Almanya'da yayımlanan Sueddeutsche Zeitung üyeliğin getireceği fırsatların alınan risklere ağır basacağını belirtiyor.
Fransız Liberation gazetesi de Türkiye'nin üyeliğinin Avrupa Birliği için büyük riskler içerdiğini savunuyor ve ekliyor:
"Ama bu riskin alınması gerekiyor. Laik, genç, başarıya susamış, askeri açıdan güçlü ve Avrupa Birliği için en büyük tehdit kaynağı bölgelerinden birine aşina bir Türkiye'nin üyeliğe alınması Avrupa'yı güçlendirir."
Avusturya'da yayımlanan Die Presse ise ekonomik anlamda Türkiye'nin üyeliğinin içerdiği risklerin, fırsatları gölgede bırakacağı görüşünde.
Gazeteye göre, Türkiye, dinamik bir ekonomiye sahip bir ülke ve eski Avrupa'ya oranla daha hızlı büyüyor. Gazete "Ama" diyor ve çekincelerini şöyle sıralıyor:
"Türkiye'nin ekonomisi Avrupa standartlarının çok gerisinde. Mülkiyet güvenliği için yeterli düzenlemeler yapılamaması, yolsuzluğun ortadan kaldırılamaması ve rekabete dayanan bir ortam olmaması yabancı yatırımları engelliyor.
"Türkiye'nin milyarları yutacak bir dipsiz kuyuya dönüşme riski var. Türk ekonomisini ayağa kaldırmak için verilen paralar boşa gidebilir. Özetle ekonomik açıdan Türkiye'nin üyeliğine bakınca böylesi yani şimdiki durum daha iyi."
Die Presse, çizdiği bu karamsar tabloya karşın, uzun vadede işlerin yoluna girebileceğini ancak bunun için iki tarafın da büyük çaba harcaması gerekeceğini ifade ediyor.
Avrupa nerede bitiyor?Guardian gazetesi, haftalık ekinde Avrupa'nın nerede bittiğini irdeliyor ve okuyucularına soruyor:
"İyi Avrupa Birliği vatandaşları şu basit soruyu cevaplayabilir misiniz. Aşağıdakilerden hangisi Avrupa'nın parçasıdır. A) Türkiye, B) Fransız Guyanası, C) İsrail, D) Rusya E) Birleşik Krallık"
Guardian, "Umarız sorunun yanıtını diğer sayfalarımızda bulabilirsiniz" diyor. Sayfları çevirdiğinizde bu soruya yanıt veren farklı kesimlerden Avrupa Birliği vatandaşlarının kafalarının karışık olduğu görülüyor.
"Zira gazete de bu tartışmanın eski Yunandan beri sürdüğünü belirtiyor. Guardian, Avrupa neresidir başlığı altında farklı kritere göre hazırlamış 8 harita yayımlıyor."
Söz konusu kriterler arasında vatandaşların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru hakkı, din, tarih, coğrafya, spor ve eğlence de bulunuyor. Guardian farklı kriterler açısından bakıldığında Rusya, İsrail, Tunus ve Irak'ın da Avrupa'nın parçası olabileceğini söylüyor.
Guardian "Avrupa Birliği Türkiye'ye elini gönülsüz uzatıyor" dediği başka bir haberinde ise üye ülkelerin Türkiye konusundaki ruh halini yansıtıyor. Haber "Avrupa Reform Araştırmaları Merkezi'nin baş ekonomisti Katinka Barış'ın şu görüşlerine yer veriliyor:
"Avrupa Birliği Türkiye konusunda iki ana gruba ayrılmış durumda. Türkiye'ye gönülsüz olarak destek veren ülkelerin, Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun altı kurucu üyesi olması dikkat çekiyor. Bu tutumlarında ekonomilerinin kötüye gitmesi ve topraklarında çok fazla Müslüman nüfus barındırması rol oynuyor."
Finacial Times gazetesi, zirveden önce televizyona çıkarak halkını Türkiye'nin üyeliği konusunda ikna etmeye çalışan Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın bu sürpriz çıkışı yüzünden özellikle kendi partisi içinden ağır eleştirilere hedef olduğunu yazıyor.
Gazete Chirac'a bu konuda tek desteğin muhalefet partisinden geldiğini vurguluyor.
Financial Times'ta iki gün önce yazan Lary Siedentop, Avrupa Birliği'nin Türkiye'yle ilgili kararını alırken, sadece laik seçkinleri dinlememesi gerektiğini belirtmiş, ılımlı yönetimlerin iktidarda olduğu ülkelerde laiklikle askerler arasında rahatsız edici bir ilişki olduğunu savunmuştu.
London School of Economics öğretim görevlilerinden Kirsty Hughes yazara şöyle yanıt veriyor:
"2002 seçimlerinde Türk halkı, sağcı solcu, laik İslamcı tüm siyasi seçkinleri reddetti ve AKP'yi seçti. Devrim niteliğindeki bu reformları da laik seçkinler değil AKP Hükümeti yaptı."
http://www.bbc.co.uk/turkish/pressreview/story/2004/12/041217_pressreview.shtml