Ahmet İnsel'in gündeminde Honduras seçimleri, Arjantin’deki son gelişmeler, Birmanya’daki (Myanmar) azınlık hareketi ve Türkiye’yi de yakından ilgilendiren Ukrayna meselesi vardı.
Honduras seçimleri
Geçen haftanın Ufuk Turu’nda da değerlendirilen Honduras seçimlerinde, sayımını uzun sürdüğünü ve son verilere göre Özgürlük ve Yeniden Kuruluş Partisi lideri Xiomara Castro’nun oyların yarısından fazlasını aldığının kesinleştiğini ifade eden İnsel, bu sonucun rakip Nasry Asfura tarafından da kabul edilmesinin ülkede rahatlık ve sevinç yarattığını iletti. Bu sevincin sebebinin 2017’deki seçimlerde yaşanan tartışmalı sonuç sonrası oluşan protestolarda ölümlerin yaşanması olduğunu ekledi. Seçimlerden Castro’nun lehine çekilen Salvador Nasralla’nın başkan yardımcısı olacağını ve bu isimlerin partilerinin mecliste de çoğunlğu elde edeceklerini belirten İnsel, ayrıca başkentin belediye başkanlığı seçimlerinde de Castro’nun adayının kazandığını ve bu sonuçların ışığında önümüzdeki aylarda Castro’nun merkez-sol reformist politikalar izlenmesinin beklendiğini bildirdi. Bu politikaları hayata geçirme sırasında kürtaj ve eşcinsel evliliği yasakları konularında epey zorlanacağını çünkü seçimleri kaybeden partinin daha önce bu yasakları “anayasal yasak” haline getirdiğini ve Castro’nun anayasa değiştirecek çoğunluğa ulaşabilmesinin pek muhtemel görünmediğini açıkladı. Buna karşılık iş çevrelerinin bu merkez-sol reformlara sıcak baktığını da ekledi. Ayrıca eski yönetimden pek çok kişinin, başta eski başkan Hernandez olmak üzere, uyuşturucuya dahil olup polis ve yargının içinde uzantılarının bulunduğunu hatırlatarak bu reformlar ile gelecek değişimin çok anlamlı olduğunun altını çizdi.
Arjantin’de Kirchner’in davaları birer birer düşüyor
İnsel, Arjantin’de eski cumhurbaşkanı ve şimdiki cumhurbaşkanı yardımcısı olan Cristina Fernández de Kirchner’in çocukları üzerinden para aklama suçlarından dolayı devam eden soruşturmasının delil yetersizliğinden kapandığı gibi, bunun dışında Kirchner’in cumhurbaşkanlığı dönemindeki birçok yolsuzluk suçlarından doğan soruşturmalarının da birer birer kapandığını ifade etti. Ayrıca ülkenin -daha önceki dönemlerde olduğu gibi- yine bir ekonomik krizin pençesinde olduğunu belirterek, enflasyonun %50’ye dayandığını ve Peso’nun ciddi değer kaybettiğini ifade etti. Hükümetin, tasarrufçuların dolar hesaplarını donduracağı endişesi ile, halkın bankalara hücum edip tasarrufların yaklaşık %3’ünü çektiğini ekleyen Ahmet İnsel, bu durumun sonlanması için hükümetin önlem almasının daha da endişe yaratabileceğini ekledi. Halkın ciddi gelecek endişesi taşıması bakımından Arjantin’i ülkemizin bir yansıması olarak örnek gösteren İnsel, Arjantin’de “en azından bizim gibi otokrat bir yönetim”in bulunmadığını sözlerine ekledi.
Biden – Putin görüşmesi : Ukrayna meselesi
Türkiye’yi de yakından ilgilendiren Ukrayna meselesi ile konuşmasına devam eden İnsel, Rusya’nın tavrını dile getiren siyasi gözlemcilerin aktardığına göre, Ukrayna’nın ABD ve Türkiye ile yaptığı askeri işbirliğinin Rusya’yı son derece rahatsız ettiğini ve 30 yıl önce oluşan siyasi dengelerin bozulmasından endişe duyduklarını iletti. Gorbaçov sonrası dönemde Rusya’nın, NATO’nun denge unsuru olarak kalmasını kabul ettiğini ama daha sonra NATO’nun genişlemesi ile huzusuzluğunu dile getirmeye başladığını, şimdi ise açıkça dile getirdiklerini ve Ukrayna’yı kırmızı çizgileri olarak tanımladıklarını ifade etti. Bu husustaki ilk çatışmanın 2008 yılında Gücistan ile doğduğunu, Rusya’nın burada savaş başlatarak iki bölgeye bağımsızlık ilan ettirirken, Ukrayna’da da Donbass bölgesinin merkez ile ilişkilerini koparmış bir bölge haline gelmesini sağladığını ve son olarak Kırım’ı da işgal ettiğini hatırlatan İnsel, Rusya’nın geçmişi göz önünde bulundurulduğunda şimdi daha da ileri gidilebilme potansiyeli olduğunu ifade etti. Sınır bölgesinde 65.000 kişilik bir ordunun sürekli hareket halinde olduğunu ekleyen İnsel, Rus gözlemcilerin ABD için, Rusya ile görüşüp tahrik edici değil, düzenleyici olarak rol almaları gerektiğini söylediklerini iletti. Ayrıca Türkiye’nin Ukrayna’ya silahlı insansız hava araçları satarak bir taraf olmasının Rusya için tehdit olarak algınlanmaya başladığını belirtti. Rusya’nın Ukrayna ve diğer Doğu Avrupa ülkeleri ile ilgili talebi ile devam eden İnsel, bu talebi “bölgenin Finlandiyalaşması” olarak tanımladıklarını; soğuk savaş döneminde Finlandiya’nın tarafsız bölge konumunda kalarak, iki taraf ile iş birliği yürütüp tarafsızlıktan kazançlı çıktıklarını öne sürdü ve Ukrayna’nın da bu örneğe uygun davranmasını önerdiklerini aktardı. Son olarak Ömer Madra’nın da eklemeleri ile bölgede 65.000 kişilik sürekli hareket halinde olan bir ordunun varlığıyla birlikte hem NATO üyesi hem de Rusya ile en fazla diyalog kuran ülke konumunda olan Türkiye için konunun açmazda bulunduğunu ve önem arz ettiğini belirtti.
Birmanya (Myanmar)'da son durum
Programı bitirmeden önce kısaca Myanmar’a değinen Ahmet İnsel, geçmişte uzun yıllar ev hapsinde kalan Aung San Su Kyi’nin halkı isyana teşvik etmek ve Covid-19 önlemlerine riayet etmemek suçlarından dört yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra bu cezanın şu an iktidardaki general tarafından ilan edilen ceza indirimi ile iki yıllık ev hapsine dönüştürüldüğünü iletti. Ülkede arkası dolu olmayan kararlar ile yargılamaların yapıldığını, görünüşte bile yargı bağımsızlığının kalmadığını ve çatışmaların da devam ettiğini bildirdi. General’in Çin’in desteği ile ayakta durduğunu ekleyerek devam eden İnsel, Batılı ülkelerin ise “bekle gör” politikası izlediğini aktardı. Ülkedeki azınlık hareketlerinin tek cephede harekete geçmek için anlaşmaya varmak üzere olduklarını, Su Kyi’nin serbest bırakılması taleplerinin yanı sıra artık yeni ve genç liderler ile on yıllardır çözülememiş azınlıklar sorununu hep birlikte çözmek istediklerini ifade ettiklerini de ekledi.
(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Koçer Karatepe’ye teşekkür ederiz.)