Ufuk Turu’nda Ahmet İnsel, Ekvator ve Grönland’daki seçimleri yorumlarken Danimarka’nın Suriyeli mültecilerle ilgili kararı ile ABD Başkanı Biden’ın ekonomi programına da dikkat çekti.
Ahmet İnsel bu haftaki Ufuk Turu’na Ekvador’da yapılan ikinci tur başkanlık seçimlerinden söz ederek başladı. Birinci tur sonunda solun temsilcisi Andres Arauz ile sağın temsilcisi Guillerma Lasso ikinci tur başkanlık seçimine katılmaya hak kazandığını, yerlilerin lideri Yaku Perez’in ise seçim sonuçlarını kabul etmeyerek destekçilerine ikinci turda oy vermemeleri için çağrı yaptığını hatırlattı. İkinci tur seçim sonuçlarına göre sağın temsilcisi Lasso oyların %52,3’ünü alarak başkanlığa seçildi. Geçersiz oy sayısı ise %16. İnsel üç sol partinin ilk tur seçimlerinde büyük bir çoğunluğu kazanmış olmalarına rağmen bölünmüş oldukları için sağın seçimleri kazanmasına yol açtığını belirtti. Bu bölünmede eski sol eğilimli popülist lider Rafael Correa’nın büyük payı olduğunu, ona duyulan tepkinin bu şekilde kendini gösterdiğini söyledi. Guillerma Lasso’nun klasik bir liberal programı olduğunu; özellikle emek piyasasını esnekleştirme, düzensizleştirme, kamu hizmetlerini özelleştirme, sosyal güvenliğin bir kısmını özelleştirme, petrol arama ve çıkarma faaliyetlerine önem verme gibi gündemlerinin olduğunu söyledi. Bu petrol faaliyetlerinin yerlilerle ve çevrecilerle büyük bir ihtilaf yaratacağına dikkat çekti.
Grönland'da referandum gibi seçim
Ekvador’dan sonra Grönland seçimlerini anlatan İnsel, üzerinde 58 bin kişinin yaşadığı, Dünya’nın en büyük adası olan Grönland seçimlerinin bir referanduma dönüştüğünü belirtti. Referandumun konusu uranyum madeni ve değerli toprakların işlenmesine izin verilip verilmemesiydi. Bunun bir çevre yıkımı getireceğini savunan Yeşil-Sol Parti’nin (Inuit Ataqatigiit) oyların %36’sını alarak birinci geldiğini, 1979’dan beri parlamentonun çoğunluğuna sosyal demokrat partinin hâkim olduğunu söyledi. İnsel Yeşil-Sol Parti’nin Bağımsızlıkçı Parti ile koalisyon kuracağını ve başbakanın ise 34 yaşındaki Múte Bourup Egede olacağını söyledi. Yeni başkanın dört kadın, altı erkekten oluşan bir hükümet kuracağını ve esas olarak eşitsizliklerle mücadele edeceğini ekledi. Grönland’ın Danimarka’ya bağlı olduğunu ancak büyük bir özerkliğinin olduğunu söyleyen İnsel, İskandinav geleneğinden farklı olarak burada büyük eşitsizliklerin yaşandığına değindi. İklim kriziyle beraber buzların çözüldüğünü, bunun da tüm ekolojik dengeyi değiştirdiğini, aynı zamanda maden şirketlerinin de buraya yoğun bir ilgi duyduğunu ekledi.
Danimarka'dan tartışmalı karar
Grönland’dan Danimarka’ya geçen İnsel, 128 Suriyeli mültecinin Şam’da koşulların artık iyi olduğu iddia edilerek mültecilik belgelerinin yenilenmeyeceğini aktardı. Başkanının sosyal demokrat olduğu bir ülkede böyle bir durumun şok edici olduğunu, bunun ileriki zamanlarda başka ülkelere örnek teşkil edebileceğini ekledi. İnsel, Danimarka’nın bu insanları hukukî olarak geri göndermesinin zor olduğunu ancak mülteci kampına yerleştirebileceğini ve hayatlarının bir darbe daha alacağını söyledi. Ömer Madra bu insanları bir bakıma parya statüsüne geçireceklerini belirtti.
Ahmet İnsel son olarak Biden’ın ABD’deki iktisat programına dikkat çekti. ABD tarihinin en yaşlı başkanı olmasına rağmen gençlerin iktisadi programını uyguladığını ve neoliberal politikalarla bağı koparan başkan olacak tarihe geçeceğini söyledi. Biden’ın yüksek bir bütçe harcaması gündeme getirdiğini ekledi. Üç konuda tabu kırıcı olduğunu belirten İnsel şöyle açıkladı: İşsizlik yardımları ve yoksulluk yardımları planı karşısında kamu borcunun her şeyden ön planda tutulması iddiası; bu yardımların çalışmamayı teşvik ettiği dogması ve büyük şirketleri desteklemek ve büyütmek yerine hane halkını destekleme planı. Ne kadar başarılı olacağının belli olmadığını ancak bu planın neoliberal düşün dünyasında büyük bir kırılma olduğunu belirtti İnsel.
(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Sehel Oto’ya teşekkür ederiz.