Covid-19, nesiller arası çatışmayı da beraberinde mi getirdi?

-
Aa
+
a
a
a

Prof. Selim Badur, Korona Günleri’nde Fransa’da yapılan bir anketi paylaştı; aşılama ve yeni varyantlar konusunda güncel bilgileri aktardı.

Selim Badur'la Korona Günleri: 18 Şubat 2021
 

Selim Badur'la Korona Günleri: 18 Şubat 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

(18 Şubat 2021 tarihinde Açık Radyo’da Korona Günleri programında yayınlanmıştır.)

Ömer Madra: Günaydın Selim Badur merhabalar!

Selim Badur: Günaydın efendim, günaydın! 

Özdeş Özbay: Günaydın!

SB: Günaydın Özdeş, günaydın Feryal! Bu haftanın ikinci Korona Günleri programında yine son yaptığımız pazartesi günkü programdan bugüne ortalama 365 bin 315 yeni olgu saptandı. Tabii biz 2 programdır bu 300’lü rakamları bildiriyoruz, indik 300 binli rakamlara, nitekim DSÖ geçen haftaya oranla küresel boyutta olgu sayısında %16’lık bir azalma olduğunu bildirdi. Ölümlerde de %10’luk bir azalma var. Ancak yine DSÖ başkanının açıklamasında “ateş sönmedi ama küçüldü” şeklinde bir ifade yer alıyor. Dünyadaki farklı bölgelerde azalmalar oluyor ancak bir tek Ortadoğu ülkelerinde %7’lik bir artış olmuş bu süreçte. Bu ilginç bir nokta. Yine bu açıklama kapsamında özellikle mutasyona uğramış bu varyant dediğimiz virüs tiplerinin buna rağmen önlemlerin işe yaradığını göstermekte bu gelinen nokta. DSÖ yetkilileri “unutmayalım, 10 ülke aşının eskiden %60’lardaydı, şu anda %75’ini almış durumda ve 130’dan fazla ülkeye henüz tek bir doz aşı bile girmedi”, bu önemli bir nokta.

ÖM: Evet, yani şöyle kısacık araya gireyim izninizle, 190 küsur ülke var irili ufaklı ve 130’dan fazlasına tek bir doz bile gitmediği çok ürkütücü bir açıklama değil mi?

SB: Evet. Biraz önce DSÖ’nün açıklamasında “sadece Ortadoğu ülkelerinde %7’lik olgu artışı oldu” demiştim, gelin isterseniz bu coğrafyadaki aşıya erişim durumuna bir bakalım. Çünkü eşitsizliğin bir başka göstergesi bu bölgede çıkıyor. Örneğin Birleşik Arap Emirlikleri, mart sonunda 10 milyonluk nüfusunun neredeyse yarısın aşılamış olacakmış, Suriye’de ise aynı dönemde aşıyı temin etmek bırakın ne kadar aşılandığını aşının temini bile mümkün olmayacak. Kısacası ülkeler arasında zenginlik arttıkça aşılama artıyor. Bu coğrafyada 3 tip ülke tanımlanmış, birisi monarşiyle yönetilen ülkeler, ki buralarda aşılamada bir sorun yok. İkinci bir grup orta gelirliler; bu gruba Mısır, Lübnan ve Ürdün dahil Kovaks denilen bu korporatiften gelecek aşıyı bekliyorlar ve bu süreçte de çok az miktarda aşıyı bağış şeklinde temin ettiler. Bir de Suriye, Irak, Yemen ve Filistin gibi henüz aşılamaya hiç başlamamış olan toplumlar var. Bunlar tabii çok çarpıcı örnekler. Aşılama konusuna ait sayısal değerlere baktığımız zaman 16 Şubat itibariyle 1,5 gün önce akşam sonuçları bu, Our World in Data’da burada ABD’nin uyguladığı doz sayısı 55,2 milyon, Çin 40,5 milyon, Avrupa ülkelerinde 22,5 milyon doz aşı kullanılmış. Buradaki rakamlar Türkiye’de de 4,63 milyon doz aşı kullanıldığı. Bu biraz cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamayla belirttiğiniz açıklamayla çelişiyor, orada çünkü “5,5 milyonun üzerinde bir aşılama kampanyasını tamamladık” deniyordu. Herhalde Our World in Data’ya giren verileri güncellemek lazım. Bu açıklamada yine belirttiğiniz gibi “özellikle hafta sonu uygulamasından başlayarak sokağa çıkma kısıtlamasını illerdeki duruma göre aşamalı şekilde kaldırıyoruz” denmişti. Açıklamanın sonunda “restoran, kafe, kıraathane gibi esnaflarımızı rahatlatacak adımlar önümüzdeki günlerde atılacak” ama bu açıklamada ilginç bir durum var ekonomiyle ilgili, pandemi ekonomi ilişkisine ait bir saptama var. Biraz ilginizi çekecektir eğer ayrıntılı okumadıysanız. Şöyle denmiş açıklama “salgın başladığında IMF 2021 yılı başında Türkiye’nin %5 daralacağını söylemişti. Şu anda IMF Türkiye’nin %1,2 büyüyeceği şeklinde tahminini güncellemek zorunda kaldı. Geçtiğimiz yıl 169,5 milyarlık bir ihracat rakamına ulaşarak küresel ihracat içindeki payımızı %1’in üzerine çıkardık. Ekonomimizin bu dönemde gösterdiği performans salgın sonrasında ülkemize duyulan güveni çok daha iyi noktalara taşıyacaktır.” Yani kısacası bizlerin dönem dönem gündeme getirdiğimiz ekonomik olarak da ülkelerin bu pandemiden etkilendiği konusunda ülkemiz bir istisna arz ediyor. Her şey yolundaymış, hatta gayet de olumlu gelişmeler olmuş 2020 pandemi döneminde Türkiye’de. Bunun altını çizmekte yarar var herhalde. Aynı dönemde son 6 ayda 2412 hekim Türkiye’de görevlerinden istifa etti, 10 Mart - 8 Eylül tarihleri arasında. 2412 hekim özellikle pandeminin iyi yönetilmediği ya da ipin ucunun kaçtığı düşünülen ama bütün dünyada olduğu gibi ülkemizdeki dönemde de.

ÖM: Bu da büyük bir oran olsa gerek değil mi?

SB: 2500’e yakın hekimin görevinden ayrılması ya da erken emekliliğini istemesi.

ÖM: Yani toplam hekim sayısına kıyaslandığında herhalde hatırı sayılır bir oran oluyordur.

SB: Elbette. Tabii farklı ülkeler farklı yaklaşıyorlar bu dönemde, örneğin Meksika turizmi kurtarmak için sağlık önlemleri alıyor ve ‘covidfree’ havası yaratıyor. 2020’da turist sayısında %46 oranında azalma olmuş Meksika’da, tüm dünyada turizmde %74’lük bir azalma olmuştu. Artık Meksika’da “kısıtlama da yok, test de istemeyeceğiz, para cezası da yok, sağlık kurallarına uyun ama onun dışında ya gelin!” şeklinde bir yaklaşım var. Buna karşılık Fas’ta sokağa çıkma yasağı 2 saat uzatılmış, 2 hafta uzatılmış, 3 hafta da 1,7 milyon aşılamaya geçilmiş. Hollanda’da Lahey şehrinde bir mahkeme yargıcı sokağa çıkma yasağının insan hakları ve özgürlüklere karşı işlenmiş bir suç olduğunu gerekçe göstererek hükümete karşı dava açmış ama başarılı olamamış. İsrail’den ilginç haberler var, İsrail özellikle İsrail’de aşılama çok iyi gidiyor, uygulanan doz sayısına baktığımız zaman 6,76 milyonluk aşı kullandı İsrail ve 100 kişiye uygulanan doza baktığımız zaman 100 kişinin 78’i aşılanmış, çok hızlı bir aşılama vardı. Bir yandan da İsrail’de olgularda çok öyle azalma olmuyor, her şey iyi gitmiyor aslında. Bunun nedenini 2 gün önce New York Times’ta çıkan bir yazıda belirtilmiş. Toplumun %12,5’uğunu oluşturan ultra Ortodoks çok tutucu muhafazakâr bir kesim var, bunlar hem maske takmayı hem de aşılanmayı reddediyorlardı. Bu %12,5’luk kesimin içinde enfekte olanlar bütün İsrail’dekilerin %28’i bu kesimden. Yani böyle bir grup var, bunlar aşılanmıyorlar, kurallara uymuyorlar hiçbir şekilde ve sonuçta hızla yayılıyor. 

ÖM: Hayır ama dini kurallara uyuyorlar!

SB: Evet.

ÖM: Sadece laik kurallara uymuyorlar.

SB: Evet ve önlemleri de ciddiye almıyorlar, uygulamıyorlar. Bu nedenle İsrail’de şöyle bir konu tartışılır oldu bu hafta, aşılananlara bir rozet, bir ‘bedge’ gibi rozet taksınlar, yeşil rozet, üzerinde de herhalde ‘ben aşılıyım’ yazacak, 2 doz aşıyı olanlara konacakmış. Restoran ve spor salonları sadece bu yeşil rozet takanlara açık olacakmış. Böyle bir yaklaşım olabilir mi olmaz mı? Bunun sahtesi, karaborsası da olur belki, böyle bir durum söz konusu. Şimdi biraz bu haberleri bir kenara bırakıp bilimsel olarak neler yapıldığına bakalım. Bir kere yok hayır bitmedi haberler, Tiffany Dover, bu isim Özdeş sana bir şey ifade ediyor mu bilmiyorum?

ÖÖ: Maalesef.

SB: Kendisi 17 Aralık 2020 tarihinde ABD’de kameralar önünde ilk aşıyı olan ABD vatandaşı bir hemşire. Tiffany Dover bir sorunu var, sağlık sorunu olduğu için kendisine en ufak bir ağrı olduğunda bir kasılma meydana gelen, böyle bir sorun yaşayan bir kişiymiş. Neden onu seçmişler aşılamak için bilmiyorum, kendisi 30 yaşında 2 çocuk annesi bir sağlık çalışanı. Kendisine Pfizer-BioNTech aşısı yapıldığında röportajlar yapılıyor, fotoğraflar çekiliyor, kameralar kayıt yapıyor ama birdenbire ayağa kalktığında “bir dakika başım dönüyor, üzgünüm ben devam edemeyeceğim” diyor ve oturuyor. Kendisine birtakım rahatlatıcı işlemler yapılıyor herhalde ama daha sonra Tiffany Dover ortadan kaybolmuş ve şimdi aşı karşıtları “Tiffany Dover öldü ve saklanıyor” diye haber yapıyorlar ve bunu kullanıyorlarmış. İşin ilginç tarafı sahte Tiffany Dover ölüm kağıtları ya da ölüm defin ruhsatı mı denir? Bu oluşturulmuş ve sosyal medyada bu “Tiffany Dover öldü ve gizleniyor” diye bir haber yapılıyor. Aslında bu hemşire hanım daha sonra ortaya çıkıp “ya ben ölmedim, sağım” demiş ama böyle birtakım haberler

ÖM: İnandırabilmiş mi peki ölmediğine insanları?

SB: Herhalde bir kesimi inandırmış

ÖÖ: O aslında öldü, gerçek ismi bilmem ne bilmem ne diye şey yaparlar.

SB: Hologram! Aşının ne tür bir etki yaptığına dair yayınlar yapılıyor, bunlardan bir tanesi aşılanan kişi virüsü aldığı zaman kendisindeki virüs miktarı aşılanmayan ve hastalığa yakalanan enfekte bir bireyden 5 misli daha az oluyormuş virüs yükü. Yani “ağır hastalığa yakalanmıyor, hastaneye yatış gerektirecek kadar ağır enfeksiyon geçirmiyor” diyorduk. Bunun virüs yükü açısından hesaplaması yapılmış ve 5 misli daha azalıyor virüs yükü, böylece hem bulaştırma olasılığı hem de kendisini ağır hastalığa yakalanma riski ortadan kalkıyor. Bu gösterildi. Bu arada ilginç bir nokta, özellikle bu varyantlardan, mutantlardan bahsedilirken İngiltere’de, Güney Afrika’da ve Brezilya’da 3 tane varyasyona uğramış, değişime uğramış virüs var. Bunların en çok dikkati çeken Güney Afrika virüsü çünkü Güney Afrika varyantının aşıdan ve daha önce geçirilen orijinal asıl virüsten enfekte olanlardaki antikorlardan kaçtığı hesaplanmıştı. Bunlar deneysel çalışmalarla gösterilmişti. İlk olgu yayınlandı, gerçekten de daha önce Covid geçiren ama aradan bir süre geçtikten sonra bu Güney Afrika virüsü ile temas eden kişide reenfeksiyon oldu, yani ister daha önce Covid geçirsin ister aşılanmış olsun bu yeni varyantta sanki yeni bir virüsmüş gibi etkisiz kaldığı daha önceki antikorlardan diye bir çalışma ilk kez yayınlandı Fransız ekip tarafından.

ÖÖ: Bayağı kötü habermiş!

SB: Kötü haber, ne kadar yayılır, ne kadar, hangi boyutta sorun yaratır bilemiyoruz bunu Özdeş ama böyle bir olgu var. Özellikle bazı aşıların örneğin Astra Zeneca aşısının bu yeni varyanta, Güney Afrika varyantına hiç etki etmediği, o nedenle anlaşma yapmış olduğu halde Güney Afrika Cumhuriyeti’nin bu kuruluştan aşı almayacağı ilan edilmişti. Birtakım antiviraller, şimdi yavaş yavaş aşıları tartıştık, onlar şöyle ya da böyle gündeme geldi ama ilaçlar ve farklı antiviraller ve onların uygulaması gündeme gelecektir. Bunu bekliyoruz, örneğin ağız çalkalama suyu, povidon iyodin içeren bir ağız çalkalama suyunun kısa sürede ağızdaki virüsü yok edeceği ya da çok azaltacağına ait bir çalışma var. İsrail 2 tane molekül geliştirdi, İsrail Souraski Medical Center’dan EXO-CD24 ve Allocetra ismi verilen iki molekül, bunlar virüsün bir kere her ikisi de inhalasyon yoluyla yani sprey şeklinde kullanılıyor ve üst solunum yollarında virüsün hücrelere bağlanmasını engelleyen moleküller, uygulamalar. Buna ait çalışmalar var. NIH ABD’de de 4 tane yeni molekülün faz2, faz3 aşamasına geldiğini bunların isimlerin saymayayım belki akılda kalmaz ama bunlar da aynı İsrail’deki moleküller gibi nebülizatör yani inhalasyon yoluyla alınan sprey şeklindeki moleküller. Bunlar da covid 19 hastalarının iyileşmesinde etkili olduğu ön çalışmalarla gösterilen moleküller. Bunlardan herhalde önümüzdeki günlerde çok söz edildiğini duyacağız. 

Başka haberlere bakarsak komplo teorilerinden sonra “nesiller arası çatışma gündeme getirecek Covid-19” deniyor. Çünkü Fransa’da yapılan bir çalışmada bir kısım sosyolog “yaşlıları kurtarmak için genç nesil feda mı ediliyor?” Bir kısmı ise tam tersini söylüyor “gençleri kurtarmak için yaşlılar mı feda ediliyor?” diye. Bir çatışma var, bu konuda da bir fikir birliği yok. Yapılan büyük bir anket, Fransa’da %56’sı bu çatışmadan, bu nesiller arası çekişmeden endişeli olduğunu göstermiş anket. Ankete katılanların %81’i hükümet kararlarında gençler ve öğrencilerin hiç gözetilmediğini, %66’sı ise yaşlıların, gençlerin aileleri ve arkadaşlarıyla ilişkilerinin bozulduğunu, %51’i de alım gücünün düştüğünü söylemiş. Dediğim gibi bunun tam tersini savunanlar da var. “Gayet gençler için çok şey yapıldı, işler iyi gidiyor gençler için, yaşlılar daha zor durumda” diyenler var. Aynı ülkede Fransa’da eczanelerde test yapılıyordu bir süreden beri, özellikle aralığın birinci haftası ile ocağın birinci haftası arasında 2,3 milyon Covid-19 testi yapılmış ve ücretsiz yapılmış. Eczanelerde gerçekleştiriliyor, sadece eczane test başına 33 euro gibi oldukça büyük bir parayı sosyal sigortadan alıyor ücretsiz yapılan testten. Şimdi bu testler bu kadar yaygın yapılıyorsa acaba aşılamayı da eczanelerde yapsak daha hızlı daha verimli bir yaklaşım olur mu diye. Buna çalışıyorlarmış. Bu arada Fransa’da Orly Havaalanı’nın 4. terminali kullanıma kapatılmış çünkü yolcu yok, işler iyi gitmiyor hava taşımacılığında. Belarus’tan bir haber var, önceleri pandemiyi inkâr eden Lukaçenko başkan bugünlerde de muhalefetin eylemlerini kısıtlamak için “pandemi çok önemli, sokağa çıkma yasağı var” diyor. Demek ki bir şey hatırlatıyor mu bu size ama böyle uygulamalar, böyle yaklaşımda bulunan ülke liderleri varmış demek ki. Bunun dışında Covid-19 aşısıyla beraber yanında vitamin ve mineral takviyesi yapılsın mı yapılmasın mı? Çünkü bunu gündeme getirmemin nedeni, ülkemizde de bu tip sorular gündemde, duyuyorum ben de. Örneğin “aşı yaptırdıktan sonra ya da öncesinde eğer bir ağrı kesici alırsanız aşının etkisi azalır, antikor oluşmaz” diye bunun hiçbir bilimsel tarafı, hiçbir yenilir yutulur bir tarafı yok. Tamamen değim yerindeyse ‘palavra’ bir haber, immün sistemin ağrı kesicilerle antikor oluşması arasında uzaktan yakından bir ilişki yoktur. 

ÖM: Bu söylediğiniz bilimsel açıdan öyle ama aslında bilimle ilişkimiz farklı, biz bilime inanmıyorsak bu gayet önemli bir haber. 

SB: Elbette! Hem Fransa’dan hem ABD’den o ülkelerde bildirilen olgulardan daha önce yani 1-2-3 ay kadar önce aslında o ülkelerde Covid-19’un olduğuna dair veriler çıkmaya başladı. Eskiden saklanan bir takım muayene maddeleri, burun sürüntüleri ve boğaz sürüntülerinde yapılan çalışmalar daha öncesinden adı konulmuyordu, bilinmiyordu, bunlara genellikle “bir solunum yolu enfeksiyonu, zatürre” deniyordu ama etkeni bulunmayan, onların Covid olduğu anlaşıldı. Bu şekilde bir çalışma yapılıyor. 

Maskelerle ilgili ilginç bir çalışma var, “maskeler ıslanınca nemlenince zararlı olabilir” deniyordu, yapılan bir çalışma tam aksini gösteriyor. Maskelerin nemlenmesi, kullandıkça 1 saat içinde nemlenen bir maske aslında virüsün hücrelere tutunmasında bir bariyer, bir engel teşkil ettiğini savunan bir NIH çalışması yayınlandı. Bu ilginç, şimdiye kadar söylenenlerden farklı bir çalışmaydı. Yine bir yazı, o da “havalar soğudu, bize hep bulunduğunuz ortamın havalandırılmasını öneriyordunuz, ya çok soğuk dışarısı nasıl camları açacağız?” diyorlar. Bu yazıda özellikle bu havalandırma, odanın havalandırılması, havanın değiştirilmesi. Bunun ne kadar eski ve geçerli bir uygulama olduğu 1769’daki ilk aşılamayı uygulayan Edward Jenner döneminden kalan bir uygulama olduğunu ve 1859’daki notlarında Florence Nightingale’in temiz havanın birtakım hastalıklardan nasıl bizi koruduğunu anlatan belgeler ortaya çıkıyor. Gerçekten havalar soğuk da olsa bu havalandırma işinin önemi gittikçe daha iyi anlaşılıyor. 

Tanzanya’dan bir haber var, 130’dan fazla ülkenin aşıya erişemediğini söyledim, bir de aşıya erişmek istemeyenler var. Tanzanya’nın başkenti Dodoma’da Sağlık Bakanı Dorothy Gwajima “biz bu aşıyı almayacağız, inanmıyoruz geçerliliğine” bunu söyleyen bir sağlık bakanı. Tanzanyalılar yani aşı kullanmayacaklar ki bu arada moleküler biyoloji çalışmaları için Tanzanya’daki hastalardaki virüs Güney Afrika’daki merkeze gittiği zaman orada da çok yaygın bir şekilde bu yeni varyantın bulunduğu saptanmış ama bunu rağmen yetkililer uygun görmüyorlar aşıyı ülkelerinde kullanmayı. Aşılara ait bazı haberler ve özellikle kronik hastalığı olanların hareketsizliğin getirdiği sorunlar, isterseniz bunu pazartesi gününe bırakalım. 

ÖM: Evet süreyi de bitiriyoruz çünkü.

SB: Evet, bitirirken yarın Önce Sağlık programında konuğumuz Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, pandemi daha başlamadan önce iklim kriziyle enfeksiyon hastalıkları arasındaki ilişkiye değinen, bunun altını çizen bir rapora TTB adına imza atmıştı. Kendisiyle bu konuyu, bu konuda bize anlatacaklarını dinleyeceğiz ve bu konu hakkında konuşacağız.

ÖM: İklim değişikliği öyle mi?

SB: Evet. 

ÖM: Çok heyecanla bekliyoruz! Peki çok teşekkür ederiz.

ÖÖ: Görüşmek üzere.

SB: Ben teşekkür ederim, iyi günler.