Antalya'da Caretta caretta kumsalını dolduran barakalar yıkılacak
Antalya’da, lüks otellerin yanı başında denize sıfır yapılan 700 çardak için deniz kaplumbağalarının yuvalarına zarar verdiği ve 1'inci derece sit alanında olduğu gerekçesiyle yıkım kararı alındı. Aksu Belediyesi ise ocak ayında yapılması beklenen yıkım için yeni tarih verdi. Aksu ilçesindeki 1,5 kilometrelik Kumköy sahili, geçen yıl Mart ayında Cumhurbaşkanı kararı ile 'nesli tükenme tehlikesindeki deniz kaplumbağalarının yuvalanma alanı' ilan edildi. Özellikle Aksu ve Serik ilçelerindeki binlerce kişinin yaz tatilini geçirdiği ve sezon sonunda çöp birikintilerinin çirkin görüntü oluşturduğu Kumköy sahilindeki çardaklarla ilgili ocakta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nca yıkım kararı alındı. Karar, Aksu Belediyesi'ne gönderildi. Son olarak Aksu Belediyesi'nden konu ile ilgili yeni adım geldi. Daha önce 29 Ocak olarak duyurulan yıkım kararının, bu kez 29 Nisan'da uygulanacağı bölgeye asılan pankartla bildirildi.
Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 7 Nisan Dünya Sağlık Günü’nün öncesinde dünyadaki hava kirliliği ve sağlık tehditine ilişkin bir rapor yayımladı. DSÖ dünya nüfusunun neredeyse tamamının kalitesiz hava soluduğunu ve bunun sağlık için bir tehdit oluşturduğunu duyurdu. 117 ülkede altı binden fazla şehrin hava kalitesinin izlendiğinin belirtildiği raporda DSÖ, bu ülkelerde yaşayan insanların hala sağlıksız seviyelerde ince partikül madde ve azot dioksit soluduğunu ortaya koydu. Buna göre düşük ve orta gelirli ülkelerdeki insanlar hava kirliliğine en çok maruz kalan dezavantajlı gruplar içerisinde yer alıyor. Rapor bulgularını işaret eden Dünya Sağlık Örgütü fosil yakıt kullanımını kısıtlamanın ve hava kirliliği seviyesini azaltmak için somut adımlar atmanın önemini vurguladı. Bununla birlikte bilim insanları, yayımlanan en son Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporunda, iklim eyleminin getirilerinin artan kanıtları olduğunu söyledi. 2010 yılından bu yana güneş ve rüzgar enerjisi ve pil maliyetlerinde %85’e varan düşüşler yaşandı. Bir dizi politika ve yasanın küresel ölçekte uygulanması enerji verimliliğini güçlendirdi, ormansızlaşma oranlarını azalttı ve yenilenebilir enerjinin yayılmasını hızlandırdı. IPCC Başkanı Hoesung Lee, “Bir yol ayrımındayız. Şimdi aldığımız kararlar yaşanabilir bir geleceği güvence altına alabilir. Isınmayı sınırlamak için gereken araçlara ve bilgi birikimine sahibiz. Birçok ülkedeki iklim eylemi beni umutlandırıyor. Dünyanın farklı yerlerinde etkili olduğu kanıtlanmış politikalar, düzenlemeler ve piyasa araçları bulunuyor. Bunlar çoğaltılır ve daha geniş ve adil bir şekilde uygulanırsa, derin emisyon azaltımlarını destekleyebilir ve inovasyonu teşvik edebilir” dedi. Küresel ısınmanın sınırlandırılması, enerji sektöründe büyük geçişler gerektirecek. Bu, fosil yakıt kullanımında önemli bir azalmayı, yaygın elektrifikasyonu, iyileştirilmiş enerji verimliliğini ve alternatif yakıtların (hidrojen gibi) kullanımını içerecek.
Türkiye’de iklim değişikliği algısını farklı grupların hassasiyetleriyle birlikte incelendiği İklim Değişikliği Algı Raporu açıklandı. Araştırma kapsamında, 34 ilin merkez dahil 119 ilçesine bağlı 208 mahalle ve köyünde 2475 kişiyle hanelerinde yüz yüze görüşüldü. Saha çalışması 11-12 Eylül 2021’de gerçekleştirilen araştırma, Türkiye’deki 15 yaş üstü yetişkin nüfusun, farklı sosyoekonomik seviye ve yaşam tarzlarına göre çevre ve iklim değişikliğine dair algılarını, görüşlerini ve tercihlerini yansıtıyor. Araştırmaya katılanların %94’ü, çevre ve doğayı korumanın toplumun belirli bir kısmının değil, toplumun tüm kesimlerinin sorumluluğu olduğunu düşünüyor. Ekonomik kalkınma ve çevre koruma arasındaki ilişkiyi anlamak için sorulan sorulara, Türkiye genelinde her dört kişiden üçü “ekonomik kalkınma için çevre kirliliğine katlanılmaması gerekiyor” cevabını verirken, vatandaşların %83’ü çevre ve doğaya zarar vermeden kalkınmanın mümkün olduğunu düşünüyor. Türkiye’nin Paris Anlaşmasına taraf olmasından önce gerçekleştirilen araştırmaya göre, her üç kişiden ikisi Türkiye’nin üretimde seragazı salımını azaltması, toplumun %70’i Türkiye’nin iklim hedeflerinin Avrupa Birliği’ninki (AB) kadar iddialı olması gerektiğini belirtiyor. Araştırmaya katılanların %64’ü iklim değişikliğinin sonuçlarından “Herkes aynı şeklide etkilenecek” diyor. Toplumun %35’i çocukları, %27’si yoksulları, %25’si gençleri ve %24’ü köylüleri iklim değişikliğinden en çok ve en olumsuz yönde etkilenecek dezavantajlı gruplar olarak tanımlıyor. İklim değişikliğinin sorumluları olarak ise ekonomik ve siyasi karar alıcılar gösteriliyor ve sorumlu olarak görülen aktörler, sorunun çözümü için de işaret ediliyor. Türkiye genelinde anket çalışmasına katılanların %50’si iklim değişikliğinin çözümü için ilk olarak hükümetin/bakanlıkların sorumluluk alması gerektiğini düşünüyor. Bununla birlikte, her 10 katılımcıdan dokuzu iklim değişikliği ile mücadeleye -farklı biçimlerde- bireysel katkı vereceğini söylüyor. Araştırma, toplumun ekonomik faaliyetler, elektrik kullanımı ve yaşam alanlarına olan yakınlığı açısından enerji kaynak tercihlerini de irdeledi. Buna göre; yenilenebilir enerji kullanımının hem ekonomi hem de ihracat açısından ülkenin gelişimi için avantaj olacağına dair görüş çoğunlukta, sırasıyla %79 ve %75.