Bianet Engelli Hakları Haberciliği Alan Toplantısı

Sakat Muhabbet
-
Aa
+
a
a
a

Sakat Muhabbet'te Alper Tolga Akkuş, Bianet internet haber sitesi engelli hakları üzerine uzmanlaşan muhabir Ali Dinç ile 12 Aralık tarihinde gerçekleşen Bianet Engelli Hakları Haberciliği Alan Toplantısı'nı değerlendiriyor.

""
Bianet Engelli Hakları Haberciliği Alan Toplantısı
 

Bianet Engelli Hakları Haberciliği Alan Toplantısı

podcast servisi: iTunes / RSS

Alper Tolga Akkuş: Merhaba. Apaçık Radyo’ya, Sakat Muhabbet’e; sağlamcı zihniyetin kör topal muhalifine hoş geldiniz. Ben Alper Tolga Akkuş. Bugün 18 Aralık 2024 Çarşamba. Bu haftaki programımızı destekleyen Ayşe Güvenir'e teşekkür ederek başlamak istiyorum programa. 2024'ün sondan bir önceki programında sizinle birlikteyiz. Bu hafta konumuz sakat haklarıyla ilgili habercilik. Haber yapmakta ne durumdayız, nasıl daha iyi olur gibi konuları konuşacağız ve konuğum da Bianet’te engelli haberleri üzerine uzmanlaşan gazeteci arkadaşım, meslektaşım Ali Dinç. Ali Bey; Apaçık Radyo’ya, Sakat Muhabbet’e hoş geldiniz. Nasılsınız, iyi misiniz?

Ali Dinç: Hoş bulduk, çok teşekkür ederim. Siz nasılsınız?

A.T.A.: Ben de iyiyim, sağolasın. Ben, ‘bey’li konuşmayı çok beceremiyorum, Ali desem sıkıntı olur mu senin için? Önce onu bir halledelim de programın başında.

A.D.: Tabii tabii.

A.T.A.: Tamam, Ali diyeceğim. Daha yeni tanıştık ama ben böyle rahat ediyorum, senin için de mahsuru yoksa böyle yapalım, ben rahat edeceğim için böyle yaptım. Sakat Muhabbet’te ilk sorumuz sabit, değişmiyor; Ali Dinç kimdir, bugüne kadar neler yapmıştır ve bir sakatlığın bulunuyorsa bunun da detayını verir misin bize?

A.D.: Ben gazeteciyim, Bianet’de çalışıyorum. Maltepe Üniversitesi Gazetecilik bölümü ve Siyaset Bilimi Uluslarası İlişkiler bölümü mezunuyum. Engelli hakları alanında haberler üretiyorum. Onun dışında bir sürü şey de yapıyorum. Muhabir olarak geçiyorum emek alanında ve video editörlüğü vs. gibi çalışmalarım var. Bir sakatlığım ise bulunmuyor.

A.T.A.: ‘Birçok alan’ dedin, biraz detay ver istersen; Bianet'e giriş sürecinden sonra engelli hakları haberciliği alanına geçmen gibi. Hep şu gelir insanların akla, ailesinde sakatlanan biri var galiba diye düşünürler - sanki olmazsa olmazmış gibi bir önyargıdır o. Bianet süreci ne zaman başladı, nasıl bu alana ilgi duydun? Detayını verirsen dinleyiciler de biraz tanısın istiyorum seni.

A.D.: Aslında bu süreç şöyle başladı; benim üniversite döneminde aldığım bir eğitimle başladı: Engelli Hakları Haberciliği Atölyesi’ne katıldım ve sonra da biraz zihnim açıldı. Bianet’te staja başlayınca da ‘ben bu alanda haber yapabilirim’ dedim ve insanlarla tanıştım, konuştum. Ardından da bu alanda bir eksiklik gördüğüm için bu alana biraz daha fazla yöneldim diyebilirim.

Engelli Hakları Haberciliği Atölyeleri

A.T.A.: Ne zamandı, hangi yıl atölyeyi aldın, atölyenin içeriği neydi? Bu alanda haberci çok az, daha çok hiç ilgisi olmayanlar var. 3 Aralık’tır ya da 10/16 Mayıs döneminde yapılıyor haberler ama yıl içinde çok yapılmıyor. Başka öğrenci arkadaşlar var ise onlar da öğrenirse bir duyup kendi geleceklerine dair bir şey çizsinler diye soruyorum aslında. Sen Maltepe Üniversitesi’nde öğrencisin ve bir atölye duyuyorsun. Oradan anlatıp biraz detayını verelim ve öğrenci arkadaşlarımıza da, gazeteci adaylarına da bir yol açalım istiyorum. 

A.D.: Tabii. Yanlış hatırlamıyorsam 2020 - 2021 yılındaydı. Türkiye Gazeteciler Sendikası Akademisi’nin zaten düzenli eğitimleri var, aylık olarak farklı farklı eğitimler yapıyor. Ben de üniversite zamanında onlara sık sık katılıyordum. Nilay Vardar ve Ilgın Aydınoğlu veriyordu bu eğitimi. Nilay Vardar eski Bianet çalışanı. Şimdi ise Gülsüme Şenocak ve Canan Çam Yücel gelmiş. Aslında onların anlatımıyla ilk önce engellilik nedir, sakatlık nediri anlattılar ve ardından da Nilay Hanım haberlerin nasıl yapılması gerektiğini anlattı. Bu benim için gerçekten çok verimli oldu ve üniversiteyi bitirene kadar hep oradan edindiğim bilgileri kullandım. Çıktıktan sonra da aslında bana bir kapı olmuş oldu.

A.T.A.: Peki, sen o atölye olduğu güne kadar sakatlarla ilgili ne düşünüyordun? Sakatlarla ilgili haberlere bakıyor muydun? Sakatlığa dair düşüncen nasıldı, atölyeden önceki Ali Dinç ne düşünüyordu bu konuda?

A.D.: Aslında zihin açıklığı oradan geliyor yani bu alana bir bakışım, bir ilgim yoktu. Zaten medyada bu haberleri görmek de çok mümkün değil. Oradan sonra bir şeyleri fark etmeye başladım, haberleri de fark etmeye başladım. Hem azlığını, hem de haberlerdeki yanlışları fark etmeye başladım ve ben bunun biraz daha nasıl daha iyi yapılabilir, daha nasıl hak odaklı yapılabilir diye bakmaya çalıştım.

A.T.A.: Peki, sen şimdi 2021’den sonrasında staja başladın Bianet’te. 2022’de de muhabir olarak başlamışsın. Senin hakkında biraz baktım internetten, onu görmüştüm. Sen bu bir buçuk yıllık süreçte haber yapıyorsun, birçok haber var ama engelli haberleri de yapıyorsun. Peki, alandan haber yaparken neler deneyimledin, ne gibi eksikler var? Gazeteci arkadaşlar bu alana eğilsinler mi ve niye eğilsinler sana göre?

Ya Kahraman Ya da Mağdur İkilemine Sıkışmış Haberler

A.D.: Türkiye'de, medyada böyle bir alan yok aslında - engelli hakları gibi bir alan söz konusu değil. Evet, engellilerle ilgili haberler yapılıyor ama bu haberler hep zaten söyleniyor. Yani kahraman ve mağdur ikilemine sıkışmış haberler olmuş durumdalar; ya engeline rağmen bir şeyleri başarmış bir insan var ya da engelinden kaynaklı mağdur olmuş ve o çok ajitatif bir dille sunulmuş haberler görüyoruz biz. Bu haberlerin sonrasında aslında medyanın da bir etkisi var yani topluma bir etkisi var. Şunu hep söylüyoruz; medyadaki bu haberler, toplumda bir yardım odaklılık, engellilere bakış açısı olarak yardım odaklı bir bakış açısı yaratıyor diyoruz çünkü medyada genelde engellileri zayıf, yardıma muhtaç, bağımlı kişiler olarak gösteriyoruz. Bunun da toplumda böyle bir yansıması oluşuyor. Bunu hak odaklı bir şekilde yapmaya çok ihtiyacımız var yani daha fazla gazetecinin yapmasına çok ihtiyacımız var. Ama bunu da öznelerle tanışarak yapmamız gerekiyor - açıkçası benim öyle oldu. Ben birkaç haber yaptım, tanışmaya başladım. Özellikle Engelsiz Erişim Derneği’yle, Körüz Biz’le ve Engelli Kadınlar Derneği’yle tanıştım ve o vakit artık bir şeyleri daha iyi ve nasıl yapmam gerektiğini daha iyi anlamaya başladım. Mesela ‘sağlamcı’ diye bir kavramı bilmiyordum, bunu öğrendim ve bununla ilgili haberler yapmaya başladım. Bu süreçte gazeteci arkadaşların olmasına tabii çok ihtiyacımız var.

A.T.A: Demin bahsettin, Nilay Vardar’a da bir selam gönderelim. Ben şahsen tanımıyorum ama takip ediyordum Nilay Hanım’ın haberlerini. Ilgın Aydınoğlu dedin, o da arkadaşım ve daha iki-üç hafta önce konuğum olmuştuSakat  Muhabbet’te. Belki sen de dinlemişsindir. 

‘Mağdur söylemi, kahraman söylemi var’ dedin ve bunun yanlış olduğunu belirttin. Peki, nasıl olmalı sana göre? Bir buçuk yıldır bu alanda haber yapan bir gazeteci olarak sence nasıl olmalı? Yanlışı belirttin ama doğrusuna dair senin nedir gözlemlerin, fikirlerin?

A.D.: Bence burada biz hak odaklılıktan asla şaşmamalıyız. Hak odaklılıktan kastım şu; bir olay yaşandığında burada kim o hakka erişebiliyor veya erişilemiyoruzu tartışmamız gerekiyor. Özellikle de fiziksel olarak genelde gördüğümüz bir haber vardır; görme engelli bir öğrenci dört sene boyunca annesinin yardımıyla üniversiteden mezun olur, annesi kitabı okumuştur. Ona ve annesine fahri mezun diploması verilmiştir ve bu da haberleştirilir, ajans geçer. Tüm haber sitelerinde de görürüz bunu. Bir kutlama yapılır. Ama burada asıl sorunu bizim tartışmamız gerekiyor yani gazeteciler olarak bizim orada bu öğrenci neden dört sene boyunca annesinin kitap okuması sonucunda mezun olabildi? Bir üniversite öğrencisi neden bağımsız bir şekilde kitaba erişemedi? Neden tek başına mezun olamadı? Bizim bunları sormamız gerekiyor bence. Hayata tam, eşit, bağımsız katılımı vurgulamamız gerekiyor, çözüm ne diye onu göstermemiz gerekiyor. Onun dışında sistemdeki sorun ne, sorumlular kim bunları sormamız gerekiyor. Haberlere bu şekilde baktığımızda da aslında engeline rağmen olağanüstü bir azimle başarmış bir kişi değil; sistemde bir sorun olduğu için ekstra bir çaba göstermesi gerekmiş bir kişi olacak. Biz ‘engeline rağmen’ dediğimizde genelde şu oluyor zaten. Yani ‘rağmen’ dediğinizde o zaten yapamazdı ama ekstra bir azimle başardı gibi bir şey oluyor. Hayır yapabilirdi ama gerekli şartların olması gerekiyordu. Biz bu şartları sürekli göstermemiz gerekiyor ve bu şartları kim sağlamıyor onu göstermemiz gerekiyor. 

Bir de kahraman-mağdur ikilemine sıkışmış medyada sadece bu olaylar üzerinden ama bizim aslında sadece hak odaklı habercilik yapmak için hak ihlali olmasını beklemememiz gerekiyor. Bu konudaki hep şu deniyor; biraz tanışmak lazım, bilmek lazım. O tanışmayı sağlayabilmek için yaşantıdan, hayattan, neler olması gerektiğinden bahsetmemiz gerekiyor bence. Bunları sağladığımızda biraz daha doğru işler yapmış olacağımızı düşünüyorum.

A.T.A.: Çok çok güzel özetledin Ali, çok sağol. Ortalara bir yere geldik programda hatta biraz da geçmiş olabiliriz. Biz bir şarkı çalıyoruz radyoda tam bu orta kısımda ve ben konuklara soruyorum ne dinlemek istersin diye. Ne çalalım senin için dinleyicilere bu hafta?

A.D.: Ben Sakin’den “Kurtlu Kuyu”yu seçiyorum.

A.T.A.:Sakat Muhabbet devam ediyor. Bu hafta konuğum Bianet’te muhabir olarak çalışan, engelli hakları haberlerine de özel bir önem verdiğini takip ettiğim için bildiğim Ali Dinç. İlk bölümde Ali Dinç’in Bianet macerasının başlangıcını, engelli hakları haberleriyle buluşmasını konuştuk ama çok yeni, daha birkaç gün önce 12 Aralık Perşembe günü bir toplantı yapıldı Bianet ofisinde. İstanbul'da olmayanlar da Zoom üzerinden bağlandı o toplantıya ki ben de katıldım. Ali Bey sağ olsun, beni davet etti birkaç gün öncesinden. Apaçık Radyo ve Sakat Muhabbet adına ben de katılmış oldum Bianet Engelli Hakları Alan Toplantısı’na. Orada da birkaç gazeteci vardı. Alanda ne kadar az gazeteci olduğumuzu ben o sıra keşfettim. Orada olmayan birkaç kişi var ama gene de sayımız az toplamda. STK'lardan kişiler vardı ve biz burada demin konuştuğumuz konuyu aslında Ali Bey ile gazeteciler ve STK’lardan insanlarla tartıştık. Bu alan toplantısı olsun, atölyeler olsun Bianet’in bunu birçok alanda yaptığını biliyorum. Bu arada Bianet de bizim kardeş platformumuz. Ben Yeşil Gazete’de çalışırken de Bianet'e çok yakındım. Yani yakın bulduğumuz, haberlerine inandığımız mecra çok az ne yazık ki Türkiye’de, umarım artar. Bu Engelli Hakları Haberciliği Atölyesi, Alan Toplantısı gibi çalışmalar ne kadar zamandır yapılıyor? Sen içindeyken ve içinde olmadan önceki dönemi de biliyorsan eğer anlatır mısın? Sonra da bu toplantıya girelim istersen.

A.D.: Yani alan toplantıları benim bildiğim kadarıyla her sene Bianet’in varolduğu alanlarda yapılıyor ve Bianet’in haberciliği tartışılıyor buralarda. O konunun, o alanın ilgili kişileri geliyor ve Bianet daha iyi nasıl habercilik yapabilir onu tartışıyoruz. Benim geçen sene de katılma şansım oldu bu toplantıların hepsine ama orada o zaman engelli hakları alan toplantısı yoktu; bu sene ilk defa engelli hakları alan toplantısı da yaptık biz ve bence çok güzel oldu gerçekten. Her alandan çeşitli çalışmalar yapan kişiler katıldı. Katılım da yüksekti ve güzel sonuçlar çıkacağına inanıyorum.

Bianet Engelli Hakları Haberciliği Alan Toplantısı

A.T.A.: Çok kişi vardı toplantıda. Hatta Bianet’in yayın yönetmeni Murat İnceoğlu Bey de katıldı ve iki saati geçen bir toplantı oldu. Siz dediniz ki, ‘Bianet yapıyor haberi ama neyi eksik yapıyoruz? Ne yapabiliriz daha?’ Herkes övdü, ben de övdüm sizi çünkü aslında bilmiyoruz da doğrusunun ne olduğunu. Biraz iyi bir şey yapınca o çok iyidir, tamam diyoruz ama geliştirmek gerekiyor. Katılıyorum ben o düşünce tarzına. Bu arada bu buluşmada benim tanıdığım isimler de vardı. Onlara bir selam göndereyim. Herkes çok değerliydi elbette ama ben tanıdığım ve Sakat Muhabbet’e de değen isimleri anmak istiyorum bu noktada.

Benim ilk ismim Deniz Yazgan Şenay. Bianet'in de avukatıymış kendisi, ben orada öğrendim bu bilgiyi. Sakat Muhabbet’ten önce bizim yayın saatimiz ve günümüzde Çarşamba 16:30’da, iki haftada bir. Deniz Hanım sanıyorum belki yedi-sekiz yıl boyunca otizme dair Çetin Ceviz programını yapmıştı. Deniz Hanım'a bir selam gönderiyorum. Sonra ben bir dönem altı bölüm için bir arkadaşımı konuk programcı almıştım - konuk değil de beraber yaptık programları; Elif Gamze Bozo. Şu anda da bir gazetede yayın yönetmeni olarak çalışmaya başlamış. Kendisini tebrik ediyorum ve ona da bir selam gönderiyorum. Tabii Sakat Muhabbet’e konuk olan iki konuğum da orada yer almışlardı- hatta çok yeni konuk oldu ikisi de; Meral Sözen ile Beyza Ünal. Onlara da bir selam gönderiyorum. Ayrıca Açık Radyo kapandığı dönemde Açık Radyo'ya destek amacıyla Aydınlık Gazetesi’nde köşe yazıları yayınlanan ve bana da Açık Radyo’nun kapandığı dönemde, ‘Alper Bey, Sakat Muhabbet’i anlatır mısınız? Bir yazı yazın’ demişti ve ben de kendisine gönderdim çalakalem bir yazı. Sağolsun iki hafta boyunca peş peşe köşesini Sakat Muhabbet’in hikayesine ayırmıştı; Uğur Becerikli. Ona da bir selam gönderiyorum. Bu son toplantı özelinde Ali Bey, sorayım size soruyu şimdi; planlarken ne amaçla yaptınız, nasıl geçti ve bugün sonrasında neler düşünüyorsunuz toplantıyla alakalı?

A.D.: Bu ilk toplantı olduğu için gerçekten çok önem veriyorum. Bundan sonrası için de devamı olsun, her sene yapılsın. Ben olsam da olmasam da her sene bu toplantı yapılsın istiyordum. Katılım olarak gerçekten çok iyi geçti, çok güzel öneriler geldi. Dediğiniz gibi, aslında biz daha çok eleştirilmeyi bekliyorduk, olabildiğince eleştiri alıp onları değiştirmeyi bekliyorduk ve kendimizi bu açıdan geliştirmeyi bekliyorduk ama pek eleştiri almadık. Evet, ama oldukça fazla da haber önerisi aldık aslında, yeni kişilerle tanıştık. Daha fazla bakmamız gerektiği alanlar olduğunu düşünüyoruz. Hatta yeni programlara başlayabileceğimizi, daha düzenli bir şeyler yapabileceğimizi düşünüyoruz. Bizim açımızdan çok iyi oldu o bakımdan. 

Mesela biz, aslında Bianet olarak bu eleştirilere şu nedenle çok değer veriyoruz; bizim görsel betimlememiz yoktu geçen seneye kadar ama buradan bir eleştiri gelince, ‘evet, biz bunda hata yapıyoruz, bunu düzeltelim’ dedik ve bu sene görsel betimleme ekleyebiliyoruz siteye ve daha erişilebilir bir siteye ulaştık. Sadece yaptığımız haberler bakımından değil, tüm haberlerin erişilebilir olması ve hiç bir hak ihlali olmamasına çok değer veriyoruz. O yüzden gerçekten bu toplantılar, buradan gelecek fikirler bizim için çok önemli. Şunu da gördük; alanda da bir kararsızlık var, farklı bakış açıları var, bunu da biliyoruz. Tam olarak toplanmış bir kitle de yok. Var, evet, güçlü bir kitle olmasına rağmen tam olarak böyle bir arada bir kitle yok. Şeyma Büyükurvay güzel bir şey söyledi orada; biz sabit bir yerde olan bir kitle değiliz. Ülkenin her yerine dağılmış aslında insanlardan bahsediyoruz. Bu nedenle de bir politika üretmek de belki bu nedenle zor oluyor. Ama biz haberlerimizde politika üretmek demeyeyim ama bu baskı, bu talepleri daha çok dile getirmemiz gerektiğini anladık artık. Bunun için çalışmalar yapacağız diyeyim.

A.T.A.: Çok keyifliydi benim için de. Hatta sonra ben de söz almıştım. Ben de Sakat Muhabbet’i yapıyorum ama tek başımayım. Benim bir STK bağlantım da yok. Eskiden vardı ama ondan bilerek sıyrıldım ben aslında. Bir STK üzerinden değil de bağımsız olarak, gazeteci olarak bu alana eğilmek istiyorum ki mümkün olduğu kadar öyle devam edeceğim zaten. Çok güzel oldu tabii. Birçok STK'dan insan vardı ve hep şunu dedi arkadaşlar ki hak veriyorum; hep kendi dertlerinin nasıl olduğuna dair paylaşım oldu. Hatta ben şey demiştim hatırlarsınız; ‘Bianet olsun, Sakat Muhabbet olsun, biz burada aslında neyi eksik yapıyoruz, ne istiyorsunuz demek istiyoruz’. Ama tabii böyle bir şey, sakat olduğum için onu da biliyorum. O kadar az yer alıyoruz ki medyada, ufak bir alan; STK toplantısı olabilir, alan toplantısı olabilir. En ufak bir alanda bir yerde bize mikrofon uzatılınca, ‘hadi konuşun denince’ derdimizi döküyoruz, 

Peki, en son soruyu sorayım sana; 2024'ün aslında bir değerlendirmesiydi bu toplantı, böyle söylemiştiniz bana ilk aradığınızda. Her yıl sonunda yapılıyormuş bu Bianet’te. 2025 perspektifi için şu anda Ali Dinç'in kafasında ne gibi şeyler var, habercilik anlamında var mı? Şunu bunu yaparız gibi bir şeyler uyandı mı sende?

A.D.: Uyandı. Açıkçası bu sene biraz daha insan hikayelerine değinmek istiyoruz, daha fazla hikayeler yer alsın istiyoruz. Bizim hiç bilmediğimiz, farkında olmadığımız hikayelere ulaşıp onları okuyucularımızla buluşturmak istiyoruz. Bu bizim için çok önemli ve gerçekten bu alanda şöyle bir durum var; bazı şeylere senin de söylediğin ‘sağlamcı’ diyoruz ama hiç o akla gelmiyor. O yüzden bir şeyleri anlatmak, nasıl olduğunu göstermek değerli. Daha fazla hikayelere yer vermek istiyoruz ki bu sene az çok başladık. Gerçekten öznelerden çok güzel yazılar geliyor bize. Meral Sözen Hanım bir yazarımız, Burak Sarı var, Elif Gamze Bozo da yazdı. Daha fazla yazı ile kendi sözlerine yer vermek istiyoruz. Olabildiğince işbirliği içinde olmalıyız bence. Belki yeni bir programa başlayabiliriz. Engellilik ile ilgili gündemi tartıştığımız ya da belli başlı konuları tartıştığımız bir program olabilir. Bu düzenli olabilir ve burada bir arşiv niteliğinde kalabilir diye düşünüyoruz. Bunun dışında da zaten bu toplantıya gelen kişilerle artık iletişim de kurduk ve bu iletişim sayesinde de olabildiğince fazla haber çıkacaktır diye düşünüyorum. Bu iletişime çok değer veriyoruz Bianet olarak.

Bianet’den Açık Çağrı: Engelli Hakları Aktivistleri Bize Ulaşabilir

A.T.A.: Yani bizi dinleyen sakat arkadaşlar yazılarına da güveniyorlarsa Bianet’e başvurup ‘ben de yazar olmak istiyorum’ derse bunun için bir mail, bir şey var mıdır Ali? Yani öyle bir çağrı yapabiliyor muyuz şu anda? 

A.D.: Tabi, editö[email protected] adresine mail gönderilebilirler ya da direkt bana da [email protected] bu mail üzerinden mail gönderilebilirler. Bu gerçekten güzel olur. Bizim bir hafta sonu ekibimiz var: Biamag. Orada yer verebiliriz. Burak Sarı düzenli şekilde yazıyor Engelsiz Erişim’den.

A.T.A.: Burak bir de EEEH Dergi’nin de yazarıdır. EEEH Dergi'yi de söyleyelim, keyifli bir dergidir o da.

A.D.: Umarım ben de başlayacağım orada ufak tefek bir şeyler yazmaya. Birlikte olabildiğince işbirliği halinde olmak istiyoruz. Tabii ki isteyen herkes gönderebilir, biz de olabildiğince yer vermeye çalışıyoruz.

A.T.A.: Bianet de öyle, Apaçık Radyo da öyle. Ben içinde olduğum için biliyorum. Sakat hakları üzerine çalışan iki yer. Tabii her alan için geçerli ama sakatlık benim konum olduğu için bunu söylüyorum. Bianet de buna açık ki Ali Bey de belirtti, Apaçık Radyo da açık. Ali Dinç idi bu hafta konuğum. Ali çok sağol konuk olduğun için, son olarak neler söylemek istersin?

Engellilerin Sorunlarını Ana Akımlaştırabilmek: Üniversitelerde, ‘Engelli Hakları Haberciliği Atölyeleri’

A.D.: Öncelikle davetiniz için çok teşekkür ederim. Önümüzdeki dönemde umarım daha güzel işler başarabiliriz. Toplantının çıktılarından biri de engellilerin sorunlarını ana akım araştırmaktı, belki buna bir nebze katkımız olursa bizim için ne mutlu. Bu alanda habercilik az dedik ama Bianet olarak bir yeni projeye de başladık aslında - belki ondan da haberdar etmek iyi olacaktır; Engelli hakları haberciliği atölyesi düzenliyoruz. Üniversitelere gidip üniversite öğrencilerine engelli hakları haberciliği nasıl yapılır onu anlatıyoruz aslında. Engelsiz Erişim Derneği ile beraber bir atölye düzenledik şu ana kadar ve önümüzdeki sene de içerisinde kendi ofisimizde açık çağrı ile yapacağımız bir hale getirmek istiyoruz. Eğer ki bu alanda ilgisi olan gazeteci arkadaşlar olursa da buraya bakmalarını tavsiye ederim, gelmelerini de çok isterim. Bunu söyleyeyim son olarak, çok teşekkür ederim.

A.T.A.: Çok sağol Ali. Ali Dinç, Bianet internet haber sitesi engelli hakları üzerine uzmanlaşan bir muhabir kendisi. Kendisiyle daha çok yeni, 12 Aralık'ta Bianet Engelli Hakları Haberciliği Alan Toplantısı’na katılmıştık beraber, bu toplantıyı ve bu alanı konuştuk haberci olarak. Bu haftaki destekçimiz de Ayşe Güvenir idi, ona da teşekkür ediyorum tekrardan. ‘Dünyanın bütün sakatları eğleşin’ diyorum. Haftaya görüşmek üzere, hoşça kalın.