemindeki hatalardan da ders almış, Daha önce kendi fazla bir şey yapamamıştı, bazılarını yarı yolda değiştirmek zorunda kalmıştı. bir hayli güçsüz bir dönem yaşamıştı aslında ve bir de üzerine Covid gelmişti tabii. Sanki epey bir ders almış şekilde, bu sefer çok hızlı, çok yıkıcı bir şekilde başladı gibi geliyor bana.

Şimdi biraz özellikle bu imzaladığı kararnamelerle birlikte iklim açısından, çevre açısından hangi yıkımlara kapı araladığını konuşarak başlayacağız mecburen bugün, durum epey vahim.

Ö.M.: Evet, şimdi iki şey ekleyeyim izninle buna; bir tanesi ABD'nin ve dünyanın önemli şovmenlerinden biri olduğundan bahsetmiştik, uzun süreli Çırak dizisinin başrolündeydi zaten ve oradaki temel sloganı hatırlıyor musun?

Ü.Ş.: Hayır.

Ö.M.: ‘You're fired’ yani ‘Kovuldun’. Şimdi de bütün dünyaya kovuldun dedi, her şey benim ofisimde dedi, bütün dünyaya ‘You are fired’ dedi, Biziz işte! Bütün dünyadaki zenginler dışındaki herkesi kovdu. İkincisi de ilk dört yıllık başkanlık döneminde hesaba gelen, ispat edilebilen yalanlarının sayısı 30 bindi galiba ya da 40, tam da hatırlamıyorum ki fazla da önemi yok. Muazzam sayı, dünyada en çok yalan söyleyen insanlardan biri olduğu tescilli. Buna karşılık, bu yeni dönemde imzaladığı, ikimizin de izlediği törende, başkanlığa geçiş törenleri merasimi sırasında daha önceden söylediği her şeyi gerçekleştirdi, o açıdan da tam bir doğrucu Davut manzarası çiziyor, ne dediyse yaptı. Yani bütün dünyayı yakacağım dedi, ‘Drill baby drill’ dedi, ‘Kaz bebeğim kaz’ dedi, kaya çatlatacağız dedi ve hepsini yaptı. Paris Anlaşması'ndan da çıkacağız demişti, hemen çıkma kararı aldı. Dünya Sağlık Örgütü'nü söylememişti ama belki de söylemiştir, ben atlamışımdır.

Ü.Ş.: Dünya Sağlık Örgütü ile ilgili geçen sefer de galiba benzer bir şey yapmıştı. Ama o zaman galiba tam çıkmadı ya da parayı mı kesti, tam hatırlamıyorum.

Ö.M.: Başarısız olmuştu evet, öyle bir şey. Şimdi bakalım yani peki gerçekten bütün bunlara ek olarak son bir soru, çok konuştum ama bazı insanlar Paris İktim Anlaşması'ndan çıkıp 1.5 °C ve azami, artık en fazla 2 °C’ye ulaşmanın sonu yok, bundan sonra oyun bitti, süre bitti denmesine karşı Trump’ın destekçileri iklim krizinin, yangınların ABD’ye vurmayacağını mı düşünüyorlar?

Ü.Ş.: Capital’daki halkın katılımıyla attığı ilk imzalardı. Hatta o imzaların sonunda, sekiz tane kararnamenin her birini ayrı bir kalemle imzaladı ve o kalemleri de en sonunda kendisini izleyen destekçilerine attı, kapıştılar kalemleri, çok acayip, sürreel bir şeydi. Mesela Paris Antlaşması'ndan çıkma kararını orada imzaladı ve bunu yaptığında tezahüratlar geldi ama çok güçlü tezahüratlar mıydı emin değilim. Bir tezahürat geldi ve bunu daha da güçlendirmek için muhtemelen, ‘Bir trilyon dolar değil mi? Bu bize bir trilyon dolar kazandıracak’ gibi bir şey söyledi yanındaki kişiye ve daha büyük bir alkış koptu.

Açıkçası mesela şu da çok dikkatimi çekti; ilk konuşmada yani Biden'ın da olduğu o büyük görevi devralma konuşmasında Los Angeles yangınlarına da değindi ve Los Angeles yangınlarına değinirken bir tek şeyden yani bütün konuşma boyunca üzüntü duyduğunu hissettiğim bir tek şey söyledi; ‘Orada ABD'nin en güçlü, en zengin insanlarının evleri yandı’ dedi.

Ö.M.: Evet, ona üzülüyor, ağlıyor zaten.

Ü.Ş.: Ona çok üzüldüğünü söyledi, ‘Evsiz kaldılar’ dedi. Yani Mel Gibson'ı falan kastediyor galiba.

Ö.M.: Evet. Onları, Mel Gibson’ı falan zaten özel temsilci olarak atayacakmış.

Ü.Ş.: Ne temsilcisi, Hollywood temsilcisi mi?

Ö.M.: Evet, ‘Hollywood'u ayağa kaldıracağım’ demiş. Yani şaka diye kabul ediyorum. Sanki yabancı ülkedeymiş gibi Hollywood. Mel Gibson ve diğer ikisini ama unuttum diğerlerini, birazdan hatırlarım.



Ü.Ş.: Evet, sonuçta çok saçma şeyler vardı. Şimdi saçmalıkları mı önce konuşsak, ciddi şeyleri mi diye düşünüyorum ama aklıma gelmişken söyleyeyim; saçmalıklardan bir tanesi de oval ofisteki imzalar 45 dakika sürdü ve bir yandan imzalıyor kararnameleri ve bir yandan da gazetecilerin sorularını cevaplıyor. Diyor ki gazetecilere, ‘Bakın, Biden böyle bir tane basın toplantısı yaptı mı? Yapmadı değil mi?’ Orada bir gazetecinin gümrük tarifelerinin arttırmasıyla ilgili bir sorusuna karşılık durup dururken gazeteciye ‘İspanya'nın BRICS üyesi olduğunu biliyorsun değil mi?’ dedi.

Ö.M.: Evet.

Ü.Ş.: Gazeteci bir anlamadı ve muhtemelen İspanyoldu gazeteci. ‘BRICS’in ne olduğunu biliyorsun değil mi sen?’ dedi gazeteciye ve en sonunda İspanya hükümeti açıklama yapmak zorunda kalmış, bilmiyorum gördünüz mü?

Ö.M.: Yok görmedim.

Ü.Ş.: Şu anda önümde açık değil ama İspanya hükümeti sözcüsü, Trump'ın İspanya'nın BRICS üyesi olduğuna ve İspanya'yı da gümrük tarifesiyle tehdit etmesine karşı bu yorumu neden yaptığını anlayamadığını ve İspanya'nın tabii ki BRICS üyesi olmadığını açıklamış. Yani İspanya’nın Avrupa Birliği ülkesi olduğundan BRICS üyesi yani Brezilya, Rusya, Çin, Güney Afrika ile beraber BRICS üyesi olduğunu iddia etti. O kadar çok saçma şey vardı ki tam bir seçme-saçma programı yapabiliriz.

Ö.M.: İşte Çırak programı da böyle. Bir de ben şimdi baktım ve buldum; Trump Truth Social, Yani kendi sahibi olduğu platform üzerinden Perşembe gönderdi; Mel Gibson'ı, Sylvester Stallone'u ve Jon Voigt’u Hollywood özel elçisi olarak seçtiğini açıkladı ve ‘Muhteşem ama çok sorunlu Hollywood'un özel elçileri ilan etmekten onur duyuyorum bu üçünü’ dedi. Bu kişilerin kendisinin gözü kulağı olacağını da belirtti. Onların önerilerine uyacağını ve Hollywood'un yeniden altın çağını yaşayacağını iddia etmiş. Tam da Hollywood yakınlarındaki yangınlar bugün itibariyle tekrar canlanacak kaygısı varken konuşuyoruz.

Ü.Ş.: Tekrar o sıcak, kuru rüzgarlar başladı Kaliforniya'da, vakit kalırsa ona da biraz bakarız. Huffington Post bir derleme yapmış Trump'ın yeni imzaladığı bu ilk gün kararnamelerinde çevre, enerji ve iklim üzerine yıkıcı olan kararlar nelerdir diye. Bunların birincisi; ABD'nin Paris Antlaşması'ndan çekilmesi ama geçen sefer, 2017’de bu çekilme işlemi üç yıl sürmüştü. Şimdi ise kurallar değişmiş ve bir yıl içerisinde bu çekilme tamamlanacakmış. Aslında ABD’nin Çerçeve Sözleşmesi’nden de çekilme ihtimali var, henüz bunu yapmadı ama belki Paris işi bittikten sonra onu da hedef alabilir. Bu arada tabii ABD'nin Paris'ten çekilmesiyle birlikte, iki şey tamamen boşa düşmüş oluyor; birincisi, Biden'ın birkaç hafta önce açıkladığı yeni ABD'nin Ulusal Katkı Beyanı. ABD'nin emisyon azaltma hedefini 2035 yılı için %66'ya çıkarmıştı. Bu %66 azaltılma hedefi şu anda tamamen geçersiz oldu,

Ö.M.: Ondan iptal etti değil mi?

Ü.Ş.: İptal edilmiş o yani Paris'ten çıkınca bunun da hiçbir anlamı kalmamış oldu. Tabii çok fazla değilse bile ABD'nin sonuçta bu 100 milyar dolarlık ve şimdi 300 milyar dolara çıkan gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelere finansal desteğinin tamamen kesilmesi bir diğer sonuç olacak ama bunun dışında da çeşitli kararnamelerin içine gizlenmiş başka sorunlar olduğunu görüyoruz. Aslında The Guardian'ın haberinde de biraz vardı, biraz daha detaylı bir şekilde yer alıyor. Mesela temiz hava yasasındaki sera gazlarının da temiz hava yasasına dair edilmesi Obama döneminde, 2007'de yapılmıştı. bunun iptali de var. Unleashing American Energy diye yani bunu nasıl çeviririz bilemedim.

Ö.M.: Enerjisini zincirlerinden koparmak, kurtarmak.

Ü.Ş.: Kurtarmak. Yani kararnamelerin başlıkları da böyle bu arada, tuhaf ve buna dayanarak ikarbondioksitin bir kirletici olduğu kararının geri alınması var – bu çok önemli. Bir diğer çok önemli şeyi de herkes merakla bekliyordu; enflasyon azaltma yasası ne olacak? Çünkü 400 milyar dolarlık tamamen iklim eylemi için harcanan bir para vardı. Isı pompalarından güneş paneli fabrikalarına kadar ve bunu da tamamen aynı Amerikan enerjisini zincirlerinden kurtarma kararnamesiyle bu paranın şu anki yönetimin olağanüstü hali ya da acil durumu için kullanılması gibi bir şey var. Bunu ilerleyen günlerde daha net öğreniriz ama buradaki mekanizmaları, vergi kesintisi gibi şeyleri muhtemelen daha çok doğalgaz çıkartmak ve petrol çıkartmak için kullanmaya yönelecek gibi görünüyor. Biden'ın iklim için yaptığı şeyi tersine çevirecek.

Bu arada biraz önce söylediğim, ‘Ulusal enerji acil durumu ilanı ABD tarihinde ilk defa oluyor’ diyor Huffington Post. Gerçekten burada da şunu kullandığını söylüyor; Trump bunu birkaç kere yapmış, Biden'a daha önce iklim aktivistlerinin iklim acil durumu ilan etmesi üzerinden baskıları vardı ve bunu tersine çevirip enerji acil durumu ilan ediyor. Yani tam bir öç alma kararnameleri bunlar, değil mi? Biden'ın ve iklim aktivistlerinin yaptığı her şeyden öç almaya yönelik kararnameler ve tamamen doğalgaz, kaya çatlatma, Alaska'da petrol vs. gibi arttırmaya yönelik aramaları serbest bırakmaya ve bunun önündeki engelleri temizlemeye yönelik bir kararname var. Bu kararnamenin içerisinde güneş ve rüzgar yok. Zaten olmadığı gibi neredeyse rüzgar enerjisini yasaklamaya yönelik bazı şeyler de var bu kararnamede. Açıkçası bu işin en vahim tarafı da ayrı bir kararname var.

Ö.M.: Pardon, burada bir ufacık parantez açayım; bir de kendisinin bu rüzgar türbinlerine düşmanlığının da bir kökenin de şu olabilir. Kendisinin bir iş insanı olarak, iş adamı olarak yanılmıyorsam İskoçya'da bir golf alanı, bir turistik yeri vardı. Oraya rüzgar enerjisinin problem olacağı söyleniyordu, o yüzden kızıyordu zaten.

Ü.Ş.: Onun karşısına denizüstü rüzgar türbini kurulacaktı, ona karşı savaşmış.

Ö.M.: Evet.

Ü.Ş.: Manzarasını kapatıyor.

Ö.M.: Evet, manzarasını kapatıyor diye.



Ü.Ş.: Bu yeni kararnameler ile özellikle denizüstü rüzgar türbinini açıkça yasaklamış yani nasıl yasakladığını tam anlamadım ama herhalde ülkenin kıta sahanlığı üzerinde herhangi bir şeye lisans vermeme şeklinde anladığım kadarıyla ama sadece o da değil; normal karadaki rüzgar türbinlerine yönelik bütün onayları da durdurduğunu yazıyormuş bu kararnamede. Yani inanılır gibi değil; rüzgara karşı bir savaş açmış durumda. Sıvılaştırılmış doğal gaz ile ilgili Biden'ın bir yasağı vardı, gerçi pek uygulanmamış ama o yasağı kaldırmış. Yine bütün bu Amerikan enerjisini serbest bırakma kararnamesinin altında petrol, doğal gaz, kömür, hidroelektrik, biyoyakıt, kritik mineraller ve nükleer enerji kaynaklarının önündeki bütün engeller kaldırılacak yazıyor. Tabii burada yine rüzgar ve güneş yok, tam tersi var.

Onun dışında çok ilginç şeylerden bir tanesi de bir başka kararnamede Biden yönetiminin ilk döneminde, ilk yıllarında aldığı önemli bir karar vardı çevre adaletine dair, özellikle çevresel sorunlardan daha fazla etkilenen grupların, yoksul grupların, etnik grupların korunmasına yönelik ve bunu da iptal etmiş. Bir özel bir kararnameyle radikal ve savurgan hükümet programlarının sona erdirilmesinin içerisinde yer alıyormuş bu ve çevre adaletine dair Biden’ın bütün şeylerini iptal etmiş.

Ö.M.: Peki, bir de şeyi sorayım; şimdi başta Paris Anlaşması’nın inkarıyla, yok sayılmasıyla beraber, çıkılmasıyla beraber Cumhurbaşkanlığı'nın özel kararnamelerini destekliyorlar, alkışlıyorlar. Peki, burada 1 °C’lik, 1.5 °C’lik yükselmesinin, endüstri çağına göre artmasının ve ondan sonra da iki dereceye doğru gidilmesinin ABD’ye hiç etkilemeyeceğini düşünüyor değil mi alkışlayanlar ve Trump?

Ü.Ş.: Bence pek bir şey düşünmüyorlar diye düşünüyorum yani bunları düşünseler zaten herhalde Trump'ı alkışlamazlar diye düşünüyorum. O kadar saçma kararlar var ki bu kararnamelerin içinde ve bir tanesini daha söyleyeyim. Mesela su tasarrufunu sağlayacak bazı evlerde kullanılan ekipmanların daha verimli olmasını öngören bir takım yönergeler ya da yönetmelikler varmış. Bunu da iptal ediyor ve bunu da şu şekilde iptal ediyor; ‘Amerikan halkının seçme özgürlüğünü korumak için her türlü ev aleti, ampuller, bulaşık makineleri, çamaşır makineleri, gaz ocakları, ısıtıcılar, tuvaletler ve duş başlıkları dahil olmak üzere’ diye özellikle de yazmış. Çünkü bu duş başlıklarının ve sifonların az su harcamasına çok karşıymış Trump, bol su harcamaları gerektirdiğini düşünüyormuş.

Ö.M.: Çok temiz olsun, pislikten arınsın diye.

Ü.Ş.: Ona karşı özellikle böyle bir kararname yazdırmış, insan okuyunca inanamıyor. Yani su tasarrufuna karşı mesela elektrik tasarrufuna karşı elektrik tasarruflu ampullere yönelik her türlü şeyi kaldırmış. En kritik olanlardan bir tanesi de Biden döneminde bağlayıcı olmasa da 2035'e kadar elektrikli araç satışlarının %50'ye çıkmasına dair bir hedef vardı ve o hedefi de ortadan kaldırıyor. Bunu da yine ‘Amerikan halkı ister elektrikli araç seçer, ister dizel araç seçer, buna kimse karışamaz’ diyerek hem Obama döneminde, hem de Biden dönemindeki bir takım egzoz gazlarının azaltılmasına yönelik yönetmelikler dahil hepsini kaldırmış durumda.

Ö.M.: Evet ve şunu söylerken de yakaladım - bir yerde de söyledi galiba ama tören sırasında da söyledi; ‘ABD zaten bir otomobil cennetidir, bunu da sürdürecektir sonuna kadar’ diyerek mazotla çalışan yani bildiğimiz benzinli araçları ‘Tanrı'nın bir ihsanı’ olarak söyledi.

Ü.Ş.: Sürekli zaten otomobil sektörüne vurgu yapıyor yani otomobil sektörünü kurtarmaya vurgu yapıyor. Daha önce de kömüre vurgu yapardı, bu sefer kömür vurgusunun pek olmadığını gördük 2017’den farklı olarak çünkü kömürü kurtaramayacağını anladı herhalde. Şimdi petrol, doğal gaz ve otomotiv sektörü üzerinden gidiyor.

Bu arada ııı birkaç tane kararnamede Alaska'yı tamamen tarumar etmeyi kafasına koyduğu anlaşılıyor. Alaska'da her türlü kereste ticaretinden tutun, Alaska'daki Arktik bölgede petrol aramalarına izin vermeye kadar hepsini yine birkaç kararnamede girmiş yani Arktik bölgede madenciliğin önünü açan bir takım kararlar girmiş. En saçma kararlardan bir tanesinin başlığı da şu; putting people over fish.

Ö.M.: Güzelmiş.

Ü.Ş.: ‘İnsanlar balıklardan önemlidir’ mi, nasıl çevirebiliriz?

Ö.M.: Önce insan, sonra balık.

Ü.Ş.: Alt başlığı da ‘Güney Kaliforniya’da su teminine yönelik radikal çevreciliğin durdurulması’. Bu, su tasarrufunu sağlayan bir takım kararnameleri ortadan kaldıran bir kararname. Son olarak yine Biden döneminde Amerikan iklim müfrezeleri diye mi çevrilir bilemedim ama ‘American Climate Corps’ diye bir şey kurmuştu. Bu, Green New Deal'ı yani Yeşil Mutabakatı gençler üzerinden özellikle güçlendirmek için 2023’te kurulmuştu ve bunu da tabii ki ortadan kaldırmış. Bunun dışında tabii Trump'ın aldığı kararlar arasında özellikle göçmenlere yönelik savaş açması var. Güney sınırlarını güvenlik altına almak için asker göndermekten bahsediyor.

78 tane Biden dönemi kararını iptal etmiş önümdeki diğer haberlere bakıyorum. Tabii özellikle bir de başta LGBTI+ hareketinin kazanımları olmak üzere toplumsal cinsiyet alanındaki bütün kazanımların ortadan kaldırılmasına dair bir takım kararlar da var. ‘Sadece iki cinsiyet vardır; erkek ve kadın’ diyerek başta trans düşmanı olmak üzere bütün LGBTI+ haklarına karşı da savaş açtığını açıklamış oldu.

Ö.M.: Hapishanedeki binlerce zor durumda olan trans insanı - sayıları 200 bin galiba - yok oluşa terk ediyor anladığım kadarıyla bu şekilde yani yok sayarak yok oluşa gönderiyor onları. ABD’nin en büyük milli ormanını da keresteciye açtığı gibi ormanları da yok sayıyor.

Çok az zaman kaldığı için iki yeni haberi de özetleyeyim; Avustralya'dan çok vahim bir haber geldi. Bu Great Barrier Reef’de One Tree Island dedikleri yerin etrafında yapılan araştırmada %40’ından fazlası ağarmaya uğradığı, mercan parçalarının yok olduğu, hastalandığı örneği çıkmış, The Guardian'da vardı. Bir de tabii çok vahim bir şekilde Arktik bölgedeki devasa karbon yutağı artık bir salım kaynağı olmuş.

Ü.Ş.: Evet, daha önce pozitif geri beslenen mekanizmalar arasında çok sık konuşurduk yıllar önce ve bunun gerçek hale geldiğini görüyoruz. Son saçmalıkla da bitirelim; Meksika Körfezi’nin isminin Amerikan Körfezi olduğunu ilan etti. Bunu nasıl tek taraflı ilan edilebiliyor anlamadım yani coğrafya kitaplarını, atlasları mı değiştirecek, ne yapacak? Bir de Alaska'daki yani ABD'nin en yüksek dağının ismini de tekrar McKinley olarak değiştirdi. Yani oradaki yerli halkların kullandığı ismi vermişti Obama zamanında, onu geri almış.

Ö.M.: Bir de ayrıca bütün idam cezalarının hızlandırılması kararnamesi de aldı. Üstelik bütün idam bekleyenlere bir türlü de etkili olduğu belli olmayan ilacın da derhal dağıtılması emrini vermiş, bunu da arada okudum.

Ü.Ş.: Evet, önümüzdeki dört yıl maalesef bu saçmalıkları, aslında trajedileri konuşmaya devam edeceğiz daha fazla. Şimdilik moralimizi ve sinirlerimizi daha fazla bozmayalım.

Ö.M.: Bozmayalım.

Ü.Ş.: Programın sonuna geldik, gelecek hafta görüşmek üzere, hoşça kalın.

Ö.M.: Hoşça kalın, teşekkürler.