Editörün notu -XXXIII

-
Aa
+
a
a
a
""

“Yemez içmez soyundan. On sade kahve, üç paket sigarayla akşamı edebiliyor. Sesini yükselttiği duyulmamış. 'Nasılsın, cinsi münasebetler müdürü!' Güldü. Masasının gözleri bozuk saat, çakmak, dolmakalemle dolu. Yetkilerinin çoğunu şeflere devretmiş, akşama kadar eli boş durmaz. Cep radyosu, kısık, yanıbaşında. Kendine göre felsefeler yürütmekten hoşlanıyor.”

Herkese merhaba tekrar!

Apaçık Radyo tüm hızıyla yayına devam ederken radyo ekibi de birtakım pürüzleri aşıp web sitesinde tüm podcastlerini -tekrar- erişilebilir kıldı, bildiğiniz üzere. Bu podcastlere programların “kayıt arşivi” sayfalarından ulaşılabildiği gibi (mesela) muhtelif dijital platformlarda programın adıyla da bulunabiliyorlar.

E bu sırada bir de bu podcastleri temsil edecek görsellerin, yani kapaklarının da yenilenmesi gerekiyor yavaş yavaş. Bu durum aramızda şöyle ilginç diyaloglara sebep oluyor:

Tabii eskisi kadar sık olmasa da -bu radyo ekibine ufak bir sitem- şöyle mesajlar da sürüyor:

Bugün ekibin içinden anlar sızdırmaktan ziyade Apaçık Radyo’nun başka yansımalarından söz edeceğiz gibi duruyor zaten, çünkü IPS ve Bianet işbirliğiyle Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleşen “Gazeteciler Haklarıyla Vardır” konferansında, ( e konu gereği tabii) sık sık adı anıldı radyomuzun.

Kapanış konuşmasında da Yetvart Danzikyan, Apaçık Radyo’da süren Radyo Agos’a dair ufak bir anısını anlattı.

Radyo Agos’ta bir gün Agos Gazetesi’nin 24. yılını kutlarken, o anın coşkusuyla demiş ki Yetvart: “Agos 24 yaşında bir delikanlı oldu artık!” Hemen ertesi gün Nadire Mater’den bir telefon almış, “Neden delikanlı olsun, erkek olsun ki?” diye.

O hemen hemen her programcımızdan farklı biçimlerde duyduğumuz “dilimize dikkat etmeliyiz” konuşması böyle olmuş onlarda. Ara ara hepimiz, sıradan olduğunu düşündüğümüz* söylemlerimiz hakkında dinleyicilerimizden aldığımız dönüşlerle değişiyor, dönüşüyor, öğreniyoruz. “Topluluk" radyosu olmanın asıl sihri de bu sanıyoruz ki.

*Ekip adına konuşmadan, harfi harfine editörün notu düşmek istiyorum burada, çünkü Dicle Koğacıoğlu’nun Gelenek Söylemleri ve İktidarın Doğallaşması makalesini anmadan geçemiyorum.

Didem de diyor ki: “Söz uçmuyor galiba.”

Ne dersiniz? Söz de kalıyor mu acaba?

Apaçık Radyo ekibi.