Kayıt Arşivi
Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.

Açık Yeşil: 23 Temmuz 2025
Phoebe Walton ile gerçekleştirdiğimiz kapsamlı röportaja yer veriyoruz. Walton, Berlin'de doğdu. Cambridge Üniversitesi'nde mekansal çalışmalardan alanında eğitimini tamamladı ve şu an Forensic Architecture'de çalışıyor.
Phoebe Walton ile bu röportajda ilk olarak bizim daha önce sizlerle de paylaştığımız “Kale Avrupası”nın kısıtlayıcı politikaları nedeniyle 66 bin 519 mülteci ve göçmenin öldüğünü belgeleyen son liste" raporu üzerine konuşuyoruz.
Ardından Phoebe Walton, Avrupa sınır politikalarının göçmen ve mültecilere yönelik yapısal şiddeti nasıl sistematikleştirdiğini ve bu sürecin Libya gibi ülkelerde nasıl derin insani krizlere yol açtığını anlatıyor. Özellikle "geri itme" ve "geri çekme" uygulamalarının, Avrupa’nın hukuki ve ahlaki sorumluluğunu başka ülkelere devretme stratejisiyle hayata geçirildiğini vurgulayan Walton, bu pratiklerin bir yandan Avrupa kamuoyundan gizlendiğini, öte yandan mülteciler üzerinden yaratılan korku söylemleriyle meşrulaştırıldığını belirtiyor. Libya’daki gözaltı merkezlerinde yaşanan insanlık dışı koşulların, AB tarafından desteklenen bir sınır altyapısının parçası olarak görülmesi gerektiğini ve bu merkezlerde mültecilerin hem yerel milisler hem de Avrupa destekli yapılar tarafından çok yönlü istismara uğradığını ortaya koyuyor.
Phoebe Walton ayrıca, Forensis'te yürüttükleri saha araştırmaları aracılığıyla, mültecilerin tanıklıklarını dijital araçlarla belgelediklerini ve bu anlatıları somut, hukuki delillere dönüştürdüklerini ifade ediyor. Libya’daki gözaltı merkezlerinden sağ kurtulan Martin ve Stefan gibi kişilerin tanıklıkları üzerinden sistemin nasıl işlediği gözler önüne seriliyor. Tüm bu süreçlerin, Avrupa'nın kendi sınırlarını dışsallaştırarak görünmezleştirmeye çalıştığı sistematik bir baskı biçimi olduğunu belirtiyor ve kamuoyunun, bu gizli kalan alanlara dair farkındalığını artırmanın aciliyetine dikkat çekiyor.

Avrupa’nın Dışsallaştırılmış Sınırları: Libya gözaltı merkezlerinde insanlıktan çıkışın anatomisi

Nereye Doğru: 23 Temmuz 2025

Açık Gazete: Gül Işın & Ali Bilge
Britanyalı müzisyen Ozzy Osbourne’nu kaybetmemizi konuşarak başlıyoruz Açık Gazete'ye. Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkım kararını Profesör Gül Işın ve Ali Bilge ile değerlendiriyor; müzenin mimari, kültürel ve toplumsal önemini gündemini konuştuktan sonra Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in fosil yakıt çağının sonuna ilişkin açıklamasını ve yenilenebilir enerji yatırımlarını ele alıyoruz. Türkiye’de ve Arktik bölgede yaşanan aşırı sıcakları, orman yangınlarını ve kentlere etkilerini konuşuyoruz.
Filistin’deki açlık krizini, İstanbul’da düzenlenen IDEF 2025 silah fuarı protestolarını ve gözaltıları bildiriyor, Gazze’de süren saldırılara yönelik uluslararası tepkileri, Kolombiya’daki zirvede alınan İsrail’e yaptırım kararlarını duyuruyoruz. Sudan’daki iç savaş, Suriye Süveyda’daki çatışmalar ve Kongo’daki ateşkes gelişmelerini izliyoruz. İran ile yeniden başlayacak nükleer görüşmeleri gündeme alıyor, Türkiye’de cezaevlerindeki kapasite fazlasına dikkat çekiyoruz. Son olarak, araştırmacı Phoebe Welton ile Avrupa’nın sınır politikalarını, Libya’daki gözaltı merkezlerini ve mülteci ölümlerine dair yürütülen mekânsal araştırmaları konuşuyoruz.

Açık Gazete: 23 Temmuz 2025
'Evrim Serisi'nin üçüncü ve son bölümünde Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Kahraman İpekdal ile türlerin genetik hafızasında saklı coğrafi geçmişlerini filocoğrafya alanının sunduğu bilimsel ve etik perspektiflerle konuşuyoruz.

Popülasyonların Dili: Genetik Hafızadan Coğrafyaya

Gezegenin Geleceği: 22 Temmuz 2025
Şehir Dedektifi ekibi ile çocuk dostu şehirleri konuşuyoruz.

Çocuk Dostu Şehirler
Latin Amerika edebiyatının unutulmaz sesi Joan José Saer’i konuşuyoruz. Zamanı doğrusal değil; döngüsel kurgulayan, anlatmaktan çok hatırlayan; sesi değil sessizliği öne çıkaran yazar Saer'i gündelik olanın içindeki çatlaklardan sızan belleği, geçmişin izlerini ve unutul(a)mayanları Gökhan Aksay ile birlikte ele alıyoruz.

Gökhan Aksay'la Joan José Saer üzerine
Avrupa’nın en büyük ahşap yapısı olan Büyükada Rum Yetimhanesi, şimdi 'turizm işlevine dönüştürme' kararıyla yeniden gündemde.
Yedi yıl önce başlattığımız 'Yetimhaneden Öğrenmek' serisine kaldığımız yerden devam ediyor ve bu hafta konuğumuz, süreci yakından takip eden Patrikhane sözcüsü ve azınlık hakları savunucusu Laki Vingas ile bu önemli kararı ve yapının geleceğini konuşuyoruz.

Avrupa’nın En Büyük Ahşap Yapısı: Büyükada Rum Yetimhanesi
