Gezegenin Geleceği: 52. Gün

-
Aa
+
a
a
a

 

16 Ekim 2009

 

Kopenhag İklim Zirvesi’ne 52 gün kaldı.

 

Dinlemek için:

 

İndirmek için: mp3, 7.13 Mb.

 

Lester Brown’ın bir yazısına göre Amerika Birleşik Devletleri’nde politikacılar karbon salımlarını azaltmanın çok zor olduğunu söyleseler de aslında gerçek bu değil. Amerika’da 2007’den bu yana karbon salımları %9 oranında düştü. Bunun bir nedeni ekonomik kriz, fakat enerji verimliliğini arttırmış olmaları, kömür yerine doğalgaz, jeotermal gibi daha az zararlı enerjilerle rüzgar ve güneş enerjisi gibi temiz enerjilere yönelmiş olmaları da çok büyük önem taşıyor. Amerika’nın artık karbon emisyonunu dur durak bilmeden arttırdığı dönem geride kaldı. Karbon salımının ulaşabileceği azami seviyeye ulaşmasının ardından ülke artık karbon salımını azaltıyor. Düşüş, 2007’de başladı. 2008’de petrol kullanımı %5, kömür kullanımı %1 azalırken, karbon salımı da %3 azaldı. ABD Enerji Bakanlığı’nın verilerine dayanarak Lester Brown 2009’da petrol kullanımının %5 daha azalacağını söylüyor. Kömür kullanımı ise %10 azalacak. Bu şekilde iki yıl içinde karbon salımı %9 oranında azalmış olacak. Ayrıca ABD, enerji politikalarında ciddi değişimlere gitti. Benzin tasarruflu araçlar, enerji verimliliği standartlarının yükselmesi, büyük ölçekli rüzgar, güneş ve jeotermal enerji yatırımlarına teşvik sağlanması, ülkenin en büyük enerji  tüketicisi federal hükümetin, tüketimini azaltacağını açıklaması, bu politikaların örnekleri. Üstelik bu yıl 22 termik santralin yerini rüzgar ve güneş enerjisi kaynaklarının alması bekleniyor. New York’un %24’ü, İllinois’nin %25’i, Kaliforniya’nın ise %33’ü enerji ihtiyacını yenilenebilir enerjiden karşılıyor. Bu tabloya bakınca gelecek için hala umut var gibi görünüyor.

 

Greenpeace de hâlâ var olan umudu hatırlatmak için hafta başında İngiltere’de Meclis Binası’nın çatısına çıkarak hükümete iklim değişikliğine karşı politika değişikliği çağrısında bulunmuş, 28 saat Meclis çatısında kalarak bu konudaki kararlılığını göstermişti. Bu eylemin hemen ardından Çek Cumhuriyeti’ndeki Greenpeace aktivistleri de Hükümet Binası’nın çatısına çıkarak ülkedeki kömür madenciliğiyle ilgili tehlikeye dikkat çekmek için eylem yaptılar. Çek Cumhuriyeti’nde kömür madenlerinin belirli sınırların dışına çıkmaması gerekiyor, çünkü madenler kasabalara çok yakın. Sınırlar azıcık bile ihlal edilecek olsa çevre kasabaların hayatları tehlikeye gireceği için kasabaların tamamen tasfiye edilmeleri gerekiyor. Ve şu anda kömür madenciliği endüstrisiyle Ticaret Bakanı Vladifmir Tosovsky’nin yapmak üzere olduğu anlaşma ile bir sürü kasaba tasfiye edilmek zorunda kalacak. Politik arenada yalnızca Yeşiller Partisi tehlikeye işaret ederek anlaşmaya karşı çıkıyor. Diğer partiler ise sadece üç şey öneriyor: Ülkede ya daha fazla kömür çıkarılarak termik santral sayısı arttırılsın, ya daha çok nükleer santral yapılsın, ya da her ikisi de beraber yapılsın. Bu öneri, gezegenin geleceğini önemseyen herkes için gerçek bir kabus.

 

Avrupa Birliği’nin parçası olan bir ülke bu planları yapadursun, Kuveyt, 2020’de enerji ihtiyacının %5’ini yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamayı hedeflediğini açıkladı. Bunun için de 2010’un başında yeni bir güneş enerjisi santrali kurulması için ihale açacağını duyurdu. Hükümetin de belirttiği gibi, Kuveyt’te güneş enerjisinden yararlanmak hem çok verimli, hem de ciddi bir istihdam yaratabilir. OPEC üyesi olan ülke, kişi başına düşen enerji tüketiminin en yüksek olduğu ülkelerden biri. Özellikle bu yaz, klima kullanımının artmasıyla enerji talebine cevap verememiş ve sık sık enerji kesintilerine gidilmişti. Kuveyt’in 2009 yılı başında nükleer santral kurmayı düşündüğü yolundaki söylemlerini değiştirmiş olması da çok önemli bir adım. Hindistan’da Divali – ışık festivali kutlanırken müslüman Kuveyt ışığı görmeye başladı – en azından güneşi nükleer enerjiye tercih ederek.

 

Ülkesinde ışık festivali süre dursun Hindistan karanlığa gömülüyor. Hindistan Genetiği Değiştirilmiş Organizma tarımına izin vermek üzere. Eğer hükümet de onaylarsa, artık Hindistan’da artık yerel çiftliklerde GDO’lu patlıcan yetiştirilmesi serbest olacak. Genetik Mühendisliği İzin Komitesi, konu hakkındaki tüm rapor ve çalışmaları incelediğini, GDO’lu patlıcanı biyogüvenlikli ve çevreye uygun bulduğunu açıkladı. Genetik yapısının patlıcanlarda doğal olarak yaşayan bir böceği öldürecek biçimde değiştirildiğini açıklayan Komite’nin, böcekleri öldüren bir yiyeceğin nasıl biyogüvenlikli olduğunu ben doğrusu anlamadım.

 

İyisiyle kötüsüyle Kopenhag İklim Zirvesi’ne son 52 gün, gezegenin geleceği için geri sayım devam ediyor. Sağlıcakla kalın!

 

Dr. Uygar Özesmi - Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü