Ahmet İnsel, Ufuk Turu’na bu hafta Nijerya'daki başkanlık seçimleri ile başladı. Ardından AKP’nin deprem sonrasında seçimlerle yönelik olası açıklamalarına değindi.
(Bu bir transkripsiyondur. Metnin son hâli değildir.)
Nijerya’nın 216 milyon nüfusu ile Afrika’nın en kalabalık ülkesi ve kültürel olarak da önde gelen ilk iki ülkesinden biri olduğuna değinen İnsel, demokrasiye geçildiğinden beri hep birinci turda cumhurbaşkanının seçildiğini belirtti. Cumhurbaşkanının birinci turda seçilmesi için 36 eyaletin en az üçte ikisinde oyların yüzde yirmi beşini alması gerektiğini söyleyen İnsel, diğer başkanlık sistemlerindeki gibi oyların yüzde ellisini almanın birinci turda seçilmek için yeterli olmadığının altını çizdi. Bugüne kadar birinci turda seçilen iki partinin ülkeyi yönettiğini hatırlattı İnsel. Bunlardan birinin şu anda iktidar partisi olan ve görev süresi sona eren Cumhurbaşkanı Muhammed Buhari, diğerinin de muhalif parti, Demokratik Hareket Partisi’nin adayı Atiku Abubakar olduğunu belirtti. İkisinin de Müslüman olduğunun altını çizen İnsel, bugüne kadar Nijerya’da belli bir siyasi yapının hâkim olduğunu söyledi. İnsel, “normalde Demokrat Hareket Partisi’nde bir seçimde aday kuzeyden bir Müslümansa diğer seçimde aday güneyden bir Müslüman oluyor. Fakat Atiku Abubakar’ın bu kuralı bozup kuzeyli bir Müslüman olarak muhalefetin adayı olduğunu” belirten İnsel, buna karşı çıkan birkaç parti üyesinin ayrılarak kendilerinin aday olduğunu aktardı. Seçimlerde toplam 18 adayın yarıştığını belirten İnsel, Demokratik Hareket Partisi’nden ayrılan Peter Obi’nin bu 18 adayın içindeki tek Hristiyan aday olduğunun altını çizdi. İnsel, esas sürprizin Peter Obi'nin seçimlerde yüksek bir oy almasıyla ilk defa başkanın birinci turda seçilemeyecek olma ihtimalini hatırlattı. Cumartesi günü yapılan seçim sonuçlarının pazar akşamı gelmeye başladığını ama son anda yüksek bağımsız ulusal seçim komisyonunun açıklamayı durdurduğunu aktaran İnsel, bir tek küçük bir eyaletin seçim sonuçları açıklandığını, diğer 35 eyalet ve başkentin seçim sonuçlarının pazartesi akşamına kadar açıklanmadığını belirtti. Lagos eyaletinin iktisadi olarak en güçlü eyalet olduğunun altını çizen İnsel, iktidar partisinin adayı olan Bola Tinubu’nun Lagos’taki desteklere güvenerek kaçınılmaz olarak kendisinin seçilmesi gerektiğini iddia ettiğini aktardı.
Küçük olaylar dışında seçimin sakin geçtiğini belirten İnsel, özellikle Kuzey Batı bölgesinde ve Güneybatı'da seçim sandıklarının kaçırılması veya oy vermenin engellenmesi gibi marjinal olduğu söylenen olayların yaşandığının söylendiğini de hatırlattı. Bu seçimlerin aynı zamanda Nijerya'nın siyasal ve iktisadi bir kriz içinde olduğu dönemi denk geldiğini de belirten İnsel, son iki yıldan beri covid salgınından dolayı ortaya çıkan dış ticaret sınırlamalarının, gümrük kapılarının kapatılması gibi kararların, Nijerya'nın petrol üreticisi olmasına rağmen ciddi bir mali krize girmesinin iktidar partisinin adayını zor durumda bıraktığını ve muhalefetin adayının ikinci turda kazanma ihtimalinin ortaya çıktığının altını çizdi. İnsel, Nijerya'nın ciddi sorunlarından birinin güvenlik sorunu olduğunu, kuzeyde Batı Afrika'da İslami Devlet Örgütü adını taşıyan cihatçı milis bir grubun giderek saldırılarını arttırmaya başladığını belirtti. İnsel, Güneybatı'da ayrılıkçı milislerin seçimi bastığını, bazı seçim bölgelerinde seçimle ilgili yapılan hazırlıkları engellemeye çalıştıklarını da ekledi. Nijerya’nın Birleşmiş Milletleri'nin hesaplarına göre 2050’de dünyanın en kalabalık üçüncü ülkesi olacağını hatırlatan İnsel, ortalama 93 milyon civarında seçmen olduğunu, 216 milyon da nüfus olduğunu hatırlattı.
Üçüncü aday olan Peter Obi'nin seçmen desteğinin büyük ölçüde gençlere dayandığını belirten İnsel, seçimlere katılım çok düşük olduğunu, geçen seçimlerde seçmenlerin yalnızca üçte birinin sandığa gittiğini de hatırlattı. Bu seçimlerde de hem güvenlik nedeniyle hem de siyasete olan ilgisizlik nedeniyle seçime katılımın gene düşük olmasının beklendiğini de ekleyen İnsel, seçilmen davranışlarında etnik ve dini kimlik aidiyetinin son derece baskın olduğunu aktardı. Seçimlere katılımın bu denli düşük olmasının çok dar bir nüfusun bütün toplumun üzerinde karar vermesine neden olduğunun altını çizen İnsel, gençlerin de en büyük tepkisinin bu olduğunu söyledi. İnsel, bu nedenle biraz daha klasik siyasal yapının dışında gibi gözüken Peter Obi’nin bozucu aday rolünü üstlenmiş durumda olduğunu bunun da belki de ilk defa seçimleri ikinci tura bırakacağını belirtti. İnsel, Nijerya’nın Afrika'nın geleceğini belirleyecek önemli ülkelerin başında geldiğini söyledi.
Türkiye'de seçime doğru
Nijerya seçimlerinden sonra Türkiye’ye geçen İnsel, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin seçimleri erteleme niyetinin olmadığının hemen hemen kesinleştiğini aktardı. “Ortaya çıkan tabloda Adalet ve Kalkınma Partisi'nin veya Recep Tayyip Erdoğan'ın mantığından bakıldığında seçimlerin Kasım ayına ertelenmesinin kendisi açısından ciddi bir seçim propagandası sıkıntısı sorunu yaratacağına” dikkat çeken İnsel, seçimlerin iki veya üç ay içinde yapılmasının seçim kampanyasını sadece vaatler üzerine kurma imkanı verdiğini belirtti. Seçimin yakın zamanda yapılması durumunda, deprem ile ilgili vaatlerin somutlaştırılması için bir zaman olmayacağı bu nedenle de seçim kampanyasının sadece vaatler üzerine kurulabileceğini aktaran İnsel, seçimlerin kasım ayına ertelenmesinin icraatlar üzerinden bir kampanya yapılmasını gündeme getireceğini ve “bir yıl içinde inşaatlara başlayıp herkesi konut sahibi yapacağız” vaadinin de gerçekleşmeyeceğinin açık olduğunun altını çizdi. İnsel, şimdi ise “Elimizi uzattık. Sizi çadırlarda, konteynerlerde ağırlıyoruz ve kısa zamanda işinizi çözeceğiz. Bazı tazminat ve yardımlar getireceğiz.” vaatleriyle ve EYT'nin de hızlandırılması ile seçimlerin 14 Mayıs'ta yapılması ihtimalinin güçlü olarak önümüze çıktığını aktardı. Seçimin ertelenmesi tartışmalarından sonra muhalefetin aday göstermesinin aciliyet arz ettiğini belirten İnsel, Tayyip Erdoğan'ın da seçimleri 12 Mart civarında ilan etmesi gerektiğini aktardı.
Son olarak, Rusya Başkanı Vladimir Putin’in Rus televizyonuna vermiş olduğu bir söyleşiye değinen İnsel, bu söyleşide Vladimir Putin’in Rusya halkına bir felaket tablosu sunduğunu ve gerçekleşmesi durumunda da Batı'nın yegane amacı olan, Rusya'yı parçalamayı gerçekleştireceğini ve Rusya'yı oluşturan birçok halkın en başta da Rusların bütün varlıklarının alt üst olacağını söylediğini belirtti. Putin’in bu şekilde cehennem vari bir tablo sunduğunu aktaran İnsel, son olarak Putin’in “Batı, hiçbir zaman Rusya'yı milli halklar ailesi içinde görmemiştir. Görmeyecektir. Sadece Rusya'yı parçalanmış olarak görmek istemiştir ve ancak bu sayede de Rusya'yı istediği gibi kendi kontrolü altına alacağını biliyor. Dolayısıyla bu kağıt üzerine açıkça yazılmış, tamamen belirgin olan bir olgudur, doğrudur. Dolayısıyla Sovyetler Birliği'nin çöküşü, Batı dünyasına bize bir şekil verme imkanı doğurdu. Tabii ki bizim buna karşı var gücümüzle mücadele etmemiz gerekir.” şeklinde konuştuğunu söyledi.
(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Eda Kılıç’a teşekkür ederiz.)