Cuma günü dünyanın farklı yerlerinden birçok genç iklim eylemcisi, iklim krizine karşı seslerini yükseltti.
Cuma günü dünyanın farklı yerlerinden birçok genç iklim eylemcisi, iklim krizine karşı seslerini yükseltti. Genç iklim aktivisti ve bilim insanı Mauritiuslu Shaama Sandooyea da Hint Okyanusu’nun kalbinde dünyanın ilk denizaltı iklim grevi eylemini gerçekleştirdi. Protesto, Seyşeller kıyısının 735 km açıklarında, geniş deniz çayırları nedeniyle iklim açısından kritik bir bölge olan Saya de Malha'da gerçekleşti. İklim aktivisti denizin altında “İklim için gençlik grevi” ve “İklim adaleti istiyoruz” yazılı pankartlar taşıdı. 24 yaşındaki Sandooyea, bölgedeki biyoçeşitliliği incelemek ve iklim kriziyle mücadelede sağlıklı okyanusların önemini göstermek için bir araştırma yürütüyor. Ayrıca “Bir ada ülkesinde doğduğum için sağlıklı okyanusların sadece iklimimiz için değil, Küresel Güney'de okyanuslara bağlı yaşayan milyarlarca insan için ne kadar önemli olduğunu ilk elden biliyorum. Bu yüzden liderler okyanuslarımızın en az yüzde 30’unu koruyacak okyanus alanlarının oluşturulması için söz vermeli. İklim krizine karşı mücadele etmek, halkları desteklemek ve yaban hayatı korumak konusunda ciddiysek acil eylemlere ihtiyacımız var” dedi.
1,1 milyar insan temiz su bulamıyor
WWF-Türkiye, suyun gerçek değerinin daha iyi anlaşılması ve su kaynaklarının korunması konusunda farkındalık yaratılması amacıyla 1993’ten beri her yıl 22 Mart’ta gerçekleştirilen Dünya Su Günü’nde su kaynaklarının küresel düzeyde karşı karşıya kaldığı sorunlara dikkat çekti. Susuzluk nedeniyle her yıl 2 milyon insan hayatını kaybediyor WWF-Türkiye’nin yaptığı açıklamaya göre, hâlen dünya çapında 1,1 milyar insan temiz suya erişimden yoksun bulunuyor. Susuzluk nedeni ile ortaya çıkan hijyenik olmayan koşullar sonucunda başta çocuklar olmak üzere her yıl 2 milyon insan hayatını kaybediyor. 2025 yılına kadar dünya nüfusunun üçte ikisi su kıtlığı riskiyle karşı karşıya kalabilir. Bu durumun önüne geçilmesi için ise önce bakış açımızın değişmesi gerekiyor. Türkiye’de su sıkıntısı hâlen barajların doluluğuna bakılarak ölçülüyor. Barajlarda yeterli miktarda su olduğunda sorun kalmayacağı yönünde yanlış bir algı var. Oysa son 20 yıllık süreçte, Türkiye’de kişi başına su miktarı yılda %18 azalarak 1700 m³’lerden 1.400 m³’lere düştü. Dünya Su Günü nedeni ile bir açıklama yapan WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar: “Nehirler ve sulak alanlar yaşamın kaynağıdır ve bunları yitiriyoruz. 1970’ten bu yana küresel ölçekte tatlı suda yaşayan türlerin %84’ü kaybedildi. Dünyadaki tüm şehirlere şunu hatırlatmak gerekiyor: İklim krizi ile 20’nci yüzyılın altyapısıyla mücadele edilemez. Su musluktan değil, doğadan gelir. İklim krizinin kapımızda olduğu bu yüzyılda su yönetiminde artık suyun kaynağı nehirleri, sulak alanları ve yer altı sularını daha etkin korumayı sağlayacak yöntemleri benimsemek ve uygulamak zorundayız”
#BoşVaatlerİstemiyoruz
Türkiye’de de İklim İçin Gençlik hareketi altında bir araya gelen genç iklim aktivistleri küresel iklim eylemi yaptı. #BoşVaatlerİstemiyoruz çağrısıyla bir araya gelen iklim eylemcileri, Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi COP26'ya giden süreçte dünya liderlerinin acilen 'somut ve iddialı' hedeflerle harekete geçmesini talep etti. İsveçli iklim eylemcisi Greta Thunberg'in 2018 yılında başlattığı iklim hareketi bu yılın ilk eylemini gerçekleştirdi. Dünya çapında 50 ülkede 700'den fazla noktada fiziksel ve dijital eylemler planladı. Türkiye’deki genç iklim aktivistleri de İklim için Gençlik (Youth For Climate Turkey) hareketi altında bir araya gelerek eylem için çağrıda bulunmuştu. Yapılan çağrıda Türkiye’nin Paris Anlaşması’nın bir an önce onaylanması talep edildi. Kampanya change.org/paris adresinde.
Yenilenebilir enerji raporu
Yenilenebilir enerji alanında etkili bir uluslararası bir ağ olan REN21, Kentlerde Yenilenebilir Enerjinin 2021 Küresel Durum Raporu’nu açıkladı. Rapor, iklim değişikliği ve hava kirliliği ile mücadele için emisyonları azaltmak amacıyla dünya çapında kentlerin yenilenebilir enerjiye yönelik attığı somut adımlara ve yatırımlara ışık tutuyor. Bu rapor, aynı zamanda kentlerin dünya çapındaki enerji dönüşümü çabalarının bir envanteri niteliği taşıyor. Raporda İstanbul’un elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payını %32 olarak belirlemesine de yer veriliyor. Aynı zamanda İstanbul’un 2030 yılına kadar 2015 yılına kıyasla %33 oranında emisyon azaltımı yapacağı belirtiliyor. Raporda sunulan veriler arasında kentlerde ısınma ve soğuma amaçlı enerji kullanımına yönelik olarak Türkiye’de %7 oranında yenilenebilir enerji kullanıldığı verisi yer alıyor. Bunun yanı sıra Türkiye’de sıcak su kullanımı için yaygın güneş panellerine değiniliyor
Öte yandan ABD'deki tüm kömür santrallerinden kaynaklanan Metan emisyonu karondiyoksite rakip olabilir. Dünya çapında planlanan 432 kömür madeni araştırıldı ve her bir maden için metan emisyon tahminlerini modelledi. Global Energy Monitor'da bir araştırmanın yazarı olan Ryan Driskell Tate “Kömür madeni metanı, önemli bir iklim etkisi oluşturduğuna dair net kanıtlar olmasına rağmen yıllardır incelenmedi. Yeni kömür madenleri, hafifletme önlemleri olmadan planlandığı gibi ilerlerse, çok büyük bir sera gazı kaynağı kontrolsüz kalacak" dedi.