Ufuk Turu’nda Ahmet İnsel’in gündeminde İsrail ve Gazze’deki gelişmeler vardı.
Ufuk Turu’nda bu hafta Ahmet İnsel’in gündeminde İsrail ve Gazze’deki gelişmeler yer aldı. İnsel olaylarla ilgili kısa hatırlatmalarda bulunarak başladı ve verilerle gündemi yorumladı. Gazze’deki Hamas birliklerinin İsrail’e saldırısının ardından İsrail’in de başlattığı karşı saldırı maalesef ağır bedeller yaratmış durumda. İsrail tarafında takriben 900 kişinin öldüğü ve iki bin 600 kişinin yaralandığı belirtiliyor. Gazze’de, Batı Şeria’da 687 ölü ve üç bin 727 de yaralı var. Hamas, 130 olduğu iddia edilen son verilere göre rehin de almış durumda. Büyük ölçüde sivillerin yer aldığı rehineler arasında müzik festivalinde sabaha karşı baskında alınanlar ve diğer taraftan askeri rehineler, polisler ve bir tümgeneral yer alıyor. Önümüzdeki günlerde rehinler üzerinden bir pazarlık gündeme gelecek. Geçmişte dört beş kez Hamas ve İsrail arasında rehin değiş tokuşları yapılmıştı. Şimdi rehin sayısı ile nasıl olacak bilinmiyor. Suudi Arabistan ve Katar rehin pazarlığı ile ilgili ilk girişimde bulundu. Rehin takası çocuk ve kadınların bırakılmasıyla başlayacak gibi duruyor ama şu an başlamış değil.
İsrail, Gazze Şeridi’ne hava saldırılarına devam ediyor. Gazze Şeridi’ne kara harekatı şu an başlamış değil ve olup olmayacağını da bilmiyoruz. Netanyahu başlayacağını söylüyor ama bilmiyoruz. Hem rehineler nedeniyle hem de Gazze Şeridi içindeki çok yoğun insani sayı ve bina kesifliği çevresinde kara harekatı kolay yapılacak bir şey değil. İzzettin Erkas Tugayları, açıklamalarında saldırılar devam ederse rehineleri infaz edeceklerini ve bunların görüntülerini de yayınlayacaklarını belirtti. İlginç bir ifade var bildiride; “İsrail’in halkımıza herhangi bir uyarı yapılmaksızın hedef alınması halinde sivil rehineleri infaz edeceğiz,” deniyor.İsrail, genellikle hava saldırılarında yıkacağı binanın hangisinin olacağını bildirip binanın birkaç dakika içerisinde boşaltılmasını bekleyip ondan sonra orayı yıkıyor. Garip bir pazarlığa benziyor.
Şu anda Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre, Gazze Şeridi’nde 187 bin kişinin evsiz ve yerinden edilmiş olduğu ve 137 bininin okullarda barındırıldığını bildiriliyor. Bazı sivil binalar hedef haline geldiği için o kişilerin yaşam tehdidi altında olmaması anlamına gelmiyor. Abluka kararı uygulanmaya başlandı ve zaten evvelden de olan elektrik kesintileri mevcut. Ama en önemlisi su kesintisi.
Diğer taraftan İsrail’de bir ulusal güvenlik acil konseyi kurulması söz konusu. İki muhalif parti liderinin kabul ettiğini biliyoruz ama bir koşul var ve gerçekleşeceği belli değil. Çünkü muhalif parti liderleri İçişleri ve Savunma Bakanlarının ırkçı oldukları gerekçesiyle hükumetten çekilmesi koşulunu getirdiler. Bu iki bakanın çekilmesini Netanyahu kabul edecek mi belli değil. İsrail içinde tehdide karşı sivilleri doğrudan hedef alan ulusal birlik yönetimi oluşturuluyor ama diğer taraftan İsrail sol partilerinin yayınları, İsrail’in ve Gazze'nin başına gelen büyük felaketin nedeni olarak Netanyahu'yu göstermekten geri kalmıyorlar. Böyle bir ağır savaş ve baskı ortamında sol gazetenin başlığı; ‘Simha Tora Bayramı’nda İsrail’in başına gelenden tek kişi sorumludur: Binyamin Netanyahu!’ Böyle bir ortamda radikal ve ağır biçimde başbakanı eleştirmek dikkat çeken bir durum. Böylesini Türkiye’de düşünmek pek kolay değil gibi geliyor bana.
Bu kabusun hemen yakınımızda devam edenden de bahsetmek gerekiyor. Kuzey Suriye ve İdlib’de de benzer bir kabus yaşanıyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin verilerine göre, Suriye’de Kürt polisi olan asayişin bir eğitim merkezinde Türk ordusunun uçaklarından olduğu tahmin edilen hava saldırısında 29 kişi öldü. Daha önce Türkiye tarafından yapılan bombalamalarda sekiz tanesi sivil olmak üzere 15 kişi ölmüştü. Diğer taraftan İdlib’de Suriye rejiminin askeri töreninde, 100’den fazla Suriyeli asker ve sivil ölmüştü. Buna karşılık Rus uçakları da dahil olmak üzere Suriye ordusu ve uçakları İdlib’i bombalıyorlar. İdlib’den kuzeye doğru ciddi bir kaçış var. İnsel, son olarak dağlık Karabağ’dan Ermenistan’a göçmen olarak gelen 100 binden fazla insana da değindi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, 100 bin mülteciye uluslararası yardım kampanyası başlattı.