Ufuk Turu’nda Ahmet İnsel, Moldova’daki seçimlerin yanı sıra Peru, Hong Kong ve Ermenistan’daki gelişmeleri yorumladı.
Ahmet İnsel, programa Moldovya’daki başkanlık seçimleriyle başladı: “Eski SSCB ülkesi Moldova’da başkanlık seçimleri yapıldı. Eski Başbakan Maia Sandu oyların %57’sini alarak seçimi kazandı. İlk başta kazanamayacağı yönünde bir izlenim doğmuştu, fakat sonra büyük bir farkla kazandı. 48 yaşındaki Maia Sandu, AB ile yakınlaşma yanlısı seçmenlerin desteğini aldığı söyleniyor. Buna karşılık Igor Dodon ise Moskova yanlısı seçmenlerin desteğini almış. Maia Sandu’nun Eylem ve Dayanışma Partisi, merkez-sağ parti, Dodon’un partisi ise sosyal-demokrat olarak konumlanıyor. Maia Sandu’nun programında, neredeyse yegâne tema ülkeye yerleşmiş olan yolsuzlukla mücadele. İlk hedef olarak bunu benimsemiş durumda.”
İnsel, geçen ay Putin’in Moldovalıları şu anki Cumhurbaşkanı Dodon’u seçmeye davet etmesinin Dodon’un Moskova yanlısı olduğunu gösterdiğini ve Moldova’da iki zıt kanat olduğunu belirterek ve şöyle devam etti: “Moskova taraftarları, Dodon özellikle, karşı tarafın Moldova’nın Romanya’ya ilhak edilmesini ve Rusça konuşmanın yasaklanmasını savunduklarını iddia ediyor. Buna karşın Maia Sandu ise ne Romanya ne de AB’ye ilhak etmek ne de Moskova’yla bütünüyle köprüleri atmak niyetinde olduklarını fakat bu Moskova yanlısı politikanın aslında sistemli bir yolsuzluklar politikasının kılıfı ve gerekçesi hâline geldiğini belirtiyor. Unutmayalım Moldova’nın Ukrayna sınırında Dinyester Nehri’nin öbür sınırında bağımsızlığını ilan etmiş Transnitria Devleti var Rusya himayesi altında, Rus yanlısı ve Rusça konuşanlardan oluşan bir bölge.”
Bu devleti dünyada hiçbir devletin tanınmadığını, aslında bu seçimin Moldova’yı ikiye bölen bir referandum olduğunu, Moldova’nın Avrupa’nın en yoksul ülkesi olduğunu, nüfusunun %40’nın yurt dışında yaşadığını, Avrupa ülkelerinde oy verenlerin Sandu’ya, Moskova’da oy verenlerin Dodon’a oy verdiğini aktaran İnsel, “Pazar akşamı Cumhurbaşkanı Dodon yurt dışı oylarında bazı hileler yapıldığını ilan etti ama buna rağmen seçimleri Sandu’nun kazandığını, elindeki belgelerin inceleneceğini, bu hileler doğrulanırsa gereğinin yapılacağını söyledi. Beklenenin tersine Moldova’da bir taşkınlık yaşanmadı. Aradaki farkın çok yüksek olmasından dolayı sonuçları pek değiştireceğe benzemiyor, yurt dışında 260 bin kişi oy kullanmış. 3 milyonluk Moldovya nüfusunun 1 milyondan fazlası yurt dışında yaşıyor. İlginç bir değişim yaşanıyor Moldova’da. En önemlisi böyle bir ortamda ABD’de bile seçim sonuçlarını tanımamakta ısrar eden bir başkan varken Moldova’da bazı seçim hileleri yapılmış olsa bile seçim sonuçlarının tanındığını ilan edildi. Sivillik ve medeniyet sadece ABD’ye ve Batı Avrupa’ya özgü değil” dedi.
Peru’da sular durulmuyor
Moldova’nın ardından Peru’da bitmek tükenmek bilmeyen cumhurbaşkanını görevden alma fırtınasının estiğini söyleyen İnsel şunları paylaştı: “2010’da Fujimori’nin meclis tarafından yolsuzluk yahut yetki suiistimali gerekçesiyle görevden alınmasıyla başlayan ve arkasından üç cumhurbaşkanının görevden alınmasıyla devam eden bir süreç. 2017 seçimlerinde cumhurbaşkanı seçilen Kuczynski, Fujimori’nin partisinin başına geçen kızına karşı seçimleri kazanmıştı. Fakat kendisinin Brezilya’daki meşhur Odebrecht Skandalı ile ilişkileri ortaya çıkınca istifa etmişti 2018’de ve Başkan Yardımcısı Viscarra başkanlığa geldi, Viscarra yolsuzlukla ilgili çok ciddi uğraşları olan bir başkan olarak popülerleşmişti. Viscarra’nın eski bir yolsuzluk soruşturmasını bahane eden ultra muhafazakâr meclis başkanı, bu soruşturmanın sonuçlanmasını beklemeden Viscarra’nın-cumhurbaşkanının- düşürülmesi sürecini başlattı. Soruşturma devam ederken ki eldeki belgelerin sahte olduğu iddiası güçlü bir biçimde olmasına rağmen meclis başkanı başarılı oldu. Cumhurbaşkanı yardımcısı olmadığı için meclis başkanı otomatik olarak kendini cumhurbaşkanı ilan etti. Manuel Merino’nun kendini geçen hafta cumhurbaşkanı ilan etmesinin ardından halk sokağa döküldü.” Halkın Merino’yu istemediğini ve bunu bir parlamento darbesi olarak gördüklerini, Viscarra’nın çok popüler olduğunu, cumartesi günü çok büyük gösteriler olduğunu, gösterilerde polis şiddetinden iki gencin öldüğü, 5 kişinin hâlâ kayıp olduğun, 70 civarında yaralı olduğunu, pazar günü de Merino’nun cumhurbaşkanlığından istifa ettiğini ekledi İnsel.
Ömer Madra 41 kişinin kaybolduğu bilgisini paylaştı. Kayıpların daha çok olmasının mümkün olduğu belirten İnsel, “Bundan iki hafta önce 130 kişilik mecliste Viscarra’nın görevden alınmasını 2/3 bir çoğunlukla oylamışlardı. Şimdi Merino’nun istifa etmesinin ardından mecliste çok saygın bir siyasetçi ve akademisyen olan 76 yaşındaki merkez parti konumunda olan Morado Partisi’nin kurucusu Francisco Sagasti’yi meclis başkanı ve otomatik olarak cumhurbaşkanı seçtiler. Sagasti, Viscarra’nın görevden alınmasına evet oyu vermemişti, sol partiden bir kadını politikacıyı, Mirtha Vasques’i, başkan yardımcısı olarak seçtiler. Başkanın görevden alınması ya da istifa etmesi durumu devam ederse yakında Peru’da bir kadın başkan da görebileceğiz” diye konuştu.
Ömer Madra şu anki meclis üyelerinin en az yarısının yolsuzluk soruşturmasına muhatap olduğu bilgisini paylaştı. Ahmet İnsel, Viscarra’nın meclisle olan kavgasının yolsuzluktan ceza almış vekillerin bir daha vekil olmamasını öneren bir yasayı geçirmek istemesinden kaynakladığının ve Peru’da yolsuzluğun çok büyük bir sorun olduğunun altını çizdi ve “Şimdi kadın bir başsavcı Avaroz otoriteyi suistimal, kasıt olmadan adam öldürme, zorla insan kaybettirme suçlarından Merino’nun başbakanı ve içişleri bakanı hakkında soruşturma açtığını söyledi. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi’nin Viscarra’nın görevden alınması konusunda aralık başında karar vermesi bekleniyor ve bir ihtimal bu görevden almanın yasal olmadığı konusunda karar çıkacak. Bu durumda Viscarra yeniden cumhurbaşkanı olacak. Sonuçta Nisan 2021’de seçimler olacak, dolayısıyla bu görevden alma meclis başkanının ve meclis çoğunluğunun yetkilerini suistimal ve mahkemelerin yerine kendilerinin geçmesi anlamına gelir diyorlar. Bunu önemle vurguluyorum çünkü bu gösterilerin Vicarra’nın görevden alınmasını destekleyen gösteriler olduğu haberleri yayılmıştı. Aslında durum tam tersi” dedi.
Hong Kong’da durum parlak değil
Peru’dan Hong Kong’a geçen İnsel, Hong Kong’da durumun hiç parlak olmadığını 9 Kasım’da polisin demokrasi yanlısı 3 milletvekilini gözaltına aldığını, 4 milletvekilini ifade vermeye çağırdığını, birkaçının ifade vermeyi reddettiğini ve Pekin yönetiminin 4 milletvekilinin vekilliklerini iptal ettiğini duyurduğunu söyleyerek şunları aktardı: “70 kişilik mecliste yarısı serbest seçimle, yarısı karışık bir eleme yöntemiyle ve dolayısıyla Pekin’in hoşuna giden adaylar arasından atama yöntemiyle seçilen bir karma meclis var. Serbest seçimle gelen 35 milletvekilinin 24’ünü demokrasi yanlısı milletvekilleri kazanmıştı. 24 vekilin şu anda ancak 15’i vekilliklerini sürdürebiliyorlar, 9’u görevden alındı veya tutuklandı. Geri kalan 15 milletvekili de görevlerinden istifa ettiklerini açıkladılar. Şu anda mecliste demokrasi yanlısı yani muhalefet partilerinin milletvekilleri kalmadı. Çin parlamentosunun aldığı yeni bir karara göre demokrasi yanlılarının artık meclise girmelerinin pek mümkün olmadığını gösteriyor. Karar şöyle: ‘Ulusal güvenliği tehlike altına atan, özel idari bölgenin bağımsızlığını savunan veya dış güçleri işe karıştırmaya çalışan her seçilmişin seçim vekâleti iptal edilir.’ 24 Kasım’da ilçe konseyi seçimleri yapılacak fakat bu seçimlerde Pekin’in adaylar üzerinde ayıklama yetkisi yok, bütün bölgelerde demokrasi yanlılarının aday göstermesi bekleniyor. Burada gerçekten demokrasi kesiminin büyük bir dalga yaratma ihtimali var. Zaten parlamento seçimleri de korona gerekçesi ile 1 yıl ertelendi. Ama Çin yanlılarının büyük bir hezimete uğrama endişesinin bu ertelemede payı olduğu söyleniyor.” 1996 yılında İngiltere ile yapılan anlaşma çerçevesinde 2046 yılında Hong Kong’un özel statüsünün sona ereceğini, yavaş yavaş Çin yönetiminin Hong Kong’u sıradan bir Çin bölgesi olmaya hazırladığını ekledi İnsel.
Ermenistan’da gösteriler sürüyor
Son olarak Ermenistan’da dışişleri bakanının istifa ettiğini, istifa gerekçesinin açıklanmadığını, yapılan ateşkes anlaşmasıyla ilgili olma ihtimalinin olduğunu, Paşinyan muhaliflerinin gösterilerine devam ettiklerini fakat Paşinyan’ı destekleyenlerin de çoğunluğu oluşturduklarının işaretlerini vermeye başladıklarını, 2020’de Dağlık Karabağ’da seçilen Cumhurbaşkanı Arayik Harutyunyan’ın, Paşinyan’ın yaptığı anlaşmaya kendisinin onay verdiğini ancak Paşinyan muhaliflerinin bundan hoşlanmadığını anlattı. Paşinyan’ın erken seçime gitme ihtimalinin olduğunu söyleyen İnsel, Paşinyan’ın gerçekten halk desteğine sahip olup olmadığının ortaya çıkması çözümünün konuşulduğunu, boşaltılması gereken bölgelerin kısa sürede boşatılıp ardından ateşkes anlaşması görüşmelerinin başlayacağını, Karabağ’ın durumunun ne olacağı, Rus askeri polisinin hangi alanlarda yetkili olduklarını, Azerbaycan’ın Karabağ’dan toprak alıp almadığı, Karabağ’ın artık yaşanabilir bir yer olup olmadığı gibi sorular olduğunu aktardı.
(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Sehel Oto’ya çok teşekkür ederiz.)