Antalya Manavgat’ta Ulualan sahil bölgesinin 4 otel ve golf alanı için tahsis edilmesine siyasetçiler ve sivil örgütler tarafından tepki gösterildi, kararın iptal edilmesi istendi.
Cumhuriyet’ten Bülent Ecevit’in haberine göre, Antalya Manavgat’ta Ulualan sahil bölgesinin 4 otel ve golf alanı için tahsis edilmesine siyasetçiler ve sivil örgütler tarafından tepki gösterildi, kararın iptal edilmesi istendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 30 Aralık 2018’de onaylanan yaklaşık 3 bin dönümlük alan, 3’ü konaklamalı 750’şer dönüm, 1’i konaklamasız 550 dönüm olmak üzere 4 ayrı parça halinde sadece “golf alanı” kullanımlarına tahsis edilecek şekilde planlandı. Bölgeye giderek incelemede bulunan Manavgat’ın Belediye Başkanı Şükrü Sözen, “Manavgat’ın geleceği olan Ulualan bölgesi, sahil bandında henüz yapılaşmamış, konumu Akdeniz’e kıyısı, Manavgat ırmağı doğal yapısı ve orman alanları ile bütünleşen yapısı ile bölge halkımız için çok büyük önem arz eden ender nitelikteki boş alanlardan biri” dedi. Bölgenin 50 yıldır korunarak bugünlere taşındığını anlatan Sözen, Manavgat Ulualan’ı Koruma Platformu (MUKP) adına yaptığı konuşmada şunları söyledi: “2 km’lik sahil şeridinin tamamının, golf alanlarına cepheli olacak şekilde düzenlenmesi, çocuklarımızın, halkımızın denizle bağlantısının kopması, izole edilmesi. Bakanlık hassasiyetlerimizi dikkate alarak golf alanları planlamasını acil iptal etmeli’’ dedi.
Denizdeki plastiği dikkat çekti
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu 7 Haziran Dünya Gıda Güvenliği Günü ve 8 Haziran Dünya Okyanus Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, tarladaki ve denizdeki plastik atıklara dikkat çekti. Dr. Karaosmanoğlu "Bu yıl ikincisini kutladığımız Dünya Gıda Güvenliği Günü'nde, gıda güvenliği bilincinin artışını destekleyecek etkinlikler yapılıp, ‘’Gıda Güvenliği Herkesin İşi’’ teması ile gıda güvenliği üretici-türetici ve hükümetlerin ortak sorumluluğudur görüşü öne çıkarıldı. Dünya Sağlık Örgütü gıda kökenli hastalıkların azaltılmasını gündeme taşıdı. Gıda güvenliğinin itici gücü sürdürülebilir tarım. Bu nedenle tarlada, tarım kimyasallarının kullanılmasıyla açığa çıkan plastik ambalaj atıkları iyi yönetilmeli. Tehlikeli atık sınıfındaki bu atıklar lisanslı geri dönüşüm zincirine girmeli, toprak ve su ile etkileşmemeli, yeşil ekonomide değer kazanmalı. Yerküremizin denizlerinin de atık plastiklerle etkileşerek su ekosistemi bozulmamalı. Denizlerimizdeki mevcut plastik atıkları maviden uzaklaştırma ve denizlerimize yeni plastiklerin atılmaması yaygın bilinci yaratma için her birimize görev düşüyor. Şimdi bilim temelli fikir üreterek umut kazanma ve eyleme geçme vakti” dedi.
"AVM'ye izin vermeyeceğiz"
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Kadıköy’deki “Söğütlüçeşme Yüksek Hızlı Tren Garı” projesi planları için İstanbul 13. İdare Mahkemesi tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararı, üst mahkeme tarafından kaldırıldı. Yürütmeyi durdurma kararı, Kadıköy Belediyesi‘nin Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası‘yla birlikte açtığı dava üzerine 8 Mayıs 2020 tarihinde oy birliği ile alınmıştı. Kararın ardından Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, bir açıklama yayınlayarak “Kadıköy’ün en değerli arazilerinden birine AVM yapılmasına izin vermeyeceklerini” söyledi. Açıklamasında projenin “sahiplerine ve kollayıcılarına” seslenen Odabaşı, projenin İstanbul’a ihanet olacağını kaydetti: ‘’Bu kentin çocuklarının bir avuç toprağı, yine heba edilecek, Kadıköylüler, betona mahkûm edilecek. Bu sadece Kadıköy’e değil, tüm İstanbul’a da ihanet. Bu ihanetten bir an önce vazgeçin!’’
"Bu topraklarda nükleer çöplük olmayacak”
Nükleer Karşıtı Platform Dünya Çevre Günü nedeniyle Mersin ve Sinop‘ta eş zamanlı basın açıklaması ve yürüyüş düzenledi. Mersin‘de Taş Bina önünde bir araya gelen çevre aktivistleri “Bu topraklarda nükleer çöplük olmayacak” sloganları eşliğinde Saat Kulesi‘ne kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Sinop’ta ise basın açıklaması Uğur Mumcu Meydanı’nda düzenlendi. Yapılan ortak açıklamada “Çöp Teknolojisi cenneti olmamak için; yaşamı, doğayı ve çocuklarımızın geleceğini savunmak İçin; doğanın talanına, tarihimizin yok edilmesine, termik santrallere ve nükleer santrallere karşı direneceğiz” denildi. Koronavirüs salgını sırasında çevreye müdahalelerin daha da arttığını belirten eylemciler “Toplumun sosyal, psikolojik, ekonomik ve ekolojik açıdan büyük sıkıntı yaşadığı bir dönemde salgınla mücadele edemeyen, ekonomik çöküntü içinde çıkış bulamayan siyasal iktidar, çareyi salgını fırsata dönüştürmekte buldu... Şurası açık; kapitalist üretim sistemi değişmedikçe bu krizleri yaşamaya devam edeceğiz” sözleriyle devam etti. Yerel halkın itirazlarına rağmen Akkuyu ve Sinop Nükleer Santrallerinin yapılmak istendiğine değinen platform “Türkiye adım adım bir nükleer bataklığa sürükleniyor” değerlendirmesinde bulundu. Açıklama “Artık Türkiye Nükleer Santraller konusunda bir iç muhasebe yapmak zorunda. Sırf rant elde etmek uğruna ülkenin kaderiyle oynanmamalı” ifadeleriyle sona erdi.
Çin kamu elektrik dağıtım şirketi beş yeni pompaj depolamalı hidroelektrik santralı inşa etmeyi planladığını bildirildi. İdare tarafından yapılan açıklamaya göre hayata geçecek projelerin toplam gücü 6 GW olacak ve tamamı 2026 yılı sonuna kadar devreye girecek. Açıklamada ayrıca Çin’in 2020 yılı sonunda pompaj depolamalı hidroelektrik alanında 40 GW’lık güce ulaşmayı hedefliyor. İdarenin açıklamasında yatırımların rüzgâr ve güneş enerjisine dayalı elektrik üretiminin artmasına bağlı olarak, aşırı üretim olan dönemlerde şebekedeki dengesizlikleri giderebilme amacı ile gerçekleştirildiği belirtildi.