Sakat Muhabbet'te Alper Tolga Akkuş, TRT’de uzun yıllar 'Yaşadıkça' programını sunan, Engelsizkariyer.com ve Yaşadıkça.com’un kurucusu, engelli istihdamı ve iletişimi uzmanı Mehmet Kızıltaş ile 5-6 Kasım’da Üsküdar Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek olan 20. Engelsiz Kariyer Günlerini konuşuyor; sekizinci baskıya ulaşan "Engellilerle İletişim" kitabı vesilesiyle iş görüşmelerinde dikkat edilmesi gereken noktaları ve kapsayıcı iletişim yöntemlerini ele alıyor.
Alper Tolga Akkuş: Merhaba. Apaçık Radyo’ya, Sakat Muhabbet’e; sağlamcı zihniyetin kör topal muhalifine hoşgeldiniz. Ben Alper Tolga Akkuş ve bugün 29 Ekim 2025 Çarşamba.
Cumhuriyetimizin 102. yıl dönümünde bu hafta konuğumuz Mehmet Kızıltaş. Ben Mehmet Bey'i aslında 2000'li yılların başı ya da 90'ların sonu gibi tarihlerde TRT'den hatırlıyorum. Kendisinin sakatlığa dair, engelliliğe dair Yaşadıkça programını izliyordum. Gün geldi, devran döndü ve ben de bu işe el attım, radyo programcısı oldum, podcaster oldum, sakat haklarında bir iletişimci oldum ve bu hafta konuğum Mehmet Kızıltaş. Mehmet Bey hoşgeldiniz. Nasılsınız, iyi misiniz?
Mehmet Kızıltaş: Teşekkürler, iyi yayınlar dilerim ve öncelikle engelsizkariyer.com'a yer verdiğiniz için de teşekkür ederim.
A.T.A.: Rica ederim. Her zaman benim bir ilk sorum var Mehmet Bey, hep böyle başlıyorum programa; Mehmet Kızıltaş kimdir, bugüne kadar neler yapmıştır ve bir sakatlığınız var ise bunu da belirtir misiniz bize?
M.K.: Tabii. Ben 1 yaşında polyoya yakalandım ve polyoya yakalandığım için polyo sekeliyim. 70'li yılların baş belasıydı Türkiye’de, çok ciddi anlamda artan bir polyo vakası görülüyordu. Tabii ki o zamanki tedavi aşı ve özellikle geç kalınmış bir takım önlemler noktasında ben ve benim gibi birçok kişi polyoya yakalandı. Sadece sol diz kapağımı kullanamıyorum, tek bir koltuk eğmeği ile hareket edebiliyorum özgürce.
Sosyoloğum. 19 yıla yakın televizyon programı sundum ulusal kanallarda. O yıllarda, 90'lı yıllarda tabii televizyon programı öncesinde ben de radyocuydum ama biraz daha tabii mizah programları yapıyordum. 92’lerde, liseden yeni mezun olmuştum o zaman.
Televizyon programının şöyle bir amacı, misyonu ve vizyonu vardı; internet yok, basılı yayın yok, herhangi bir şekilde içerik ya da bilgi alabileceğimiz hiçbir şey yok. İlde, ilçede yani taşrada, kırsalda engelli bireyler engelli hakları konusunda hiçbir şeye erişemedikleri gibi bir de tam bir sosyal izolasyon içinde yaşıyordu yani herkes adeta evlerine hapsolmuş bir yaşam sürüyordu. Aileler, engelli bireyler tamamıyla içinde bulundukları o engellilik kavramının dışına ne yazık ki çıkamıyorlardı ve toplum içinde de bir farkındalık yoktu. Bir engelli birey olarak da yani bir insan olarak, bir birey olarak da zaten hiçbir yerde çok dikkate alınmıyorduk, sayılmıyorduk da.
Tabii ben doğduğum andan, 70'li, 80'li, 90'lı yıllara kadar çok ağır yaşayınca, buna bir şeyler yapmak gerekiyor derken, o zaman Rahmetli Faruk Öztimur'un TRT'de Her Şeye Rağmen programı vardı, onu izliyordum ve bana çok ilham verirken neden benzerini, hak temelli bir mücadelede, engellik konusundaki gelişmelerden hiç haber alamayan ya da bu konuda farkındalığı gelişmemiş, öncelikle engelli birey, aile, gerektiğinde onun en yakın ulaşabileceği kırsalda, kaymakamı, muhtarı, örnek veriyorum ilgili bütün kurumları, yerel yönetimleri, gerektiğinde siyaset noktasında politika yapıcıları nasıl hak temelli mücadelede engellilerin yaşadığı sorunları dile getirip ve gelişmeleri de engelli bireylere ulaştırabilecek bir televizyon programı yapmıyorum dedim.
Bu çok başarılı oldu. 94'ten sonra tabii yerel bir televizyondan ulusal kanallar derken TRT'ye kadar uzandı bu ve yaklaşık 17-19 yıla yakın bu programın yapımcılığını, sunuculuğunu üstlendim.
Bugün artık engelli bireyler bütün dijital platformlarda, her yerde, her türlü bilgiye rahatlıkla ulaşabiliyorlar. Tabii ki yine de bu programlara ihtiyaç var. Biz de tabii o dönem kitap ya da bir takım içerik ya da bilgiye erişmek isteyen birçok akademisyen ya da öğrenciye, STK’ya televizyon programı arşivlerini açarak destek vermeye çalışıyoruz.

Yaşadıkça Haber Sitesi ve Engelsiz Kariyer Sitesi
M.K.: Baktık ki o kadar çok talep var ve artık bunun sonu yok yaşadıkça.com engelliler haber sitesini kurmaya karar verdik 2003’te. Bu site, Türkiye'nin ilk engelliler haber sitesi. O yıllarda tabi domain almak, hosting almak, bir html site yapmak milyon dolarlar yani çok büyük paralar ve sağolsun o dönem çok sevdiğim dostlarımın aracılığıyla biz bir ücret ödemeden, sponsorluklarla televizyon programının dijital devamlılığı olarak yaşadıkça.com’un yayın hayatını başlatmıştık.
2005 yılında da acaba tek dokunuşta engelli bireylerin hayatını tamamen nasıl değiştirebiliriz derken yani buradaki ana konu çözüm olarak para ve ekonomik özgürlüktü çünkü bir birey ekonomik özgürlüğünü sağladığı zaman hem ailede söz sahibi oluyor, hem yaşadığı toplum içinde saygın bir birey oluyor, kendinizi ifade etme, kendi adınıza karar verme hakkınızı elde etmiş oluyorsunuz, bu yüzden bir de engelsizkariyer.com'u yani Türkiye'nin ilk engelliler insan kaynakları ve kariyer sitesini kurduk.
Aslında bu her iki oluşum birbirinin devamı, birbirini tamamıyla destekleyen ama her ikisinin ana konusu hak temellilik ve her iki site de hala aktif.
İnsan kaynakları dünyasına engelli istihdamını en profesyonel boyutta evrensel yaklaşımlarla yani hem politika üretme, hem şirketlerin dönüşümü, hem de engelli bireylerin kariyer yolculuğundaki kişisel gelişimi ya da ihtiyaçlarına göre her türlü koçluk gibi birçok işte iş görüşmeleri, destekli istihdam, engelli iş boşluğu gibi kendimi de A'dan Z'ye her başlıkta hizmet sunan bu oluşumların kurucusu ya da bu oluşumların bir çalışanı olarak ifade edebilirim.
A.T.A.: Sizi dinlerken şunu düşündüm; her bir başlık ayrı bir bölüm olur aslında Sakat Muhabbet’de. Hakkınızda araştırırken görmüştüm ve hatta sosyal medyanızda kendiniz için engellilerle iletişim uzmanı demişsiniz kendinize. Sizin bir kitabınız da var ve kitabın adı da Engellilerle İletişim - Engellilerle 360 Kapsayıcı ve Doğru İletişim Metotları.
'Engellilerle İletişim' derken, engellilerle, engeli olmayanların iletişimi mi? O ne demek tam olarak? İletişim deyince bizimle konuşun mu, siz bizimle konuşun mu, onu tam isimden çıkaramadığım için aslında açmak istiyorum bir yandan da.

Engellilerle İletişim - Engellilerle 360 Kapsayıcı ve Doğru İletişim Metotları
M.K.: Aslında her şey iletişimle başlıyor. İletişim, engellilik kavramı içinde de her şey demek; erişilebilir demek, istihdam demek, sağlık demek, eşitlik demek, kapsayıcılık demek, katılımcılık demek yani eğer siz bir bireyi toplum içinde her bir birey gibi eşit görmediğinizde, dışladığınızda, ötekileştirdiğinizde konuşacak bir şey kalmıyor.
Toplumu dönüştürürken, öncelikle ayrıştırmadan, damgalamayı, sağlamcı yaklaşımı dışarıda bırakmanın yolu işte o kör nokta yani yetersiz ve yanlış bilgilerin ortaya koyduğu önyargı ve ayrımcılığı ortadan kaldırmanın yolu iletişim kurma becerisinden geçer ve eğer siz iletişim kurma becerisini geliştirip bireye önce saygı duyduğunuzu, sonra önemsediğinizi, değer verdiğinizi ve toplum içindeki her bir birey gibi kabul ettiğinizi gösterdiğiniz zaman, bireyin özgüveni ve hayata dahil olmadaki cesareti, bireyin kendini ifade etme özgürlüğüyle de bulunduğu platformlarda ne olacak? Kendi gelişimini de sağlayacak.
Eğer siz engeli olan bir bireye acıma duygusuyla, korumacı bir yaklaşımla ya da bir lütfederek sürekli cümleleriniz ve kelimelerinizle bu tarz incitici, bu tarz lütufkar bir tutum sergiliyorsanız, bu ayrımcı bir tutum. İletişim de bu ayrımcılığı ortadan kaldırmanın en önemli yollarından biri.
Biz bu kitabı yazarken özellikle 2005 yılında engelsizkariyer.com için bir AR-GE yapıyorduk yani ABD’de engelli istihdamı için 2005'li yıllarda nasıl bir uygulama, nasıl bir model sergiliyorlar ya da İngiltere'de nasıl yapıyorlar, Almanya'da nasıl yapıyorlar, Latin Amerika ülkelerinde nasıl yapıyorlar diye araştırdığımızda hiçbir şey yapmadıklarını gördük.
ABD’nin Tennessee Üniversitesi'nin akademi servisinde sadece beş engel grubunu ikişer-üçer satırdan özetleyen Disability InteractiNG yani engellerle etkileşim diye bir içerik fark ettik ve tabii bir aydınlanma yaşadık o yazıyla. Sonra yazının üzerine uyuduk, yattık kalktık ve aylarca üzerinde çalışınca dedik ki, eğer engelsizkariyer.com kurulacak ise önce biz iş dünyasındaki ayrımcılığı ortadan kaldırmalıyız çünkü iş dünyasındaki ayrımcılığı ortadan kaldırmadığımızda kişinin nitelikleri, güçlü yanları, potansiyeli, eğitimi değil, sadece engelli olduğu için İŞKUR’dan ceza yememek adına %3 kotayı doldurmak zorunda oldukları bir grup, bir insan olarak ifade ediliyor ama bu da sağlamcı bir yaklaşım. Bunu ortadan kaldırmanın yolu da iletişim kurma becerisini sağlamak yani oradaki o kontağı sağlamak, oradaki o bütünleştirici, o bağı sağlamak gerekiyordu. İletişim böyle bir güce sahipti.
Günün sonunda o AR-GE döneminde bizim elde ettiğimiz o içeriklerin üzerinde aylarca, yıllarca bir çalışma yaptık. 2005'ten 2008'e ilk defa engelsizkariyer.com’da engellilerle etkileşim, engellilerle iletişim kurma becerileri gibi makaleler yazarak öncelikle insan kaynaklarının ayrımcı ya da ön yargılı tutumunu ortadan kaldırarak biz ancak engelli bireyin yetenekleri doğrultusunda istihdamını sağlayabiliriz. Onların kariyer hedefleriyle doğru orantıda uygun işe uygun aday değil de adayın kariyer beklentisi, eğitimi ya da yetenekleri doğrultusunda uygun bir pozisyon oluşturularak istihdamının sürdürülebilir olabileceğini düşünerek biz insan kaynaklarında ilk iletişim kavramını ortaya koyup geliştirip, sonra bunu kitaplaştırdık ve daha sonra her kitapta da kitabı güncelledik çünkü engellik kavramı dediğiniz şey de statik değil, durağan bir şey değil. Dünya döndükçe, hayat devam ettikçe insanların beklentileri, yaklaşımları da o kadar çok hızlı değişiyor ve sekizinci baskıya gelince 220 sayfayla başlayan kitap 470 sayfaya çıktı. Bunu sadece insan kaynakları istihdam odaklı düşünürken, bugün artık eğitim sektörü, sağlık sektörü, kamu ya da bütün hedef kitleleri içine alan daha bütüncül, daha zengin, daha kapsayıcı bir kitaba dönüştürdük yani herkes okuyabilir.
Bu kitabın şöyle güzel bir yanı da oldu; 2017'de bankacılık dinamiklerine göre 7-8 dakikalık, 6-7 bölümden oluşan bir e-learning yani e-öğrenme videoları oluşturduk. Sonra bu o kadar önemli bir başarı elde etti ki bankacılıktaki engellilerin bir bankada hizmet almak için gittiğinde nasıl adil eşitlik içinde kapsayıcı bir hizmet alması gerektiğini – çünkü bankalardaki özellikle erişilebilirlik mevzuatları da çok önemli – gösteriyordu ve ardından geçtiğimiz 2023'te de Türkiye Bankalar Birliği için tam 3 milyon bankacıya ulaşmayı hedefleyen, bankacılık sektöründe engelli bireylerle kapsayıcı iletişim başlığında 11 bölümlük, yine aktif, dinamik bir e-learning yani e-öğrenme eğitimleri hazırladık. Hatta yine bir banka için sanal gerçeklik yani VR gözlüğüyle deneyimsel bir farkındalıkla da devam ettik yani şimdi bambaşka bir boyuta geldi durum.
A.T.A.: Programda ortalara bir yere geldik ve biz müzik çalıyoruz her bölümde. Ben konuğa soruyorum ne dinleyelim diye. Siz bir şarkı seçtiniz mi?
M.K.: İlhan İrem'den bir şarkı çalarsanız sevinirim, “İşte Hayat” olabilir.
A.T.A.:Sakat Muhabbet devam ediyor. Bu haftaki konuğumuz Mehmet Kızıltaş ve kendisiyle ana temamız, haftaya iki gün sürecek olan Engelsiz Kariyer Günleri. Önce bu günlerin tarihçesini alalım sizden ve bu 20 yılda neler olduğunu öğrenelim. Bu yıla özel neler var?

Engelsiz Kariyer Günleri
M.K.: Teşekkür ederim, güzel bir soru. engelsizkariyer.com, hem engelli istihdamını hak temelli savunurken hem de insan kaynaklarının, sektörün, şirketlerin kapsayıcı işveren markasına dönüşmesine de aracılık ediyor.
Firmalar, sadece kronik rahatsızlığı olan süreğen hastalık grubundaki engelli adaylara daha fazla istihdamda yer veriyor. Biliyorsunuz, özel sektörde %3'lük bir kota var. Biz sadece özel sektör bağlamında çalıştığımız için özel sektör özelinde size açıklama yapabilirim; sadece kronik ya da süreğen hastalık grubunun istihdamı demek, görme engelli, işitme engelli, Down sendromlu, otizmli, epilepsili bireyler gibi, nöroçeşitliliği olan ya da hematoloji, kanser vs. yani birçoğu aslında istihdamın dışında kalıyor. Demek ki kota bize adil bir fırsat eşitliği sunmuyor.
Bunu nasıl ortadan kaldırabiliriz diye düşünürken, 2008 yılında dedik ki biz firmaların engelsiz kariyer günlerinde onları konuk edelim ve aynı zamanda aktif iş arayan tüm engel gruplarını özel davet edelim. Hatta bu etkinliği öyle bir makul uyumlaştırma ve erişilebilir yapalım ki her engeli olan birey rahatlıkla gelsin, firmalara rahatlıkla ulaşmakta zorlandığı 30'a yakın markayı tek bir mekanda, doğrudan karşılarında görebileceği bir platformda onları buluşturmanın kolaylığını sağlayarak işitme engelliler için işaret dili tercümanları, görme engelli bireyler için betimleme rehberleri dediğimiz kolaylaştırıcı destek takımlarıyla onların tamamıyla işverenle, profesyonel bir biçimde doğrudan iletişim kurarak, yüz yüze mülakatlar yaparak güçlü yanlarını yeteneklerini ve kariyer hedeflerini doğrudan konuşabilecekleri bir ortam sağlamaktı ki bunu başardık.
20. buluşma oldu. Anadolu'dan da çok talepler vardı. Biz bunu iki kez Ankara'da ve birer kez de Adana'da ve Gaziantep'te yaptık. Daha önce de Bursa ve Eskişehir'de yaptık.
‘Bu buluşmada ne var Mehmet Bey?’ diye soruyorlar. Diyorum ki bir defa - az önce dediğimi biraz belki tekrarlayacağım ama - farklı engel gruplarından yetenekler ile firmalar arasında tanışma fırsatı, kapsayıcılık ve çeşitliliğe yatırım yaparak sürdürülebilir sosyal etki oluşturma, kapsayıcı işveren markası oluşturma, engelli dostu firma olmak, farkındalığı uygulamaya dönüştürmek, farklı iş yapış biçimleriyle yüksek katma değer sağlayan engelli yeteneklerin istihdamı için kapsayıcı politikalar üretmek, amaçlar doğrultusunda ortaklıklar geliştirerek, katılımcı bir yaklaşımla kimseyi geride bırakmadan insana yakışır iş fırsatları sunmak, %3 engelli istihdam zorunluluğu kapsamında nitelikli adaylara doğrudan erişim ve daha fazla istihdam yaratmak ve DEI'yı firma kültürüne dönüştürmek.
Peki nedir bu DEI? Diversity, Equity, and Inclusion yani Kapsayıcılık, eşitlik, çeşitlilik ve erişilebilirlik. Engelliler için özellikle tek mekanda her sektörden firmalara doğrudan kolayca ulaşma ayrıcalığı sunuyoruz. Yüz yüze mülakatlarla iş ve staj fırsatlarına erişim veriyoruz. Yeteneklerini ve güçlü yanlarını ülkemizin ve dünyanın öncü firmalarına doğrudan anlatma şansı yakalamak, kariyer gelişimi için destekleyici ve erişilebilir bir ortamda bulunmak, firmaların engelliler için sunduğu iş fırsatları ve gerçekleştirdikleri projeler hakkında bilgi edinmek, işitme engelli adaylar için tabii ki işaret dili çevirmenleri eşliğinde görüşme, ve görme engelleri için de yine kolaylaştırıcı ekiplerle mülakat yapma desteği, ekonomik ve sosyal bağımsızlığımızı sağlamak, bu buluşma kimseyi geride bırakmadan insan onuruna yakışır iş anlayışıyla, işverenlerin farklı engel gruplarından yeteneklerle tanışarak farkındalık kazandığı ve kapsayıcı istihdam gücünü keşfettiği eşsiz bir fırsat sunduğu için biz böyle bir kurgu içinde engelsiz kariyer günlerini kurguladık ve bu yılda İstanbul Üsküdar'da Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde 5-6 Kasım'da düzenleyeceğiz. Her engel grubundan yeteneklere burası açık ve İstanbul'dan, Marmara bölgesinden, Türkiye'nin dört bir tarafından herkes katılabilir.
Birbirinden değerli tabii ki markalarımız var burada ve bizi, engelsizkariyer.com'u engelsiz kariyer olarak LinkedIn'da, Facebook'da, X'de ya da Instagram'da takip ettiklerinde dünyanın ve Türkiye'nin en önemli markalarının yer aldığını görecekler.
A.T.A.: Şimdi yeri söylediniz. Biletli mi, nasıl geliniyor? Kişi çıkıp gelebilir mi o gün yoksa önceden bir kayıt yapması mı gerekiyor? Nedir onun prosedürü?
M.K.: Herkes doğrudan katılabilir ve herhangi bir ücret yok, her şey ücretsiz.
Şöyle söyleyeyim, eğer aday biraz daha hazırlıklı gelmek istiyorsa A4'lük CV'sini getirebilir, aynı zamanda engelsizkariyer.com'a bireysel üye olarak özgeçmişini oradan oluşturabilir yani bu yapacağı hazırlıklar da gelebilir.
Zaten etkinlik şöyle bir kurguda ilerleyecek; engelli adaylar Engelsiz Kariyer günlerine geldikleri zaman orada onları karşılayan bir ekip olacak ve bu ekip kayıt masasında bireyin önce kaydını alacak, sonra eğer CV'si yoksa özgeçmişini oluşturması için bir form verecek. Görme engelli ya da örnek veriyorum ampute ise bizim destek takımı onlar için özgeçmişini hazırlayacaklar ve ardından eğer kağıtla CV'si hazırsa aday 30 tane çıktı alacak ve firmalara doğrudan gidip görüşmesini yapacak. Eğer bir aksilik olmazsa da özgeçmişini önceden engelsizkariyer.com'a hazırlayıp eklemiş olanlar, bireyseli olanlar da QR koduyla gelip başvuru yaptıkları anda firmalara gidip başvuru listesinden bakarak doğrudan görüşmeye alacaklar.
A.T.A.: Saat kaçta başlayacak etkinlik, kaçta gelsin engelli bireyler?
M.K.: Güzel soru, 10:00’dan itibaren gelebilirler. 10:00 ile 16.30 arasında iki gün sürecek etkinlik. İlk gün gelebilirler, ikinci gün de gelebilirler yani her gün gelmek zorunda değiller.

İş Görüşmesinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
M.K.: Bir de burada şöyle kıymetli bir şey var, unutmayın; yataktan kalkar gibi de gelmemek gerekiyor yani bir duş alalım, asla sigara kokmayalım. Parfümümüzü sürelim, tırnağımıza, saçımıza, bıyığımıza, sakalımıza, eteğimize, gömleğimize bakalım. Arkadaşlar, krop da giyip gelmeyelim - kadın adaylar için söylüyorum. Aynı bir mülakata gider gibi kıyafetimize dikkat edelim. Ne kadar ciddiyseniz karşınızdaki işveren de o kadar sizi ciddiye alır. Siz eğer ciddi değilseniz sizi ciddiye almaz.
A.T.A.: İş ilanlarında ‘presentable olarak görüşmeye gelin’ yazar ve siz de presentable gelin diyorsunuz aslında. O presentable'ın ne olduğunu da aslında açıkladınız bilmeyenler için
M.K.: Hay bin yaşayın. Sonra işverenler beni almadı, almazlar arkadaşım. İşverenler kendi firma kültürüne en yakın yeteneği alırlar. Sizin saçınız, başınız, kıyafetiniz, kokunuz ya da bir özgeçmiş hazırlamışsınız okunamıyor, bir özen ve düzen yok. Böyle olduğu zaman da sizi kimse almadığında biz ne yapıyoruz hemen. ‘Ben gittim ama kimse benimle ilgilenmedi’ ama oraya sen gideceksin, kendini ortaya koyacaksın. Karşındaki ‘senin ne yeteneğin var’ demeyecek, sen gelip yeteneğini anlatacaksın, sen girişimci olacaksın, sen savaşçı olacaksın, sen buradayım diyeceksin. ‘Ben buradayım ve ben burada bugün hayal ettiğim işi koparacağım’ özgüveni ve cesaretiyle hazırlıklı geleceksin.
Tırnakların, sözcüklerin, oturma şeklin, konuşma şeklin, davranışın, tutumunla bunu orada zaten göstermen gerekiyor yani o presentable dediğiniz sadece kılık kıyafet uyumluluğu değil, her şey; sözlü iletişiminiz, yazılı iletişiminiz, tutum ve davranışınız.
Ben diyorum ki, oturacağınız zaman, ‘Merhaba’ deyin ve kalkarken de, ‘Bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim’ deyin, bu kadar net. O sözlü iletişimdeki bu gösterdiğiniz yaklaşım bile insanları etkileyebiliyor.
Kişisel yetkinlik noktasında yolumuz çok uzun bu arada Alper Bey. Birçoğumuz bunu çok iyi yaparken, birçoğumuz ise hala kişisel yetkinlik noktasında kendini geliştirmesi gerektiğini kabullenmiyor. Biraz daha öz eleştiri yapalım derim bu arada.
A.T.A.: Mehmet Bey, çok sağolun konuk olduğunuz için. Çok güzel öneriler, fikirler idi engelli bireyler için. Son sözünüzü alalım ve kolay gelsin size Engelsiz Kariyer günleri için.
M.K.: Çok teşekkürler. Ben öncelikle engelsizkariyer.com'a herkesin - %40 ve üzeri engelli olan arkadaşlardan bahsediyorum, %40'ın altında olan arkadaşların ne yazık ki benimle ilgisi yok yani yasanın, yönetmeliğin ortaya koyduğu bir durum var - üye olup, bireysel üyeliğini gerçekleştirip, özgeçmişlerini oluşturmalarını istiyorum.
Türkiye'de bazı şeyleri eleştirmek çok kolay ama bazen de öz eleştiri getirmiyoruz. Biz engelli bireyler de bazen karşı karşıya kaldığımız durumda acaba ben bu durumun neresindeyim sorusunu da soralım.
İletişim önce kişiyi birey olarak kabul etmektir; insanı olduğu gibi kabul etmek ve saygı duymaktan başlar. Rahmetli Doğan Cüceloğlu’nun İnsan İnsana kitabında bir sözü vardır, ‘Sokağa çıktığınızda dağlara, kuşlara, insanlara selam verin; bir de cebinizden aynanızı çıkartın, kendinize de selam verin’ der. Neden? Hayat, insanın kendisini olduğu gibi kabul etmesiyle anlam bulur, o yüzden. Ben engelimle barışığım, ben kendimi olduğum gibi seviyorum ve herhangi bir komplekse kapılmadan, herhangi birinin bakışı ve düşüncesiyle kendimizi izole etmeden ben her bir birey gibi bu toplumun ve bu ülkenin, Anayasa’nın da bana vermiş olduğu hakla bir vatandaşıyım. Kim ne demiş, nasıl bakmış, ne söylemiş? Boşverin arkadaşlar, hayat sizin için akıyor. Evet, hepimiz aynı şansa sahip değiliz ama bazen de şansı oluşturmak için evde oturmamalıyız.
Belki de evet, bedensel engelliyizdir, tekerlekli sandalyedeyizdir, ağır engelliyizdir ama orada bile olsak bir şeyler yapmak, bir şeyler için mücadele etmek için bile insanın kendini ortaya koyması için anlamlı. O yüzden ben herkesin hareket etmesini istiyorum, sokağa çıkmasını istiyorum, görünür olmasını istiyorum. Bizim engelli hakları konusundaki verdiğimiz mücadelede yanımızda olmalarını istiyorum.
Engelsiz Kariyer, yaşadıkça.com ve hatta engellihakları.com sayfalarımızdaki tek konumuz hep bu işte: Eşitlik ilkesiyle hak temellilikle hak savunuculuğu yapmak. Ama hak savunuculuğu da arkadaşlar Don Kişot gibi sadece bir kişinin meydanlara çıkmasıyla olmuyor. Eğer mağdur oluyorsak hepimiz oluyoruz. Demek ki hepimizin mücadelede olması gerekiyor, sadece bir kişinin yapabileceği bir şey yok.
O yüzden ben böyle güzel bir yayında, böyle sosyal fayda ve sosyal etki dolu bir sohbetten dolayı size ve tüm ekibe teşekkür ediyorum. Başka bir yayında da belki farklı konularda yeniden bir arada olmaktan da büyük bir keyif duyacağımı paylaşmak isterim.
A.T.A.: Biz de çok isteriz, çok sağolun. Bizim bir de son sloganımız var; ‘Dünyanın bütün sakatları eğleşin’ diyorum programı bitirirken. Marx'ın sözünü böyle çevirdim ben de Sakat Muhabbet’e. Haftaya görüşmek üzere, hoşçakalın.


