İklim Haber’den Barış Doğru ve Bulut Bagatır’ın hazırlayıp sunduğu 'İklim Habercileri'nin on birinci programında Türkiye’nin sürdürülebilir gıdaya ulaşma yol haritası ele alındı, orman kanunundaki değişiklik tartışıldı.
“Sürdürülebilir Gıda Sistemlerine Doğru Türkiye’nin Ulusal Yol Haritası” açıklandı
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 'Sürdürülebilir Gıda Sistemlerine Doğru Türkiye’nin Ulusal Yol Haritası'nın tanıtımına çevrim içi katıldı. Dünyanın son yıllarda gıda güvensizliğine neden olan bir dizi küresel sorunla yüzleştiğinin altını çizen Pakdemirli, gelecek nesilleri de düşünerek mevcut gıda sistemlerinin sürdürülebilir hale dönüştürülmesinin son derece önemli olduğunu vurguladı. Pakdemirli, gıda sistemlerinin iyileştirilmesi için kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, meslek odalarından üreticilere kadar geniş bir yelpazedeki paydaşların görüşleriyle hazırlanan ulusal yol haritasının içerdiği 10 öncelikli hedefi ise şu şekilde sıraladı:
Güvenilir ve besleyici gıdaya özellikle hassas grupların adil erişiminin geliştirilmesi, yenilikçi yöntemlerle denetim ve kontrolleri güçlendirerek halk sağlığı ve gıda güvenilirliğinin geliştirilmesi, tarım ve gıda sektöründe tedarik ve değer zincirinin sürdürülebilirliğinin teşvik edilmesi ve gıda kaybı ve israfının azaltılması, tüketicilerde bilinçliliğin artırılması ve sürdürülebilir tüketimin teşvik edilmesi, iklim değişikliğine uyumlu üretim modellerinin iyileştirilmesi, su kaynaklarının verimli kullanılması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanılması, tarım ve gıda sektöründe dezavantajlı gruplar için daha kapsayıcı politika ve tedbirler geliştirilmesi, kırsal hayatın canlandırılması, iklim değişikliği, doğal afetler ve beklenmeyen krizlere karşı gıda sistemlerinin dayanıklılığının artırılması.
Orman Kanunu kapsamındaki, ormanlık alanlarda yapılaşmaya yönelik yönetmelik değişti.
Resmi Gazete’de yer alan yönetmeliğe göre, ormanlık alanlarda kamu yararı ve zaruret bulunması halinde şu yapılara izin verilebilecek: “Liman geri hizmet alanı, havaalanı, demiryolu, teleferik hattı, tünel gibi ulaşım tesislerine; savunma ve güvenlik tesislerine; enerji üretim santralleri, radyo-televizyon verici istasyonu ve antenleri, baz istasyonları, petrol ve doğalgaz boru hattı; ruhsata dayalı petrol ve doğalgaz arama, işletilme ve yeraltı doğalgaz depolanmasına ilişkin tesislere; aile sağlığı merkezi, hastane gibi sağlık tesislerine; ilk, orta, lise ve dini eğitim tesisi ile dini eğitim tesisine bağlı uygulama maksatlı ibadethane tesisi gibi eğitim tesislerine; ceza infaz kurumu tesislerine ve bunlarla ilgili yer, bina ve tesisler.”
İmamoğlu B40 Zirvesi’nde: “Büyük sorunların çözümü, bölgesel iş birliğiyle mümkün”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 11 ülkeden 24 kentin belediye başkanlarını bir araya getiren, 29-30 Kasım tarihleri arasında düzenlenen, “B40 Balkan Belediye Başkanları Zirvesi”ni topladı. İBB tarihinde bir ilk olan ve Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen zirvenin açılış konuşmasını yapan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu “B40 Balkan Şehirleri Ağı”nın, “Yerel yönetimler eliyle daha iyi iş birliği fırsatları yaratmayı; Balkanlar’ın Avrupa vizyonuna ve değerlerine bölgesel katkı sağlamayı; şehirciliğe dair yeni fikirleri ve iyi örnekleri transfer ederek daha iyi bir geleceği birlikte kurmayı; büyük ve global sorunlar karşısında dayanışmayı; toplumlarımız arasında barış ve kardeşliği güçlendirmeyi” hedeflediğini söyledi.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yeni yayımlanan bir rapora göre, yenilenebilir enerji 2026 yılına kadar dünyadaki elektrik kapasitesindeki artışın yaklaşık %95’ini oluşturacak. Tahminlere göre bu artışın yarısından fazlasını güneş enerjisinden gelecek. Yine de IEA, önümüzdeki beş yıl içinde, 2050 yılına kadar net sıfır emisyon elde etmek için yıllık ortalama güneş ve rüzgar kapasitesi ilavelerinin kurumun mevcut tahminlerinin neredeyse iki katına çıkması ve biyoyakıtlar için ise yıllık talep büyümesinin dört katına çıkması gerektiği konusunda uyardı. IEA, “2050 yılına kadar yenilenebilir enerjiyi net sıfırla yoluna koymak için hükümetlerin yalnızca mevcut politika ve uygulama zorluklarını ele alması değil, aynı zamanda tüm yenilenebilir enerji kullanımları için hedeflerini artırması gerekiyor” dedi.
Çin’in emisyonları COVID-19 toparlanmasından bu yana ilk kez azaldı
Yeni bir araştırma kömür açığı gibi nedenlerin bir sonucu olarak, Çin’in karbon emisyonlarının, koronavirüsten ekonomik toparlanmasının başlamasından bu yana ilk kez, üçüncü çeyrekte düştüğünü gösteriyor. Helsinki merkezli Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi’nin (CREA) baş analisti Lauri Myllyvirta, dünyanın en büyük seragazı yayıcısının karbon emisyonlarının bir yıl öncesine göre Temmuz-Eylül aylarında yaklaşık %0,5 düştüğünü söyledi. Düşüş, Çin’in COVID-19 sonrası ekonomik toparlanmasının inşaat ve ağır sanayi faaliyetlerinin tüm hızıyla devam ettiği 2021’in ilk yarısında emisyonlardaki yaklaşık %9’luk bir artışın azaltımını işaret ediyor.
Çin Çevre bakanlığı yaptığı açıklamada ise, Çin’in kömür madenciliği, tarım ve petrol dahil olmak üzere kilit sektörlerdeki metan emisyonlarını araştıracağını ve ülke çapında bir metan emisyonu kontrol eylem planı yayımlayacağını söyledi. Ekoloji ve Çevre Bakanlığı’na (MEE) bağlı olan iklim değişikliği departmanı yetkilisi Lu Xinming, “Bir metan eylem planının formülasyonu, Çin’in iklim değişikliği stratejisine aktif tepkisinin önemli bir çalışması ve Çin-ABD ortak bildirgesini uygulamak için önemli bir önlem” dedi. Planın 2022’de yayımlanması bekleniyor.
“Hindistan COP26’nın kömür taahhüdünü yerine getirecek”
Hindistan’ın kömür bakanı Anil Jain, Hindistan’ın kömür enerjisini aşamalı olarak azaltmaktan ve bunun için net bir yol haritası belirlemekten “kaçamayacağını” söyledi. Jain, “Artık uluslararası bir mutabakat ve bir hedef var: Karbon tutulmasını sağlayacak teknolojiye sahip olmayan santrallardaki (unabated) kömürün aşamalı azaltımı. Hindistan bunun imzacısıdır. Önümüzdeki yıllarda, aşamalı azaltmayı ölçmek için baskı olacağından eminim. Bundan kaçamayız ve Hindistan da taahhüdünü sulandırma niyetinde değil” dedi. Çin’in desteklediği Hindistan, Glasgow’daki COP26 iklim görüşmelerinde, nihai anlaşmanın dilini sulandırmak için son dakika diplomatik bir baskı yapmıştı. Böylece “Phase out” (Kademeli çıkış) kelimesi yerine “Phase down” (Kademeli azaltım) sonuç metninde yer almıştı.
AB tarım politikası reformunu onayladı ancak iklim hedeflerine ulaşmada sınıfta kaldı
Strazburg’da gerçekleştirilen AP Genel Kurul oturumunda, Avrupa Birliği’nin (AB) yeni ortak tarım politikasını içeren paket oylandı. AP’deki parlamenterler, küçük ölçekli çiftlikleri ve sürdürülebilir tarım yöntemlerini destekleyecek reform paketini oy çokluğuyla kabul etti. Pakete göre, 2023’te yürürlüğe girecek yeni tarım politikası, biyoçeşitliliği güçlendirecek. Çiftçiler iklime zarar vermeyen ve çevre dostu uygulamalara yönelecek. Üye ülkeler, kırsal kalkınma bütçesinin en az %35’ini ve doğrudan ödemelerin en az %25’ini çevre ve iklim dostu tedbirlere ayıracak. Doğrudan ödemelerin en az %10’u küçük ve orta ölçekli üreticileri desteklemek için kullanılacak. Ortak tarım bütçesinin en az %3’ü genç çiftçilere ayrılacak.
Fiyat veya piyasa dengesizlikleri gibi acil durumlarda kullanılmak üzere 450 milyon euroluk kriz fonu oluşturulacak.
Ancak genç iklim aktivistleri ve yeşil gruplar, reformun, üye devletler tarafından yumuşatılarak, zararlı tarım uygulamalarından uzaklaşmayı desteklemek konusunda taviz verdiği için çok az şey yaptığını savunuyorlar. Muhalif parlamenterler, reformun, AB’nin tarım politikasını Yeşil Mutabakat ile uyumlu hale getirmediğini ve büyük tarımsal sanayiye yapılan ödemelerde bir üst sınır bulunmadığını ayrıca desteğin sadece dörtte bir oranda sürdürülebilir tarımı teşvik etmek için ayrıldığını söyledi.
Almanya’nın yeni koalisyon hükümetinin iklim ve enerji planları neler içeriyor?
Almanya’nın önümüzdeki dönemde iktidar koalisyonunu oluşturacak olan Sosyal Demokratlar (SPD), Yeşiller ve Liberaller (FDP) arasında yapılacak ortak çalışma programı müzakerelerinin sonucu olarak ortak hükümet, Almanya’nın kömürden çıkışını 2030’a kadar hızlandırma çabalarını artırmayı ve aynı zaman diliminde yenilenebilir enerjinin payını %80’e çıkarmayı resmen kabul etti. Yeni hükümet ayrıca, hidrojen teknolojileri için lider pazar olma ve en geç 2030 yılına kadar ısınmanın en az %50’sini karbon nötr hale getirme planlarını açıkladı. Almanya’nın önceki hükümeti, kömürden çıkış tarihi olarak 2038’i belirlemişti. Koalisyon partileri, ekonomi ve iklim hedeflerini uyumlu hale getirmek için enerji, sanayi ve iklim departmanlarının yetkilerini birleştirecek yeni bir Ekonomi, Enerji, İklim Koruma ve Dönüşüm Bakanlığı kurmayı planlıyor.
Güney Afrika Cumhurbaşkanlığı İklim Değişikliği Komisyonu’ndan yapılan açıklamada, ülkenin yıllık yaklaşık 480 milyon ton seviyesindeki karbondioksit emisyonunun 2030’a kadar 350 milyon tona kadar düşürme hedefine ulaşmak için 55 milyar dolarlık finansmana ihtiyaç duyduğu belirtildi. Açıklamada, ihtiyaç duyulan finansmanının önemli bölümünün uluslararası fonlar, özel sektör ve hükümet tarafından karşılanmasına rağmen, hâlâ yıllık yaklaşık 1,2 milyar dolar değerinde finansman açığı bulunduğu kaydedildi. Kasım başında gerçekleştirilen 26’ncı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP26), ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve AB, Güney Afrika’da daha hızlı bir temiz enerji dönüşümüne yardımcı olmak üzere 8,5 milyar dolarlık finansal destek sunacağını açıklamıştı.
BM Denizcilik Zirvesi, emisyon planındaki “tehlikeli” gecikme nedeniyle eleştirildi
COP26’dan sonraki ilk küresel yeşil zirvelerden biri olan IMO tarafından düzenlenen Deniz Çevresini Koruma Komite (MEPC) toplantısında, IMO Genel Sekreteri Kitack Lim, delegelere dünyanın kendilerini izlediğini söyledi. Toplantı başkanı Hideaki Saito, bu ayın başlarında Glasgow iklim anlaşması ışığında, tüm sektörlerin seragazı emisyonlarını “acil bir şekilde” azaltması gerektiğinden bahsetti. Saito, komitenin, IMO’nun denizcilikten kaynaklanan uluslararası seragazı emisyonlarını 2050 yılına kadar yarıya indirmeye yönelik mevcut stratejisinin “güçlendirilmesi ihtiyacını kabul ettiğini” söyledi. Paris Anlaşması’yla uyum içinde olma açısından ihtiyacın çok gerisinde kalan strateji, Ekim ayında BM genel sekreteri António Guterres tarafından yetersiz bulunarak eleştirilmişti. Henüz revize edilmemiş bir stratejiyi benimsemek için 2023’e kadar bekleme kararı, zaten yüzleştiğimiz bir iklim krizi için yeşil gruplar tarafından “ufak bir ilerleme” olarak nitelendirildi.
Yeni çalışma: Büyük set resifi iki derecelik ısınmada sık sık aşırı ağarmaya maruz kalacak
Yeni bir araştırmaya göre, küresel ısınma iki derecenin hemen altında tutulursa, Büyük Set Resifi’nin bazı kısımları, bu yüzyılın ortasına kadar, her 10 yılda beş kez aşırı düzeyde ağarma ile karşı karşıya kalacak. Çalışmanın tahminince, ısınmanın 1.5 derecede tutulduğu en iddialı senaryoda bile, mercanları öldürecek düzeyde güçlü ağarma, 10 yılda üç defadan fazla resifin herhangi bir bölgesinde gerçekleşebilecek. Küresel ısınmanın 2 derecenin üzerine çıkmasına izin vermek, benzerine rastlanmamış düzeyde ısı stresi getirecek. Araştırmanın yazarlarından Prof Peter Mumby, “Bunun nasıl görüneceğini hayal etmek zor” dedi.