28 Eylül’de Greenpeace Akdeniz’in “Vanayı Kapat, Marmara’yı Kurtar” kampanyasına destek olmak için Türkiye’ye geldi.
“Arctic Sunrise” buzullarda görmeye alıştığınız o ikonik Greenpeace gemisi. Arctic Sunrise, açık deniz tesislerinden kaynaklanan petrol kirliliğini belgelemek için Kuzey Denizi'ne ilk yolculuğunu yaptığı 1995 yılından bu yana Greenpeace filosunun bir parçası. Gezegenin mavi sularını ve bu sularda yaşayan tüm canlıları etkileyen doğa suçlarını belgelemek ve bu suçlarla mücadele etmek için 45 yıldır buzullardan Güney Okyanusu’na, Meksika Körfezinden Akdeniz’e dünyanın tüm denizlerini dolaşan Arctic Sunrise, 28 Eylül’de Greenpeace Akdeniz’in “Vanayı Kapat, Marmara’yı Kurtar” kampanyasına destek olmak için Türkiye’ye geldi.
Küresel Enerji Takipçisi tarafından güncellenen ve dünya genelinde kömür santrallerine ve madenlere sağlanan kamu finansmanını takip etmek üzere geliştirilen Küresel Kömür Kamu Finansmanı Takipçisi, Çin'in denizaşırı kömür finansmanını sonlandırma taahhüdünden, toplamda 42.220 MW kurulu güçteki 44 kömür santralinin etkileneceğini gösteriyor. Bu durum, kullanım ömrü boyunca toplamda 130 milyar ABD doları tasarruf sağlamanın yanı sıra, küresel ölçekte kömür talebindeki yıllık artışta 30 milyon ton daralma anlamına geliyor. Santrallerin toplam kullanım ömrü hesaba katıldığında kömür talebindeki azalma 1.100 milyon tona denk geliyor. Yeni güncellenen kömür kamu finansmanı haritası, Çin yönetiminin yurtdışında yeni kömür santralleri inşa etmeyi durdurma taahhüdünün, bu ülkelerde planlanan kömür santrallerinin geleceğine yönelik riskleri ortaya koyuyor. Çin’in denizaşırı ülkelerdeki kömür santrallerine kamu finansmanı sağlamayacağına yönelik taahhüdü, Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda sunuldu. Bu haberi, Bank of China’nın 1 Ekim 2021 itibariyle Çin’in yurtdışında yeni kömür santrali ve madencilik projelerine finansman sağlamayacağına yönelik açıklaması takip etti. Küresel Enerji Takipçisi tarafından Eylül 2021'de gerçekleştirilen çalışma, günümüzde kamuya ait Çin kurumlarının kamu finansmanı sunmak üzere değerlendirdiği ve toplam 42.220 MW kurulu güce sahip 44 kömür santrali bulunduğunu ortaya koyuyor. Bu santrallerin, Çin'in taahhüdünden etkilenmesi olası görünüyor. Çin'in Afrika kıtasında planlanan kömür santrallerinin baş finansörü olması nedeniyle, belirtilen santrallerin iptal edilmesi, bu kıtada planlanan kömürlü santrallerin yarıya düşmesi anlamına geliyor.
Dünyanın en büyüklerinin de aralarında bulunduğu yüzlerce şirket, son derece kritik G20 ve COP26 görüşmeleri öncesinde, G20 ülkelerini ulusal iklim hedeflerini güçlendirmek üzere birlikte karar vermeye çağırıyor. BM’nin kısa süre önce “insanlık için kırmızı alarm” vermesi üzerine, gelirleri toplam 2,5 trilyon doları geçen ve dünya genelinde 8,5 milyon kişiyi istihdam eden birçok işletme, G20 liderlerine yazılan açık mektubun altına imza attı. G20 liderlerinin Roma’da yapacağı toplantıdan ve COP26 iklim görüşmelerinin başlamasından bir ay önce yayınlanan mektubun imzacıları “işletmelerimiz iklim eyleminin faydalarını kabul ediyor. Bugün alınacak doğru politika kararları, G20 genelinde yatırımların artmasını ve iklim krizine çözüm getirmeye yarayacak iş kararlarını teşvik etmeyi sağlayacak” diyor. İş liderlerinin yaptığı çağrılar arasında, gelişmiş ekonomiler için 2030'a, diğer ülkeler için 2040'a kadar kömürden elektrik üretiminin aşamalı olarak durdurulması ve yeni kömürlü termik santrallerin kurulması ve finansmanına derhal son verilmesi yer alıyor.
Sözcü’den Yusuf Demir’in haberine göre, geçtiğimiz yaz yeterince uçak tedarik edemediği için Türkiye'nin cennet ormanlarının kül olmasına neden olmakla suçlanan Orman Bakanlığı'nın, maden izni verdiği 649 maden sahasının 152'sinde izinsiz yapılara ve izin amacı dışında kullanımlara göz yumduğu iddia edildi. Sayıştay’ın Orman Genel Müdürlüğü 2020 yılı raporunda maden sahalarında izinsiz yapılar yapıldığı ve izin amacı dışında kullanımlar olduğu tespit edildi. Sayıştay raporunda, maden sahalarında rehabilitasyon çalışmalarının da yapılmadığı kaydedili. Raporda “Orman Genel Müdürlüğü faaliyet alanında yer alan maddeye göre izin verilen maden sahalarında yapılan denetimlerde, maden işletme sahalarının büyük bir çoğunluğunda rehabilite çalışmalarının yapılamadığı, bu sahaların verilen izinler doğrultusunda belli bir plan ve proje çerçevesinde işletilmesi ve çalıştırılması gerekirken, sahalarda düzensiz çalışmaların yapıldığı görüldü” dendi. Raporda, Türkiye'deki toplam ormanlık alanın yüzde 60’ını birinci ve ikinci derece yangına hassas alanlar oluşturmasına karşılık, yangın eylem planlarının her yerleşim yeri için hazırlanmadığı ve yanan alanlar ile bu alanlarda yapılan çalışmaların tamamının coğrafi bilgi sistemi kapsamında izlenmediği belirtildi.