Lagos kenti, son yılların en büyük sel felaketini yaşadı.
Yeşil Gazete’de yer alan bir habere göre Afrika’nın en kalabalık kenti kabul edilen Nijerya’nın Lagos kenti, son yılların en büyük sel felaketini yaşadı. Bazı bilimsel çalışmalar, deniz seviyelerinin yükselmesi sonucunda, Lagos kentinin bu yüzyılın sonunda yaşanmaz hale gelebileceğini ortaya koydu. Sel felaketi başta Lagos Adası olmak üzere kentin çeşitli bölgelerini ciddi biçimde etkiliyor. Su seviyesindeki artış, toprağı yiyip bitiriyor. Uzmanlar, özellikle inşaat amaçlı yapılan kum madenciliğinin Lagos’taki kıyı şeridi erozyonunu artırdığını kaydetti. Ülkede her yıl şiddetli yağışın neden olduğu sellerin yıllık maliyetinin yaklaşık 4 milyar dolar olduğu da tahmin ediliyor. Uzmanlar, kontrolsüz kentsel büyüme nedeniyle doğal afetlerin şiddetinin arttığına işaret ediyor. Küresel deniz seviyelerinin, bu yüzyılın sonuna kadar iki metreden fazla yükselebileceği tahmin edilirken, bu aynı zamanda kıyı şeridinin bir kısmının daha alçak olduğu Lagos’un risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmalara göre, iklim krizine bağlı deniz seviyelerinin yükselmesi sonucunda Lagos kenti bu yüzyılın sonunda yaşanmaz hale gelebilir.
Başka bir dünya mümkün
Potsdam İklim Etkileri Araştırma Enstitüsü (PIK) ve Alman Kalkınma Enstitüsü’ndek bilim insanları tarafından kaleme alınan yeni çalışma; iklim değişikliğiyle mücadele ederken 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’nın tamamında ilerleme gösteren bir dünyanın mümkün olduğunu gösteriyor. Nature Climate Change'de yayınlanan bilimsel çalışmanın başyazarı Bjoern Soergel, “İklim politikaları oldukça önemli. Ancak, karar vericilerin 2015 yılında imzaladıkları Paris Anlaşması ile Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı kabul ederek taahhüt ettikleri ve herkesin refah içerisinde yaşayacağı sürdürülebilir bir dünya vizyonuna ulaşmamız için gerekli dönüşümü tek başına sağlamaya yetmiyor. Şu anki politikalarla devam etmemiz durumunda, 2030 yılına kadar 17 SKA’nın herhangi birine ulaşmamız mümkün görünmüyor. Bu durum, COVID-19 pandemisinin yaşanmasında önce dahi mümkün değildi. Ancak bu gidişatı değiştirecek araçlara sahip olmamız iyi bir haber” diyor. Raporun yazarlarından Isabelle Weindl, "Uzmanlardan oluşan bir komisyon tarafından önerilen 'Gezegenin Sağlığı' beslenme biçimi, daha az hayvansal protein tüketilmesinden kaynaklanan olumlu etkilerin geniş bir kapsama yayıldığını kanıtlıyor. ‘Gezegenin Sağlığı' beslenme açısından dengeli olup yalnızca mütevazı miktarda hayvansal gıda içeriyor ve besin çeşitliliği açısından dengeli bir beslenme sunuyor. Bu nedenle gelişmiş ülkelerdeki ortalama beslenme biçiminden oldukça daha sağlıklı olduğu görülüyor. Bu beslenme biçimi aynı zamanda, gıdanın üretilmesi sürecinde çok daha az toprak, su ve gübre gerektirmesi nedeniyle, yüksek oranda et veya süt ürünleri içeren beslenme biçimleriyle kıyaslandığında daha az sera gazı üretiyor. Böylece, beslenme alışkanlıklarımızın değişmesi, iklimi ve ekosistemlerimizi korumaya yardımcı oluyor” diyor. Çalışmanın yazarları arasında yer alan Elmar Kriegler, “İklim değişikliğini tek başına ele alan ve bütünsel yaklaşmayan bir zihniyet, bizi başarısızlığa götürür. İklimi korumayı, bütünsel bir sürdürülebilirlik stratejisiyle birlikte değerlendirmeliyiz. Bu gereklilik, karbon fiyatlandırmasının önemli bir mihenk taşı olduğu bir dizi politikayı gerektiriyor. Bu mekanizmalarla birlikte sağlıklı ve sürdürülebilir beslenmenin teşvik edilmesi ve enerji talebinin azaltılması gibi refahın yeniden dağıtılmasına yönelik politikalar ve önlemler de gerekiyor. Analizimiz daha sürdürülebilir bir geleceğe yönelik ulaşılabilir bir yol haritası sunarken, insanların ve gezegenin bir arada refaha erişebileceğini gösteriyor. Bu vizyonun somut gelişmeler haline gelmesi, karar vericilerin yanı sıra toplumun genelinin harekete geçmesiyle mümkün” diyor.
Güney Afrika'dan çağrı
Güney Afrika, önerilen bir küresel uyum hedefi olarak ülkeleri, iklim direncini 2030 itibarıyla %50 ve 2050 itibarıyla en az %90 oranında artırmaya yönelik çalışmaya çağırdı. Ülkenin Çevre Bakanı Barbara Creecy, COP26 iklim görüşmeleri öncesinde kilit konularda ilerleme sağlamak üzere tasarlanmış bir bakanlar toplantısında, ülkelerin hassas toplulukların aşırı hava olaylarına, sel baskınlarına, kuraklıklara ve deniz seviyesinin yükselmesine uyum sağlama yeteneklerinin ölçülebilir bir şekilde artırılması konusunda anlaşmaları gerektiğini söyledi. Creecy, özellikle Afrika’da, gelişmekte olan küçük ada devletlerinde ve en az gelişmiş ülkelerde sağlık yararlarının artırılmasına, gıda ve su güvenliğine ve altyapının beklenen iklim etkilerine uyarlanmasına odaklanılması gerektiğini söyledi.
Yangınlarda son durum
Ülke gündemine gelecek olursak bildiğiniz gibi Manavgat ilçesinde 28 Temmuz'da saat 12.00 sıralarında 4 farklı noktada başlayan orman yangınlar, rüzgarın da etkisiyle kısa sürede yayıldı. Bölgede çok sayıda zeytinlik ve bahçenin yanı sıra ormanlık alanda etkili olan yangına, havadan ve karadan müdahale edildi. Yangının büyük bir alanda etkili olması nedeniyle birçok ev kullanılmaz hale geldi. Manavgat'a sınır ilçeler Akseki, Gündoğmuş ve Alanya'nın bazı mahallelerine de sıçrayan yangında, şimdiye kadar 7 kişi yaşamını yitirdi. Manavgat'ta Çardak Mahallesi Beydiğin mevkisi, Yaylaalan, Tilkiler, Sevinç ve Ahmetler Köyü'nün Akseki bölümünde devam eden yangına, karadan ve havadan müdahale ediliyor. 29 mahallesi bulunan Gündoğmuş'un kırsaldaki 7 mahallesi de alevlerin tehdidi altında. Ortagonuş Mahallesi tamamen yanarken, Ümütlü, Senir, Çayırözü ve Narağacı mahalleleri tedbir amaçlı tamamen boşaltıldı. Çayırözü ve Narağacı'nda yalnızca yetişkin erkekler kaldı. İlçe merkezine güvenli bir noktada oluşturulan 70 konut, ilçe merkezinin tahliyesi halinde kullanılmak üzere hazırlandı.