İklim Kuşağı Konuşuyor’da Atlas Sarrafoğlu, 23 Eylül Küresel İklim Grevi yaklaşırken iklim krizine dair gündemden haberleri aktarıyor.
Bugün 23 Eylül’de gerçekleştireceğimiz Küresel İklim Grevi’ni size tekrar hatırlatmak için karşınızdayım. Grevin teması son grevdeki gibi “Kȃr Değil İnsanlar”. IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) verileriyle COP27’ye doğru krizin sebep olduğu “kayıp ve hasar”lara dikkat çekmek için sokaklarda olacağız.
İklim krizine dair haberler Küresel Kuzey’de yaşananlara yoğunlaşıyor. Oysa Küresel Güney krizin en ölümcül etkileriyle boğuşmaya devam ediyor.
Öncelikle güncel haberlerden bahsetmek istiyorum. Sömürülen Küresel Güney iklim krizine karşı mücadelesini sürdürürken varlıklı ve sömürgeci ülkeler de krizden etkileniyor.
Ortak Araştırma Merkezi’ne bağlı Avrupa Kuraklık Gözlemevi’nin hazırladığı “Avrupa’daki Kuraklık - Ağustos 2022” raporunda temmuzdaki endişe verici kuraklığın devam ettiği belirtiliyor. Kuraklığın Avrupa Birliği topraklarının yüzde 47’sinde “uyarı” durumunda, yüzde 17’sinde “alarm” seviyesinde olduğu kaydedildi.
JCR uzmanları son beş yüz yılın en kurak dönemini yaşadığımızı söylüyor. Kuraklık nedeniyle mısır, soya fasulyesi ve ayçiçeği mahsullerinin son beş yıl ortalamasının yüzde 15 altında olacağı bekleniyor. Avrupa genelinde yağış eksikliğinden akarsu su seviyelerinin azaldığı, hidroelektrik santrallerinin üretiminin düştüğü, diğer güç santrallerindeki soğutma sistemleriyle akarsu taşıma sektörünün olumsuz etkilendiği belirtildi. Raporda özellikle Batı Akdeniz bölgesi için uyarıda bulunularak Kasım 2022’ye kadar hava durumunun normalden daha sıcak ve kurak devam edebileceği vurgulandı.
İsviçre Alpleri üzerine yapılan son araştırma 1931-2016 arasında sıradağlardaki buzulların yarısının insan faaliyetleri nedeniyle eridiğini ortaya koydu. Araştırma, Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü’nün internet sitesinde yayımlandı. Araştırmacılar, İsviçre Alpleri’ndeki değişimi dünya savaşları sırasında dağın zirvelerinden çekilen 22 bin fotoğrafla gözlemledi. Veriler ormanlardaki değişimin, toprak kaymalarının ve arazi üzerindeki insan etkilerinin haritalandırılmasına dair bilgi sağladı. 2021’de İsviçre Alpleri üzerine yapılan başka bir araştırmada buzulların erimesiyle dağlarda binden fazla yeni gölün oluştuğu tespit edilmişti.
Küresel ısınmayla Himalayalar’daki buzullar da olağanüstü bir hızla eriyor. 2021’de yapılan araştırmalar son 40 yılda geniş buz tabakalarının önceki yedi yüzyıla göre on kat daha hızlı küçüldüğünü gösteriyor. Ayrıca, eriyen buzul suları küresel ölçekte deniz seviyesinin yükselmesine neden oluyor.
Şubat 2022’de yayımlanan bir araştırmaya göre dünyanın en yüksek dağı olan Everest’teki erime yaklaşık 80 kat hızlanmış. Son iki bin yılda biriken buz tabakası yirmi beş yıl içinde eriyip yok olmuş.
“İklim krizine karşı önlem almak için henüz geç değil”
Fosil yakıt kullanımının yasaklanması, iklim eylem planları ve sürdürülebilir yaşam projeleriyle iklim krizine karşı mücadele etmek mümkün.
Küresel Güney’e kıyasla ekonomik ve altyapısal avantajlarından dolayı İsviçre gibi Avrupa ülkelerini iklim krizine dayanıklı bölgeler olarak biliyor ve zararların daha az olmasını bekliyoruz.
İsviçre’de federal hükümete bağlı Yerel Adalet ve Polis Direktörleri Birliği’nin Başkanı Fredy Fässler, ülkenin enerji eksikliği nedeniyle özellikle kışın yaşanabilecek elektrik kesintilerinin geniş kapsamlı sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Fässler, kesintilerin uzun sürmesi durumunda kredi kartıyla alışveriş, para çekme gibi işlemlerin imkânsız olacağını hatırlatarak, “Isınma sisteminin durması ve sokakların karanlığa gömülmesi de ihtimaller arasında. Bu tür olağanüstü durumlarda yağmalama ve protestoların gerçekleşme ihtimali göz ardı edilmemeli.” dedi. Ülkedeki enerji sıkıntısının bu seviyeye geleceğinin hiç düşünülmediğini vurgulayan Fässler, ülkenin olağanüstü senaryolara hazırlık yapması gerektiğinin altını çizdi. Bugüne kadar federal hükümetin enerji tedarikinin ekonomik boyutuna odaklanıp güvenlik boyutunu geri plana attığını söyledi.
Fransa’da Ekolojik Geçiş ve Bölgesel Uyum Bakanlığı verilerine göre kuraklık ülkedeki evlerde ve yaşam alanlarında hasarlara yol açtı. Kuraklık ve sıcak hava dalgalarının evleri daha dayanıksız hâle getirdiği ve 10,4 milyon evde çatlaklar oluştuğu bildirildi. Birçok Fransızın oluşan çatlaklar nedeniyle evlerinde endişe içinde yaşadığı, imkânı olanların bahçeli konutlara taşındığı, sigorta şirketlerinin bu durumu doğal afet kapsamına almaması nedeniyle ailelerin zor durumda kaldığı ifade ediliyor.
Mağdur Fransızlar yetkililerin yeterince ilgi göstermemesinden dolayı dernekler vasıtasıyla seslerini duyurmaya çalışıyor. Ülkede bir evin doğal afet sigortası kapsamına alınması için en az on ay gerekiyor. Bu sürede hasarlı evlerin tamirine ilişkin sorumluluk sadece ev sahiplerine ait. 26 Temmuz 2022’de yayımlanan kararnameyle yalnız yirmi belediye kuraklıktan etkilenen bölgeler arasına alınmıştı. Diğer bölgelerdeki hasarlı evlerin sahiplerinin durumunun ne olacağı ise henüz netlik kazanmadı. Evlerde oluşan çatlakların nedeninin kuraklık ve buna bağlı olarak nemini kaybeden kil tabakasının bozulması olduğu söyleniyor.
Kuraklıkla açığa çıkan “hazineler”
Avrupa’da şiddetli kuraklık nehir ve göl su seviyelerinin azalmasına yol açıyor ve düşen su seviyeleriyle batık hazineler ve enkazlar açığa çıkıyor.
Son yıllarda sert kuraklığa maruz kalan İspanya’da “Stonehenge” denilen düzinelerce megalitik taş çemberi gün yüzüne çıktı. Caceres bölgesindeki Valdecanas rezervuarında bulunan yapıların tarihinin MÖ 5000’e uzandığına inanılıyor. Arkeologlar, alan yeniden sular altında kalmadan inceleme yapabilmek için bölgeye gitti. Ekipte bulunan, Madrid’deki Complutense Üversitesi’nden Enrique Cedillo, “Bu bir sürpriz, alana erişebilmek için nadir bir fırsat.” dedi. 1926’da Alman arkeolog Hugo Obermaier’ın keşfettiği alan 1963’te Francisco Franco’nun döneminde gerçekleştirilen kırsal kalkınma projesinde sular altında kalmış. Bu tarihten itibaren sadece dört kez tamamı görünür hâle gelmiş.
Tuna Nehri’nin Sırbistan’ın doğusundaki Prahovo yakınlarından geçen kısmında çoğu tonlarca mühimmat ve patlayıcı içeren ve nakliye için tehlike oluşturan yirmiden fazla gemi açığa çıktı.
Gemiler 1944’te geri çekilen Nazi Almanyası’nın Karadeniz filosunda bulunmaktaydı. Nehrin karşı kıyısındaki Romanya da dahil, bölgede balıkçılık sektöründe çalışan işçilerin risk altında olduğu belirtildi. Sırbistanlı yetkililer Tuna Nehri’ndeki seyir şeritlerini açık tutmak için çalışma yürütüyor. Sırp hükümeti martta gemilerin kurtarılması, mühimmat ve patlayıcıların kaldırılması için ihale düzenledi. Operasyonun maliyeti 29 milyon euro olarak tahmin ediliyor.
Teksas’ta kuraklık nedeniyle dinozor ayak izleri su yüzüne çıktı. Dinozor Vadisi Eyalet Parkı’ndan geçen Paluxy Nehri’nin yoğun kuraklık nedeniyle kuruması, su hattının altında daha önce görülmemiş dinozor ayak izlerini gün yüzüne çıkardı. Eyalet Parkı çoğunluğu sauropod ve theropod’lar olmak üzere çeşitli dinozor izlerine ev sahipliği yapmış ancak nehir yatağındaki bu izler ilk kez görülmüş. Tarihi 100 milyon yıldan daha eskiye giden izler parkın sosyal medya hesaplarından da paylaşılmış. Teksas Parklar ve Yaban Hayatı Departmanı sözcüsü Stephanie Garcia, izlerin theropod’lara veya her uzvunda üç ayak parmağı ve pençesi olan iki ayaklı dinozorlara ait olduğunu belirtti. Dört buçuk metre uzunluğunda ve yedi ton ağırlığındaki acrocanthosaurus 113 milyon yıl önce bu bölgede yaşıyordu. Araştırmacılar, izlerin kireçtaşı hâline gelene kadar, sertleşen tortuda bulunmasıyla korunabildiğini söylüyor. Parkın web sitesinde yer alan habere göre kıyı şeridindeki çamur kabuklu canlılardan gelen kalsiyum karbonat tortuları izleri korumak için ideal kıvamı sağlamış.
Bu hafta beklenen yağmurla izlerin tekrar sulara gömülmesi muhtemel olsa da bulgular araştırmacıları ve halkı heyecanlandırdı. Southern Methodist Üniversitesi’nde fahrî yer bilimleri profesörü, omurgalı paleontoloji uzmanı Louis Jacobs, izlerin bilinen parkurları birleştirdiğini ve yaklaşık 150 yeni dinozor adımının parkura eklendiğini söylüyor. Jacobs, ayak izlerinin derinliğinden ayak tırnaklarının bile görülebildiğini ve bunun muhteşem bir buluş olduğunu belirtiyor. İzlerde keşfedilmemiş daha çok şey olabileceği düşünülüyor. Nehir kurudukça daha fazla bulgu açığa çıkacak olsa da suyla korunan bu izlerin bazıları silinecek. Garcia, “Çökelti katmanlarının altına gömülen izler onları doğal hava koşullarından ve erozyondan korumaya yardımcı oluyor.” diyor.
Öte yandan Teksas aşırı sıcak ve tehlikeli orman yangınları sürecinin ardından kuraklık ve ani sel baskınlarına sebep olan aşırı hava koşullarıyla karşı karşıya.
Yüksek sıcaklıklar ve kuraklığın artması iklim değişikliğinde önemli bir faktör. Orman yangınlarıysa küresel sıcaklıkların sanayi öncesi döneme göre yükselmesi nedeniyle daha sık ve şiddetli yaşanıyor. BBC Türkçe’nin haberine göre yeni veriler yangınlarda kaybedilen ağaçların tarım veya kerestecilik için kesilen veya yakılanlardan ayırt edilmesine imkân tanıyor.
İklim değişikliği, yangınlar ve kuraklık
Dünya genelinde Portekiz büyüklüğünde ormanlık alanının yok olduğu 2021 yılı, bu alanların yangınlar nedeniyle kaybedildiği yıllar arasında en fazla kaybın yaşandığı ikinci yıl olarak kayıtlara geçti.
Global Forest Watch analistlerinden James MacCarthy, “Yanan alanlar yirmi yıl öncesine göre yaklaşık iki katına çıktı. Yangınların bu kadar kısa bir süre içerisinde bu hızla artması şaşırtıcı.” diyor.
Yangın nedenli kayıpların etkileri öncelikle Kanada ve Rusya gibi kuzey ülkelerinde hissediliyor. Yangınlar ormanların yaşam döngüsünün doğal bir parçası olsa da Rusya’da 2021’de görülen yıkımın benzeri görülmedi. Rapora göre dünya çapında yanan 9.3 milyon hektarlık ormanın (23 milyon dönüm) beş milyon hektardan fazlası Rusya’daydı. James MacCarthy, en endişe verici şeyin yangınların daha sık, daha şiddetli hâle gelmesi ve yanan arazilerde depolanan karbonun çoğunun açığa çıkma ihtimali olduğunu söylüyor.
İklim değişikliği yangınların ana sebebi olarak görülüyor ve artan sıcaklıklar kuraklık sorununu daha da ciddileştiriyor.
Dünyanın kuzeyi daha hızlı ısınıyor ve yangın sezonları uzuyor. Geçtiğimiz yıl Rusya’da yangın alanlarının yüzde 31 oranında artmasının bir sebebi de uzun süren sıcak hava dalgalarıydı. Uzmanlar küresel ısınma olmaksızın sıcak hava dalgalarının pratik olarak imkânsızlığına inanıyorlar. Ağaçlar ve toprakların atmosferimizi en çok ısıtan gazlardan karbondioksiti depoladıklarından dolayı iklim değişikliğiyle mücadelede en önemli müttefiklerimiz olduğunu söylüyorlar.
Çin’de 70 günü aşan sıcak dalgasıyla mücadele sürüyor. Ülkenin güneyinde sıcaklıklar 40 dereceyi aştı. 1961’den günümüze ülkede yaşanan en sert sıcak dalgası, 2013’teki 61 günlük rekoru da kırdı. Sıcak dalgasıyla birlikte yağış kıtlığı ülkenin en uzun nehri Yangtze boyunca benzeri görülmemiş bir kuraklığa neden oldu. Çin Ulusal Meteoroloji Merkezi art arda 12 gün süren “kırmızı alarmların” ardından bugün ulusal sıcaklık uyarısını “turuncu”ya çekti. Ancak Chongqing, Sichuan ve Yangtze havzalarının diğer bölgelerinde sıcaklıkların 40 dereceyi aşması bekleniyor. Resmî tahminler Sichuan’daki bir meteoroloji istasyonunun çarşamba günü kaydettiği 43.9 derecelik sıcaklıkla eyalet rekorunun kırıldığını söyledi.
“Sesimizi duyurabilirsek adaletsizliğin de sona ereceğine inanıyoruz”
Devlet verilerine göre Pakistan'daki ani seller hazirandan bugüne 700’den fazla insanın ölümüne sebep oldu. Çoğu ölümün Belucistan ve Sind bölgelerinde yaşandığı bildiriliyor. 60 binden fazla evin hasar gördüğü bölgede önümüzdeki günlerde daha fazla yağış bekleniyor.
Olağanüstü hâl ilan edilen Sudan’da haziran ayından günümüze sellerde 79 kişi hayatını kaybetti.
Birleşmiş Milletler İnsani İşler Ofisi, ülkedeki şiddetli yağışlardan 136 bin kişinin etkilendiğini açıkladı. Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, 14 Ağustos'ta Nil Nehri eyaletinde selden etkilenen bölgeleri ziyaret ederek selzedelere gerekli desteği sağlama sözü vermişti.
16 Ağustos 2022 itibarıyla Batı ve Orta Afrika'daki 17 ülkede 731 bin kişi sellerden etkilendi. Şiddetli yağmur ve seller yaşama, mülke, toprağa ve hayvanlara büyük zararlar vermeye devam etti. 250 kişi öldü, 749 kişi yaralandı, yaklaşık 126 bin kişi yerinden edildi.
2022'de mevsimsel yağışlar ve seller nedeniyle Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Çad, Liberya, Nijerya, Nijer, Gambiya, Moritanya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Gine, Fildişi Sahili, Senegal, Gana, Kamerun, Mali, Burkina Faso ve diğer 13 Afrika ülkesinde yaklaşık 35 bin ev yıkıldı veya hasar gördü. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı kuraklığın vurduğu Afrika boynuzunda açlık tehlikesi çeken insan sayısının 22 milyona çıktığını söylüyor.Yardım grupları Kenya, Somali ve Etiyopya'da yıllardır süren yetersiz yağışın kıtlığa ve son 40 yılın en kötü kuraklığına neden olduğunu söylüyor. Benzeri görülmemiş dört yağışlı mevsimin ardından milyonlarca hayvan öldü, mahsul kaybedildi ve 1,1 milyon insan yerinden edildi. İklim değişikliği Afrika'da her yıl kasırgalara, sellere ve milyarlarca dolarlık hasara neden oluyor.
Kenya'da çiftçiler iklim değişikliği nedeniyle öngörülemeyen hava koşullarından zarar görüyor. Önümüzdeki 10 yılda kıtanın bazı bölgelerinde gıda hasadı yüzde 30 azalacak. İklim değişikliğinin Afrika üzerindeki etkileri 1,5 derece hedefini aştığımız anlamına geliyor.
Kullandığımız fosil yakıtlar Afrika'da iklim değişikliğini şiddetlendiriyor.
Bitirirken sizden ricam çevrenizde iklim kriziyle ilgili konuşun, inanmayanlara anlatın, inananlara harekete geçmeleri için destek olun. 23 Eylül’deki grevimize en az üç arkadaşınız veya aile üyenizle gelin. Çünkü sesimizi duyurabilirsek adaletsizliğin de sona ereceğine inanıyoruz.
23 Eylül’deki gerçekleşecek grevin videosunu paylaşıyoruz.