Ahmet İnsel; Kıbrıs’ta yükselen göçmen karşıtlığını ve pogromu, Guatemala’da rejimin muhalif siyasetçinin başkanlık yarışını kazanmasına tanımayarak partisini kapatmasını, Gabon’da ise bu kez 56 yıldır iktidarda olan Bongo Ailesi rejiminin son seçimleri kazanmasının ardından darbe ile devrilmesini ve Suriye’de yeniden Esad karşıtı kitle eylemlerinin başlamasını anlattı.
Ahmet İnsel, Ufuk Turu’na Güney Kıbrıs’a gelen yabancı göçmenlerle birlikte ortaya çıkan endişe verici gelişmelere değinerek başladı. Bu kapsamda, Baf şehrinde aşırı sağ parti ELAM’ın ve birçok merkez sağ partisinin de dahil olduğu yaklaşık yüz kişiden oluşan grubun şiddet içeren bir göçmen karşıtı eylem yürüyüşü gerçekleştirdiğini belirtti. Bu gelişmelerin ardından Limasol’da da yüzleri maskeli iki yüz civarında kişinin Araplara yönelik olarak bir pogrom gerçekleştirdiğini belirtti. İnsel, polisin bu şiddet eylemlerine biraz çaresiz biraz da ilgisiz kaldığını aktardı. Bu şiddet eylemleri sırasında yaralanan Arap turistlerden dolayı Kuveyt Dışişleri bakanının Kıbrıs’a bir nota verdiğini söyledi. 6 Eylül tarihinde de Lefkoşa’da başkanlık sarayı önünde aşırı sağ ELAM partisinin bir başka göçmen karşıtı eylem planında olduğunu aktardı. Bu olayları değerlendiren İnsel, düşünüldüğü gibi Arapların Kıbrıslıların işlerini elinden aldığının doğru olmadığını; Kıbrıslıların hizmet sektöründe yıllardır zaten yabancıları çalıştırdığını belirtti. Bu tepkileri kültürel olarak değerlendiren İnsel, Kıbrıs’ın Müslüman yapılmasına yönelik endişelerden kaynaklandığını söyledi ve Batı’dan değil bilhassa Orta Doğu’dan gelen turistlere yönelik bu şiddet içeren gelişmeleri endişe verici olarak değerlendirdi.
Guatemala ve Gabon’da seçimlerin ardından siyasi krizler
Geçen haftaki haberlerden devam eden İnsel, Guatemala’da seçimi açık arayla kazanan ve göreve 14 Ocak’ta başlayacak olan Bernardo Arévalo’nun mevcut hükümetten ve devletten direnç gördüğüne değindi. Buna yönelik Bernardo Arévalo’nun 2017’de kurulan partisi Semilla’da açıklar arandığını ve seçimlerin hemen ardından İçişleri Bakanlığı’nın talebi üzerine partinin yasallığının askıya alınması kararının alındığını söyledi. Buna karşılık Yüksek Seçim Divanı, seçim sürecinin resmi olarak sonlanacağı 31 Ekim’e kadar İçişleri Bakanlığı kararını geçici olarak durdurduğunu açıkladığını söyledi. Arévalo’nun seçimi kazanmasına dair meşruiyet açısından bir tartışma olmadığını belirten İnsel, Semilla’nın yasallığının askıya alınması durumunda milletvekillerinin bağımsız vekiller durumuna geçeceğini ve Bernardo Arévalo’nun mecliste neredeyse hiçbir etkisinin kalmayacağını söyledi. İnsel, seçimden üç ay sonra göreve gelme uygulamasının böyle süreçler doğurduğunu vurguladı.
İnsel, seçim sonuçlarına dair herhangi bir bilginin alınamadığı, internetin kesik olduğu ve yurt dışından gelen gazetecilerin ülkeye kabul edilmediği Gabon’da Çarşamba günü Ali Bongo’nun oyların %67’sini alarak üçüncü kez seçildiğinin ilan edildiğini söyledi. Bunu takip eden günde ise Cumhurbaşkanlığı Muhafız Gücü komutanı tümgeneralin ve diğer kuvvet komutanlarının da yer aldığı bir komitenin iktidara el koyduğunu aktardı. Gabonlu gözlemcilere göreyse muhalif Albert Ondo Ossa açık ara öndeydi. Buna karşılık Ali Bongo’nun destekçileri seçimlerin normal koşullarda yapıldığını belirtti. İnsel, Ali Bongo’nun evde tutuklu olan eşi ve çocuklarının yanı sıra anayasa mahkemesinin başkanı dahil bir dizi yüksek bürokratın da askeri cunta tarafından ev hapsinde tutulduğunu söyledi. 56 yıldır iktidarda olan Bongo ailesinin başta Paris’te olmak üzere muazzam bir gayrimenkul servetini elinde tuttuğunu belirten İnsel, Fransız yargısının Bongo’nun mülkiyetlerini dondurduğunu ve haklarında haksız kazanç soruşturması başlattığını belirtti. İnsel, askeri cuntanın başındaki muhafız alayı komutanı Nguema’nın aynı zamanda Ali Bongo’nun babası Omar Bongo’nun en son askeri yaveri olduğuna dikkat çekti. Gabon’un Afrika’nın göreli en zengin ülkelerinden olduğunu belirten İnsel, nüfusun üçte birinin yoksulluk sınırının altında olduğunu belirtti. Geniş Bongo ailesinin, inanılmaz bir rüşvet ve zenginliklere el koyma mekanizmasıyla çalıştığını söyledi.
Suriye’de yeniden rejim karşıtı gösteriler
Son olarak Suriye’nin güneyinde Dürzîlerin yaşadığı Süveyda’da 20 Ağustos’tan beri gerçekleşen protestolara değinildi. Fiyat artışlarına, yoksulluğa, Suriye lirasının yaşadığı değer kaybına ve en temelde Beşar Esad’ın petrol ürünlerine yıllardır verdiği sübvansiyonları kaldırmasıyla bir günde benzin ve mazot fiyatlarının üç kat artmasına karşı ortaya çıkan protestolarda, iktisadi politikalardan ve siyasi yönetim tarzından dolayı hissedilen memnuniyetsizliklerin sloganlarla dile getirildiği belirtildi. İnsel ilginç olduğunu düşündüğü bir olayı aktararak, Süveyda’nın yanı sıra 2011’de Beşar Esad’a karşı ilk protesto gösterilerinin başlatıldığı Dera’da da gösterilerin olduğunu söyledi. Bazı gazetecilerin aktardığına göre ise Beşar Esad’ın en büyük destekçileri olan Suriye Alevilerinin yaşadığı Lazkiya’da da çok ciddi memnuniyetsizlerin olduğu söylendi. İnsel, gaddar bir rejime karşı açık bir şekilde protesto gösterilerinin gerçekleştiriliyor olmasını cesaretin ve direnişin çok ciddi bir işareti olarak değerlendirdi. Rejimin iktisadi durumu değerlendirme biçiminin ise Batı’nın iktisadi yaptırımlarına dayandırdığını söyledi. Batı’nın, Beşar Esad’ın ve rejimin ağır savaş suçları işlediği ve bölgedeki uyuşturucu trafiğini örgütleyici olduğu gerekçesiyle bu yaptırımları uyguladığını belirtti. Beşar Esad rejiminin bölgenin en büyük captagon isimli uyuşturucunun üreticisi ve dağıtıcısı olduğu ve gelir kaynaklarının çok büyük bir payının captagona dayandığı söylentisini aktardı. İnsel son olarak, tüm bu tartışma ve muhalefet olayları devam ederken İsrail Hava Kuvvetleri’nin bir hafta önce Halep Havaalanı’nı bombaladığını ve Halep Havaalanı’nın şu anda kapalı olduğunu da belirtti.
(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Elif Gözlüklü’ye teşekkür ederiz.)