"Yaşam hakkı yasalarla pazarlık edilemeyecek bir haktır"

-
Aa
+
a
a
a

Açık Gazete’de Ömer Madra ve Özdeş Özbay, sokak hayvanlarına yönelik besleme yasakları ve yeni uygulamalara karşı yürütülen mücadele kapsamında, 14 Aralık’ta Kadıköy İskele’de yapılacak basın açıklamasına dair yaşam savunucusu Özgün Baştaş’tan bilgi alıyor.

""
Açık Gazete: Özgün Baştaş'la sokak hayvanlarının yaşam hakkı ve besleme yasakları üzerine
 

Açık Gazete: Özgün Baştaş'la sokak hayvanlarının yaşam hakkı ve besleme yasakları üzerine

podcast servisi: iTunes / RSS

Özgün Baştaş: Merhabalar, hoş bulduk.

Ö.M.: Merhaba.



Ö.Ö.: Evet, 14 Aralık'ta bir basın açıklaması olacak. Bütün Kadıköy merkezdeki mahalle gönüllülerinin ve platformlarının bir araya geleceği bir açıklama olacak. Bunun nedenini ve ne olacağını bize kısaca anlatabilir misin?

Ö.B.: Tabii. Biz yasa çıktığından beridir aslında bir şeyler yapılmalı ve bunu başkaları değil, herkes kendi mahallesinde, öncelikle mahallelerinde, sokaklarında yaşayan köpekleri savunmalı ve ne yapmalı diye düşünerek bir araya geldiğimiz bir grubuz. Tamamen burada, zamanında da, eskiden de besleme yapan, burada köpeklerin başını okşayan insanlarız aslında. Yasa çıktığından beridir çember daraltıla daraltıla, önce ‘uyutulmayacak’, daha sonra ‘belli başlı köpekler uyutulacak’ dene dene şimdi de besleme yasaklarına kadar gelen bir süreç geçirdik. Bizim bu süreçte her hafta basın açıklamalarımız oldu ve bu basın açıklamalarında bir de gündem tuttuk. Bu gündem gitgide sertleşti yani hayvanlara şiddet insanlar bazında da, toplum bazında da arttı ve bu en son Valilik kararlarıyla, besleme yasaklarıyla bence en yüksek seviyesine geldi çünkü hayvanları beslememek demek, onların ölümüne göz yummak demek ve bunu insanların yapmasını beklediler. Biz buna her zaman ‘hayır ‘dedik. Haftalık basın açıklamalarımızdan sonra daha kitlesel mahallelilerin organize ettiği ve herkesin katılımına açık ‘yaşam için evet’ diyecek, sokaklara mama koyan, emekli maaşıyla köpekleri yaşatmaya çalışan, KYK bursunu hayvanlarla paylaşan, barınaktan gelen katliam görüntüleriyle uykusu kaçan bu insanların hepsini biz 14 Aralık'ta 15:30'da Kadıköy İskele’ye bekliyoruz çünkü biliyoruz ki insanlar bir şeyler yapmak istiyor ama ne yapacağını da bilemiyor.

Ö.M.: Bu Pazar yani değil mi?

Ö.B.: Bu Pazar, evet.

Ö.Ö.: Bu Pazar 15:30.

Ö.B.: Kadıköy İskele Meydanı’nda haftaya da aynı şekilde bu sefer Yaşatacağız Platformu ile ortak bir çalışmamız var. O da aynı şekilde ve o daha kitlesel bir hareket olacak.

Ö.Ö.: 21 Aralık'taki de birkaç ilde birden olacak değil mi?

Ö.B.: Evet, bu haftaki eylem planının ve basın açıklamasının özellikle mahallelilerin organize ettiğini ve mahallelilerin emeğiyle oluşturulduğunu söylemek istiyorum çünkü her mahalle kendi köpeğini korumalı. Biz inanıyoruz ki köpekler bir problem değil.; yıllardır süregelen talanın, rantın ve çarpık kentleşmenin bir sonucu ve bu hayvanlar bunun bedelini canlarıyla ödemek zorunda değiller. Biz de bu bir sene içerisinde hayvanseverlikten yaşama hakkı savunucusuna döndük. Umuyorum bizimle birlikte olmak için herkes gelir. kalabalık olmayı umuyoruz gerçekten çünkü bu tarz kararlara karşı çıkmak durumundayız. Yaşam hakkı yasalarla pazarlık edilemeyecek bir haktır, biz böyle inanıyoruz ve böyle inanan herkesi de Pazar günü 15:30’da bekliyoruz.



Ö.Ö.: Bu besleme yasağı meselesini şimdi hemen hatırladığım bir şey üzerinden sen konuşurken araştırıyordum ve önüme düştü, Anadolu Ajansı'nın bir haberi var. 25 Haziran 2020’de AK Parti Kadın Kolları Başkanı Rabia İlhan, “Sıcak havada ve pandemi sürecinde bitkin düşen sokak hayvanlarına dikkat çekerek vatandaşlarımıza sesleniyoruz. Haydi sen de sokaktaki dostlarımız için kapının önüne bir kap su, bir kap mama bırak” diye bir kampanya yapıyor. Beş yıl öncesinden söz ediyoruz. Şimdi ne oldu da sokaklarda yaşayan hayvanlar bir tehdit oldu?

Hükümet yetkilileri, ‘Sokaklara bırakılan mamaları fareler de yiyor, kediler fare yemiyor’ gibi, nasıl diyeyim ciddiye alınması zor bir iddiayı yan yana getirmişlerdi. Dolayısıyla bu mamaların kendisinde bir sorun olduğunu ben bahsediyorum. Gerçi zaman zaman düzensiz bir şekilde mama bırakmanın bir sorun olabildiğini bazı yerlerde biliyoruz tabi ama Valiliğin açıklamasının tabi bununla bir ilgisi de yok diyebiliriz. Bu son besleme yasağı neyi içeriyor? Bir de galiba hukuken bir yaptırımı var mı yani mesela gidip sokakta mama bırakırken gözaltına mı alınacak insanlar?

Ö.B.: Yani gözaltı şeklinde değil; zaten yapılan açıklamada da bahsettiği şey, okul çevrelerinde, yol kenarlarında beslemenin yasak olması ama kapsam olarak her yerde okul, hastane, yol olduğunu düşünürsek aslında bu genel bir besleme yasağı haline dönüyor. Köpeklerin toplatılması konusunda da aynı şeyi yaşadık biz; ‘saldırgan köpekler şikayet üstüne alınacak’ dendi ama sonra ‘köpek gören şikayet etmeye başladı’ gibi bir duruma döndü ve bu şikayetlerin gerçekliği ya da gerçek olmayışı hiçbir şekilde araştırılmadan köpekler çok sert bir şekilde toplandı. Aynı şekilde bize yazılı olarak ne denirse densin, bölge bölge bu şekilde bir yerlere çekilerek devam ediliyor. Zaten besleme yapan insanlar da ‘Ya şuraya da koyuyorsunuz da kediler basıyor’ gibi baskı altına alınıyordu hep.

Bu biraz da bana bunlardan rahatsız olan kişilerin ve kurumların eline güç vermek gibi geliyor yani burada bir besleme şikayeti olduğunda tabii ki gözaltına alınmayacaktır diye düşünüyorum, temiz bir besleme varsa bir sıkıntı olmayacaktır. Nasıl bir yaptırım olur bilmiyorum ama en azından bu beslemeleri azaltacaktır. ‘Bu korkuyla dediğiniz gibi ‘gözaltına mı alınacağım?’ ya da ‘ben sürekli polisle mi muhatap olacağım?’ düşüncesiyle insanlar beslemeyi azaltacaktır. Bu biraz da bu zamana kadar düzenli beslenmiş ama bundan sonra belki beslemeler azalmasıyla hayvanların agresifleşmesine de gidiyor. Bu, sadece köpekler ve besleyenler için değil; herkes için kötü bir karar.

Bu konu zaten bizim için hep partiler üstü, siyaset üstü bir konu dediğimiz şeylerden biriydi. Dediğiniz gibi, AK Partili ya da CHP'li hiç fark etmez. Herkes Türkiye'de mutlaka yemeğini köpeğiyle ya da sokaktan geçen bakışına kurban olduğu bir köpekle mutlaka paylaşmıştır. Türkiye'de herkes düzenli besleme yapmaz, o zor bir iştir ama herkes köpeklerle, kedilerle mutlaka yemeğini paylaşıp, bir kafasını okşar. Şu an geldiğimiz noktada yavaş yavaş tencerede ısınan kurbağa gibi besleme yasaklarına karşı sessiz kalamayız diye düşünüyorum çünkü bizim artık toplumsal vicdanımızla oynayan bir konu bu ve bu noktada ses vermemiz gerektiğine çok inanıyoruz biz.

Ö.Ö.: Bir de çok eski bir gelenek, bir yaşam biçimi Türkiye'de ve özellikle İstanbul, sokaklarda yaşayan kedileriyle, köpekleriyle bir tür turistik sembol haline bile gelmişti.

Ö.M.: İstanbul'un bu konuda kedilerle ilgili başta olmak üzere dünyada tek olduğu söyleniyor.



Ö.B.: Köpekler de aynı şekilde. Yanlış bilmiyorsam, Türkiye'nin ya da İstanbul'un en çok Google'da yorum almış lokasyonlarından biri Taksim'deki bir köpeğin lokasyonu ama video oradan alındı köpeğin güvenliği açısından.
Biz sürekli köpeklerin güvenliğinden bahsediyoruz ve gerçekten bir sene içinde geldiğimiz nokta akıl alır gibi değil. Bu ülkede insanlar, köpeklerini ve kedilerini severler. O yüzden bu tarz kararlar kimsenin hayrına olmayacaktır. İnsanların vicdanıyla da, toplumun vicdanıyla da oynamamak gerekir diye düşünüyorum. Yaşam hakkı vicdansal bir şey de değildir; Anayasal bir haktır. Köpeklerin, kedilerin yani hayvanların yaşam hakkı vardır. Bunu bu şekilde tartışmaya açmamak gerekiyor.

Ö.M.: Tam da buradan bir rapora yer vereyim; geçtiğimiz haftalarda Hayvan Hakları İzleme Komitesi bir rapor hazırlamıştı ve Türkiye'nin 2025'in ilk altı ayında yalnızca medyaya yansıyan vakalarına bakmışlar. 477 binden fazla hayvanın yaşam hakkı ihlal edilmiş. Muazzam bir katliamdan söz ediyorum. 500 bin kadar hayvan işkence, zehirlenme, yasa dışı ticaret, dövüş, cinsel şiddet, trafik kazasından vs. dolayı zarar görmüş.

Ö.B.: Rakamın içerisinde belediye eliyle toplama esnasında ya da barınaklarda birbirini yiyerek katledilen hayvanlar var mı onu da bilmiyorum açıkçası. Gerçekten korkunç rakamlar.

Ö.Ö.: Evet, bu noktada çok teşekkür ederiz. Pazar günkü buluşmayı da bir kez daha hatırlatarak bitirelim istersen.

Ö.B.: Evet, ölümü değil yaşamı seçen herkesi, tüm mahallelileri 14 Aralık Pazar günü saat 15:30'da Kadıköy İskele Meydanı'na bekliyoruz. Teşekkür ederiz.

Ö.Ö.: Çok teşekkür ederiz.

Ö.M.: Çok teşekkürler Özgün.

Ö.B.: İyi yayınlar, çok sağ olun.

Ö.Ö.: Sağolun, görüşmek üzere.