Muhtemelen kitapçıların çok satanlar raflarında göremeyeceğiz Tanrıçalar ve Tanrıça’nın Dönüşümleri’ni ama kişisel kütüphanelerimizin vazgeçilmezi Kahramanın Sonsuz Yolculuğu’nun yanına “yakışacak”tır.
Kitapçılardaki “çok satanlar” rafları zaman zaman tartışmalara neden olabiliyor. Cevap aranan sorulardan biri şu oluyor örneğin: Söz konusu raf genel bir istatistiği mi ifade ediyor, yoksa o kitaplar yalnızca o kitapçıda mı çok satıyorlar? Hatta daha güvenilmez bir yaklaşım da sergilenebiliyor: O kitaplar gerçekten de çok mu satıyorlar, yoksa söz konusu raftaki düzenleme kitapçı ile kimi yayınevleri arasındaki bir anlaşmanın sonucu mu? Alevleri bazen bir hayli yükselen bu tartışmanın sonunu yakında göreceğimize dair bir işaret yok maalesef; yukarıdaki gibi haklı/haksız soruların cevaplarına ulaşmak da henüz mümkün olmayabilir. Bu çıkışsızlığa hiç girmeyip, farklı yollara sapan kitapçılara da rastlıyoruz aslında. Örneğin İzmir’deki Yerdeniz Kitapçısı’nda, “Çok Satması Gerekenler” başlıklı bir köşe yer alıyor. Üstelik bunu şiar edinip, kendilerini “’Çok Satması Gerekenler’in bağımsız kitapçısı” olarak nitelendiriyorlar. Daha yaygın olarak karşımıza çıkan bir başka düzenleme ise, ismi konulmasa da, her daim ilgi gören kitapların bir araya getirildiği raflar/masalar oluyor. “Zamansız” sıfatını rahatlıkla kullanabileceğimiz klasikler ya da çağdaş klasikler yer alıyor bu seçkilerde. Bir başka deyişle, kitaplarla haşır neşir çoğunluğun kütüphanesinde zaten bulunan ya da bulunmasını istediği eserler… Joseph Campbell’ın Kahramanın Sonsuz Yolculuğu isimli çalışması da, hiç kuşkusuz bu kitaplardan biri.
Joseph Campbell’ın kendi ifadeleriyle, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu kitabındaki amaç, “pek de karmaşık olmayan bir örnekler yığınını bir araya getirip kadim anlamın kendi kendini ortaya çıkarmasını sağlayarak dinsel ve mitolojik figürler altında çarpıtılmış bazı gerçekleri aydınlatmaktır. Eski öğretmenler ne dediklerini bilirlerdi. Hele onların simgesel dilini okumasını bir öğrendik mi, öğretilerinin anlaşılması için bir derlemecinin yeteneğinden fazlasına ihtiyacımız yoktur. Fakat ilk önce simgelerin dilbilgisini öğrenmeliyiz ve ben, bu esrara bir anahtar olarak psikanalizden daha iyi bir araç bilmiyorum. Psikanalizi konuya dair son söz olarak kabul etmesek bile, onun bir yaklaşım olarak iş görmesine izin verebiliriz. Buradan hareketle atılacak ikinci adım, dünyanın dört bir yanından bir dizi mitle halk hikâyesini bir araya getirmek ve simgelerin kendi adına konuşmalarına izin vermek olacaktır. Benzerlikler hemen gün yüzüne çıkacaktır; üstelik bunlar insanın gezegendeki binlerce yıllık ikameti boyunca yaşayageldiği temel gerçeklerin geniş ve şaşırtıcı biçimde değişmeyen bir ifadesini ortaya çıkaracaktır.” Çok daha kısaca ifade etmek gerekirse, dünyanın bütün mitolojilerindeki ve halk hikâyelerindeki çakışmalardan yola çıkarak bir kalıp döküyordu ortaya Joseph Campbell; söz konusu hikâyelerdeki kahramanların “sonsuz yolculuğu” olarak nitelendirilen durum, “Dünyadan ayrılma, birtakım güç kaynaklarına dalma ve yaşam yenileyen bir dönüş”ün hikâyesidir aslında. Kahramanın Sonsuz Yolculuğu’nu zamansız kılansa, Joseph Campbell’ın bu ve benzeri çıkarımlarının Star Wars’tan Matrix ve Harry Potter’a, günümüze daha yakın anlatılara da (kimilerine göre “destan”) uyarlanabilmesi, dahası bu hikâyelerin zaten tam da buradan beslenmesi…
Türkçede yakın bir zaman önce yayımlanan Tanrıçalar ve Tanrıça’nın Dönüşümlerikitabında ise Campbell, çok sayıda görsel eşliğinde tarihöncesinden Rönesansa kadar tanrıça kültünün doğuşu, gelişimi ve dönüşümü üzerinde duruyor. Kahramanın Sonsuz Yolculuğu’ndaki bakış açısını “Tanrıça”ya yönlendiriyor. Muhtemelen kitapçıların çok satanlar raflarında göremeyeceğiz Tanrıçalar ve Tanrıça’nın Dönüşümleri’ni ama kişisel kütüphanelerimizin vazgeçilmezi Kahramanın Sonsuz Yolculuğu’nun yanına “yakışacak”tır.
TANRIÇALAR VE TANRIÇA’NIN DÖNÜŞÜMLERİ
Joseph Campbell
Çeviren: Nur Küçük
İthaki Yayınları, 2020, 379 s.