"Aşırı sağ artık ağırlığını hissettirecek"

Ufuk Turu
-
Aa
+
a
a
a

Ufuk Turu’nda Ahmet İnsel, geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen ve sağ partilerin yükselişi ile sonuçlanan Avrupa Parlamentosu seçimlerini değerlendiriyor.

""
Ufuk Turu: 11 Haziran 2024
 

Ufuk Turu: 11 Haziran 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Geçen hafta Perşembe günü Hollanda’da başlayan ve Pazar akşamına kadar devam eden, 27 ülke ile yapılan Avrupa Birliği Parlamentosu seçimlerinde ilginç bir şekilde bir tek İrlanda’da oy sonuçları belli olmakla birlikte, tercihli oy kullanımı nedeniyle Parlamento’da yer alacak 14 milletvekilinin dağılımının netleşmediğini belirten Ahmet İnsel, bunun dışında Avrupa Parlamentosu’nun yapısının belli olduğunu ve öne çıkan olgunun bütün ülkelerde değilse de 27 ülkenin çoğunluğunda aşırı sağ olarak tanımlanan partilerin az veya çok oylarını arttırmaları olduğuna dikkat çekti. Aşırı sağ partilerin, Fransa ve Avusturya’da birinci parti olarak çıktığını ifade eden İnsel, Fransa’da oyların %31’ini alarak birinci parti gelen Marine Le Pen’in Ulusal Birlik Partisi’nin kendisinden sonra gelen Emmanuel Macron’un partisi ile arasında neredeyse 15 puanlık bir fark olduğunu belirtti. Marine Le Pen’in kuzeninin aday olduğu diğer aşırı sağ, göçmen karşıtı, Hristiyan muhafazakarlığı taraftarı parti olan Yeniden Doğuş Partisi’nin de oyların %5’inden biraz fazlasını alarak hem Parlamento’ya milletvekili gönderme hakkı elde ettiğini, hem de Fransa’daki aşırı sağ oyların %36-37 civarında olduğunu açıkladı. Seçim sonuçlarının, kendisini aşırı sağın yükselişi karşısında en büyük baraj olarak gören ve iktidarda kalma stratejisini aşırı sağ ile mücadelede temellendiren Macron için büyük bir hezimet olduğunu ifade eden İnsel, seçim sonuçlarının açıklanmasından bir saat sonra Macron’un parlamentoyu feshederek seçim kararı aldığını ifade etti. 30 Haziran’da birinci turu ve 7 Temmuz’da da ikinci turu yapılacak milletvekili seçimlerinde, Marine Le Pen’in partisinin çoğunluğu alamasa da meclisteki en büyük grubu kurma ihtimalinin belirdiğine ve bu ihtimal karşısında Fransa’daki sol ve çevreci partilerin tek adayda birleşme konusunda bir ön anlaşma yaptıklarını aktaran İnsel, dar bölge seçimleri olan Fransa’da her seçim bölgesinden bir milletvekili çıktığını ve ikinci tura kalmak için oyların %12’sinden fazlasını alması gerektiğini belirtti ve ikinci tura genellikle birinci ve ikinci gelen adaylar kaldığını, dolaysıyla da iki - üç adayın birinci turda yarışmasının hepsinin ikinci tura kalamaması sonucunu doğuracağını ifade etti.Bu nedenle böyle bir anlaşmanın yapıldığını belirten İnsel, Avusturya’da da birinci parti gelen aşırı sağ partinin hem oylarını, hem de milletvekili sayısını arttırdığına dikkat çekerek, 27 ülke içinde aşırı sağ milletvekili çıkarmayan Slovenya ve Malta olmak üzere sadece iki ülke olduğunu açıkladı. Avrupa Parlamentosu’na Fransa’dan 35, İtalya’dan 30, Polonya’dan 26, Almanya’dan 15, Macaristan’dan 11, İspanya’dan 9, Hollanda’dan 8 olmak üzere aşırı sağ partilerden milletvekili gittiğine dikkat çeken İnsel, parlamentodaki en büyük grubun, 179 milletvekili ile merkez sağ partileri bünyesinde toplayan Avrupa Halkçı Partisi grubu ve ikinci grubun ise sosyal demokratlar olduğunu ifade etti.

Avrupa Parlamentosu'na seçin YouTuber Fidias

Seçim sonuçları sonucunda, Avrupa Parlamentosu’nun iki tane aşırı sağ grubundan zamanında İngiliz muhafazakar partisi tarafından kurulan ılımlı aşırı sağ olarak bilinen, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin partisinin de içinde yer aldığı Muhafazakar ve Reformcu Avrupalılar Grubu’nun 73 milletvekiline; daha klasik, ulusal egemenlikçi, göçmen düşmanı ve Hristiyan kimlik değerlerini öne çıkaran ve içinde Marine Le Pen’in partisinin de yer aldığı Kimlik ve Demokrasi Grubu’nun 58 milletvekiline sahip olacaklarını ifade eden Ahmet İnsel, diğer yandan bu gruplar içinde yer almayan çeşitli muhtelif aşırı sağ partilerin varlığına da dikkat çekti. Bunlar arasında Marine Le Pen’in neo-nazi sloganları nedeniyle gruptan çıkarttığı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) ile Macaristan başbakanı Viktor Orbán’ın Macar Yurttaş Birliği Partisi (Fidesz) olduğunu belirterek, iki aşırı sağ grup dışında kalan sağ partilerin toplamda 47 milletvekili olduğunu belirtti ve parlamentodaki bütün sağ partilerin milletvekili sayısının 178’e ulaştığını açıkladı. Parlamentoda, aşırı sağın bölünmüş olduğu için grup halinde, örgütlü biçimde bir baskı grubu oluşturma ve birinci grup olma şansı olmasa da her oylamada artık ağırlığını hissettireceğini işaret etti. Özdeş Özbay, aşırı sağ partilerin parlamento seçimleri öncesinde yapılan anketlerin öngördüğünün aksine, büyük bir zafer almadıklarına dikkat çekerken, İnsel, bu durumun özellikle İskandinav ülkelerinde aşırı sağ harekette bir gerileme yaşanması karşısında çevreci ve sol partilerin yükselişi ile açıkladı ve diğer yandan 2019’daki meclis yapısından hareketle, bugün gelinen meclis yapısında aşırı sağın yükselişinin küçümsenmeyecek oranda olduğunu ifade etti. Aşırı sağ grupların içinde, gerçek anlamda faşist eğilimleri olan partilerin de olduğuna dikkat çeken ve bunlardan bir tanesinin Kıbrıs’ın aşırı sağ, milliyetçi, muhafazakar ve faşizan eğilimleri ile bilinen Rum Ulusal Halk Cephesi Partisi’nin de (ELAM) olduğunu belirtti. Benzer şekilde Yunanistan’dan Avrupa Parlamentosu’na girenler olduğuna değinen İnsel, Fransa’da da Marine Le Pen’den daha radikal olan yeğeninin partisinin de parlamentoya milletvekili gönderdiğine dikkat çekti. Aşırı sağ partiler arasındaki yaklaşım farklılıkları nedenle hepsinin ortak bir grup halinde birleşik bir güç oluşturamadıklarını ifade eden İnsel, Kıbrıs’taki bir diğer gelişmenin, faşizan parti ELAM’ın oyların %11’ini alarak üç puan oylarını arttırması karşısında daha önce parlamentoya iki milletvekili göndermiş olan Emekçi Halkın İlerici Partisi’nin (AKEL) tek milletvekili çıkartması olduğunu belirtti. Sosyal medya fenomeni, hiçbir siyasi parti ile bağlantısı olmayan ve seçilmesi halinde parlamentoda hangi grupta yer alacağını bilmediğini açıklayan 24 yaşındaki bir YouTuber olan Fidias adında bir gencin oyların %14’ünü alarak parlamentoya seçildiğine de dikkat çeken İnsel, Fidias’ın ne sağcı, ne de solcu olduğunu söylemesinin, siyasetçilere karşı tepki fenomeni olarak izah edilebileceğini ifade etti. Gençlerin siyasetten beklentilerini bulamadıkları bazı dönemlerde bu gibi tepkisel hareketlerin oluşabileceğini belirten İnsel, diğer yandan, Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlığı olan Kuzey Kıbrıs Türklerinin seçimlere katılımının ciddi derecede düşük olduğuna, 103 bin seçmenden sadece 5 bin 600’ünün oy kullandığını açıkladı. 

Sonuç olarak parlamentoda aşırı sağın hakim duruma gelmediğini ama parlamentonun ekseninin daha fazla sağa kaydığını belirten Ahmet İnsel, en fazla oy kaybeden grupların çevreciler ve liberaller olduğunu, sosyal demokratlar ve merkez sağ partilerin grubunun oylarını az çok koruyarak stabil durumda kaldıklarınıaçıkladı. Ömer Madra, parlamento seçimleri sırasında hiçbir parti tarafından dünyanın içinde olduğu artan sıcaklar, seller, kuraklıklar gibi felaketlerle kendisini her geçen gün daha fazla hissettiren iklim krizinin sözünün edilmediğine dikkat çekerken; İnsel ise tam tersine bir gelişme yaşandığını belirterek, aşırı sağ partilerin gündeminde iklimle ilgili yasaların iptal edilmesi olduğunu açıkladı.