Avrupa'da korona mücadelesi: "İsveç’in sosyal devlet miti çöktü"

Ufuk Turu
-
Aa
+
a
a
a

Açık Gazete’nin Ufuk Turu köşesinde Ahmet İnsel ile İsrail’de yeni kurulacak hükümetin bileşimi, Brezilya’da Bolsonaro kabinesi içerisinde yaşanan gelişmeler ve Avrupa Birliği’nde salgınla mücadeledeki son durum konuşuldu.

 Ahmet İnsel, İsrail’de 26 Nisan Pazar günü toplanan İşçi Partisi Konvansiyonu (kongresi) hakkında bilgi paylaştı: “İşçi Partisi artık eski büyük İşçi Partisi değil. Şu anda mecliste 3 sandalyeye sahip. Geçtiğimiz hafta eski Genelkurmay başkanı ve Mavi ve Beyaz Partisi Başkanı Benny Gantz ile 2009’dan beri başbakanlık koltuğunda oturan Likud Partisi lideri Netanyahu, koalisyon kurmak için anlaşmıştı. İşçi Partisi de koalisyona katılma kararı aldı. Konvansiyona katılanların yüzde 64’ünün onay verdiği oylama ile Ulusal Birlik Koalisyonu’na dahil olacaklar. Koalisyonun programı belli olmasa da kompozisyonu ortaya çıktı. 32 Bakanlık olacak ve seçimler üç yıl sonra yapılacak. Bu üç yıl içerisinde koalisyon ortakları hükümetten çekilmeme ve erken seçim istememe taahhüdü verdi. Bakanlıkların yarısı Netanyahu’nun partisinden, diğer yarısı da diğer koalisyon ortaklarından oluşacak. İşçi Partisi, Ekonomi Bakanlığı ile Sosyal İşler Bakanlığı’nı alacak gibi görünüyor. İlk 18 ay Netanyahu başbakan olacak, sonraki 18 ay da Gantz başbakan olacak. Adalet ve savunma bakanları Gantz’ın partisine, maliye ve sağlık bakanlıkları Netanyahu’nun partisine verilecek.”

İnsel, İşçi Partisi’nin koalisyona katılma kararının beklenmedik bir gelişme olduğunu söyledi: “İşçi Partisi içerisinde bu karar hala tartışılıyor çünkü konvansiyonda alınan kararın Netanyahu ile bir koalisyonu kapsamadığı, sadece Gantz ile ittifak iznini içerdiği itirazları yapılıyor. Ama diğer bir kesim ise Netanyahu ile koalisyon kuracağı belli olan Gantz ile ittifak izninin sonuçta Netanyahu’nun koalisyonuna katılmak anlamına geldiğini herkesin bildiğini söylüyor.”

Ahmet İnsel, koalisyon görüşmelerinde Gantz’ın üzerinde durduğu en önemli konunun yolsuzluk davasından yargılanmaya devam edilen ama salgın nedeniyle mahkemesi ertelenen Netanyahu’nun adalet bakanlığını almaması olduğunu söyledi; ülkedeki tüm ekonomik sorunlara ve yolsuzluk davasına rağmen son bir yılda yapılan üç seçimde de Netanyahu’nun birinci olduğunu hatırlattı: “İçerisinde aşırı sağcıların da olduğu Gantz’ın partisi ile içerisinde komünistlerin de olduğu Arap partileri ittifakının yan yana gelmesi imkânsız, İşçi Partisi olmadan da Gantz-Netanyahu ittifakının koalisyon için yeter sayıya sahip.”

Bolsonaro değil, Bovid-19

İsrail’in ardından program Brezilya’daki son durumla devam etti. Ahmet İnsel, Adalet Bakanı Sergio Moro’nun istifa ettiğini hatırlattı: “Moro, "Araç Yıkama" soruşturmasında Bolsonaro’yla yakın çalışan isimlere karşı bir yolsuzluk operasyonu yürütüyordu. Moro’nun daha önce İşçi Partisi lideri Lula’nın seçimlere katılmasını engellemek için son derece boş bir yolsuzluk soruşturması da açmıştı. Aslında Moro, Bolsonaro’nun seçilmesinde de önemli bir paya sahipti ama geçen hafta Bolsonaro’nun yargıya müdahale ettiğini söyleyerek istifa etti. Oysa Moro’nun Adalet Bakanı olmadan önce, savcı iken, Lula’nın tutuklanmasına dair hakimlerle çeşitli yazışmalar yaptığı, bakan olduktan sonra da hakimlere baskı yaptığı ses kayıtlarıyla ortaya çıkmıştı. Zaten Bolsonaro seçildikten sonra Moro’yu Adalet Bakanı yapması da kendisine bu yardımları için teşekkür hediyesi olarak algılanmıştı. Fakat şimdi Moro’nun Bolsonaro hakkında dile getirdiği suçlamalara dair Yüksek Mahkeme’den bir yargıç soruşturma açtı. Moro’nun suçlamaları doğru ise Bolsonaro’ya anayasayı ihlalden soruşturma açılabilecek. Eğer Moro, iddialarını ispat edemez ise kendisi hakkında iftiradan dava açılacak.”

İnsel Brezilya’da bu gelişmeler yaşanırken Bolsonaro’nun salgınla mücadelede yaptığı akıl almaz açıklamaların özellikle sağlık çalışanları tarafından salgından daha büyük bir sorun olarak algılandığını söyledi: “Zaten Bovid-19 denmeye başlandı. Bolsonaro’ya karşı huzursuzluk artarken bu soruşturma kendisinin görevden alınması sürecini başlatabilir. Daha önce de Bolsonaro’ya darbe yapıldığı söylentisi çıkmıştı ama bu gerçek çıkmadı. Devlet Başkanlığı Genel Sekreterliği fiilen biraz Başbakan konumuna denk geliyor. Başkanlık Genel Sekreteri bir general, Walter Braga Neto. Bunun yanında kabinede de çok sayıda general var. Bazı gözlemciler Bolsonaro’nun yetkilerini genel sekreterin üzerine aldığını iddia etmişlerdi. Ama öyle değilmiş. Bolsonaro kabinesinde sorun yaşasa da hala yetki sahibi.”

İnsel, eğer Bolsonaro da bu şekilde bir dava ile görevinden alınırsa bunun arka arkaya ikinci başkan azli olacağını (daha önce de solcu Başkan Dilma Rousseff “yolsuzluk” iddiası ile görevden alınmıştı) belirtti. 

Avrupa’da korona mücadelesi

İnsel, Son olarak AB ülkelerindeki salgınla mücadeledeki gelişmelerden bahsetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, son konuşmasında Türkiye’nin rakamlar açısından Avrupa’nın en başarılı ülkelerinden biri olduğunu söylemişti. İnsel, “Bu doğruysa Yunanistan, Bulgaristan, Çekya, Finlandiya ve epey bir ülkenin daha Avrupa’da olmaması lazım. Doğu Avrupa ülkelerinde salgının çok daha az etkili olduğun gözleniyor. Tersi bekleniyordu çünkü bu ülkelerde sağlık sistemi çok daha kötü durumda. Bunun sebebi korku olabilir. Sağlık sistemine güvenmeyen halk, bu korkudan dolayı fiziksel mesafeye dikkat ediyor. Çin’le ticari ilişkiler de salgının yayılmasında önemli bir etken ve Doğu Avrupa’nın Çin’le ilişkisi çok daha sınırlı. Güney Avrupa ülkelerinin ise ciddi ticari ilişkileri var ve hatta Çinli işçiler var bu ülkelerde. Tatillerde, yılbaşında ülkelerine gidip geliyorlar. Bir de turizm dolaşımı Doğu Avrupa’da fazla yoğun değil” dedi. 

İnsel, pek konuşulmayan Sırbistan’ın en katı uygulamaları gerçekleştiren ülke olduğunu anlattı: “Çok erken bir aşamada herkese hafta sonu sokağa çıkma yasakları uygulandı. Hafta içinde de ciddi kısıtlamalar var. Çin yöntemini uyguluyorlar.” 

“Avusturya ise özel bir örnek durumunda. Aslında salgının başlangıcında bir kayak merkezinde ciddi vaka sayısı gözlenmişti ancak bunların çoğu kayak yapmaya başka ülkelerden gelen turistlerdi ve bu insanlar karantinaya alınıp hızla ülkelerine geri gönderilmiş.” 

Ahmet İnsel, İskandinav ülkeleri arasında İsveç’in özel durumundan da bahsetti: “İsveç, okulların kapatılmadığı ve kafe, restoran ile barların açık olduğu tek ülke durumunda ve diğer ülkelere göre yüksek ölüm oranı var. Bunun nedeni İsveç sağlık sisteminin 1990’lardan beri neoliberal politikalar nedeniyle düştüğü zayıflık. İsveç’in sosyal devlet miti çöktü. Yaşlı bakım evlerindeki yüksek ölüm oranlarının nedeni hastanelere hasta alınmaması ve insanların hastanelerde değil bakımevlerinde ve kendi evlerinde ölmesi.”