Lübnan’da ekonomik ve sosyal kriz: Pandemiye rağmen sokak gösterileri hızla artıyor

Ufuk Turu
-
Aa
+
a
a
a

Ufuk Turu’nda Ahmet İnsel, Paris Komünü’nün 150. Yılını hatırlatarak başladığı programda Lübnan, Suriye ve Almanya’daki gelişmeleri de yorumladı. 

Ahmet İnsel bu haftaki Ufuk Turu köşesine Paris Komünü’nün 150. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak başladı. 18 Mart günü Paris’te Versay ordusunun Prusya karşısında yenildiğini, Alman ordularının çevrelediği Paris’te komün hareketin yetmiş iki gün sürdüğünü, bu olayın tecrübeleri bakımından dünya sosyal tarihinde hâlâ önemli bir yer tutmaya devam ettiğini hatırlattı.

Lübnan’da 2019’da halk ayaklanmalarının başladığını hatırlatan İnsel; Lübnan’ın şu anda çok ciddi bir ekonomik ve sosyal kriz içinde olduğunu, pandemi önlemlerine rağmen yeniden sokak gösterilerinin hızla arttığını, nüfusun yarısının yoksulluk sınırının altına düştüğünün tahmin edildiğini söyledi. Altı aydır yeni hükümetin kurulamadığını ve çok uzun bir iç savaş yaşamış bu ülkenin göz göre göre içe doğru patladığını belirtti. Ömer Madra Lübnan’ın dünyada en çok mülteci barındıran ülkelerden biri olduğunu hatırlattı ve bunun da sorunları katmerlendirdiğini söyledi. 

Ahmet İnsel Almanya’nın Fransa sınırındaki iki eyaletinde (Rheinland-Pfalz ve Baden-Württemberg’de) pazar günü yapılan seçimlerden söz etti. Muhafazakâr partinin ve AFD’nin seçimlerin kaybedeni olduğunu, Yeşiller Partisi’ninse iki yerde de oylarını arttırmaya devam ettiğini söyledi. 26 Eylül’de yapılacak olan genel seçimlerde Yeşiller’in birinci parti gelme ihtimalinin arttığını, federal hükümete katılabileceğinin işaretlerinin gelmeye başladığını söyledi. AFD’nin oylarının da azalmasının önemli olduğunu, muhafazakârları daha sağcı ve ırkçı alana onların çektiğini, bu oyların daha merkeze kaymaya başladığını belirtti. 

İnsel, Suriye’deki durumun 10. yılına girdiğini; dört yüz bin insanın öldüğünü, beş buçuk milyon insanın yurt dışına göçtüğünü, altı milyondan fazla insanın ülke içinde göçmen olduğunu söyledi. Suriye ekonomisinin altmış milyar dolardan yirmi milyar dolara düştüğünü ekledi. Eğer bugün savaş bitse ve Suriye’nin yeniden inşası başlasa iki yüz elli ilâ dört yüz milyar dolar gerekli olduğunu ekledi. Yaz aylarında yapılması beklenen seçimlerde Beşar Esad’ın tek aday olmasının beklendiğini, dolayısıyla bu seçimlerin de göstermelik bir seçim olacağını belirtti. Suriye’deki insan hakları ihlalleriyle ilgili (savaş suçu ve insanlığa karşı suç iddiasıyla) Suriye rejiminin birkaç sorumlusu hakkında yargılamaların başladığını belirtti. Uluslararası Ceza Mahkemeleri’ni kuran anlaşmaları imzalamadığı için bu mahkemeler tarafından değil, kendisine insanlığa karşı suç konusunda evrensel yargı hakkı tanıyan bazı ülke mahkemelerinin bu kişileri yargılama hakkına sahip olduğunu söyledi. Örneğin 2019’da Almanya ‘da, Suriye’den mülteci olarak gelmiş ama geçmişte bu tür işkencelere katıldığı tespit edilen iki kişinin yakalandığını, yargılandığını ve mahkûm edildiğini, bu durumun bir ilk olduğunu söyledi. İsveç’te ve Fransa’da da soruşturmaların yapıldığını ekledi. 

(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Sehel Oto’ya teşekkür ederiz.)