Ankara’nın Beypazarı'nda kurulmak istenen bir tür kil, sepiyolit ocağının çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) sürecinden muaf tutulmasını yargı iptal etti.
Birgün’den Uğur Şahin’in haberine göre, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan, Ankara’nın Beypazarı ilçesine bağlı Uruş Mahallesi’nde kurulmak istenen bir tür kil, sepiyolit ocağının çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) sürecinden muaf tutulmasını yargı iptal etti. Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, 7 Mayıs 2021’de özel bir şirketin Uruş Mahallesi’ne kil ocağı projesi için ‘ÇED gerekli değil’ kararı vermişti. İç Anadolu’nun ilk ve tek "Sakin Şehir” ünvanlı Güdül ilçesinin yakınında kurulmak istenen kil ocağının hem tarıma hem de doğaya ciddi zarar vereceğine dikkat çekilerek, konu yargıya Ankara 5. İdare Mahkemesi’ne taşındı. Dava dilekçesinde, projesinin gerçekleşmesi halinde, oluş̧turacağı toz emisyonları ile bölgede yoğun ş̧ekilde gerçekleşen doğa-dostu tarım, hayvancılık ve arıcılık faaliyetlerine zarar vereceğine vurgu yapıldı. Dosya kapsamında hazırlanan bölgeyi ziyaret eden bilirkişi heyeti, proje tanıtım dosyasının eksiklerle dolu olduğunu vurgu yaparak, proje için ÇED sürecinin işletilmesi gerektiğini bildirdi. Hazırlanan rapor üzerine 10 Mart tarihinde ‘yürütmeyi durdurma’ hükmü veren Ankara 5. İdare Mahkemesi, ‘ÇED gerekli değil’ kararını iptal etti.
Varşova şehri yetkilileri, Polonya’nın hava kirliliğinin ana nedenlerinden biri olan, evleri ısıtmak için kullanılan kömürüm Ekim ayının başından itibaren Varşova’da yasaklanacağına dair bir kararı kabul etti. Başkenti çevreleyen bölgelerde ise yasak 2028’de yürürlüğe girecek. Varşova sadece Polonya’nın en kirli şehirlerinden biri değil, aynı zamanda dünyanın en yüksek hava kirliliğine sahip şehirlerinden biri. IQAir tarafında sunulan sıralamada da, özellikle ısıtma mevsiminde sorunun boyutu daha da büyüyor. Hanelerde yanan kömür bu soruna önemli ölçüde katkıda bulunuyor. Varşova, evlerde kömür yakma yasağı olan ilk Polonya şehri değil. 2019’da Krakov, Polonya’da ısınma için kömür ve odun yakılmasını yasaklayan ilk yer oldu. Krakov’un genel hava kalitesi son üç yılda önemli ölçüde iyileşti. Getirilen yasağın bir sonucu olarak, 40 bin fosil yakıtlı soba tasfiye edildi ve PM10 ve kanserojen benzo[a]piren konsantrasyon seviyeleri %40’tan fazla düştü. Hava kalitesindeki bu iyileşme aynı zamanda bölge sakinlerinin, özellikle de çocukların sağlığında bir iyileşmeye dönüştü. Yasaklardan bu yana, 7-8 yaş arası çocuklarda astımda %22’den %9’a düşüş ile neredeyse üç kat azalma yaşandı. Daha büyük çocuklar grubunda (16-17 yaş) düşüş daha da yüksekti ve %22’den %5’e kadar azaldı.
TBMM Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü İzmir Milletvekili Murat Bakan ve 30 CHP’li milletvekilinin imzasıyla Meclis Başkanlığı’na sunulan önergede, biyolojik çeşitliliğin korunarak iklim krizinin etkilerine uyumlu bir ulusal gıda politikası oluşturmak için Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını talep edildi. Önergede “Küresel salgın ve ekonomik çıkmazla birlikte yükselen kapitalizmin krizi; iklim yıkımının ülkeler ve toplumlar üzerindeki etkisini vahşileştirdi. İklim krizinin tüm insanlığı etkileyecek sonuçlarından biri de gıda krizi olacak” deniyor ve Murat Bakan, önergenin gerekçesine ilişkin olarak “Yerkürenin ısınması, iklimlerin değişmesi, su kaynaklarımızın hızla kirlenmesi ve tükenmesi yanında vahşi sulama ve pestisit gibi tarım zehirleri başta olmak üzere yanlış tarım uygulamalarındaki ısrar, toprağı ve dolayısıyla gıda üretimini hızla tahrip ediyor” dedi. Yalnızca topraktan üretim değil; sofraya gelen her türlü gıdayla ilgili, hayvancılık ile deniz canlıları için de aynı bilinç ve hassasiyetle hareket edilmesi gerektiğini belirten Bakan, şunları aktardı: “Yerli gıda üretiminde bizzat iktidar tarafından zayıflatılarak dışa bağımlı hale gelen ülkemiz için; üretim, üretim aşamaları, gıda güvenliği ve gıdaya erişim konularında yanlış politikalardaki ısrarından vazgeçmek, iklim krizi gerçeğiyle yüzleşip gerekli tedbirler için radikal kararlar almak zorundayız. İklim acil durumundan dolayı yakın gelecekte bizi bekleyen gıda krizine karşı hazırlıklı olmak için gıda üretimi, gıda güvenliği ve gıda tedariki konularında hatalı uygulamalardan vazgeçip, hızla ulusal gıda politikamızı belirlemeliyiz” dedi.
Gazete Duvar’da Natasha Gilbert’in haberine göre, Nature dergisinde yayınlanan bir araştırmada gelecek 50 yıl içinde iklim değişikliği, diğer memelilere virüs bulaştıran 15 binden fazla yeni memeli türü içeren vakaları tetikleyebilir. Bahsi geçen, küresel ısınmanın yaban hayatı yaşam alanlarını hangi biçimde değiştireceğini, bunun patojenleri bulaştırabilecek türler arası karşılaşmaları nasıl artıracağını ve virüslerin türler arasında kaç defa sıçrayacağını öngören ilk araştırmalardan biri. Pek çok araştırmacı, Covid-19 küresel salgınının büyük ihtimalle yeni bir korona virüsünün vahşi hayvanlardan insanlara ‘zoonotik’ yollarla geçmesiyle başladığını ifade ediyor. Yeni araştırma, türler arasında geçiş yapan virüslerde öngörülen bir artışın daha fazla salgını tetikleyebileceği ve hem insan hem de hayvan sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturabileceği hususunda bizleri uyarıyor; bununla birlikte, hükümetlerin ve sağlık kuruluşlarının patojen takibi alanında yatırım yapmaları ve sağlık altyapısını iyileştirmeleri için daha fazla neden ortaya koyuyor.