Sahiden'de Tuğba Tekerek, gündemdeki diploma skandalını üniversitelerdeki skandallar ile birlikte irdeliyor.
Ömer Madra:Günaydın Tuğba, merhabalar.
Tuğba Tekerek: Günaydın Ömer Bey.
Özdeş Özbay: Günaydın.
T.T.:Günaydın Özdeş.
Ö.M.: Bugün konuğumuz yok ama senin bu diploma, sahte diploma çetesi vs. gibi Türkiye'de de çok yankı yaratan skandal üzerinde yorumların olacak herhalde, öyle değil mi?
T.T.: Evet, bu sahte diploma meselesine bakacağız. İddianameleri okudum, onlardan çıkardığım, bazıları yanlış anlaşılan, eksik kalan şeylerden ufak ufak bahsetmeye çalışacağım ama asıl önemlisi, ben üniversiteler üzerine de çalışmıştım yani gerçek diplomalar nasıl alınıyor, gerçek diplomayla sahte diploma ne kadar farklı gibi konulardan da bahsedeceğim.
Önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmaya bakalım, çok fazla sahte diploma soruşturması var; Kıbrıs'taki üniversitedeki sahte diplomalar, Ukrayna'daki savaştan sonra tıp fakülteleriyle ilgili sahte diplomalar... Dolayısıyla sahte diplomaları ve soruşturmalar karışmış durumda. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmadan bahsediyoruz ve temelde de sahte kimlikler kullanılarak alınan, E-imza ile yapılan diplomalar, sürücü ehliyetleri, not yükseltmeler, pasif öğrencinin aktif öğrenci haline getirilmesi, üniversite sistemlerine girilerek bunların yapılması gibi suçlar söz konusu. Biraz fazla büyük gibi görünüyor ama rakamlara baktığımızda dört sahte lise diploması üretilmiş, 57 sahte üniversite diploması üretilmiş, 108 sürücü belgesi üretilmiş sahte olarak. Aslında böyle 100’lerden,1000’lerden bahsetmiyoruz, 57 sahte üniversite diploması söz konusu ve bu soruşturma kapsamında gördüğümüz kadarıyla bu diplomaların usulsüz olarak bir yerlerde kullanılması, olmayacak şeylere yol açması gibi meseleler şimdilik çok fazla ortaya çıkmadı.
Tabii ki kamuoyunda çok gündem olan sahte psikoloğun psikologluk yapması meselesi var ama onun dışında bu diplomaların çok da fazla kullanıldığını görmüyoruz. Tabii ki sisteme girilip bu diplomaların üretilebiliyor olması başlı başına korkunç bir şey. Dahası meselenin bununla sınırlı olmadığı, sahte E-imzalar ile diploma üretmek konusunda da yeni iddianamelerin geleceği söyleniyor. Şu anda Mersin Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi ve İnönü Üniversitesi’nden çıkartılmış sahte diplomaları biliyoruz ama soruşturmaya baktığımızda, örneğin, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi'nden ya da Çanakkale 18 Mart Üniversitesi'nden de buradaki kamu yetkililerinin de sahte E-imzaları çıkartılmış. Buralardan hiç sahte diploma çıkartıldı mı bunları bilmiyoruz ve bunun da ötesinde tabii ki üniversite sistemi dışında mali sistemde de, tapuda, şurada burada sisteme girilip sahte belgeler oluşturuldu mu bunu da bilmiyoruz.
İddianamede geçen meselelerden bir tanesinde sanıklardan birisi diyor ki, ‘2006 ile 2010 yılları arasında 400 akademisyenin yerine joker Yakup denen bir kişi, İngilizcesi çok iyi olan bir kişi, yabancı dil sınavlarında sokuldu ve bu insanlar doçent oldu, profesör oldu’. Ama bu da bu soruşturmanın konusu değil, başka bir konuyla, parantez içi olarak verilmiş bir bilgi yani bununla ilgili yapılan bir soruşturma yok şu an itibariyle, bilindiği kadarıyla. Ayrıca bu iddianameye düşen izlerden bir tanesi de sanıklardan birisi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu(BESYO)sınavlarında diğer aday öğrencilerin yerine sınava sokuluyormuş. Onun için bir sahte kimlik düzenlenmiş, bunu biliyoruz yani üniversite sisteminde sahte kimliklerle, sahte insanların başka sınava girmesi gereken insanlar yerine sınava girdiğine dair bir takım ifadeler var ama bunlardasoruşturulmuyor. Genel olarak üniversite sistemindeki çürümüşlüğün iddianamedeki birkaç yansıması olarak ifade edebiliriz bunları. Dediğim gibi, bir psikolog, bayağı sahte bir psikolog meşhur olduveMahkum Yakınları Federasyonu Başkanı sahte diploma almış,o dagündem oldu.
Ö.M.: Ne diploması almış? Çok merak ettim onu.
T.T.:Onu not almamışım ama ben sahte diploma alanlardan birisiyle, Ferhat Uzunilekonuştum. Ferhat Uzun, geçen yıl HÜDA PAR'dan Niğde Belediye Başkan adayı olmuş. Kendisi HÜDA PAR'da siyaset yapan birisi. Parti diyor ki, ‘Şu an itibariyle bir bağlantımız yoktur’. Ama HÜDA PAR'dan belediye başkan adayikenesnaf ziyareti yapıyor, ‘Rüşvet alan da veren de melundur’ diyor ve ‘Arsızlığa, hırsızlığa, yolsuzluğa karşı bize oy verin’ şeklinde sosyal medyada sürekli dürüstlük temalı paylaşımları var. Nereden diploma almış diye soracak olursanız, onu biliyorum; Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nden diploma almış. Diplomanın oluşturulduğu gün 11 kez sisteme girip mezun belgesi sorgulaması yapmış. Telefon rehberinde inşaat mühendisi olarak kayıtlı olan bir kişiye Ferhat Uzun'un telefonundan şöyle bir mesaj gidiyor; ‘Ahmet abi, artık seninle meslektaş olduk: Yıldız Teknik İnşaat Mühendisi. Allah razı olsun. Sen de gel, benim yanıma takıl. Seni de bir yerlere yerleştiririz Allah'ın izniyle. Bir firmada şantiye şefliği yaparsın.’ Ama kendisi tüm bu iddiaları reddediyor ve diyor ki, ‘Benim telefonumu başkaları da kullanıyor. Kim bu mesajı neden göndermiş bilmiyorum.’ Bana pek inandırıcı gelmiyor bu ve ayrıca çok enteresan, bu sahte diplomayı alıyor. Sonra ‘Diplomamı kaybettim’ diye gazeteye verilen bir ilan var bu kişi adına. Muhtemelen ‘Diplomayı kaybettim’ diye ilan veriyor ki fiziki diploma alacak sonrasında bunun için.
Ö.M.:Öyle mi?
T.T.:Evet ve sonra diğer prosedürleri de yerine getiriyorlar. Telefonunda sahte diploma alınması ve ücretinin ödenmesine dair de mesajlar yer alıyor iddianameye göre. Dediğim gibi, kendisi bu iddiaları reddediyor. HÜDA PAR’dan Belediye Başkan adayı yapılmış bir kişinin de bu işe bulaşmış olması, bu işin sahte diploma almış olması iddianameye göre son derece enteresan, not etmemiz gereken bir konu diye düşünüyorum.
Ö.M.:Evet, ben de bir ufak ilavede bulunayım izin verirsen; Murat Ağırel'in Cumhuriyetgazetesinde yazdığı ‘Sahte Diploma Sistemi’ diye kısa ama özlü bir yazısıvardı, 5 Ağustos'ta yayınlandı sanıyorum ve oradadamuazzam bir örgütün olduğunu anlatıyor. “Tabii asıl skandal de burada başlıyor,” diyor Ağırel, “İddianameye baktım. Bu yapının merkezindeki isim Ziya Kadiroğlu yani namıdiğer Ziya Hoca. O da bize yabancı değil,kendisavunmasında da belirtmiş. 2000 ile 2005 yılları arasında KPSS sınavında sahtecilik ve örgüt liderliğinden yargılanmış, 5 yıl cezaevinde kalmış. Sonra joker aday yerleştirme nedeniyle örgüt lideri olarak yargılanıyor 2012 KPSS dosyalarında. 2016'da 48 kişiye sahte öğretmen diploması düzenleme suçundan 354 yıl ceza aldı iddia ediliyordu. Adalet Bakanlığı da bir açıklama gönderdi ve toplamda 4 yıl 8 ay hapis cezası ve 120 gün adli para cezası almış. Bakanlığın aktardığına göre,dörtayrı dosyada hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş. Ayrıca resmi evrakta sahtecilik, kamu kurumu ve kuruluşları zararına dolandırıcılık suçundan da beraat etmiş. Onun ardından Yargıtay’ın bozma kararı sonrasında yargılama sürdüğü aktarılıyor,”diye de devam ediyor. “Yani öyle ya neticede tweet atmadı altı üstü milyonlarca insanı etkileyen bir dolandırıcılığa imza attı. Mesela polis çevirmesinde gösterdiği kimlikle kolayca geçtiklerini anlatılıyor uyuşturucu taşıyanların,” diyor Ağırel ve son 20 yıldan bahsediyorAğırel. “Son 20 yılda tüm diplomalar, yatay geçişler, denklik sistemi, profesör veya doçent unvanları kontrol edilmeli. 2005'ten beri toplumda sahtecilik almış başını gidiyor. Münferit olaylar bunlar deyip geçecek miyiz? Çürümeyi daha nasıl anlatabiliriz?” diye de bir özet geçmiş kendisi. Ne diyorsun?
T.T.:Doğru söylediğini düşünüyorum ama ben meselenin sadece sahte diploma olmadığını düşünüyorum.
Ö.M.:Evet, aynen.
T.T.:Sahte diploma ile yasal olarak alınmış diplomaların, ünvanların arasındaki mesafenin o kadar uzak olmadığını düşünüyorum. Şimdi tam da bundan bahsedeceğim aslında.
HÜDA PAR’dan Belediye Başkan adayı olmuş kişinin hali hazırda üç diploması varmış ve bunlar ön lisans diplomaları. Kendisi bazı yerlerde lisans diploması olduğunu yazıyor ama sizin de etrafınızda vardır. Artık herkesinüç-beşdiploması var - herkesin var demeyelim ama – yani üç-beş diploma sahibi olmak artık günümüzde çok sıradan bir şey. Gidip Anadolu Üniversitesi'nden, Açıköğretim’den 4 yıllık diploma alabiliyorsunuz, Anadolu Üniversitesi'nden 2 yıllık alıyorsunuz, bunu örgün eğitimde 4 yılla tamamlayabiliyorsunuz. Sonrasında buradan devam ederek doçent ya da profesör olabiliyorsunuz. Mesela Açıköğretim’de sosyoloji okuyup sonra sosyoloji profesörü olanları biliyorum. Ünvanların alınması da artık çok kolay, bunun altını çizmek istiyorum ben.
Şimdi ben bu meseleleri gördüğümde Taşra Üniversiteleri kitabını yazarken yaşadığım bir an aklıma geldi. Önümde bir özel hastanenininternetsitesinde bir doktorun lisansını şuradan aldı, doktorasını şuradan aldı, profesörlüğünü şuradan aldı diye özgeçmişi yazıyor. Profesörlüğünü Yalova Tıp Fakültesi’nden aldı yazıyordu o internet sitesinde. Ben Yalova Tıp Fakültesi’nde kaldım çünkü biliyorum ki o dönemde Yalova Üniversitesi'nde Tıp Fakültesi yoktu yani bir doktor, olmayan bir fakülteden profesörlük aldığını yazıyor özgeçmişine ve bunu da hastane yayınlıyor, buna müdahale eden herhangi bir sistem yok. Bu meselenin arka planını da biliyorum, şöyle; neyse ki tıp okumuş bir doktor bu, tıp hekimi. Dokentliğini de almış normal şekilde bir yerden. Sonra bir üniversitenin rektörüyle konuşması var, “Ya benim profesörlük vaktim geldi artık,” diyor. Rektör de diyor ki, “Tamam onu hallederiz.” Bu kişi Yalova Üniversitesi'nin rektörü ama dediğim gibi, ufak bir sorun var: Yalova Üniversitesi'nde Tıp Fakültesi yok. Çınarcık Meslek Yüksekokulu'ndan yaşlı bakım programında ‘cerrah arıyoruz’ diye bir ilan açılıyor. Kimse ‘Siz niye buraya cerrah alacaksınız?’ diye sormuyor, sorgulamıyor. Tabii ki bunun adrese teslim bir ilan olduğu biliniyor. Tıp hekimi, Çınarçık Meslek Yüksek Okulu'ndan 2 yıllık bir programdan profesör oluyor. Bunun gibi Yalova Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nden profesör olan kardiyolog da var. Bunlar Gülen örgütüyle ilişkili olan kişilerdi ve o şekilde ortalığa döküldü bu mesele ama bugün de tıp hekimi hemşirelikten, ebelikten, psikologluktan ünvan alıyor ve bu sistemdeki belki de en masum şeylerden bir tanesi. Yani o kadar kitabını uydurularak, kağıt üzerinde doğru gösterilerek ama gerçekte olmaması gereken şekilde yapılıyor ki demek istiyorum.
Yakın zamandan bir haber vereyim; Nefes gazetesinin yapmış olduğu bir haber bu, Haziran ayında yapmışlar. Munzur Üniversitesi'nin rektörü, tarım ekonomisi mezunu ama yüksek lisans öğrencilerine ders veriyor;işhukuku, idare hukuku, idare yargı hukuku alanlarında hakim ve savcılarında olduğu kişilere ders veriyor. Yani hakim ve savcılar böyle bir hukuk yüksek lisans programında okuyorlar, diplomalarını alıyorlar ve bu şekilde yükseliyorlar.
Diplomaların nasıl verildiği, lisans programlarının, yüksek lisans programlarının nasıl sadece kağıt üzerinde kaldığına dair bir örnek, başka örnek daha söyleyeceğim ki bunu hep söylüyorum, değişen bir şey yok, söylemeye de devam ediyorum; bugün Munzur Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde öğrenciler psikoloji okuyorlar ve psikolog diploması alıyorlar ama bu bölümün bölüm başkanı hemşire, ikinci hocası felsefeci, üçüncüsünü ise yeni almışlarki oda sosyolog yani öğretim üyesi psikolog yok. Siz öğretim üyesi psikolog olmayan bir yerde psikoloji diploması veriyorsunuz insanlara. Bu sahte psikoloji diplomasından çok daha korkunç bir durum ama ikisinin arasındaki mesafe o kadar da uzak değil. Liyakat olmadığı, her şeyin kağıt üzerinde olduğu bir durumda bir kelimeyi değiştirmek, kağıdın üzerine o insanın yerine bu insanın ismini yazmak o kadar da birbirinden farklı durumlar değil.
Ö.M.:Ben de bir şey eklemek istiyorum; Bianet'te vardı bu haber: DEM Parti'den sahte diploma çetesi hakkında bir suç duyurusu yapılmış. Yaşananların sadece bireysel suçlardan ibaret olmadığına, senin de biraz önce belirttiğin gibi, devletin çeşitli kademelerine sızarak örgütlü biçimde kamusal düzeni, güveni ve liyakat sistemine hedef alan çok boyutlu bir suç örgütü var diyorlar. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuşlar ve devlet kurumlarına sızan bir ağ olduğunu, örgütlü biçimde kamusal düzeni, güveni ve liyakat sistemini hedef alan çok boyutlu bir suç örgütü var diyorlar. Bir de çok önemli ve yürek yakıcı bir şey, 2023 Şubat depremlerinde yaşamını yitiren avukatların diplomaları üzerinden kayıt oluşturulduğuna ve bu bilgilerin suç delilleriyle birlikte basına yansıdığına işaret edilmiş. Hem Milli Eğitim Bakanlığı, hem YÖK, hem de ÖSYM denilen kritik kurumların sistemlerine sızılarak not ortamlarının değiştirildiği, bireysel değil toplumsal bir tahribat olduğunu söylüyorlar ve muhakkak geniş çaplı bir soruşturma yapılmasının gerektiğini belirterek suç duyurusunu bu şekilde dile getirmişler.
T.T.: Bu sisteme sızan bir ağ var ama burada benim dikkat çekmek istediğim şey de sistemin kendisinin de aslında çok sorunu olduğu ve buna bir ağın sızmasının, suç örgütünün sızmasının hiç şaşırtıcı olmadığı konusunda bir örnek daha vermek istiyorum. Belli üniversitelere, bu taşradaki üniversitelere, belli alanlarda ihtisaslaşması için, uzmanlaşması için görevler tanımlanıyor ve yüklü bütçeler aktarılıyor. Bingöl Üniversitesi'nin ihtisaslaştığı alanlardan birisi de bal. Bingöl’ün balını daha iyi bir seviyeye çıkartmak, dünyada tescil ettirmek gibi bir takım misyonları var. 2022 yılında Bingöl Üniversitesi'nin internet sitesinde ‘Bingöl balı dünyada altın ödülü aldı’ diye bir haber görmüştüm. TRT'de program yapılıyorveBingöl Valiliği, ‘Bingölbalınadünyadan birincilik ödülü’ diye açıklama yapıyor. Nedir bu dünyadan birincilik ödülü, altın ödülü denen şeye baktım. Bir yarışmavekazananları da genellikle Orta Doğu ülkelerinden. Altın ödülü dedikleri de 20 tane altın.
Ö.M.:20tane derken, bir gram anlamında mı yoksa külçe mi?
T.T.:Altın kategorisinde 20 ödül veriliyor. Bingöl balına da veriliyor, Dubai balına da veriliyoryani Orta Doğu’daki20 ülkeye de, 20 farklı başvuruyadaödül veriyorlar. Altın birinci kategoride değil, platin var aslında. Platin kategorisinde de ödüller veriliyor çok sayıda.
Ö.M.:Arılara da veriliyor mu?
T.T.:Arılar da 100 dolar verip, bu yarışmaya başvurup... Fiyatı tam olarak hatırlamıyorum ama gayet bireysel olarak benim de başvurabileceğim miktarda bir şey. Aslında bu sadece bir PR, halkla ilişkiler, danışıklı dövüş. Dünyadan birincilik ödülü diye verilen şeyi TRT de veriyor, Bingöl Valiliği de veriyor ve Bingöl Üniversitesi de bu şekilde bu haberi veriyor yani hiç kimse haberin altında ne olduğuna bakmıyor. Böyle çürümüş bir sistem ve bu çürümüş sistemin içerisine çürüklerin sızması çok kolay ve sistemin hepten bir elden geçirilmesi lazım diyerek bitireyim konuşmamı.
Ö.M.:Evet, Émile Durkheim'ı bir kez daha analım. Kendisinin 1897'de kaleme aldığı İntihar kitabını da hatırlamamak elde değil. Tam anlamıyla bir anomi ve toplumsal kuralların ortadan kalkmasıyla ilgili bir durumla baş başa olduğumuzu düşünmüyor değilim ben de. Çok teşekkürler bu bilgiler için. İnsanın ruhunu karartmakla beraber bütünüyle hakim olmak ve bununla mücadele etmeye devam etmekten başka çaremiz de yok.
T.T.:Sahiden bu haftalık bu kadar. Gelecek hafta görüşmek üzere, hoşçakalın.
Ö.M.: Görüşmek üzere.