Kültürel Miras ve Koruma: Kim İçin? Ne İçin?'de Asu Aksoy ve Burçin Altınsay, 2023 yılının başında yaşanan depremlerin üzerinden iki yıl geçmiş olduğu bugünlerde deprem konusu etrafında yayınlanan kitaplar arasından İstos Yayınları'ndan çıkan ve Nehna tarafından hazırlanan "Deprem Sonrası Antakya: Tanıklıklar, Miras ve Gelecek" adlı kitabı, kitabın editörleri Anna Maria Beylunioğlu ve José Rafael Medeiros Coelho ile konuşuyorlar.
2023 yılının başında yaşanan depremlerin üzerinden iki yıl geçmiş olduğu bugünlerde, deprem konusu etrafında kitaplar ardı ardına yayınlanmakta. Bu kitapların çoğu da deprem sonrasındaki süreçte, orada yaşanan yıkımın büyüklüğünden, kaybedilen zengin ve çok katmanlı mirasından dolayı en çok üzerinde durulan Antakya’ya, Hatay’a dair.
Bu kitaplardan; yakın zamanda İstos Yayınları'ndan çıkan, Nehna tarafından hazırlanan Deprem Sonrası Antakya: Tanıklıklar, Miras ve Gelecek adlı önemli kitabı, kitabın editörleri Anna Maria Beylunioğlu ve José Rafael Medeiros Coelho ile konuşuyoruz.

Kitapta çok sayıda yazarın yazıları var ve çok farklı ağızlardan, uzmanlık alanlarından kişilerin yorumlarından, en önemlisi Antakyalılardan depremi ve depremin yarattığı durumları okuyoruz. Çok fazla kullanılan ve belki de biraz tüketilmiş olan tanım, 'Antakya’nın çok kültürlü kimliği' nasıl kurulmuş; evveli, aslı neymiş, bugüne nasıl gelmiş; deprem felaketinden nasıl etkilenmiş gibi konular kitaptaki yazılar ile çok farklı yönlerden ele alarak çözümlüyor ve somut bilgilere dönüştürüyor. Kitap, 'Korku: Tanıklıklar', 'Endişe: Deprem, Antakya, Toplum' ve 'Umut: Antakyalılık, Tarih ve Miras' temalarıyla tanımlanan üç bölümde gruplanmış yazılardan oluşuyor. 'Umut: Antakyalılık, Tarih ve Miras' adlı bölümde, Antakyalılık kimliğinin somut ve somut olmayan mirası nasıl var ettiği, nasıl yaşattığı anlaşılıyor. Miras konusuyla beraber aynı bölümde geleceğe dair öngörülerin de yer alması bu kimliğin, bu mirasın, geleceği kurarken nasıl bir dayanak olacağını aslında halen nasıl yaşadığını, var olmaya devam ettiğini ve Antakya’nın yeniden inşasında mutlaka temel olmasının şart olduğunu okuyoruz.

Kitapta depremden hemen sonraki ruh hallerini anlatan yazılar var; geçen zamanın farklı anlarında yeniden dönülerek yazılmış yazılar ve deprem öncesinde yapılmış çalışmalara dayanan yazılar var ve geleceğe dair öngörüler var. Hakikaten deprem felaketi öncesinden, bugüne ve geleceğe doğru çok yüzlü, çok yönlü biçimde anlatılıyor Antakya.

Bu programda depremden sonra herhalde en çok Antakya ile ilgili yayınlar yaptık; kendimiz de çeşitli vesilelerle Antakya’ya gittik fakat bu kitabı okuyunca Antakya manzarası tarihiyle, depremiyle, bugünüyle çok derin ve bambaşka biçimde somutlaşıyor. Kitaptaki yazılardan pek çoğu kendi başına bir program olabilir; programımızda böyle de bir açılım sağlayacaktır.