Kaz tüyü mont, kaşmir kazak satın almadan önce şunu soralım: Soğuktan korunmak için bir hayvanın kürkünü çalmamıza, cildini yüzmemize veya tüylerini yolmamıza gerek var mı?
Hayvan kullanımı yaşantımızın neredeyse her alanına sokulduğu gibi giyim alanında da var maalesef. Hayvan kullanımı içeren tekstil ürünlerine örnek vermek gerekirse; yün, deri, kürk, ipek, kuş tüyü, kaz tüyü, angora gibi tavşan ve koyun tüylerinden yapılan kumaşlar bunlardan bazı en bilinenleri. Hayvanların ciltleri ve tüyleri, giysilerin dış kısımlarında; deri bir ceket ya da bot gibi örneğin, iç kısımlarında; kaz tüyü doldurulmuş bir mont gibi; aksesuar olarak örneğin; montların kapüşon kısımlarındaki hayvan kürkü, kürk ponponlu bereler ve her türlü aksesuarın, giysinin herhangi bir bölümünde kullanılabiliyorlar.
Artık soğuktan korunmak için yüz binlerce yıl önce yapıldığı gibi bir hayvanın derisini yüzmemize ya da tüylerini yolmamıza veya kürkü için canlı haldeyken cildini yüzmemize gerek yok. Hayvan haklarının konuşulmaya başlanmasıyla ve teknolojik ilerlemeler ile artık hayvanlara acı çektirmeden ve onları öldürmeden de giyinebileceğimiz bir zamanda yaşıyoruz.
Ancak buna gerek olmamasına rağmen, maalesef ki hayvancılık diye bir şey olduğu için ve hayvanlara hala birer mal, birer meta olarak bakıldığı için hala onların ciltlerinin, tüylerinin, kürklerinin giysi diye satıldığını görmekteyiz. Hala hayvanların derileri, kürkleri, tüyleri tıpkı onlara ait olan sütleri, yumurtaları, balları, bedenleri gibi tüketilecek ürünler olarak görülmekte.
Hayvanların, insanlar onları kullanırken canlarının yanmadığı algısı da tüm hayvan kullanım alanlarında olduğu gibi giyimde de hayvanları kullanmaya ve öldürmeye devam etmek için yaratılan bir yanılsama, devamlı üretilen bir yalandır. Bu yalanın içinde hayvanların kürklerinin kırpılarak elde edildiği, derilerinin zaten et sektörünün yan ürünü olduğu ve hayvanın zaten öldürülmüş olduğundan dolayı aslında acı çekmeden elde edilen bir şey olduğu ya da tüylerinin yere düşenlerden elde edildiği gibi doğru olmayan söylemler mevcut. Bu yanlış söylemlerin kullanılmasındaki amaç elbette ki bunları satın alacak müşterilerin vicdanlarını rahatlatmak. İddia edebiliriz ki, hayvansal ürün olarak satılan şeylerin hayvanlardan nasıl alındığını yansıtan tüm süreç, satılan şeyin yanında gösterilseydi; insanların çok büyük bir kısmı bunlara para vermezdi.
Bununla beraber zaten esas mesele de her zaman söylediğimiz gibi, insanların hayvan kölelere nasıl muamele ettiklerinden çok; hayvanların köleleştirilmesi, itibarsızlaştırılmaları, sömürülmeleri ve bunun sonunda da katledilmeleridir. Giysi alanı özelinde konuşursak; birinin derisini yani cildini, vücudunu kaplayan tüylerini, kürkünü giymenin yanlışlığıdır esas olan. Bir zamanlar yaşayan, bakan, yeni bir güne uyanan, hisseden, etrafıyla ilişkiler kuran, mutlu olan, üzülen, bilinç sahibi birinin bedenini giymektir yanlış olan. Zaten yaşadığımız toplumda, binlerce yıldır süregelen en temeldeki sorun da, hayvanları birileri oldukları halde birileri olarak görmemek. Onları eşyalara, nesnelere indirgemek; onların gerçek varlıklarını bu dünyadan silmektir. Birini değersizleştirir, onu bir birey olmaktan çıkartırsanız algınızda, o zaman ona korkunç şeyler yapabilirsiniz ya da yapılmasına göz yumabilirsiniz. Nazi Almanyası’nda kurulan ölüm kamplarında; toplumda beyaz alman ırkı olarak görmedikleri kişiler için yapılan korkunç şeyler de bu zihniyetle yapılmıştı. İnsanların saçlarından battaniyeler, derilerinden lambalar ve başka eşyalar üretilmişti… Bununla beraber dünyada hala devam eden kedi ve köpek kürkünden, derisinden yapılan eşyalar ve giysiler de var. Bu şeylere büyük bir tiksinti ve öfkeyle bakıyoruz çünkü insanları ve kedi-köpekleri, ineklerden ya da kazlardan ya da koyunlardan daha çok birey olarak görüyoruz. Ancak genel olarak insan dışı hayvanlarla yeteri kadar empati kuramıyor oluşumuz, onları neredeyse hiç görmüyor, zihnimizde hiç düşünmüyor oluşumuz; bunları onlara yapmayı haklı çıkartmıyor. Ki zaten onları görmeye başladığımızda; sanki bir insana ya da birey olarak gördüğümüz bir hayvana bunu yapmış gibi hissediyoruz.
Bir de hayvanlara ait olanların yan ürün olduğu meselesini biraz daha açmak ve üzerinde durmak istiyorum. Yün örneği çok veriliyor, bunun üzerinden gidelim. Hayvanlar dünyanın en tatlı gözüken çiftliğinde ya da köyünde yünleri en zarif şekilde traşlansa bile; bunu bir eşyaya çevirmek yanlıştır. Çünkü bu noktada hayvanları eşyalara çevirmiş oluyoruz. Aynı şeyi neden kedi ve köpeklere yapmayı düşünmediğimizi sorgulayalım. Diyelim ki çok fazla kedinin, köpeğin yaşadığı bir barınak var. Bu kedi ve köpekleri de tarıyoruz biliyorsunuz zaman zaman. Oradan da epey tüy çıkıyor. Bunları alıp, bunlardan bereler, kazaklar yapsak, bunları giysek ve daha da işleri büyüttük diyelim; bir de bunları satsak. Neden bunu yapmıyoruz? Çünkü birincisi, bunun doğru bir davranış olmadığını, hayvanlara ait olanların bir eşya olmadığını biliyoruz. İkincisi de, buna gerek yok. Tüm hayvansal çıktılar için söylüyoruz hep bunu; ne etik açıdan, ne de zarar açısından; hayvanları kullanmaya azıcık bir kapı bile aralasanız bunun sonucu yine felaketle sonuçlanır. “Boşa gitme” meselesi de yine öyle. Hayvanın kılı kesilir, doğaya bırakılır. Doğadan gelen doğaya karışır. Burada boşa giden bir şey yok. Boşa gitme kavramı, her şeyi metaya çevirme kavramı kapitalizmin, sermayenin söylemleridir. Geçen iki bölümde de konuştuk bunları. Her şeye kullanılacak, fayda sağlanacak nesneler, eşyalar gözüyle bakmak çok sıkıntılı bir durum. Hele ki bu şeyler başkalarına aitse ve kullanımları başkalarının canını son derece acıtıyorsa.
Yan ürün olarak bahsedilen şeylerden biri de kaz tüyü. Havalar soğuyor, kışa girerken yorgan, mont gibi kışlık ürünlere ihtiyaç duyacağımız günlere giriyoruz, belki yenilerini almayı düşünüyoruz. Isınacağız derken sebep olduğumuz acıyı görüp, sonradan vicdan azabı çekmemek adına bilinçli seçimler yapıp hayvansal olmayan malzemeleri seçmemiz önemli. Bahsettiğimiz gibi yün de bunlardan biri. Kaz tüyüne gelirsek; kaz tüyü içeren ürünler neden alınmamalı? Yorgan-mont-yastık alacağımız zaman kaz tüyü/ kuş tüyü yerine ne alınmalı?
Kaz tüyü çoğunlukla mont-uyku tulumu gibi outdoor malzemelerinde, çeşitli kışlık kıyafetler/botlar, yatak, yorgan, yastık gibi ürünlerin dolgusu ve ısı yalıtımı için kullanılıyor. Kaz tüyü mont veya yastıklar ne yazık ki çok fazla reklamı yapılan ve dolayısıyla talep edilen bir zulüm ve acımasızlık ürünü. Kuşların tüyleri sanıldığı gibi masum bir şekilde alınmıyor bu kuşlardan, korkunç bir şekilde yolunarak zorla alınıyor. Ayrıca en masum şekilde alınsaydı bile, tüyler yani kürkü hayvanın kendi ihtiyaçları için bedeninin ürettiği bir şey. Doğada kendisini sıcak tutması için sahip olduğu bu beden parçalarını ondan çalmanın ne kadar yanlış olduğunun da tartışılacak bir tarafı yok. Biz sanıyoruz ki, kaz veya kuş tüylerinin toplanması, insanların saçlarını kestirmesi veya fazla gelen tüyünün alınması gibi bir olay. İşin gerçeği böyle değil tabii ki. Ayrıca yine daha yakından tanıdığımız hayvan türlerinden örnek verirsek; kendi evimizdeki kedi veya köpekten onu sıcak tutan tüylerini yolarak alıp kendimize yorgan yapmayı aklımızdan geçirebilir miyiz örneğin? Hiçbir farkı yok. Ve buna ek olarak yine de kaz tüyünün, özgür doğada neredeyse 9 bin metre yükseklikte uçabilen, 20-25 yaşına kadar yaşayabilecek bu muhteşem hayvanlardan nasıl bir zulümle alındığını da konuşmamız lazım.
Kaz tüyü, et ve yumurta sektöründe esir tutulan kazlardan hem canlıyken hem de öldürüldükten sonra alınabiliyor. Yumurtası ve eti için üretilen kazlar canlıyken yaşamları boyunca yaklaşık 10-15 kere tüyleri yolunuyor… Etleri için beslenen kazlar ise daha genç öldürüldükleri için tüyleri yaklaşık 5 kez yolunuyor. Canlıyken tüylerin yolunması çok korkunç bir olay, belki internette buna dair videolara şahit olmuşsunuzdur. Olabilecek en acımasız işkencelerden biri herhalde. Hayvanların ayakları ve gagaları bağlanıyor, başları da yolacak kişinin bacakları arasına sıkıştırılıyor ve tüyleri son derece hoyratça çamaşır çitiler gibi yolunuyor, hayvanın cildi kanıyor çoğunlukla. Tüyler ürpertici bir hal, bu videoları bir kere izleseniz zaten bir daha kaz tüyünün yanından geçmezsiniz. Genellikle Çin’deki kaz üretim çiftliklerinde çekilmiş oluyor bu videolar ve Çin, Türkiye dahil dünyanın her yerine kaz tüyü ihracatı yapıyor.
Sektörde söylenen ise genellikle şu oluyor; “hayvan haklarına saygılı” üretim kapsamında elde edildiğini iddia eden şirketler kaz tüyünün bir “yan ürün” olduğunu, yani eti için üretilen ve öldürülen hayvan öldükten sonra alındığını veya canlıyken de belli standartlara uygun şekilde acı vermeden alındığını iddia ediyorlar. Sanki eti için öldürülen hayvanların tüylerini yolmakta bir sorun yokmuş gibi ifade ediliyor. Bir yerde tüketici aptal yerine konmuş oluyor diyebiliriz.
Bu konuda veganlik.org’daki makaleye göre canlıyken ya da öldürüldükten sonra yolunan kuşların tüylerine dair, kuş uzmanı Dr. Laurie Siperstein şunu söylüyor: “Kazların ve ördeklerin tüy yolumu asla insani bir şekilde yapılamaz”. Aynen acısız kesimin veya mutlu sömürü biçimlerinin hayvanlar açısından hiçbir artısı olmadığı gibi. Çünkü neticede esir tutulmuş ve etleri için öldürülmüş oluyorlar.
Kuş tüyü mont, ceket, yelek, yastık, yorgan gibi ürünler yerine, zulüm içermeyen ve alerjik de olmayan, sentetik kuş tüyü, pamuk, polyester dolgu, ya da yüksek teknolojili (Primaloft, Polarguard) kumaşlardan yapılan ürünleri tercih edebiliriz.
Tabii bir de vegan olmadan önce satın aldığımız bu hayvan kullanımı olan giysileri ne yapacağız konusu var. Bunları kullanmaya, giymeye devam etmek elbette ki etik açıdan yanlış. Çünkü bunları giyerek hayvanları kullanmanın doğal ya da kabul edilebilir olduğu mesajını vermiş oluruz. Yani düşünsene ben veganım, hayvanların sömürülmesine ve öldürülmesine karşıyım artık. Ancak önceden aldığım tavşan kürklü montu giyiyorum. Davranışlarımız en az düşüncelerimiz kadar önemlidir, aslında sonucu oluşturan davranışlarımız oluyor. Hayvanları ne kadar önemsediğimizi belirtsek de sonunda onların öldürülmeleri için para ödüyorsak; düşüncelerimiz değil davranışımız son sözü söylemiş oluyor. Bu nedenle de düşüncelerimiz ve değerlerimiz ile davranışlarımızı uyumlu hale getirmemiz önemli. Bunları giymemek, taşımamak, hayvanları kullanmanın meşru olduğu mesajını üretmemek gerekiyor elbette. Bunları gömerek doğaya geri döndürmek sanırım en iyi çözüm. Zaten o hayvan yıllar önce öldürüldü. Ona ait olanlar da toprağa gitmeli. En doğrusu bu olur.
Yeni alacağımız giyim ürünlerinde ise hayvanlara zulüm içermeyen ürünleri seçmek için yapmamız gereken, en başta etiket okumak. Gıdada olduğu gibi kıyafetlerde de kumaşlarla ilgili biraz bilgilenmek gerekiyor, hangileri hayvansal, hangileri değil? Bu bilgiye ulaşabileceğimiz pek çok websitesi ve video mevcut. Burada da bazılarından bahsedelim, çok kullanışlı ve düşük maliyetli bitkisel ve sentetik malzemeler mevcut. En başta da hem doğal hem de bitkisel olduğu için tabii pamuk geliyor. Kıyafetlerde, yastık yorgan gibi yatak ürünlerinde pamuklu ürünler veya bambu seçilebilir. Onun dışında vegan kumaşlar içinde Akrilik, Kenevir, Keten, Polar, Hint Keneviri, Mikrofiber, Bambu, Naylon, Elastan (spandex), Poliüretan, Polyester, Rayon (suni ipek), Saten, Süedet (suni süet), tensel, Modal kumaşları sayabiliriz.
Tişörtler genellikle pamuktan üretilir fakat örneğin takım elbiseler ise yünden üretilir. Bu yüzden takım elbise alırken; keten, pamuk veya sentetik seçeneklerine bakmak gerekiyor. Diğer yaygın kıyafetler arasında ise genellikle deri ayakkabılar ve kemerler, ya da sadece tek bir yerinde veya burun kısmında deri olan ayakkabılar/kemerler yer alabilir, yine bunların da hayvansal deri kullanılmayanlarını araştırmak gerekiyor.
Bir de ayakkabılarda ve bazı çantalarda yapıştırıcı olarak hayvan bedenlerinden elde edilen malzemeler kullanılabiliyor ve bunu etiket okuyarak öğrenme şansımız her zaman olmayabiliyor. Bir ayakkabıyı ya da çantayı satın almadan önce üretici firmasıyla iletişime geçebilir ve yapıştırıcı malzemenin hayvansal mı yoksa sentetik mi olduğu konusunda bilgi edinebiliriz.
Her geçen gün, teknolojinin de yardımı ile gerçekten güzel işler ortaya çıkıyor. Hem ekolojik hem vegan hem sürdürülebilir bir giyim anlayışına doğru gidebildiğimizi görüyoruz. Evet şu aşamada çok yaygın değil henüz, ancak insanlar olarak biz bu konularda hayvanlara, doğaya, insanlara önem vermeyen, onlara zarar veren markaları ya da ürünleri boykot edersek; zamanla yaygın olmasını sağlayabiliriz. Bunu sadece giyim konusunda değil, bütün alanlar için dile getiriyoruz. Gelişen teknolojilerle meyve ve sebze kabuklarından kumaşlar yapılıyor. Örneğin hindistan cevizinin normalde atılan tüylü kısımlarından iplik elde edilerek bununla yün alternatifi kazaklar yapılıyor. Ananas kabuklarından ve mantardan doğal vegan deriler yapılıyor.
Tabii giyimde ve genel olarak tüketim konusunda yeniden talep yaratmamanın ve gerekiyorsa ikinci el satın almanın önemini de hatırlatmış olalım.
Kaynaklar: