Elektrik üretiminde geçen yıl kömürün payında rekor düşüş yaşandı

-
Aa
+
a
a
a

Enerji sektöründe faaliyet gösteren düşünce kuruluşu EMBER tarafından gerçekleştirilen küresel ölçekli araştırma, 2020 yılında elektrik üretiminde kömürün payının rekor düşüş yaşadığını ortaya koyuyor.

Fotoğraf: Avrupa Komisyonu
Gezegenin Geleceği: 30 Mart 2021
 

Gezegenin Geleceği: 30 Mart 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Bu düşüşün, salgının dünya genelinde elektrik talebindeki artışı duraklatmasının yanı sıra rüzgâr ve güneşin dirençli büyüme göstererek kömürün yerini alması sonucu gerçekleştiği belirtiliyor. Ancak 2015 yılından bu yana artan elektrik talebi, temiz elektrik üretiminde yaşanan büyümeyi geride bırakarak fosil yakıt kullanımında artışa yol açtı. Bunun sonucunda, küresel ölçekte enerji sektörünün emisyonları, 2020 yılında Paris Anlaşması'nın imzalandığı 2015'e kıyasla daha yüksekti. Rapor, Türkiye için önemli bulgular sunuyor: Kömürden elektrik üretimi art arda iki yıl düşüş gösterdi. Ancak bu 7 TWh azalmanın esas nedeni, elektrik talebindeki büyümenin son iki yılda geçici bir duraklama dönemine girmiş olması. Talep, 2020 yılında yalnızca %0,6 oranında arttı. 2020 yılında doğalgazdan elektrik üretiminde yaşanan artış da kömürün üretiminin daha geri planda kalmasına neden oldu. Rüzgâr ve güneş enerjisi, 2020 yılında Türkiye’deki üretimin %12’sini oluşturdu. Dünyada rüzgâr ve güneş enerjisinin üretim payı, son beş yılda iki katına çıkmış iken, Türkiye yaklaşık %4’ten %12’e yükselerek etkileyici bir biçimde üç kat artış elde etmeyi başardı. Dünya genelinde kömürden elektrik üretiminde, 2015 yılında %38’lik bir oran elde edilmişken, 2020 yılına gelindiğinde bu oran %34’e düştü. Öte yandan Türkiye’de kömürün payı %29’dan %34’e yükselmiştir. Türkiye’nin kömürden elektrik üretiminin 2015 yılından 2020 yılına %39 oranında artmasıyla birlikte Türkiye, G20 ülkeleri arasında en büyük artış gösteren ikinci ülke oldu. Rapora Ember’in web sitesinden erişilebilir.

"Yenilenebilir enerji için yeni kurallar gerek"

Yapılan yeni araştırmalar yenilenebilir enerji ve elektriğin depolanmasında kullanılan bataryaların Avustralya‘nın elektrik şebekesini kömür ve doğalgaz kadar etkili bir şekilde güvence altına alabileceğini öne sürüyor. Bir düşünce kuruluşu olan Avustralya Enstitüsü tarafından yaptırılan ve pazartesi günü yayınlanan araştırma, temiz teknolojilerin, enerji şebekesini güvence altına almak ve maliyeti düşürmek için gereken hızlı frekans yanıt hizmeti ve voltaj kontrolünü sağladığını ortaya koydu. Ancak rapor, yasal engellerin şu anda yenilenebilir enerji ve bataryaların sistem güvenliği sağlama yeteneğini sınırladığını söylüyor. Elektrik şebekesi, geçmişte kömür, doğalgaz ve hidroelektrik santrallarının sağladığı gibi frekans ve voltajı güvenli sınırlar içerisinde tutmak için kontrol gerektiriyor. Düşünce kuruluşu raporla birlikte yenilenebilir enerjilerin şebeke güvenilirliğini daha iyi desteklemesine izin vermek için enerji güvenliğini yöneten yeni kurallar uygulanması çağrısında bulunuyor. Avustralya Enstitüsü’nün enerji politikası lideri Dan Cass “Kömür santralleri kapanıyor ve yerini temiz enerjiye bırakıyor. Ancak kömürle sağlanan güvenlik hizmetlerinin yerini alacak ulusal bir plan yok. Bataryalar ve yenilenebilir enerji bu alandaki olağanüstü potansiyeline rağmen sistem güvenliğine katkıda bulunmalarına karşı engellerle geri çekiliyor” dedi.

Japonya'dan kömürlü termik santral adımı

Japonya hükümetinin ABD ve Avrupa‘nın karbonsuzlaşma konusundaki liderliğini izleyerek kömürlü termik santrallerin ihracatına verdiği desteğin sona erdirmeye hazırlandığı belirtildi. Bu, enerji santrallerini altyapı ihracatını artırma çabalarının temelini olarak konumlandıran Tokyo için stratejik bir değişikliğe işaret ediyor. Başbakan Yoshihide Suga, önümüzdeki ayın başlarında ABD Başkanı Joe Biden ile ilk toplantısında karbondan arındırma konusunda iki ülke arasındaki işbirliğini tartışacak. Japonya hükümeti kaynaklarına göre, girişimlerini, 22 Nisan’da yapılacak olan ABD liderliğindeki iklim değişikliği zirvesinde duyurmayı planlıyorlar. Nikkei Asya’dan Shunkuse Shigeta ve Rieko Miki‘nin aktardığına göre, Japonya, Japonya Uluslararası İşbirliği Bankası‘nın kredileriyle gerçekleştirdiği denizaşırı kömür enerjisi projelerini, projenin geleneksel tesislere göre daha düşük sera gazı emisyonlarına sahip son teknoloji ekipmanların kullanılması ve diğer ülkelerin de karbondan uzaklaşma politikaları benimsemesi gibi belirli koşullar karşılandığında destekliyor. 

Küresel Adil İyileşme Buluşması 9-11 Nisan'da

350.org’nin düzenlendiği ve Türkiye’den de iklim ve ekoloji alanında faaliyet gösteren birçok kurumun destek verdiği Küresel Adil İyileşme Buluşması, 9 - 11 Nisan tarihlerinde çevrimiçi gerçekleşecek. Dünyanın dört bir yanından binlerce iklim aktivistinin katılmasının beklendiği etkinlikte başta iklim değişikliği ve COVID - 19 pandemisi olmak üzere insanlığın karşı karşıya olduğu krizlerden çıkış yolları masaya yatırılacak. Buluşma boyunca, panellerde ve Türkiye saatlerine denk gelen belli atölyelerde simultane tercüme desteği de sağlanacak. Etkinlikteki üç atölye ise doğrudan Türkiyeli katılımcılara yönelik olarak gerçekleşecek. Üç gün sürecek Küresel Adil İyileşme Buluşması’na katılmak için etkinlik sitesi adiliyilesmebulusmasi.org üzerinden kayıt yaptırmak ve yönlendirmeleri takip etmek gerekiyor.

Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1. Su Şurası Lansmanı ve 363 DSİ Tesisi Açılışı programında yaptığı açıklamada “Su yönetimindeki yetki çatışmalarını önlemek amacıyla Meclis’te bir “Su Kanunu” hazırlıyoruz” dedi. DSİ tarafından yapımı tamamlanan 363 tesis sayesinde  146,5 m3 suyun depolandığını,  günlük 299 bin m3 suyun arıtıldığını söyleyen Erdoğan,”Böylece Türk ekonomisine yıllık 427 milyon liraya yakın katkı sağlandı. İkinci olarak 1. Su Şurası’nın da tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Bu şurayı son derece isabetli buluyorum” diye konuştu.