Korona Günleri’nde Prof. Selim Badur, güncel gelişmelerin yanı sıra İspanya’nın Barcelona kentinde oldukça sıkı kurallarla gerçekleştirilen ve 5000 kişinin katıldığı Love of Lesbian konseri deneyini aktardı.
(29 Mart 2021 tarihinde Açık Radyo’da Korona Günleri programında yayınlanmıştır.)
Ömer Madra: Günaydın Selim Badur, merhabalar!
Selim Badur: Günaydın efendim, günaydın Feryal, günaydın Özdeş! İyi haftalar dileyerek başlayalım.
Özdeş Özbay: Günaydın.
SB: Son programımızdan bugüne dek ortalama yeni Covid olgusu sayısı 599 bin 070 günlük olgu, yani 600 binli banttan 250’lere düşmüştük 4-5 gün kadar sürdü bu göreceli azalma ama tekrar 600 binli sayılara ulaşmış bulunuyoruz. Bu önemli bir nokta, bir de küresel boyutta aşılama oranlarına ait bir sayısal değer vereyim, 486 milyonu aştı dünyada kullanılan aşı sayısı doz olarak, Türkiye’de, altıncı burada, 14,65 milyon doz aşı kullanıldı ülkemizde. Şimdi iki önemli haber var, bunlardan bir tanesi 2020’de sera gazı salımı %5 azaldığı saptanmış, bu açıklandı. 10 yıllardır bu oran, böyle bir düşüş görülmemişti. Özellikle transport, nakliye, endüstri aktiviteleri aylarca yavaşlaması geçen yıla oranla 1 aylık süreye baktığımız zaman özellikle sokağa çıkma kısıtlamalarının olduğu dönemde tüm dünyada sera gazı emisyonu %17 oranında azalması söz konusu olmuş. Hem atmosferdeki karbondioksit hem de sera gazının azaldığı belirlenmiş ama
ÖÖ: %7 olması lazım.
SB: Benim kaynağımda 17. Sokağa çıkma yasaklarının olduğu günler için bu, yoksa 1 yıl için %5. Benim oranlarım biraz farklı herhalde.
ÖÖ: Tamam.
SB: Ama bu gelişme Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için yeterli mi? Tabii böyle bir şey söylemek mümkün değil. Bir bu bilgi, bir de eksobiyolog, doğrusunu isterseniz benim cahilliğim bilmiyordum ne demek olduğunu, gezegenler üzerindeki yaşamı inceleyen bilim dalıymış eksobiyologlar. Bir Fransız eksobiyolog Louis d’Hendecourt, “doğal seleksiyon kuramı pandemi konusunda birtakım öngörüler yapmamızı engelliyor” diyor. “Tek bildiğimiz virüsün dolaşımını engellemek, bunu yapmaya çalışıyoruz, o da hani biraz yel değirmenlerine karşı savaş gibi bir şey. Çünkü sıkça unuttuğumuz, inkâr ettiğimiz, görmezlikten geldiğimiz Darwin kurallarının ne derece gerçek olduğunu 1 yıldır yaşayarak görmekteyiz aslında. Mutasyon (daha az olduğu için isterseniz varyant kelimesini kullanayım) doğal seleksiyon yeni adapte olanlardan beri 16 binden fazla mutasyon saptandı bu Sars-cov-2 virüsünde, mutantlar adapte olurlar. Yeni eskinin yerini alır çünkü daha hızlı çoğalırlar” deyip bu konudaki evrim kuramının nasıl geçerli olduğunu ve bütün çabaya karşın bununla yarışamadığımızı şu an için gelinen noktada bunu belirtmiş. Bu da ilginç bir nokta.
ÖM: Sizin ‘Önce Sağlık’ programında Dr. Osman Elbek de aynı şeyi söylemişti. Açıkça “Darwin’in evrim kuralını doğrulayan gelişmeler her an oluyor bu konuda” dedi değil mi?
SB: Evet. Ben konuşmalarımı bitirirken hep slayt kullanıyorum, “bilimi ister beğenin ister beğenmeyin, ister kabul edin ister kabul etmeyin tek gerçek onun doğru olduğudur” diyen bir sözle bitiriyorum. Bu da öyle bir şey yani, isterseniz bu iklim krizini isterseniz bu doğal seleksiyonu kabul etmeyin, ister edin ister etmeyin yani! Birazcık da gülümseteyim sizi, Brezilya’da –bu özel haber Özdeş’e- 35 yıldır tüm aşı kampanyalarında bir maskot kullanılıyor, maskotun bir figürü var. Bizde de çeşitli yerlerde miki falan gibi birtakım maskotlar olur, bunun adı Ze Gotinha, “damlacık Jo” demekmiş tam Türkçeye çevirirseniz. Çok üzgün bugünlerde çünkü bir toplantı sırasında Başkan Bolsanaro’ya elini uzatmış o maskot, kesinlikle elini sıkmıyormuş Bolsanaro. Böyle bir terslemiş maskotu, bu haber ilginç!
ÖÖ: Halbuki o kadar Covid tedbirleri almazdı.
SB: Değil mi? Bu açıdan düşünmemiştim! Bir diğer böyle benzer bir olay da Peru’dan geldi; Peru’da Peru üniversitelerine karşı ciddi tepki var, bir skandal olduğunu söylüyorlar. Çünkü politikacılar, araştırıcılar ve onların aile fertlerinin hiçbir şekilde listede olmamalarına rağmen el altından aşılandığı ortaya çıktı bol miktarda. En son 470 kadar kişinin Viskara’nın eşi, kardeşi, çeşitli üniversite rektörleri, üniversite rektörünün ailesi, kayınvalidesi filan bunların hepsi aşılanmışlar. Onun için National University of San Marcos Lima’daki ve Kayatano Heredia Üniversitesi, yine bunlara karşı acayip bir tepki oluşmuş. Böyle bir Latin Amerika’ya özgü bir skandal diyeceğim. Özellikle şeffaflığın olmadığı iddia ediliyor Latin Amerika’da. Ne ülkeler var yani şeffaf politika izlemeyen ülkeler ama benzer bir şey Venezuela’dan çıkmış. Orada da Başkan Nicolas Madura’nın Facebook hesabı 1 aylığına bloke edilmiş. Nedeni de Carvativir isimli henüz onay almamış deneme aşamasında olan bir ilacı sürekli olarak metheden, sürekli olarak “bu ilaçla her şey kurtulacak” diyen mesajlar attığı için insanları yanlış yönlendiriyor diye Madura’nın hesabına da bir blokaj gelmiş. Bir ilginç haber de Barselona’dan geldi, bilmiyorum gözünüze ilişti mi? 5 bin kişilik bir rock konserinden bahsediliyor gerçekleştirilen 27 Mart Cumartesi günü. Mesafe kısıtlaması yok, böyle, fakat ilginç bir şey bu öyle sorumsuzca yapılmış bir şey değil, bu bir deneysel çalışmaymış. Ben bunu anlayamadım. Herkese maske dağıtılıyor “maske takma zorunluluğu var ama sosyal mesafe, fiziksel mesafe olmayacak” diyorlar. Herkes yan yana, kucak kucağa neredeyse, eller havada bir konser, bir rock konseri.
ÖÖ: Açık havada galiba değil mi?
SB: Yo hayır kapalı ortamda; grubun adı: Love of Lesbian ve salonda çok iyi havalandırma yapılıyor. Maske ve havalandırmaya özen gösteriliyor, buna karşılık fiziksel mesafe yok. Amaç Covid döneminde bu tip aktiviteler yapılabilir mi yapılamaz mı? Bunu kontrol etmek. Daha önce 500 kişilik bir küçük grupta yapılmış ve herkese konsere girmeden önce antijen testi yapılıyor, negatif olanlar konsere alınıyor, onların giriş bileti telefonlarına geliyor negatif çıktığında. Biletlerin bir ücreti var, 23-28 euro arasında değişiyor, bunun için de konser ücreti, test ücreti ve maske parası var. Dediğim gibi 14 gün takip edilecek bu kişiler. Benzer bir uygulama kısa bir süre önce Hollanda’da da yapılmış, bu sabah öğrendiğim kadarıyla Fransa’da “biz de yapalım böyle bir şeyi” demişler. Yani kısaca eğer bir bulaşma saptanmaz ise ki o 5000 kişilik daha önce yapılan konser incelemesinde 14 gün filan takip edildiğinde hiçbir kimseye bulaşma olmadığı gösterilmiş. Kısacası bu yapılanlarla acaba bu dönemde yani tamamen pandemi bitti demeden önce biz konserler düzenleyebilir miyiz? Birçok konser organizasyon şirketinin finanse ettiği bir proje bu. Bu sabah dediğim gibi Fransa bunu uygulayacakmış, böyle bir girişim Fransızlar tarafından yapılmış. Bir de bununla ilintili böyle bir deneysel çalışma değil ama paralel bir bilgi İstanbul’dan geldi. Görmüşsünüzdür, İBB binlerce müzisyeni İstanbullularla buluşmasını sağlayacak, yeni bir projeyi hayata geçiriyor. İstanbul’un 39 ilçesinin tamamında 100’den fazla farklı noktada açık hava sahnesi İstanbullularla buluşacak müzisyenler. Hani paralel bir bilgi diye verdim yoksa böyle bir deneysel çalışma değil tabii. Çin’in ilginç uygulamaları var, şuradan başlayayım, özellikle Afrika ve kuzey Afrika ülkeleri arasında aşılama konusunda örnek ülke Fas. Fas’ın aşılama başarısı çokça dile getirilmeye başlandı, çok takdir topluyor, toplumun %7’sine iki doz aşı yapmış Fas yetkilileri ve bu Fransa’da uygulanan aşılamanın iki misli neredeyse ki Fransa 1 ay önce başlamıştı aşılamaya. Fas’ın başarısı işte kısıtlamalar çok katı, sokağa çıkma yasakları, okulların kapatılması, maske takma zorunluluğu, uymayanlara çok ciddi cezalar. Tabii her yer kapatıldığı için işsizlik geçen yıla oranla –sıkı durun çok çarpıcı bir rakam- %29 artmış, tabii çok acayip bir şey. Slogan ’kendimi koruyorum, ülkemi koruyorum’ bilinciyle gidiyorlar. 65 milyon aşı ile anlaşma yapmışlar bu kadar miktarda aşıyı almak için. Ancak Sinofarm firmasından 40 milyon bir Çin firması daha az gelmiş ve bu nedenle bir sıkıntı da var hani sürdürülmesi bu aşı kampanyasının ama buradan Çin’e geçeyim, Çin’in politikası ilginç, ilginç bir politika izliyor Çinliler yine burada Çin ile batı aşı sektörünün ciddi bir çatışması var ve Çin’i özellikle politik bir ipek yolu oluşturmakla suçluyorlar. Çünkü özellikle Ortadoğu ülkeleri Suudi Arabistan, Irak, İran, Kuveyt, BAE, Mısır filan bütün bunlarla ilgili çok ciddi çalışmaları var ve batının yaptıklarının çok daha ilerisinde birtakım anlaşmalar yapıyorlar bu ülkelerle ve Afrika ülkeleriyle. Bir tek İran’la yaptıkları anlaşmaya bir sorun çıkmış, o da bir İranlı yetkilinin, sağlık bakanlığı yetkilisinin “bu Çinlilerin bildirdikleri sayısal değerler hiç güvenmiyorum” açıklaması varmış. Bu birazcık işi yokuşa sürmüş ama yine de İsrail de dahil olmak üzere Çin konusunda Çin ciddi atak yapıyor ve bu yaşanan sürede bir avantaj elde etmek için Afrika ve Ortadoğu ülkeleriyle sürekli anlaşmalar yaptığı söyleniyor. Hemen belirteyim bu arada Çin’e karşı Batı’nın da birtakım söyledikleri var, örneğin Nature Dergisi’nde 25 Mart günü bir makale yayınlandı. Bu makalede şu anda Covid-19 konusunda yayınlanan bilimsel yazılarda Çin kaynaklı, Çin menşeli yazılarının sayısının arttığını ve bunların hiçbirisinin güvenilir olmadığı yazıldı. Holly Else ve Richard Van Noorden yazdılar, ilginç bir yazı, böyle ciddi bir dergide çıkan bir yazı. Ülkelere baktığımız zaman Fransa’da aşılama yine çok kötü gidiyor, 75 yaş üzerinde hâlâ aşılanmamış insanlar var ve bunlar için otobüs seferleri düzenlendi. Aynı ülkede Fransa’da Paris’teki 40 tane hastanenin kriz yöneticisi “hasta triyajına yani gelen hastaların tedaviye alınmasına bir seçim yapmaya zorlanacağız, bugünlere geldik” diye açıklama yaptılar, bu da çarpıcı bir bilgi. Biraz önce sizin Türkiye’den verdiğiniz haberlere birkaç tane ilave yapayım. Birincisi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan gelen bir haber var. Kendisi “Türkiye’ye AB’den yollanan 1,5 milyon doz Biontech aşısı nereye gitti?” diye soran Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı’ya bir mektup vermiş. Bu mektup açıklandı, mektupta “bana inanmıyorsanız Biontech’ten gelen şu mektuba bakın” demiş. Niye bir sağlık bakanı böyle bir “bana inanmıyorsanız valla doğruyu söyledim” diye böyle bir açıklama yapar mı? Bana ilginç geldi. Biontech mektubunu da kendi mektubuna eklemiş ve burada birazcık da çaresizce belki şikayetlerini dile getirmiş mektubunda. “Aşıların söz verilen, anlaşmayla belirlenen düzeyde verilmesi için ilgili bu konuda çok büyük sorunlar yaşamaktayız. Biz değil hiç kimse aşıyı söz verilen zamanda alamıyor. Üretim çok kısıtlı ve 40 yaş üstü 32 milyon yurttaşımızın ve risk gruplarının iki doz aşısını hazirana kadar tamamlayacağız” diyor. “AB her an AB dışına aşı satışına sınırlama ve hatta yasak getiriyor. Bu yasağı getirmelerinden önce ne alırsak alalım diyoruz ve o nedenle anlaşmaları çok sıkı takip ediyoruz, anlaşmaları gerçekleştiriyoruz” diyor. Yine Sağlık bakanının Twitter üzerinden yaptığı bir paylaşımda “60 yaş üzeri vatandaşların ve eşlerinin yanı sıra bazı risk gruplarının da aşılama programına dahil oldular. Artık onlara da randevu sistemi açıldı” diye ilan var. Sizin de değindiğiniz gibi halk sağlığı uzmanı Sayın Doç. Dr. Nuriye Ortaylı yine Yetkin Report’ta kaleme aldığı yazısında bu konuya yani aşı milliyetçiliği konusuna değinmiş. “Zenginler kulübü kendi aralarında kavga ediyor” diyor. Gerçekten de İngiltere, Avrupa ülkeleri, Avrupa ülkelerinin kendi birliği dışına aşı satmama konusundaki girişimleri aşının adaletli dağıtımının şu an için mümkün olmadığını gösteren en çarpıcı gelişme diye bahsediyor. Tabii patent haklarından pandemiyi kontrolüne kadar vazgeçilmesi. Bu çok önemli bir nokta DSÖ artık bu konunun altını sık sık çizmeye başladı. İlginçtir, üreticiler buna hiç yanaşmıyorlar DTÖ önderliğinde yanıt bile vermiyorlar, toplantı bile yapmıyorlar bu konuyu konuşmak için. Yaptıkları açıklamalarda patentin kalkması kitlesel üretimi kolaylaştırmayacaktır ve gelecek için inovasyon çalışmalarını engelleyecektir gibi her zamanki gerekçeleri ileri sürüyorlar. Ne kadar doğru elbette tartışılır. Türkiye’den Türk Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yurt dışından Türkiye’ye gelecek ve yurt dışına çıkacak olan kişiler için ne tür kısıtlamalar getirildiğini açıkladı. Neler istiyor ülkeler? ABD’ye gidecek yolcular, Almanya’ya girişte 3 tane test ibraz etmek gerekiyormuş, garip bir şey. Çin farklı bir şey, sadece Türkiye değil bütün dünyadan geleceklere test uygulayacak, daha sonra da kendilerine gösterilen otellerde kendi bütçeleriyle bir süre kalacaklar. Bunu Avustralya da yapıyordu. İki açıklama var yine sizin belirttiğiniz gibi, iki önemli bilim insanından bu konuda doğru bilgileri aldığımız Prof. Dr. Derya Unutmaz ve Prof. Dr. Kayıhan Pala’dan. Her ikisi de hem biraz önce sizin değindiğiniz 28 günlük tam kapanma önerisinde bulunuyorlar. Açıklamaların bir bölümü de ülkemizde kullanılan Sinovac aşısının etkinliğiyle ilgili. Ben bu konuda kendilerinden biraz daha farklı düşünüyorum çünkü inaktif aşılarda beklenen koruyuculuk çok fazla olmaz demişler. Sayın Pala’nın da aşının koruyuculuğu %50 civarında, hep söylemeye çalışıyorum bu cumartesi günü bir toplantıda da ayrıntılı tartışıldı. Batıda hazırlanan modern teknikler vektör ya da mRNA aşılarında koruyuculuk %95, inaktif aşıda koruyuculuk %50 deniyor ama bu doğru değil. Bu elmalarla armutları kıyaslamak gibi bir şey, çünkü %95’lik batıdaki aşıların koruyuculuk oranı ağır hastalarda aşının başarısı. İnaktif aşı için ağır hastalarda bu en az onlarınki kadar %95-100 arasında değişiyor. %50 sayısal değeri 50.4 bu inaktif Çin aşısının hafif hastalardaki başarı oranı. Biz mRNA ya da vektör aşılarının hafif hastalardaki değerini bilmiyoruz. Onun için aşının hafif hastalar, diğer aşıların ağır hastalar için bulgularını kıyaslamak pek doğru değil gibi geliyor bana.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın Türkiye’de bir açıklaması var “mutant virüs en çok gençleri vuruyor” diye, burada da gerçekten İngiltere başta olmak üzere birçok ülke ve Türkiye’deki gözlemler de bunu gösteriyor, eskiye kıyasla bundan 3-4 ay öncesine kıyasla gençlerde ve çocuklarda daha çok enfeksiyon görülüyor. Bu acaba dolaşımda bulunan mutant suşun daha çok gençlere eskisine kıyasla daha fazla etkilemesine bu yaş grubunun, bundan mı kaynaklanıyor yoksa ileri yaşlarda yine de aşılama oranları artmakta ve bunlar aşıdan korunmaya başlıyorlar, özellikle İngiltere, İsrail, Çin’de bu söz konusu. Hastalığın görülme yaş dilimi daha genç yaşlara mı kayıyor? Bu tam belli değil, netleşmedi ama bu da ileride herhalde saptanacaktır, bildirilecektir. İzmir Tabip Odası’ndan bir açıklama var, İzmir’de vaka sayısı şu an 700’leri aştı ve İzmir zor durumlara doğru hızla ilerlemekte diye. Bu arada Oxford üniversitesi AstraZeneca geliştirdikleri aşıyı ki bu AstraZeneca aşısının başına doğrusunu isterseniz gelmeyen kalmadı. Çok ciddi sorunlar yaşıyorlar, yani tedarikten yan etkilere, verdikleri raporun doğru çıkmamasından hafta sonu teyit etmem lazım ama İtalya’da depolarda kaçak AstraZeneca aşılarına rastlandı filan. Böyle garip garip şeyler oluyor ama bu iki kuruluş, Oxford Üniversitesi ve AstraZeneca ortaklığı ellerindeki aşının burun spreyi olarak kullanımı konusunda çalışacaklarmış. 4 ay kadar sürece ve önümüzdeki günlerde başlayacakmış bu burun spreyi şeklinde aşılama. Tabii kitlesel aşılamalarda bu çok büyük bir kolaylık sağlayacaktır. Birçok ülkeden biraz önce Latin Amerika ülkeleri, Venezuela ve Peru’dan örnekler verdim birtakım yaşanan olumsuzluklar, bir tane de Meksika’ya ait vereyim isterseniz? Yeni yayınlanan bir raporda gerçek sayı bugüne dek açıklanandan %60 civarında daha yüksekmiş Meksika sayısal değerleri. Hükümetin sessizce yayınladığı bir raporda resmi ölü sayısı 201 bin 429’den 321 bine fırladı. Dönem dönem bazı ülkelerin bildirimlerinde değişiklik yapmaları sonucu bir gecede aniden gerçek sayıların söylenenden çok daha fazla olduğunu gösteriyor. Yaptıkları şu, daha önceki yıllarda belirli bir zaman dilimi için ortaya çıkan, meydana gelen ölümlerin bu yıl 2021 yılında gerçekleşen ölüm sayılarıyla kıyaslamaları üzerinden gidiyorlar. Böyle yaptıklarında 200 binlerden 320 bine fırlamış ölüm sayısı. Fazladan ölümlerin %70’i Covid-19 kaynaklı olduğunu ilan etmişler.
ÖM: Pardon, bu doğruysa o zaman dünyada ABD’den sonra en çok ölüm sayısı Meksika’da görünüyor olacak, Brezilya’yı da aşmış olacak.
SB: Evet. Brezilya’yı aştığı belirtiliyor. Hindistan’dan bir haber var, hani aşılaması çok iyi gidiyordu Hindistan’ın ama bir gecede yeni olgu sayısı oldukça yüksek 53 bin 476, son 5 ayda gözlenen en yüksek değer, bu nedenle ciddi bir aldıkları önlemler paketini gözden geçirmeye karar vermişler.
ÖÖ: 53 bin mi dediniz bir gecede?
SB: Evet, 53.476 bir gecede.
ÖÖ: Aslında şimdi bununla kıyaslayınca 1 milyar nüfusu var, Türkiye’nin ise 30 bin. Yani sanki Türkiye’nin durumu daha vahim gibi!
SB: Evet, haklısın! Bir takım çalışmalardan da bahsedeyim yayınlanan, bunlardan bir tanesi dünyadaki aşılamanın nasıl gittiğiyle ilgili. Şu ana dek 413 milyon doz aşı üretilmiş, bunun 179 milyon dozu ki %43’üne tekabül ediyor mRNA aşısı, %35’i tüm virüsü kapsayan aşılar, örneğin inaktif aşı Türkiye’de kullanılan aşı gibi, %22’si viral vektör aşısı...
Bizlere sıklıkla sorulan bir soru var: Bu pandemi ne zaman bitecek? Toplumsal bağışıklık olunca. Nature Dergisi’nde bir yazı çıktı, başlığı biraz moral bozucu: ‘Covid-19’ta Toplumsal Bağışıklık Neden Olmaz?’ Tabii birinci neden aşıların bulaşmayı engellemediğini biliyoruz, hani “hastalıkla özellikle ağır hasta, ölüm, hastaneye yatışları engeller aşılar ama bulaşı engellemez” diyorlar. İkincisi “üretimde sorunlar var, herkese yetecek kadar aşı üretilemeyecek”. Üçüncüsü “yeni varyantlar bu toplumsal bağışıklık işini zorlaştıracak. Nihayet aşının ne kadar süreyle koruyucu olduğunu bilmiyoruz. Üstelik aşılar insan davranışlarını da değiştiriyor. Aşılananlar belki biraz daha sorumsuzca fiziksel mesafeye dikkat etmiyorlardır, böyle yapanlar varsa bütün bu faktörleri bir araya koyduğunuzda, alt alta dizdiğinizde bunların sonucunda toplumsal bağışıklık kolay kolay olmaz” demişler.
Bir diğer çalışma British Medical Journal’da çıktı. Onlar da New Castle’da ve Birmingham’da 237 halk sağlığı çalışanı üzerine bir inceleme yapmışlar. Daha önceden Covid geçirmiş kişiler gerekli sürenin sonunda aşılandıklarında ilk kez aşılanan ve Covid geçirdikten sonra aşılananları kıyaslamışlar. Eskiden Covid geçirenler aşılandığında Covid geçirmeden aşılananlar arasında 7 misli daha fazla antikor oluşturuyorlarmış. Bu da bizim ‘anamnestik reaksiyon’ dediğimiz daha önceden var olan antikorların aynı etkenle bir kez daha karşılaşması sırasında ne kadar güçlü bir yanıt oluştuğunun kanıtı. Uzun süreden beri ihmal ettiğim bir nokta var, istediğiniz ya da konuşmamızı uygun gördünüz bu ‘long Covid’ olayı. İsterseniz perşembe günü bu ‘long Covid’e yer verelim çünkü işitme bozukluğu, çınlama, vertigo ve baş dönmesi gibi birtakım şikayetlere yol açtığı belirlendi. Bunu da ‘long Covid’ paketi içinde haftaya görüşelim. Son bir nokta da hep bu plazma aşısı konvelesan dönemde alınan plasma aşısının kullanımı gündeme geliyor dönem dönem. Çeşitli uygulamalar ve klinikler, yurt içinde ve yurt dışında buna başvuruyorlar bu yaklaşıma. Acaba hastalığı geçirenlerden alınacak serumun ve antikorlar, plazmalar kullanılır demiştik, ‘peki aşılananlardan da alabilir miyiz?’ konusu tartışılıyor. Belki de aşılananların da plazmalarını alıp bunları da tedavi amaçlı kullanılır diye bir yaklaşım var. Bu da önümüzdeki günlerin herhalde gündemi olacaktır.
ÖM: Peki Perşembe’ye bu 28 günlük kapanma önerilerini filan da konuşabiliriz, milli takımdaki vakaların şüphesinin de açığa çıkacağı bir dönemde konuşabiliriz. Süreyi bitirdik maalesef.
SB: Peki iyi haftalar, iyi yayınlar.
ÖM: Çok teşekkür ederiz.
SB: Görüşmek üzere, hoşça kalın, teşekkürler, sağ olun!