Altın Saatler'de, esasen Los Angeles'ta süren yangınları değerlendirmek için bir araya gelen programcılarımız, Bolu'daki yangına dair konuşuyor ve yangın yönetmeliğindeki sorumluluk kargaşasını tartışıyorlar.
Gürhan Ertür: Apaçık Radyo'da, Altın Saatler programındayız. Efendim bugün biz Güney Kaliforniya ve Los Angeles yangınları üzerine bu programı düzenlemeyi düşünüyorduk. Fakat bugün, 21 Ocak Salı günü kaydediyoruz programımızı. Program yarın, Çarşamba günü her zamanki saatinde yani 15.30'da yayınlanacak.
Ancak bu sabaha karşı 3.30'da Bolu, Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Oteli'nde bir yangın çıktı ve şu ana kadar 10 yurttaşımızın hayatını kaybettiği bilgileri ulaştı. Öncelikle bunun üzerinde duracağız.
Elvan Cantekin: Merhabalar tekrar. Bu yangınla ilgili olarak, esasında sabah erken saatlerden itibaren basın kuruluşlarında canlı yayınlar söz konusu. Türkiye'nin önemli kayak merkezlerinde olan Kartalkaya'da Oradaki 12 katlı bir otelde çıkan bir yangın restoranına çıktığı söyleniyor. Ne yazık ki yangın hala sürüyor, itfaiye mücadele ediyor. Şu anda söndürülmüş değil bu programı kaydettiğimiz saat itibariyle.
Şu ana kadar tespit edilen 10 kişinin hayatını kaybettiği ve 30'u aşkın kişinin de yaralandığı. Ahşap dekorasyonun ve ahşap yapı elemanlarının oldukça fazla olduğu bir yapı, Mehmet Nuray Hocam belki bu konularda bize.
Böyle bir yapıda yeterli yangın önlemlerinin alınamamış olmasını konuşmalıyız. Televizyondaki görüntülerde de gördük, insanlar çarşaflara sarılarak odalarından kaçma yoluna gitmişler, onları denemişler. Böyle bir manzarayla karşı karşıya kalmak, gerçekten binanın planlanması, yapımı ve işletilmesi sırasında birçok ihmalin olduğu şüphesini şimdiden uyandırıyor.
Ayrıca binanın konumu itibariyle de yangın araçlarının, itfaiye araçlarının binaya yaklaşamaması ayrı bir problem yaratmış vaziyette. Şu anda, çok güçlü bir şekilde müdahale ediyor yangına ama hemen söylemek mümkün: Oldukça gecikmiş ve de sonuç olarak çok da yeterli olmayan bir müdahaleden söz edebiliriz. Şu anda bizim aldığımız bilgiler bunlar. Bilemiyorum değerli arkadaşlar, ilave bilgiler var mı?
Gerçekten Türkiye'de bu konuda büyük bir yetersizlik, büyük bir başıbozukluk olduğunun bence acı bir göstergesi oldu bu yangın. Yakınlarını kaybedenlere sabır diliyoruz. Başka yapılacak şu anda bir şey yok. Sömestr tatili sırasında olmuş olması da var tabii sanıyorum otelinin oldukça dolu olduğu bir dönem. O da yangında yaralanan ve ölen sayısının artmasının nedeni olan başka bir faktör.
Muzaffer Tunçağ: İş güvenliği açısından sorun olduğu anlaşılıyor. Yani bu yangın sisteminin çalışıp çalışmadığı yahut ne durumda olduğu kontrol edilmemiş anlaşılan.
E. C: Valla şu anda bilgiler biraz karışık Muzaffer. Yani o yangın merdiveninin varlığı yokluğu filan da tartışılıyor yani. Şu anda çok net bir bilgi yok herhalde.
Beş tane müfettiş görevlendirilmiş. O beş tane müfettişin çözüleceği raporda birtakım şeyler ortaya çıkabilir. Umarım sağlıklı bir inceleme yapılır. Yangının nedenleri ve mevcut aksiyon noktalar konusundaki ileriye dönük iyi bir örnek olacak bir rapor çıkar.
Aziz Şasa: Aslında çok ender olan olaylar değil otel yangınları. Birkaç gün önce de Ataşehir'de böyle bir yangın olmuştu, eksi bir katında bir otelin. Üç can kaybıyla neticelen bir yangındı. Burada da belki sektörün bir zafiyeti de söz konusu yangınla ilgili. Sadece sektörün değil, tabii sektörü denetleyenlerin, ruhsat verenlerin uygun yönetmeliğe göre yapılıp yapılmadığını denetleyenlerin. Aslında çok ender olan olaylar gibi görünmüyor bu otel yangınları.
E. C: Evet, Türkiye'de sık sık yaşıyoruz, dünyada da esasında yaşanıyor. Otel işletmecilik sanıyorum bu şekilde bu alanda riski büyük olan bir tür. Sürekli açık ateşle faaliyet var oteller içerisinde. Yemek pişirme gibi.
Bir de çok ağır bir elektrik donanımı var. Yangınlar çeşitli nedenlerle çıkıyor. Bu yangın neden çıktığı şu anda belli değil. Ama restoran civarından çıktığı söyleniyor. Sektöre mutlaka ciddi olarak bir çeki düzen verilmesi gerekiyor.
M. T: Kullanılan malzemelerin yangına dayanıklı olması gerekiyor. Bir kere oradan başlanması lazım. Dikkat edilmiyor.
E. C: Seyrettiyseniz televizyondaki canlı görüntüleri, özellikle çatı bölümünde son derece yanıcı maddelerin kullanıldığı zaten net olarak gözüküyor yani.
Nuray Aydınoğlu: Bina betonarme bir bina muhakkak. Çünkü 11-12 katlı olduğu ifade ediliyor ama mesela arka cephede tamamen ahşap olduğu görülüyor. Gerçi dış kaplamada yanık var mı? Esas daha riskli olan, çok büyük kot farkı var anladığım kadarıyla. Bir tarafı 4-5 katlı, öbür tarafı 11 katlı olduğu ifade ediliyor. Benim televizyonda gördüğüm ve duyduğum kadarıyla. Ama tabii binanın içinde özellikle kaplamaların, kayak oteli olması nedeniyle tatlamaların daha ziyade ahşap veya ahşap benzeri yanıcı ürünler olması çok muhtemel.
E. C: Orada otelde kalmış olanlardan benim duyduğum evet odaların tavanları da ahşapmış.
N. A: Evet işte yani o tabii çok büyük bir risk oluşturuyor. Bir de ben şunu düşündüm: Son zamanlarda bir tanıdığımdan duyduğum kadarıyla mesela İstanbul Belediyesi otellerde yangın konusunda çok ciddi tedbirler alıyor ve kontrollerini sıklaştırmış. Eksik olan, yangın merdiveni vesaire gibi tedbirlerin mutlaka alınmasına zorluyor. Aksi takdirde oteli işletmeye kapatma durumu bile olabiliyormuş. Oradan hareketle aklıma geldi. Anladığım kadarıyla bu yangın tedbirlerini belediyeler iftaiye teşkilatları vasıtasıyla yürütüyorlar. Acaba Bolu'da, hele Bolu dışında olan bir otelde bu tür kontrollerin, idari kontrollerin olup olmadığı, teknik kontrollerin olup olmadığı, kimin sorumlu olduğu vesaire gibi konularda muhtemelen boşluklar olabilir diye düşünüyorum. Tabii bunlar sadece tahmin ama Türkiye'de bildiğimiz için bu konularda şüphelenmekte haklıyız diye düşünüyorum.
E. C: Orada yine bir sorumluluk kargaşası da söz konusu olabilir. Turizm ve Kültür Bakanlığı gündemde olabilir. Belediye söz konusu olabilir. Herkes birbirine topu atmış da olabilir hocam.
A. Ş: Binaların yangına karşı yönetmelik çok uzun maddeleri olan bir yönetmelik. Biraz da karışık bir yönetmelik. Çünkü aynı yönetmeliğe yurt dışı örneklerine baktığımız zaman binaların bir sınıflandırılması var. Kamuya açık yerler tabiriyle, özel izne tabi olan yerler. Bizde böyle bir çok detaylı, çok net okunacak bir şey tanımlama yok. Burada ruhsatlama işinde de değişmediyse son birkaç senede belediyenin farklı birimleri devrede yani ruhsatı veren teknik anlamda görüş bildiren birimler farklı. İtfaiye burada görüş bildiriyor. Yani belediyeye bir teknik şey veriyor. Fakat yurt dışında tabii bu söz, bu tavsiye bir şey niteliğinde yani ağırlığı olan bir nitelikte. Yani sadece görüş bildiriyor ama o görüş dinleniyor ve yapılıyor.
M. T: Aslında bizde de önemli. Bizde de ruhsat vermiyor belediyeler. Dolayısıyla burada esas aksaklık süreç içinde belki başta, evet. Ama işte onun için söz ettim. Iş güvenliği ekipleri olması lazım. Restoran var, diğer birimler var otellerde. Onların sürekli bu aletlerin çalışıp çalışmadıklarını, bir yangın ihbar sisteminin olup olmadığını, sulama sistemini vesaire kontrol etmesi lazım. Herhalde bunlar yapılmamış. Yoksa itfaiye görüş vermeden ruhsat alamıyoruz.
A. Ş: Görüş veriyor ama o süreç biraz farklı işliyor. Yani o sürece çok dahil değil itfaiye. En sonunda geliyor ve en sonunda hatta itfaiyecileri dinlediğimiz zaman hep söyledikleri şey yani en zor aşamada artık iş bittikten sonra ki aşamada bir başında bir sonunda gelip süreç içinde dahil olamaları sahada da bazen sorunlara da neden oluyor. Bu itfaiyecilerin çok sık dile getirdikleri bir konu. Aslında sürecin her aşamasındaki şeyleri önemli, görüşleri önemli. O süreci belki ileriki programlarda konu edebiliriz. O ruhsatlandırma sürecinin biraz daha belki iyi anlaşılması teknik açıdan iyi anlamamız belki önemli.